• yukarıda arkadaş ölü bir dil derken sanırım karıştırmış, dil değil alfabe şimdilik kullanılmıyor, dil ise hala canlı bizlerin konuştuğu dil ölmedi yaşıyor..
  • osmanlı türkçesi alfabesi arap alfabesinde bulunan 29 harfe ek gelen p,ç,j harfleri ile birlikte 31 harften oluşmaktadır.
  • gerizekalıya anlatır gibi anlatıyorum. şimdi sen bu yazıyı okuyorsun ya hah sevgili gerizekalı, bu yazıyı arap ve fars alfabesinde bulunan harflerin çıkardığı sesin karşılığı ile yazdığını düşün.

    ha bir de şunu düşün, şu an yazdığım latince'de aynı hesap. çünkü sevgili ulu türk kardeşim, bizim bu efsane dilimize özel bir alfabe bulunmamakta. ihaleyi osmanlı'ya atmadan evvel çağatay kardeşlerimize atalım. ibneliği onlar başlatıyor.

    bu arada zor diyen ya tembeldir ya da sahtekardır. 2 haftada alfabeyi baştan sona okunuşuna, yazılışına ve harflerin çıkardığı seslere kadar ezberlemiş durumdayım. kısmetse önümüzdeki günlerde basit kelime çevirmeye geçmeyi umuyorum.

    edit: bu entry'den 15 gün sonra kelimelerin içinden geçebilir konuma geldim. osmanlı zamanı okuma yazma oranının düşük olması devletin değil milletin hatasıymış onu gördüm. güzel sikmişler bizi çocukluğumuzdan beri.

    ekleme: 1. dönemi aa ile geçmiş bulunmaktayım.
  • hakkında lehte ve aleyhte savunulan neredeyse tüm argümanlar objektif değildir, subjektiftir, ideolojiktir.
  • olmayan bir dildir. esperantodur. milli hiç değildir. arap’ın harfleriyle türkçe yazmaya çalışarak debelenmektir.
  • şöyle bir serüvene sahip olan dönem dilidir.
    osmanlıca, türkçe'den ayrı bir değil; türkçe'nin osmanlı devleti
    döneminde kullanılmış hâlidir. osmanlı türkçesi denilmesi daha makbûldür.
    sözlükte maalesef bazı edebiyat öğretmeni arkadaşlar dahi " arap alfabesi ile yazılmıştır " demişler ki bu doğru değildir. fars alfabesi kullanılmıştır. kaldı ki kelimelerde de ağırlıklı olarak farsça'nın etkisi bulunmaktadır.

    " saray dışında kimse bilmezdi bu dili " diyenler var.

    bu çok saçma bir sözdür. sarayda da halk arasında da kullanılan dil aynıdır. halk bazı kelimelerin anlamlarını bilmiyor diye saray ahâlîsi ve şairlerin başka dil konuştuğunu söylemeyiz. bu mantıkla, şiirlerinde milletimizin pek de bilmediği kelimeler kullanan ismet özel'in türkçe'den başka bir dil kullandığını söylememiz icap eder.

    osmanlı türkçesi, 13. ve 20. yy. arası kullanılmış bir yazı dilidir. bu alfabeyi okumayı bilen herkes hüseyin rahmi'nin romanlarını, ahmet haşim'in şiirlerini okuyup anlayabilirler.
    kapı kelimesine " door " demiyorlardı sonuçta. kapı diyorlardı. sadece kullanılan harfler değişikti.

    anadolu selçuklu devleti döneminde maalesef devletin resmî dili farsça yapılmış ve türkçe'nin anadolu'daki gelişimi gecikmiştir. lâkin daha sonra bu devlet dağılınca bütün beylikler türkçe'yi resmî dil olarak kabul etmiş, bu beyliklerden osmanoğulları beyliği diğer bütün beylikleri himayesi altına alıp devletleşmiştir. resmî dili her zaman türkçe olmuştur osmanlı devleti'nin. lâkin dilin sadeliği maalesef bozulmuş ve bir sürü arapça - farsça kelime dilimize girmiştir.

    halk ile üst zümre arasındaki uçurumun açılma sebebi ise klasik dönem, divan edebiyatı olarak gösterilebilir. bu dönemde yoğun farsça kelimeler kullanılmaya başlanmıştır edebî dilde.

    20. yüzyıl başlarında ise " dilde sadeleşme " hareketleri başlamış ve konuşma dilindeki farsça - arapça kelimelere türkçe karşılıklar bulunmaya çalışılmıştır. bu döneme de yenileşme dönemi deriz. çok büyük bir iştir bu! eğer ki zamanında bu hareketler olmasaydı şu anda bile belki de bir sürü arapça - farsça kelime var olacaktı dilimizde ki yine de fazlasıyla var.

    şemsettin sâmî, osmanlıca'yı ayrı bir dil gibi göstermeye çalışanlara şiddetle karşı çıkmış, " bu kavmin ismi türk, konuştukları lisanın ismi de lisân-ı türkî'dir " demiştir.

    ayrı bir dil olarak görmemek koşuluyla osmanlıca demekte sıkıntı yoktur. nitekim göktürkçe, uygurca gibi tabirleri kullandığımızda da sıkıntı olmuyor. nihayetinde onlar da türkçe konuşuyorlardı ve bugün bir uygurca metin okursanız bazı kelimeleri bildiğinizi fark edersiniz.

    özellikle klasik dönemde anlaşılması çok zor olsa da edebî dil olarak muhteşem bir dildir.

    dipçe: " kapı " örneği ile ilgili gelen mesajlardan sonra artık dayanamadım ve bu notu düşmek zorunda kaldım.

    " o kapı değildi bâb deniyordu kapıya " diye gelen saçma sapan aynı tarz mesajlar var. birisi de kapı kelimesi tdk'nın bulduğu güzel kelimelerdendir demiş. yâ sabır!
    divan-ı lügât-it türk'te bile geçen kapı(ğ) kelimesinin yüz yıllık bir kelime olduğunu sananlar var. ayıptır.
    bir de hâlâ arap alfabesinin zaten farsça'nın da orijinal hâli olduğunu söylemişler. evet farslar, arap alfabesini almış olabilirler lâkin sen p ve ç gibi harfleri de alıyorsan senin yazı dilinin kaynağı arap alfabesi değil fars alfabesi olmuş olur.
    elma sirkesi içtiğinde elma yemiş olmuyorsun güzel kardeşim. farslar arap alfabesini alıp kendilerince eklemeler yapmışlar ve sen o eklemeli alfabeyi almışsın yazı dili olarak. yani elmayı değil sirkesini almışsın.
    umarım anlaşılmıştır.
  • sokaktaki vatandaş sıradan memleket türkçesini bile konuşamıyor, anlayamıyorken osmanlıca’yı gündemde tutmaya çalışmakta art niyet ararım: iktidar sahiplerinin halkı boş işlerle oyalayıp kıçlarını sağlama alma çabası.
  • pessencer arkadaş, osmanlı türkçesinin arap alfabesiyle değil, fars alfabesiyle yazıldığını söylemiş. farslar islam'a girmeden önce farsçayı pehlevi alfabesiyle yazıyorlardı. bakınız: viki bilgi.
    kendi dillerinde olan ancak arapçada olmayan üç harfi ekleyerek (j, ç, p) arap alfabesi kullanmaya başladılar. üç harf ekleyerek bir alfabenin adı, onu kullanan milletin adına dönüşmez. ona kalırsa türkler de genizcil n harfini eklediler. artık türk alfabesi oldu diyelim o zaman?
    ya da latin alfabesini aldıktan sonra ç, ş, ü, ö gibi harfler kullandık bizdeki sesleri ifade için, artık bu türk alfabesi mi oldu? niye latin alfabesiyle yazıyoruz deniyor o halde?
    ayrıca osmanlıca yazma stilleri olan rik'a, sülüs gibi tarzlar da doğrudan araplarınkidir.
    türkler arap alfabesini doğrudan araplardan almadı. resmi dili farsça olan bir toplumun dini-kültürel mirasını sürdürdü. her ne kadar doğu roma imparatorluğu'nun etkisi çok yoğun görülse de selçuklu, anadolu'da islam dininin algısını oluşturmada temelleri atmıştır.
    bu yüzden şu an dilimizde olan eczane gibi arapça-farsça karma sözcükler (ecza => cüzler, parçalar arapça- hane=> ev, bina, yapı- farsça) çok sayıdadır ve neredeyse tamamı selçuklu dönemi kalıntılarıdır. iranlılardan alınmıştır.
    osmanlı türkçesinde özellikle tamlama yapısı farsçadır. arapça tamlamalar kalıp şeklinde alınmadığında farsçanın etkisi net olarak görülür. türkçe isim tamlamasının kalıbı neredeyse hiç kullanılmaz.

    o dönem konuşulan dil, bugünküyle özde aynı olsa da halk şairlerinin ciddi bir kısmı bile bu arapça-farsça etkisinde kalmıştır. çünkü okuyan yazan kesim, medreselerden yetişmiştir ve medreselerin ders programları selçuklu döneminin etkisiyle oluşmuştur.
    örneğin, sözü çok edilen yunus emre'nin adıyla anadolu'da tespit edilmiş on kadar şair vardır. ve bunlardan yalnızca biri sade bir dille şiir yazmıştır.

    selçuklu'nun tarihimizdeki önemini henüz yeterince bilmeyiz, bizim büyüklük, muktedir olmak, güçlü olmak duygularımızı karşılamaz. anadolu ile kısıtlı kalmıştır. ve o dönemden elimizde yeterli sayıda yazma eser bulunmamaktadır.

    kişisel olarak, osmanlıcanın gündemde olmasının zararı olduğunu düşünmüyorum. tarihimize dair ne kadar çok şey bilirsek, ne kadar okursak o kadar bugünümüzü oluşturabiliriz.

    atatürk'ün osmanlıca el yazısını (rik'a hattıyla enfes bir yazısı var) orjinalinden görmüş biri olarak geçmişi anlamaktan mutluyum.
    ayrıca o dönem yazılmış evrim teorisine ilişkin tartışmaları takip etmek, bugünkülerden çok daha etkileyici.
    dinle ilgili olarak bugünkünden çok daha sert tartışma yapmışlar osmanlının son dönem düşünürleri. ve kullandıkları kaynakçalar çok daha sağlam, günümüz youtuber ve televizyon şovmenliği tarzında takılan proflarla karşılaştırınca.
    ayrıca feminist yazarlar da bugünkülerden daha yüksek sesle sorunları dillendirmişler. bugünkünden çok daha fazla sayıda feminist dergi var o dönem. (tabi ki bugünkü gibi internet ve sosyal medya mecralarının olmaması bundaki etkenlerden biri.)
  • türkçenin katledildiği zamanlara tekâmül eden dilimsi şey. "osmanlıca" tabiri yanlıştır. osmanlı türkçesi denilir. osmanlıca diye bir dil yoktur. arapça-farsça-türkçe karışımı bir şeye dil değil, çorba denir.

    (bkz: lehçe-i osmani), ahmet vefik paşa, osmanlıcanın türkçenin bir kolu olduğunu söyler.

    (bkz: lisan-ı türk-i osmani), şemsettin sami, osmanlıcanın da türkçenin bir kolu olduğunu söylemiştir.
  • olmayan kavram.
    osmanlıca değildir o osmanlı türkçesi'dir. lisede seçmeli ders olarak önümüze sunulmuştu. zorunlu olarak seçmiştik.
hesabın var mı? giriş yap