• ârifî

    bugün 11 kasım olduğunu görünce aklıma geldi. mihrimah sultan ile rüstem paşa'nın evlilik yıl dönümleri. heyy gidi be ne düğün olmuştu. ayrıca şehzade cihangir ile bayezid de sünnet edilmişti bu düğünde. yaklaşık iki hafta sürdü, istanbul'un gördüğü en muhteşem eğlence derdi nineler.
    yukarıdaki minyatür de ârifî'nin bu düğüne dair çizimi. tıngır mıngır eğlenceler, şarkılar, türküler...

    " ulan acaba ne kadar takı birikmişti? " diye düşünürken bir şey daha geldi aklıma. padişah hariç herkes sakalsız görüldüğü üzere. işte osmanlı sarayı'nda da durum böyle idi.
    sarayda padişah haricinde sakal bırakma hakkına sahip tek kişi bostancıbaşı'dır! herkesin bir tutam sakalı yoktu öyle. vezir-i âzâm dahi sakal bırakmak için padişahtan izin almak zorundaydı. evet, şeyhülislam da dahil. lâkin şeyhülislamlarınki biraz temsili izin. bostancıbaşı ise doğuştan izinliydi bu konuda.
    fakat televizyonlardaki dizilerde ve osmanlı dönemi bağlamında çekilen filmlerde ne böyle iznin alındığı sahneler görüyoruz ne de sakalsız saray erkanı.
    müneccimbaşından has odabaşına kadar herkes sakallı. garibim harem ağaları bile sakallı olacak neredeyse.

    tabii güzelim eğitim sistemimiz de sadece şehzadelerin sakal bırakmalarının yasak olduğunu söyleyip durduğu için bu bilgi de pek yaygın değil.

    kendinizi, daha doğrusu çocuklarınızı şu hâldeki eğitim sistemimize mecbur kılmayın hanımlar beyler. hep ezber hep ezber...

    ha bu arada o öndeki esmer dayı sakallı değil.
  • iyi de kaynak diye gösterdiğin minyatürde herkes gayet sakallı. bence sen bi göz doktoruna görün.
    mazeretsiz olarak sakal bırakmamanın günahı islam dininde çok büyüktür. tutam sakal bırakmasa bile sakallara asla ustura vurulmazdı osmanlı'da ve de diğer islam ülkelerinde.
hesabın var mı? giriş yap