• bugünlerde uyuşturucu, fail-i meçhuller, mafya vs. derken 90'lara döndük yeniden.
    lâkin bu topraklarda bu tür sıkıntılar her daim olmuştur. esasen tüm dünyada olmuştur.

    sümerlerin dahi kullandıklarını bildiğimiz esrar, osmanlı imparatorluğu'nda da ahâli tarafından uyuşturucu madde olarak tercih edilmekteydi.

    tarihte bazı tarikatlerin dahi kullanımını meşru gördükleri bu keyif verici maddeler, bazı padişahların dönemleri haricinde alınıp satılabiliyor; keyifle içilebiliyordu.

    ha bir ara bilgi vermek gerekir ise osmanlı döneminde afyona " tiryak " denildiği için " tiryâkî " sözcüğü de buradan gelmektedir afyon kullanan manasında.
    tabii kelime zamanla anlam genişlemesine uğramış ve başka bağımlılıklar için de kullanılır olmuştur.

    evliya çelebi'ye göre o dönem istanbul'da esrar yahut esrar macunu satan 16 dükkan var imiş! o zamanki yaygın ismi ile beng satan.

    esrarın o dönemki tüketimi konusuna değinirsek, insanlar esrarı daha doğrusu esrar macununu yiyerek tüketiyorlarmış. hint kenevirinin başlıca üretim merkezi ise bursa imiş!

    esrar tekkesi dediğimiz yerler ise esrarkeşlerin toplanıp kafa güzelleştirdikleri yerlerdir. buralara tekke ismini verenler de tabii ki kendileridir:)
    aksaray ve tahtakale civarlarında yaygınlık gösteren bu tekkelerde ahâli hep birlikte bahsettiğim maddeleri çeker, muhabbet eder ve çeşitli oyunlar oynarlardı.

    esrar tekkelerinin kahvehaneler kadar yaygınlık göstermeme sebebi ise burada kafası güzelleşenlerin bazen kavgaya tutuşmaları yahu etrafa sataşmaları sebebiyledir.

    yine evliya çelebi'ye göre esrar tekkeleri, afyon yöresinde çok daha yaygın imiş o dönemler. sebebiyse bu bölgede yaşayan hâtunların en az erkekler kadar afyona düşkün olması ve evde erkeklere huzur vermiyor olmalarıdır. hâtunlarından bıkan erkekler akşamları bu tekkelerde buluşup afyon vb. tüketirlermiş.

    esrar ticareti, daha doğrusu istanbul'da gittikçe yaygınlaşan esrar macununun avrupa'ya ihracatı da özellikle dördüncü murad'dan sonra hız kazanmıştır.

    charles baudelaire'e les paradis artificiels adlı eserinde şarap ve esrarı mukayese ettiren esrar, osmanlı'dan avrupa'ya götürülen esrar macunudur.

    sanma sakın başımdaki esrar dumanıdır
    yüreğimdeki aşkın hiç bitmeyen efkârıdır
    ne esrar tekkeleri ne padişahın sarayı
    beni ehl-i keyf eden sevgilinin diyârıdır

    ~ pesıncırî ~
  • "osmanlı sufi çevreleri elinde esrar, hint, ortadoğu ve kuzey afrikalı yoldaşları arasında olduğu gibi inançla harmanlanarak arzulanan tasavvufi mertebelere ulaşmanın zahmetsiz, tanrı ile buluşmanın dolaysız, dünyadan soyutlanmanın benzersiz yolu haline gelir. gerçekte birer yanılsamadan ibaret olan etkilerinin tarikat prensipleriyle uyumundan dolayı şer’i sınırları aşmakta sakınca görülmeyerek sufiyane bir geleneğe döner. böylece ilahi aşk sarhoşluğunu tatma umuduyla sergilenen müzik, sema ve zikrin değişmez bir parçası olarak bütünleyici rolüyle sahnedeki yerini alır. başlarda hint ve iran mistisizminin tesiri altındaki kalenderi
    meşrep dervişler arasında rastlanan kendinden geçme halinin (vecd) bu türüyle zamanla diğer tarikatlarda da karşılaşılır. osmanlı tarihi boyunca gerek kullanıcı, gerekse azmettirici sıfatıyla esrar sorununun odağında da nitekim bu gruplar vardır."

    kaynak;
    onur gezer, hayaller sancağının kuru sarhoşları osmanlılarda esrar ve esrarkeşler
hesabın var mı? giriş yap