• 1853 ila 1856 yillari arasinda cekilmis bir fotograf.

    görsel

    imparatorlugun baskentinin en onemli ve tarihi meydanlarindan biri olan sultanahmet meydani. tam bir mezbelelik. bakimsizliktan tarihi sutunlarin bile sekli semali degismis. ortada medeniyet, bilim, cagdaslik namina hicbir sey yok. arkada gorulen binalar depremi yangini gectim kuvvetli bir osurukla yikilacak gibiler. seyyar saticinin bas hizasindaki bina dunyanin tum yapi denetim kurallarina bir medyan okuma abidesi olarak varligina devam ediyor. kendi icine daha o anda bile cokuyor. tum kare icinde secilebilecek en teknolojik sey seyyar saticinin tablasini tutan katlanabilir ayak. bu ayagin altinda uzanan zeminse islah edilmekten o kadar uzak ki sel yatagi kareyi boydan boya boluyor. hani bir maymun, maymunu gectim kus surusu orada 400 500 sene gecirse daha derli toplu bir goruntu olurmus gibi...

    bu da hemen hemen ayni senelerde berlin.

    görsel

    daha ortada almanya bile yok. kucuk sik gibi alman prensliklerinden / kralliklarindan tum avrupa'ca kro ve barzo bilinen prusya'nin baskenti. tarife gerek yok, goruyorsunuz.

    ve iste osmanli da budur. bu iki fotograf arasindaki farktir. halka, hem de baskentteki halka layik gordukleri yasam budur. olusturulan standart budur. peki bunlar istanbul'da boyleyse bir dusunun anadolu'da nasildir? kosullar nedir? insanlar nasil hayatta kalmislardir? artik 20. yuzyil'in safaginda soyle bir memlekette hayvandan daha farkli yasamanin imkani var midir?

    ve agizlarinda atatürk. hala atatürk. efendim gelmis de imparatorlugu yikmis da (imparatorluga gel) abdulhamit efendimiz suymus da buymus da hala konusuyorlar. salak herifler 19., 20. yy. osmanlisini izmit eski seka arazisindaki film platosu saniyorlar. oysa gercegi budur. osmanli'nin kendisinden bile asrilarca eski bir meydani dahi insanliktan, uygarliktan, medeniyetten ve teknolojiden bu denli uzak tutabilmek basarisidir. vallahi bu bir basaridir. kendinizi bir sehri uygarliktan bu kadar uzak tutmaya memur edilmis biri olarak dusunsenize. nasil yapacaksiniz? gunlerinizi gecelerinizi vermeniz lazim ki bu isi basarasiniz.

    o devir... o devirde atatürk yok, chp yok, ittihad ve terakki yok, kafirler yok, kefereler yok. padisahimiz efendilerimiz yok, vatan hainleri yok, terorereroere yok, cihangir solculari yok, hicbir catlak ses yok. e peki sayin ecdanina soktuklarim, bu hal ne? bu rezillik, bu kepazelik, bu medeniyetsizlik, bu sakkillik, hem de imparatorlugun kalbinde, ne? ne bu? buna bahaneniz ne?

    iste yersen de hikaye bu: gotlerini yikamaya cesme yokmus ama bir gecede cahil kalmislar cumhuriyet gelince.

    ha yemezsen de: montaj bu fotograf. kurmuslar ecdadlarina komple.

    edit: ilk fotograf kaynak: ali sukru coruk @alisukrucoruk, twitter (x).

    edit 2: (bkz: #157333149) yazar kardesim benim tezime boyle bir elestiri getirmis. bu teze bakip antitezini gozden kacirmayin diye ekledim. senteze siz varacaksiniz. ben de entry'i basli basina bir tartisma entry'sine donusturmek istemiyorum ama sorun o meydanin gettolasmasi ve gettolastiktan sonra o hale gelmesi. hem teknik hem de kulturel acidan. o tarihi eserler berlin'de olsaydi... ayrica bir not daha. orada burgu makarna gibi gordugunuz kisa anit yilanli sutundu. uc basi vardi. evliya celebi'ye gore bir tanesini kirmizi tuborg selim efendimiz kafayi yaptigi bir gun elindeki topuzuyla kirdi ki bahsedilen zihniyet zaten tam olarak budur.
  • bir köşkte doğuyorsunuz ve yedi sülalenize yetecek sayıda kira getiren arsalarınız, iş yerleriniz, evleriniz var. gençliğinizde gündüzleri doğanın sırrını teşkil eden matematik ve fizik öğrenmekle geçiriyorsunuz, akşamları ise 2000-3000 yıllık eski yunan eserlerini okumakla. zaten bunu yapmasanız ne yapacaksınız başka? sizin için para kazanan binlerce köle var. çalışmanıza gerek yok ki?

    yetişkinlikte ise önünüzde birkaç yol var: ya para kazanmaya odaklanıp yeni işler üzerine kafa yoracaksınız, ya kendinizi bir şeyler öğrenip araştırmaya vereceksiniz, ya okuduğunuz kitaplardaki kahraman askerlerden biri olacaksınız, ya uçkur peşine düşüp bavyera kralı ikinci ludwig gibi rezil olacaksınız, ya da sonu gelmez balolarla partilerle ziyafetlerle gününüzü gün edip marie antoinette gibi giyotini boylayacaksınız.

    işte avrupa budur. avrupa tarihi bundan ibarettir. avrupa'yı son 500 yılda ileri götüren hep bu salt gerçek olmuştur.

    avrupa niye böyle uçtu gitti? çünkü aristokratları vardı. zengin aileleri vardı.

    bugün bile bunun etkileri sürmektedir. mesela hepimizin yakından tanıdığı prenses diana'nın ailesine, spencer ailesini bir araştırın. 1000 yıllık aristokrat bir aile ve bugünkü mal varlıkları 500 milyon dolar civarında. yani birleşik krallık'taki sayısız aristokrat aileden sadece birisi olan bir aile bile, bizdeki en zengin ailelerden biri olacak güçte. bunun gibi yüzlerce aile var.

    üniversiteleri kimler kurdu? amerika'yı keşfedecek columbus'u kim finanse etti? amerika'da afrika'da asya'da yüzlerce liman ve şirketi kimler açtı? east indies company'i kimler kurdu? da vinci'yi kim finanse etti? wagner'i kim finanse etti? newton'u kim finanse etti? meclisleri kimler açtı? fabrikaları kimler kurdu? hep aristokrat aileler. zengin aileler.

    osmanlı işte bunu yok etti.

    fatih sultan mehmet'in yaşadığı çandarlı travmasından sonra, hiçbir aristokrat ailenin yeşermesine izin verilmedi. hatta zengin ailelerin malına mülküne çoğu kez sebepsizce el konuldu. vezirlerin ve sadrazamların tamamının malına mülküne öldükten sonra el konuldu, ailelerine çok ufak bir miras bırakıldı. para hep ama hep tek bir kapital'de tutuldu: osmanoğlu ailesi.

    ne bekliyordunuz ki? dünyanın neresinde tek bir şirketle zengin olan ülke var? neresinde tek bir yöneticiyle zengin olan ülke var?

    başarı, kümülatiftir, zincirleme ilerlemek zorundadır. aile kurumu ise avrupa'da bunu sağlayan en temel faktör olmuştur.
  • (bkz: torunları sıfırlama manyağı olan imparatorluk)

    edit: bu entry 0smanlı imparatorluğu başlığına girilmişti. taşınınca da kastından şaşmaması ayrı bi olay tabi.
  • bence sol cenahtan olması yüzünden, kıymeti en bilinmeyen osmanlı tarihçisi prof. mustafa akdağ'ın iddalarına göre 13. yy anadolusunda moğol faciası sonrası kaos yıllarında patlama yapan tarikatların yükselişini keserek anadolu türklüğünü muhtemel bir yokoluştan kurtaran devlet.
    görsel
    (bazı çok bilmişler hakaretimsi kelimelerle bu argümana karşı çıkıp, mustafa akdağ ve okumadığı kitabını anlatmış sayfa sayfa. ben hakaret etmeyeceğim, görsel sana yanlışsın diyor, okumadığın biri hakkında ahkam kesmezsin bir daha, ödeşmiş oluruz)

    dış ticaret bitince, ekonomik olarak felc olan verimsiz selcuklu anadolusunun iktisadiden siyasiye, oradan diniye her noktasını kontrol altına almaya başlayan veliler, erenler, babalar, dedeler, şeyhlerin gücü ancak gazi sultanların prestiji ve onların fethettikleri çok daha verimli marmara, ege ve rumelinin kaynaklarıyla kırılabilmiş.

    mesela orhan gazi devrinde osmanlıya karşı anadolunun neredeyse yarısında örgütlenmiş babalar hareketi diye bir organizasyon vardı. bunlarla son derece sert şekilde mücadele etmiştir osmanlı(ali emiri yazmaları, nr 26-mr46, millet kütüphanesi)
    (bu cumleye de “babailer olacahtı” diye laf sokmaya yeltenen olmuş. bak en alt satırda ne yazıyor; görsel)

    edit; entry debeye girince aha şimdi bi tarikatçı ya da sol gericisi(bana göre aynı) dadanır dedim, eksik kalmamış sağolsun, hemen bi alta damlamış.
    bu entryi daha uzatmayayım, cevabı şuraya iliştireyim. başgan bence sen “yılmaz güney adamdır, şebnem korur fincancı kraliçedir, demirtaş kalp , pirom %99… aynen devam et. bilgi içeren entry girmeme kararını bozma.
    bence…
    (bkz: #159316865)
  • olm bu ak oğlanlar ne yaşıyor? kafalarında osmanlı belirlemişler yeri göğü inletiyor. osmanlı son iki yüzyılı batılı devletlere sakso çekerek yaşadı. miadını çoktan doldurmuştu batılı devletlerin ben mi koyayım sen mi tartışmasıyla uzatmaları oynadı. doğru düzgün fabrikası ve yolu yoktu. okuma yazma hak getire. bir de atatürk naptı diyor kansız. senin savunduğun adamlar endüstri devrimini kaçırmış atatürk onu yakaladı ucundan. halkı eğitti senin gibi çomarlardan fikir almasın diye. bir zamanlar küçük balkan devletlerinden karambol yiyen ordu 1974’te kıbrıs’a çıkınca yunanistan gıkını çıkaramadıysa orduda atatürk’ün getirdiği kemalist ekol sayesinde.
  • hititlerden itibaren başlayarak anadolu tarihinin en karanlık dönemini yaşatmış garabet.

    anadolu’ya tamamen hakim olana kadar yani 15.yy’a kadar istisnasız bizansın’dan roma’sına, beyliklerinden, selçuklu’suna, hitit’ine, frig’ine kadar her devlet bir şeyler yapmışken, bu kabus gibi çöken devlet yüzünden 1400’lerden 1920’lere kadar sefaletin, cehaletin, garabetin ve dahi medeni gerilemenin kol gezdiği bir toprak parçası haline getirilmiştir.

    medeniyet beşiği denilen anadolu, tarihler 1922’yı gösterdiğinde 550-600 sene süren kabustan cahil kalmış milyonlarla, altyapısız şehirlerle, bitmiş tükenmis bir halkla uyanmıştır.
  • çöktüğünde 26 ülkeye bölünmüştür, 1 ülke sahiplenmiştir.
  • her şey mükemmel giderken chp'nin türlü dalaverelerle iktidara gelip yıktığı imparatorluk. bildiğiniz gibi göktürkler de töniz bayqal hanın tahta geçmesiyle yıkılmıştı.
  • 400 yıl mısır'ı yönetip "lan şu üçgen yapılar da ne ayak, bunların içinde ne var?" diye merak etmemiş devlet.
  • (#157297595, @mother of leia)

    @mother of leia kalemi kuvvetli yazarlardan biri. bir konuya kızdığında derdini, eleştirisini iyi anlatan, karşı tarafa iyi aktaran bir yazar. bugün debede de osmanlı imparatorluğu’na baya bi sinirlenmiş. içini dökmüş ama sanıyorum bazı önemli noktaları göz ardı ederek yazısını kaleme almış. peki nedir bu noktalar derseniz kısaca değinmek isterim. amacım @mother of leia ile kavga etmek veya tartışmak değil. meselem elma ile armutun karşılaştırılarak elma iyi armut kötü denmesininin yanlışlığı.

    efendim burada ne gibi bir hata var derseniz anlatalım. öncelikle 1850’li yıllara ait iki görsel ile istanbul ile berlin karşılaştırılmış ve bir şehrin olağanüstü geliştiği diğerinin ise harap olduğu ifade edilmiş. peki mesele öyle mi? öyle değil ama nasıl?

    karşılaştırma yapılan fotoğraflardan biri berlin şehir merkezini diğeri ise istanbul’un gettosunu gösteriyor. sultanahmet bölgesi son dönemde bir gettoydu. hanedan beşiktaş’a taşındığında bu gettolaşma daha da hız kazandı. ayriyeten berlin’deki bina taş, istanbul’daki binaların ise hepsi ahşap. kimse kusura bakmasın ahşap bina ile taş bina hiçbir zaman karşılaştırılamaz. obelisk ile örme sütunun harap olması tamamen dönem şartları ile alakalı. eski eserin korunması ve restorasyon kavramları ikinci dünya savaşı sonrasında oluşmuş kavramlar. müzelerin kurulması ve eser teşhiri tabi ki daha öncesinde başlamış olsa da durum böyle. bu nedenle obelisk niye korunmamış, örme sütun neden bu halde sorularını sormak anakronizm hatasından başka bir şey değil.
    bence bunları mother of leia da zaten biliyor. şehrin hele hele o şehrin gettosundan bir fotoğrafından o şehrin çağdaşlığı, medeniyeti, teknolojik yeterliliği, altyapı veya peyzajı irdelenemez.

    mesela şu fotoğraflara da bakalım;
    pierre de gigord, fotoğraf koleksiyonu getty research institute arşivi ile abdullah biraderlerin aynı döneme ait fotoğrafları ki büyük ihitmalle ali şükrü hoca’nın paylaştığı fotoğraf da bu koleksiyondandır.

    1) görsel bu fotoğraf mother of leia'nın eklediği görselin tam karşısı. yani kamera arkasını döndüğünde bu manzarayı görecekti.

    2) görsel, görsel, görseliki sokak ve istiklal caddesinde gs lisesi önü. sanıyorum sokak alt yapısı ve evlerin durumu yazarı bir nebze daha memnun eder. ama yine de evlerin ahşap olduğuna dikkat edilmesi gerekir.

    3) görsel, görsel, görsel bu da asıl şehir merkezi olan karaköy tarafından görseller. teknoloji gelmiş, gibi görünüyor. diğer meseleler tartışılmaz değil, elbette tartışılır, eleştirilir. ama bu yöntem ile değil.
hesabın var mı? giriş yap