• yönetilenlerin, yöneticiler karşısında hiçbir hakkı bulunmadığını ya da önemsiz birkaç hakkı bulunduğunu, yöneticilerin güç otoritesinin çok büyük olduğunu ve olması gerektiğini öne süren yönetim teorisi...
  • (bkz: legalizm)
  • "türkçede" (tabii tirnak içinde) vaktiyle daha ziyade fransizca biçimi olan otoritarizm olarak kullanilan kavramin ingilizce authoritarianism'dan apartilmis hali.
  • (bkz: yetkecilik)
  • otoritaryenizm bir siyasi yönetim şekli*dir. juan linz'in 1964'te yapmış olduğu kapsamlı otoritaryenizm tanımı siyasi sistemler olarak otoritaryen rejimleri dört nitelik ile karakterize eder: (1) "sınırlı, sorumlu olmayan, siyasi çoğunlukçuluk"; yani, politik kurum ve gruplar (yasaların inşasında görevli yapılar*, siyasi partiler ve çıkar grupları*) üzerinde baskı, (2) rejimin, özellikle, azgelişmişlik ya da ayaklanma gibi "kolayca tanınabilen ve toplumun tamamını ilgilendiren sorunlar"la mücadele için ihtiyaç duyulan kötülük* olarak şiddetli duygulanımlardan destek alan bir meşrulaştırması; (3) "yeğinliğine* ya da genişliğine* bir siyasi mobilizasyon"un bulunmaması ve halk yığınları* üzerinde (muhalifleri baskılayıcı taktikler ve rejim karşıtı etkinliklerin yasaklanması neviinden) baskıcı tutum ve (4) sık sık pişkince yön değiştiren* muğlak "biçimsel olarak eğreti-tanımlı" yürütme yetkisi.

    kaynak: wikipedia - authoritarianism

    orjinali:
    authoritarianism is a form of government. juan linz, whose 1964 description of authoritarianism is influential, characterised authoritarian regimes as political systems by four qualities: (1) "limited, not responsible, political pluralism"; that is, constraints on political institutions and groups (such as legislatures, political parties and interest groups), (2) a basis for legitimacy based on emotion, especially the identification of the regime as a necessary evil to combat "easily recognizable societal problems" such as underdevelopment or insurgency; (3) neither "intensive nor extensive political mobilization" and constraints on the mass public (such as repressive tactics against opponents and a prohibition of anti-regime activity) and (4) "formally ill-defined" executive power, often shifting or vague.

    not olarak ek tanım: ingilizce authoritarianism sözcüğünün türkçeleşmiş hali.
    (bkz: authoritarianism/@naculos)
  • büyüdüğünde otoritarizm anlamına gelme hayalleri taşıyan ucube kelimemsi. yahu türkçenin içine düştüğü bu hal nedir baba oğul ve kutsal ruh aşkına biri açıklasın.* (olur da bir gün bu haykırışım dikkate alınıp bu hatadan dönülürse diye açıklama: yazar burada "otoritaryenizm" kullanımına isyan etmektedir.)

    bugün aslında david frum'un how to build an autocracy makalesini tartışıp, twitter troll'lerinin otoriter rejimlerdeki yerine dikkat çekecektim (herkesin bu uzun makaleyi okuyacak vakti olmayabilir, makaledeki ana fikirlere değinen bir video için buradan buyrunuz), ancak "otoritaryenizm" ucubesini görünce içim elvermedi, onun yerine ufak çaplı bir etimolojik araştırmaya giriştim. metodolojimi tartışarak sizi sıkmadan direkt sonuca geliyorum.**

    --- spoiler ---

    yetkecilik:

    üstlük-astlık ilişkilerine aşırı önem verme, kişilere az saygı duyma, saymacılık ve ayırt etmesiz uymacılık eğilimlerinin tümü.

    t. : otoritarizm ing.: authoritarianism fr.: autoritarianisme

    --- spoiler ---

    mamafih sözlükteki yaygın kullanımın fransızca kökenli "otoritarizm" değil de, ingilizce kökenli (!) "otoritaryenizm" olduğunu ben de fark ettim, demek ki neymiş dil canlı bir varlıkmış. buradan hareketle ingilizce kökenli alternatifi da kullanmamız gerektiği kanısına vardım. peki kullanalım kullanmasına ama bari (vikipedi ve birkaç türkçe derlem*'de görüldüğü üzere) otoriteryanizm olarak kullanalım.

    edit: işbu entry getirdiğim eleştirinin ebshi ihlaline yol açtığını farkeden avukatlarımca legal hale getirilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap