• sabah sabah lokum yerken aklıma geldi ve bir iki kelam edeyim dedim.

    öncelikle lokum kelimesinin etimolojisini açıklığa kavuşturalım.

    lisans dönemi okuduğum bazı kaynaklarda lokuma " gurabiye " denildiğini görmüştüm. devrin kaynakları idi bunlar. gûlâbiye kelimesinden türemektedir ve " gül suyu ile yapılan hamur işi " manasındadır. zaten perslerde bu tarz yiyecekler meşhurdur. muhteşem lezzetlermiş. bizde sadece güllaç var imiş gül suyu ile yapılan tatlılardan bildiğim kadarıyla belki daha da vardır.
    evliya çelebi, seyahatnâmesi'nde istanbul'daki kurabiye dükkanlarından bahseder. ( esnaf-ı gûrâbiyeciyan )
    istanbul'un bu dükkanlarla dolu semtlerindeki muhteşem kokuyu bir düşünün.

    evet, lokuma bir süre kurabiye denilmesinin sebebi tabii ki bu tatlının henüz yaygın bir isminin bulunmaması ve kurabiye gibi tane tane ve küçük küçük olmasından ötürüdür.

    özellikle 19. asır mecmualarında lokum kelimesinin arapça râhat'ül hulkûm ( boğaz rahatlatan ) söyleminden geldiği yazılsa da bu doğru değildir.

    lokum kelimesi arapça lukma kelimesinden türetilmiştir. aslında durum biraz karışık. araplar lokumu bilmemektedirler henüz ancak ikinci murad döneminde anadolu'da lokum yapılmaktadır.
    ve ufak tatlıların geneline türkler, lokma demekte idiler zaten. lokum da bu şekilde lokma olarak anılmış ve daha sonra lokuma dönüşmüştür.

    araplar, daha sonradan râhat'ül hulküm demişlerdir ki bugün bazı balkan ülkelerinde hâlâ lokuma " rahat " denilmektedir.

    kelimenin böyle anılma sebebi biraz da ticarîdir. kutsal topraklar osmanlı hakimiyetindeydi malûm. türkler, hac için oralara gelen binlerce insana bu isimle lokumun reklamını yapmaya başlamışlardır. avrupa'daki gaste ve dergilerde ise " turkish delight " ismiyle zaten yaygınlaşmıştır.

    lokumun bu denli ünlenmesi ise türkiye'nin şu anda varlığını devam ettiren en eski şirketi olan ali muhittin hacı bekir'in kurucusu şekerci bekir efendi sayesinde gerçekleşir.
    kendisi 1777 senesinde istanbul'da bir şekerci açar, 30 yıl sonra hacca gidip gelince de ismi hacı bekir olur.
    hacı bekir efendi, istanbul'un ve belki koca osmanlı imparatorluğu'nun en lezzetli lokumlarını, şekerlemelerini yapmaktadır. hatta osmanlı padişahı tarafından şekercibaşı ünvanı verilmiştir kendisine. osmanlı sarayı, hacı bekir efendi'nin lokumları ve şekerlemeleriyle doludur. elbette lokumun bu denli sevilmesinin nedenlerinden biri de türk kahvesinin yanında vazgeçilmez bir hâl almasıdır.
    bu dönemde istanbul'a gelen yabancı seyyahlar da lokumu çok beğenirler ve avrupa'ya götürürler. lokum, 19. yy.'a geldiğimizde türklere dair avrupalılar tarafından bilinen en meşhur şeylerden biri olmuştur.
    diğeri de deve!

    günümüzde hâlâ daha ecnebilerin türklere " siz deveye mi biniyorsunuz? " sorusunu sormalarının tarihçesi 18. yy. sonları, 19. yy. başlarına gider. bu dönemlerde osmanlı imparatorluğu hakimiyetindeki arap diyarları siyaseten çok karışıktır malûm ve avrupa gastelerinde sürekli haberler çıkmaktadır. işte bu gastelerde deveye binen arapların fotoğrafları da mevcuttur ama onlara arap değil türk demektedir gasteler. topraklar zaten siyasî bağlamda türk topraklarıdır. deve de böylece bize kalır:)

    evet, mısır çarşısı ve kapalıçarşı'nın lokumlara boğulmasıyla ve japonvarî turistlerin istanbul'u keşfetmesiyle birlikte de lokum, günümüzde ününe ün katmaya devam etmektedir.

    biz türkler hakmar'dan alıyoruz tabii ki.

    padişahımmmm çooook yaşa!
hesabın var mı? giriş yap