• benim emperyalistim iyidir imparatorluğu
  • yikilmasini bilmem de avrupa‘nin ortadogu gibi oldugu dönemde becerememis gibi bir sey okudum yukarıda arkadaş osmanli‘yi soyguncu white men‘s burden ekibiyle karistiriyor sanırım.

    kurulduğu dönem osmanlı bir yazlık ve bir kışlık olacak sekilde 2 araziye sahip bir sınır karakolu günümüz anadolu insanı mizaclı insanların yaşadığı bir örgütlenme.

    doğusunu moğollar yönetir, batısını büyük ölcüde latinler. (rumların latinizasyonu)

    lan burası ortadoğu gibi değilse neresi ortadoğu aq? gemicilik bilmezken 50 sene içinde 5 venedik savaşının 4’ünü yenen bir yapıya nasıl dönüşmüş bilen varsa onu anlatsın.

    sıfırdan medeniyet kurdu demiyorum da bahane bulmayıp imparatorluk kurduğu kesin.
  • tarih ' de bir cok imparatorluk, devlet kurulup, yikilmisdir. hepsi iyi ya da kotu bir iz birakmisdir ama hicbirinin ahfadi kendi dedelerine eksici picler gibi sovup, saymamisdir. bunlar kim diye dusunmeye gerek yok. bu piclerin gecmisine bakin cogu ya donmedir ya da devsirme.
  • kuruluş yükseliş duraklama "dobarlan bırakma kendini" şeklinde dönemler içinde incelenmesi gereken imparatorluk.
  • tarihin en büyük imparatorluklarından biri.
  • son dünya imparatorluğu.

    osmanlı imparatorluğu'nu dünya imparatorluğu olarak nitelerken dünyada maddi ve ideolojik anlamdaki tek hâkim güç olduğunu vurgulamak istemiyorum. burada asıl önemli olan osmanlı imparatorluğu'nun kendine ait bir dünyası olması. yani bu imparatorluk, kapitalist-emperyalist paradigmanın dışında kalan özgün bir devlet, toplum ve ekonomi aklı, deneyimi ve eleştirisi geliştirmiş son dünya siyasetidir denebilir.

    değinilen önermeyi somutlaştırmak mümkün. osmanlı imparatorluğu'nun devlet yapılaşmasını ele alalım mesela. özellikle osmanlı klasik dönemine (14.yy. ile 19.yy.'ın ilk birkaç on yılı) bakıldığı zaman ceberut ve kerim nitelikleri bütünleştiren bir devlet yapılaşmasıyla karşılaşılabilir. bu açıdan değinilen devletin kadim bir bağlamı olan adalet kaidesi uyarınca sermayeyi dengeli bir biçimde paylaşmaya yönelik olarak mali gelirci ve müsadereci politikalar geliştirdiği açıktır.

    osmanlı imparatorluğu'nun toplumsal yapılaşması da benzer bir yönde şekillenmiştir. bu yön dâhilinde osmanlı imparatorluğu'nun kadim bir bağlamı olan istimalet ve nökerlik geleneği uyarınca farklı din, dil ve etnisite gruplarına dengeli bir biçimde yaklaştığı ortadadır. bu yaklaşımın somut bir hali olan millet sistemi, toplumun kendi özgünlüklerini kaybetmeden farklılıklarla dayanışma içine girebildiği bir görünüm arz etmektedir.

    ve son olarak ekonomik açıdan osmanlı imparatorluğu'nun geliştirdiği yapılaşmaya odaklanıldığında ortak ve özel mülkiyetin arasında konumlanan bir söz-eylemin vücut bulduğu anlaşılabilir. bu saikle osmanlı imparatorluğu'nda toprak, emek ve sermaye unsurlarının üzerinde ortak mülkiyeti inşa eden sıkı bir kontrol varken bu unsurların fiili olarak psikolojik özel mülkiyet kullanımına da açık olması oldukça ilginçtir.

    velhasıl batı medeniyeti adil bir siyaset, çok milletli bir toplum ve kamucu bir ekonomi yapılaşmasıyla karşılaştığında şok olmuştur. zira bu karşılaşma özel mülkiyet temelli ulusal ve uluslarası rekabetin hakemi gibi görünüp ezenlerden yana bir söz-eylem geliştiren bir devlet ve devletler arası paradigma için düşmanlıktan başka bir şey doğurmaz.

    zaten batı medeniyeti bu son dünya imparatorluğu'nun devlet, toplum ve ekonomi yapılaşmasını anlayamadığı için önce yerli işbirlikçilerini de işe koşarak bağımlılık ilişkileri geliştirmiş ve sonra kendi icat ettiği pejoratif nitekleri tüm doğu dünyasına atfetmiştir. oryantalizm, kapitalizm ve emperyalizmin bütünleştiği gücün mantığı iki yüz elli yıldır zihinleri ve bedenleri kolonize etmektedir.

    ha osmanlı imparatorluğu eleştirilemez mi? elbette ki eleştirilir. gelenekçi hamaset tutumu da inkılapçı züppelik tutumu da düşünce dünyamızda müzmin bir sorundur. bu sorunu aşmak bağlamında yerli bir bağlama dayalı eleştirel bir çerçeve çizmek mümkündür.

    söz gelimi, üzerinde durulan dünya siyaseti homojen bir biçimde yayabilmiş midir, mevcut ortak hisseli devlet yönetimi pragmatizm ve aşırı pratiklik eksenli bir suistimale açık mıdır, benimsenen kadim adalet ilkesi eşitlik ve dayanışma ilişkilerini bozan bir yön de içerir mi ve inşa edilen geleneksel dünya siyaseti modern dünya ekonomi sistemine direnecek güncellemeleri yapabilmiş midir gibi sorulara mutlak anlamda olumlu bir yanıt vermek güçtür.

    bu nedenle baskıcı, eşitsiz, hiyerarşik ve sömürücü bir dünyada yaşamak istemeyen herkes için osmanlı imparatorluğu, tüm hataları ve sevaplarıyla anlaşılarak hesaplaşılacak ve de ancak böylelikle güncelleştirilip süreklileştirilebilecek özgün bir miras bırakmıştır. modern dünya ekonomisi sistemine karşı modern dünya siyaseti sistemi nasıl geliştirilir? bu soru önemlidir, en azından benim için...
  • bu dönemde halkın deniz kum güneş faaliyetlerini,sahil kıyısı yerleşim yerlerindeki gündelik hayatlarını merak ediyorum. kadınlar nasıl denize giriyordu,nerede giriyordu veya giriyor muydu acaba?
  • asıl adını kullanmak yerine osmanlı imparatorluğu demek kolaya kaçmak ve dış mihrakların ağzıyla konuşmak gibi geliyor bana.*
  • ilk okul döneminde gururla derslerine girdiğim(çöküş dönemi dahil), kendilerine büyük saygım olan ecdat. ancak son dönem siyasi islam partimiz yüzünden adını duyunca bir irrite olmak söz konusu oluyor.

    hükümet kanallarında sıra sıra dizilmiş osmanlı dizileri bu durumu körükleyen unsurlardan biri.
hesabın var mı? giriş yap