• sene 1986 üniversite öğrencisiyim.. o yıllarda otostopla güney' e gitmeyene adam demiyolardı.. ben de bu modaya uyup bodrum'a otostopla gitmeye karar verdim.. izmir'e kadar sorunsuz gittim.. izmir çıkışında bir kamyon durdu "isparta'ya gidiyorum" dedi ben de "olur ordan devam ederim" diyerek bindim..bir kaç saatlik sıkıcı bir yolculuktan sonra benim çişim geldi..şoföre "kaptan kenara çek te bi ihtiyaç molası verelim " dedim.. durduk..ilerdeki çalılıkların arkasına geçip ihtiyacımı giderdim.. kamyona döndüm ve bindim.. bi baktım şoför yok.. herhalde o da bi ağacın dibbinde işiyordur diye beklemeye başladım... beş dakka, on dakka, on beş dakka oldu şoför yok.. bu sefer de "sıçıyo heralde" diye düşünüp beklemeye devam ettim.. bir saat geçti herif hala ortada yok..iyice kıllandım..tekrar dışarı çıkıp adamı aramaya karar verdim.. allah'ın dağında ıssız bir toprak yoldayız..yolun kenarında dereye inen bir yokuş var inip çevreye bakındım adam yok ortada..kamyona dönüp biraz daha beklemeye karar verdim.. yukarı tırmandım bir de ne göreyim bu sefer de kamyon gitmiş..ulan sırt çantam da kamyonda kaldı ..suyum, ekmek arası biraz kaşar, kimlik kartım, paralarım hepsi gitti.. hassiktiir göz göre göre soyulduk muna koyiim.. bi de dağ başında hava kararmak üzere.. o zamanlar cep telefonu da yok ki yardım çağırayım..olsaydı da çekmezdi heralde dağ başında...kamyon şoförüne avazım çıktığı kadar yüksek sesle küfürler etmeye başladım sinirimden.. bir süre bağırıp rahatladıktan sonra sustum, öyle bir sessizlik oldu ki kulaklarım uğuldamaya başladı.. sonra ilerdeki çalıların kıpırdadığını görünce birden tırstım..ulan dağ başında kaldık bi de ayı mıdır, kurt mudur bi şeyler var etrafta.. yakındaki bir odun parçasını alıp silah olarak kullanmaya karar vermiştim ki çalıların arkasından bir inleme duydum.. biraz daha yaklaşınca "yardım eeeth" diye inleyen bir insan sesi duydum.. noluyo amuna koyiim, kafam karışmıştı..sonunda çalıların arkasına geçince benim bindiğim kamyonun şoförünü yerde kanlar içinde yatarken buldum... iki elinin birden bütün parmakları kopmuş oluk oluk kan akıyodu.. adamın gömleği ve benim tişörtümle ellerini sardım...kanamayı biraz olsun durdurmuştum.. "nooldu abi hayvan mı saldırdı?" dedim adam sadece "orospu çocukları" diyebildi ve bayıldı...hava kararmadan yardım bulmak için yola çıktım ve isparta yönüne yürümeye başladım... belki bir köy veya benzin istasyonu bulurum umuduyla.. yoldan bi araba geçse diye dua ediyordum ama ne gidiş ne de dönüş istikametinde hiç araba geçmiyodu..aradan yarım saat kadar geçmişti ki karşıdan bir arabanın geldiğini gördüm.. hemen yolun ortasına geçip el kol işaretleriyle anadol'dan bozma kamyoneti durdurdum...içerde iki köylü vardı..nefes nefese durumu anlattım ve yaralı adamı alacağımız yeri tarif ettim..yola koyulduk.. kamyonetçiye "biraz daha hızlı gidelim adam kan kaybediyor" dedim "bunlar bu kadar gider fazla gitmez" dedi .. neyse olay mahaline gelince "işte burası durun" dedim ama herifler yavaşlamadı bile..."abi geçiyoruz şurasıydı" dedim gene tık yok heriflerde... "noluyo lan dursanıza" benzeri şeyler söylerken ayağıma bir şey takıldı.. koltuğun altında benim sırt çantam vardı... işte şimdi yan bastım dedim kendi kendime.. 'bu herifler kamyoncuya işkence yapmışlar ve benim çantayı almışlar, şahit bırakmamak için de beni arıyorlar yolda' diye düşününce dizlerimin bağı çözüldü..bir süre öyle sessisce devam ettik.. bu arada kapıyı açıp dışarı atlasammı diye düşünüyordum..bunu anlamış olacaklar ki hızlandılar. meğer daha hızlı gidebiliyomuş kamyonet..nasıl karar verdim bilmiyorum ama tam bir su kanalının yanından geçerken aniden direksiyona asılıp kendime doğru çevirdim. kamyonet yoldan çıkıp su kanalına girince yan döndü... kafamı aynaya çarpıp yanağımı fena kestim.. ama o kargaşadan yararlanıp çantamı da kaptığım gibi yolun dışından tarlalara doğru koşmaya başladım... yanağım fena kanıyodu atletim kıpkırmızı olmuştu..ne kadar koştuğumu hatırlamıyorum.. sonra bir tarlanın sulama kanalında temizlenip çantamdaki yedek tişortlerden kendime pansuman yaptım...hava karardı iyice... isviçre çakımı çıkarıp silah gibi elimde tutunca biraz umut geldi...ilerdeki sulama kuyusunun dibinde geceyi geçirmeye karar verdim...elimdeki çakının verdiği güven ve umut kısa sürede bitti.. daha büyük bir silaha ihtiyacım vardı.. yakınlardaki bir odunun ince dallarını temizleyip ucunu da çakıyla sivriltip kendimce bir mızrak yaptım...hiç değilse hasmıma bir, bir buçuk metreden müdahale edebilecektim.. kendimi gene biraz iyi hissettim..beklemeye başladım kamyonetçiler har an beni bulabilirdi..çok tırsıyodum..tarlada uyumak ya da geceyi geçirmek pek te güvenli gelmiyodu ama yapacak bişeyim de yoktu..fazla heyecandan karnım acıkmıştı..çantama baktım yarım ekmek kaşar hala duruyodu..hepsini yiyemedim yanağım çok acıyordu.. yerken gene kanamaya başladı..yarım bıraktım..el fenerini çıkarıp etrafa bakınmaya başladım napacağıma karar veremiyordum..tarlanın sonlarına doğru kulubeye benzer bişey gördüm..önce ev zannetim ama yaklaşınca bunun ahır gibi terkedilmiş bişey olduğunu gördüm... içine girdim geceyi burda mı geçirsem diye düşünürken ahırın köşesinde eski bir bisiklet gördüm..biraz inceleyince lastiklerinin patlak hatta yırtık olduğunu ve frenlerinin olmadığını gördüm ama yine de iş görürdü.. çakıyla yırtık lastikleri kesip çıkarttım sadece cantlar kaldı..allah'tan zinciri duruyordu..biraz deneyince götürebileceğini anladım..hemen el fenerini patlak iç lastiklerle direksiyona bağladım..eski tip bulgar bisikletiydi .. kendi yaptığım mızrağı bisikletin orta demirine lastikle tutturup yola koyuldum.. arabaların giremiyeceği patika yollardan sabaha kadar bisiklet kullandım...sonunda sabaha karşı beş miydi, altı mıydı bi kasabaya ulaştım ... bir ağacın altında biraz uyudum.. uyandığımda saat onikiyi geçiyodu..bisikleti orda bırakıp kasabanın eczanesine gittim.. "köpek kovaladı, kaçarken düşüp yaralandım" diye yalan söyledim..yarayı temizleyip pansuman yaptılar...bir lokantada da çorbayla karnımı doyurdum..sonra yarı minibüs yarı otobüs gibi olan dolmuşlara binip ana yola çıktım ..orda şehirler arası otobüslerin durduğu bir durak varmış.. indim ve ilk gelen otobüsle istanbul'a geri döndüm...bir daha da otostop yapmadım..
  • bu pek anı sayılır mı bilmiyorum, zira anı dediğin şeyin üstünden biraz vakit geçmesi gerekirmiş gibi geliyor. bu daha yeni. ama ileride okununca anı olacak, neyse.

    otostop çekiyorum, uzunca bir süre hiçbir araba durmuyor. en sonunda bir araba biraz geçtikten sonra duruyor, geri vitese takıp geliyor. içerideki orta yaşlarda, ve nedense birazcık (birazcık değil aslında) kızmış gözüken bir amca. kapıyı değil pencereyi açıyor:

    - ne söyledin sen?
    - nasıl?
    - ben yanından geçerken. dudakların hareket etti???
    - şarkı söylüyordum
    - hangi şarkı?
    - eee...nasıl anlamadım?
    - hangi şarkı sen söyle?
    - ...dımdım dım, dımdım dım
    - ???
    - sözü yok, melodisi var. dımdım dım dımdım dım, öyle söylüyordum kendi kendime?
    - hmmm. bazen otostopa durmadım diye küfür ediyorlar da
    - sarıyer'e mi peki abi?
    - yok yukarı çıkıyorum.
    - peki iyi günler

    gerçi pek otostop anısı oldu mu emin değilim, zira sonu otostopa dahi varamadı.
  • aylardan temmuz, sene 2001, yer ankara. $imdi ki cayyolu arcadium ali$veri$ merkezi onunden otostop cekip merkeze kizilay a inmeyi umit ediyoruz. iki ki$iyiz yanimda ortaokuldan arkada$im var ve hava nasil olsa sicak diye sallana sallana gelen arabalara otostop cekiyoruz. 15-20 dk sonra bir araba yana$ti ve hemen atladik daha nereye gittigini sormadan. araba hareket etti "abi nereye ? " dedik "kizilay a" dedi. gayet guzel bizi alan adam istedigimiz yere gidiyordu. fakat cok gicik bir $ey vardi, adam surekli yanindaki bayanla yuksek sesle kavga ediyordu. bagira cagira bir adam bir kadin artik neredeyse birbirlerine vuracaklar o raddeye gelmi$. biz de arka koltukta pistik kaldik. efendim $ofor amcamiz bahcelievler e yakla$inca birden direksiyonu sola kirdi ve kizilay dan alakasiz ba$ka bir yere gitmeye ba$ladik, tabi bu arada gerilim doruklarda...adam gazi mahallesinin oralarda bir yerde arabayi durdurdu. yandaki kadin kapiyi vurup bir de guzel tekme atti arabaya. evet biz masum bir otostopla cayyolu ndan kizilay a gitmeyi umuyorduk ama iki sevgilinin kavgasinin ortasinda kaldik ve o anda gazi mahallesindeydik. o anda kafamda bir takim ampuller yandi. "abi cek arabayi ciftligin oraya icelim yaa" dedim, $ofor abimiz 24-25 ya$larinda aslinda gayet zeki birine benziyordu ama o anki atmosferle "hadi gidek ya" dedi cekti arabayi orman ciftligine. kendisine 3 tane bira aldi bizede birer bira ismarladi. arkada$im kek gibi biralari yuvarliyor, ben tam tersi kolum camdan di$arda icer gibi yapip birayi yere dokuyordum. kahramanimiz cilgin $ofor, 3 birayi hizlicana ictikten sonra bir guzel sarho$ oldu. aslinda cok buyuk bir taktik hatasi yapmi$tik, biraz eglenelim dedik ama adamin kafasinin bu kadar guzel olacagini hesaplamadik. neyse $ofor abi ankarayi bir guzel turlatti bize. akkopruden ulus a oradan tunaliya oradan bahceliye gez babam gez iki sarho$ ($ofor ve arkada$im) ve ben otostop cekip ankara gecelerinde cilgin atiyoruz!
    adam sonra sikilmaya ba$ladi "napalim napalim" dedi bende cek abi sakarya ya arabayi dedim, meger normal araclar sakarya meydanina giremiyormu$. biz arabayi can balik'in onune koyup * yardim ederek adami di$ariya cikardik. bekleyin beni burda $imdi icerden 2 kiz kapip gelicem dedi ve cekti gitti. iki kiz kapip gelicem dedigi yerde; ssk i$ hani icindeki golge bar, elin adami sen arabanin anahtarlarini falan bize birak cek git golgeye. adami 15-20 dk bekledik geri gelmeyince arkada$a arabadan ayrilmamasini tembihleyip ciktim yukariya. bir de baktim ne gorim eleman tuvaletin onunde kivrilmi$ yatiyor. "- gel haci gel gidelim" dedim koluna girip goturdum arabaya geri. hemen arkada$a bir telefon edip a$agiya inmesini 5 dk sonra kapidan onu alacagimi soyledim. tam sakarya dan cikalim derken polis bizi durdurdu. sinirli bir ses tonuyla biraz firca atti i$te siz burda ne ariyorsunuz otomobillerin buraya girmesi yasak sadece cop kamyonlari giriyor vs..vs.. polisten de bir guzel fircamizi yedikten sonra 3. arkada$imizi almak icin yola koyulduk. otostop cekerken bizi alan adam cok fena sarho$ olmu$tu. adami da arabaya atip arkada$imi almaya gittik. arabayi ben suruyordum, adam bizi aldiginda 2 ki$iydik ve $ofor oydu $imdi uc ki$i ve bir sarho$ $ofor ankara sokaklarinda turluyorduk. arabada yarim depodan fazla benzin vardi. hemen akabinde arkada$ "i$te gecenin supriziiiiii" diyerek cebinden cikardigi daha onceden evde bitiremedigimiz viski $i$esini cikardi. adam viskiyi gorunce tutturdu icicem icicem diye neyse fazla olayi buyutmemek icin milli kutuphane nin orda arabayi durdurup bankalar oturduk. adam bir guzel icti o viskiden ve yerlerde surunmeye ba$ladi. napicagimizi bilemedik, herif belki komaya girecek midesinin yikanmasi gerekecek her $ey olabilirdi. aslinda cok buyuk bir sorumluluk altina girdigimizi gec olsada anladik malesef. otostop maceramiz tam bir arapsacina donmu$tu. adami arabanin arka koltuguna yatirdik, arkada$im kucagina ba$ini alip adami sevmeye ba$ladi. arkada$,adami sevdikce surekli a$kim, canim, bebegim diyip duruyordu. milli artik arabanin kontrolu tamamen bendeydi. milli kutuphaneden cikip bahceli yedinci cadde, tunali hilmi artik gezmekten sikilmi$tik, rahat batmi$ti. arabayi kizilayda durdurup napacagimiza karar verelim dedik. bir yere arabayi cekip adamin ayilmasini beklemekten ba$ka bir $ey gelmiyordu aklimiza. ama o viskiyi getiren arkada$ surekli "basalim antalya ya gidelim abi" diyip duruyordu. daha once $ehirlerarasi otostop maceralarina cok atilmi$ biri olarak. eglenceli olacagini du$unup. yuruyun lan antalya ya gidiyoruz dedim. evet. adami arka koltuga attik ba$i arkada$in kucagina gelecek $ekilde. bir yandan adami seviyordu arkada$im bir yandan da yanaklarini sikiyordu "amanda aman ickide icermi$, sarho$ta olurmu$ hehe" bir yandan guluyorum bir yandan ne bok yedigimizi anlamaya cali$iyorum. cunku bu yaptigimiz hic dogru degil. yolda jandarma polis vs. durdursa ruhsati sorsa en basitinden kimbilir nerde. migros club kartlari, bankamatik kartlari, ogrenci kimligi ve ehliyet ile elin adamini alip antalya ya dogru yola koyulduk. arabanin hizini 90 km ye sabitledim. gayet guzel bir otomobildi, son modeldi. evet afyon a 15-20 km kala adam birden arabanin icindeki sessizligi yirtarak "durdurun lan arabayi!!!" dedi. cok korktum hemen saga cektim dortluleri yaktim. adam kusacagini soyleyip indi. yanimizdan $ehirlerarasi otobusler kamyonlar korna cala cala geciyor. adam ba$ini dizlerinin arasina alarak kizin adini sayiklamaya ba$ladi, sonra birden dogrulup bir depar atti ve tutabilene a$kolsun. tazi gibi ko$uyor afyon-isparta karayolunda. mazallah bir kamyonun otobusun altina girip olecek sorumlusu biz olacagiz. adamin ardindan bende ko$maya ba$ladim. arkada$lar dortluleri yakip arkamdan arabayla geldiler herifi 100-150 metre sonra celme takip du$urdum. hala cok sarho$tu. arabaya bindirip yola devam ettik. sabah oldugunda isparta yi gecmi$tik. 1 saat 20 dakika sonra da antalya ya varmi$tik. butun yol boyunca araba kullanmi$tim kollarim bacaklarim sizliyordu. arabayi lara tarafina surup bir halk plajinin yanina girdik. hemen yanimizda karpuzkaldiran askeri kampi vardi. ustumuzdekileri cikarip boxer donlarimizla antalyanin serin sularina kendimizi biraktik. adam hala arabada sizmi$ bi $ekilde yatiyordu ama durumu o kadar kotu degildi en azindan ne dedigi anla$iliyordu. biz denizde binbir $ebeklikle vakit gecirirken o sirada adamin ellerini camda gordum. bir pandomim sanaticisi gibi ayaga kalkip camdan bakmaya cali$iyordu. hemen arabay ko$tuk. kapiyi actim aramizda gecen diyalog aynen $oyle;
    - sen kimsin ?
    - ben can
    - ?? seni tanimiyorum
    - bende seni tanimiyorum
    adam dogrudu yava$ca camdan di$ariya uzun uzun bakti tabi bizde cit yok ne tepki verecegini bilmiyoruz sonucta adam bizi otostopcu diye dun ak$amustu cayyolundan aldi ve $u antalya lara da. icine derin bir nefes cekti ve ayaga kalkti. kumsalda daha onceden yapilmi$ kumdan kaleleri felan gordu bana donup burasi neresi dedi. i$te kelimelerin kifayetsiz kaldigi an dedikleri bu olsa gerek. ne diyecegimi bilemedim. arkamdan arkada$ "golba$i de lan golba$i" diye fisildiyor ama buram buram tuz ve deniz kokuyor yani nasil golba$i derim. o sirada bizim arkada$lardan birisi uyanik cikip abi sen dun ictin ictin bizi zorla buraya getirdin kirmadik geldik ama oglen yola cikalim ankara ya geri donelim dedi. adam hala cakir oldugu icin tabi bunuda tam anlayamadi. olur tamam felan dedi. sonra pantolonunu cikartip bizimle denize girdi. acaip rahatlami$tim adam bize kizacak diye du$unuyorduk ama aksine herifin ho$una gitmi$ti bu olay. oglen 11 e kadar felan deniz muhabbet oldu sonra tekrar yola koyulduk. adam $oforun yanindaki koltuga oturdu yol boyunca arkada$la kendi aramizda degi$meli olarak kullana kullana geldik ankaraya. sonra cok iyi arkada$ olduk beraber gece di$arilara ciktik. evet ba$inda cok macerali ve tehlikeli gecen bu yolculuk yerini mutlu sona birakmi$ti.
  • yaklaşık on yıl önce falan, alsancak'ta üç kişi barlarda sürterken son otobüs kaçırılmış, otostop çekmek için cami durağına çıkılmıştır. birkaç dakika sonra bir bmw sert bir fren yapar önümüzde ve camını açar. arkadaşa "koş bir bak bakalım bornova'ya mı gidiyormuş?" denir, aracın yanına gönderilir. arkadaş adamla biraz konuştuktan sonra bize bakarak sinirli bir şekilde seslenir "orospu çocuğu mu dediniz lan adama?" sanki birkaç saniye önce yanımızda dikilen pezevenk o değildir de "evet dedik" desek adamla bir olup bize dalacaklarmış gibi. sonra adama "yok abi dememişler" der ve adam çekip gider, biz de şu ülkede ne tür manyaklarla aynı havayı soluduğumuzu anımsarız tekrar. düşünün bir, adam geceleri aracıyla gezip otostop çekenlere tek tek soruyor "bana orospu çocuğu mu dediniz?" diye.

    yine aynı yıllar ve yine aynı yer. bir ramazan gecesiydi, sevgilimin doğum günü kutlamıştık ve hayvan gibi de sarhoştum. bir araba durdu, içindekilere pek bakmadan atladım arabaya, girer girmez üç tane takkeli, cüppeli, sakallı mümin abimiz. hemen aklıma domuz bağı geliyor, hizbullah geliyor, ramazanda sigara içiyor diye dayak yiyen insanlar geliyor, yusuflar geliyor. adamlar nereye diyorlar bana ama ben alkol kokusunu almasınlar diye mırıldanabiliyorum sadece "bornova" diye o bile yetiyor küçücük arabayı buram buram alkol kokutmaya. yanımdaki hemen soruyor "kaç tane içtin oğlum sen? bizi de sarhoş ettin" falan diyor. gülüşüyorlar, biraz kafa yapıyorlar benimle, ben de gülüyorum onlarla ezik ezik. ama sağolsunlar kendi yollarını da uzatarak beni evime kadar bırakıyorlar. bol bol da dua ediyorlar bana, ben sarhoş sarhoş amin falan diyorum. bi yarım saat daha kalsaydım arabada hidayete erecektim, o kesin.
  • her ortamda muhabbete konu olduğunda herkesin katılabildiği ve hoşca zaman geçirten anılardır.

    örnek vermek gerekirse:
    yıldız teknik üniversitesinin barbaros kampüsü köprü yolu kapısının önünden yalnız otostop çektiğim bir gün epey lüks bir mercedes yavaşlayarak 3-4 metre önümde temiz giyimli düzgün görünümlü bir adamın önünde durdu.adam direkt öne otururken ben de arka kapıyı açarak yavaşça deri koltuklara gömüldüm.araç hızlanmaya başladı ve ben de alışkın olduğum sorular ve muhabbetlere kendimi hazırladığım sıralarda köprü bağlantı yoluna çıkmıştık bile.benden önce davranıp öne oturan vatandaşla soför arasında içimi huzursuzlukla kaplayan, sebebini anlayamadığım samimi bir diyalog başladığı anda arabanın dikiz aynasından şöförle göz göze geldik ve araba sert bir frenle sağa yanaşmaya başladı.gelişen diyalog:

    şöför : sen de kimsin ?
    ben : şey yani nasıl ? bildiğiniz otostopçu, öğrenci, nasıl bir soru
    şöför : ne zaman bindin arabaya noluyo burada
    ben : hani durdunuz ya yıldızın önünde bu beyle birlikte bindik anlamadım
    şöför : bu bey benim arkadaşım ve biz orada buluştuk sen ne zaman hangi arada bindin de duymadık şimdi hemen in...
    ben : ???

    bu diyaloğun üzerine yüzümde kızgın bir gülümsemeyle arabadan köprüye yakın bir yerde indim.
  • iri yarı iki arkadaş 2 saatin sonunda bir anadol pick up durdurur.
    - atlayalım arkaya abi?
    - atlamayın, yavaşça binin.
  • kamyoncuya otostop çekilmiştir. kafa dengidir, kamyonun kabini geniştir, arkada ranzalı yatak matak olanından...

    ...
    - demek öyle genç...şu virajı görüyor musun?
    - evet abi, torbalı değil mi buralar?
    - hee, torbalı..oraya gelince sikişelim..
    -hnks...na..nası ya? seninle ben mi?
    - he ya...
    -abi ne diyosun?
    - karılar var, diyim.. ağaçların arasında, durunca gelirler, kamyonda iki yatak var altta sen üstte ben...
    - abi ne işimiz var karıyla?
    -nası ne işimiz var lao? ben her geçişimde sikerim bir-iki tane..
    - yolumuza gitsek be abi. aids olursun, hem ben parayla seks olayına da pek sıcak bakm...
    - paran yok he? hadi benden olsun...
    - o anlamda değil. bak çocukların bekler, hanımın yalnız kimbilir haftalar mı oldu ayrı düşeli. evceğizinde titreşiyordur yavrucaklar "yaşasın, babamız geldi, bize neler getirdin kıymetli babacığım" diyeceklerdir. köylün seninle gurur duyacaktır kilometreleri devirdin diye...
    - ulan hevesimi gaçırdın hadi basalım gidelim...
    - aslansın be abim, gidelim tabi...
    - beynimi siktin para da vermedin, bari bi cigara uzat bakalım.
    - al güzel abim, ooh, ciğerlerimiz bayram etsin..yaman abi, duman abi..
  • yine odtude otostop cekiyorum,kırmızı bir polo durdu.
    -kapıya kadar gelebilir miyim?
    -tabii buyrun
    onceleri adamın kızları pas gecmesi beni korkutmadi degil ancak adam beni tarikata cagıracakmıs nerden bileyim. ince bir ses tonuyla basladı konusmaya.
    -paralel evrenler hakkında ne dusunuyorsun? (eliyle sanki et dilimliyormus gibi yaparak, paralel ya onu anlatıyor hem eliyle hem agzıyla)
    -(haydaa, adamın el hareketini kullanarak) hic dusunmedim paralel evrenleri
    -sana bir kitap vereyim oku.
    -olur okiyim.
    bir degil bes cilt fotokopi verdi isin ilginc ısmı o aksam bu tarikat savas ay n programının konusuydu ve tarikat ici duzusmelerden bahsedildi. bilemedim kıymetini adamın.
  • bursa uludağ üniversitesi'nden yaz okulunda ders alınmıştır. asıl fakültemizin ve öğrenci evimizin bulunduğu bandırma'ya * hergün gelip giderken otostop çekmekteyiz. 2 saatlik bu yolu hergün tepmemizin sebebi bursa'daki öğrenci yurdunda kendilerini teşkilat olarak nitelendiren bir garip ağır abi adamlarla daha ilk günden takışmamız ve görükle adlı köyde de fiyat konusunda anlaşabileceğimiz bir yurdun bulunmayışıydı.

    yine uludağ üniversite'sinin önündeki yoldan otostop faslına başladık. burada araçlar kolay duruyordu. zira üniversite önüydü. biz de tır, kamyon, ticari araç, bmw, şahin dinlemeden yalvaran gözlerle, mümkün olabildiğince işaretlerle, kolumuzda saatin olması gereken bölgeyi göstererek, havanın kararacağını belirtmek isteyerekten bir arabaya kendimizi atmaya çalışıyoruz. 35 plakalı bir tır bulunduğumuz yerin 100 metre ötesinde anca durabildi. koştura koştura gidip kapıya tırmanıp açan ben oldum. "abi nereye?" dedim "adam "bin amına koyim işte!" dedi. arkamı dönüp mehmet adlı arkadaşa "ne yapalım lan?" der gibi baktım ama onun ne içerdeki adamdan, ne adamın bana söylediğinden ve ne de adamın ayakları altındaki bira şişelerinden haberi vardı. üstüne üstlük kıçıma elini atmış alttan ittiriyordu beni. çaresiz bindim. hadi ben neyse de başımıza gelecekleri bilse o biner miydi acaba?

    ben arkaya yatağa geçtim. mehmet adamın yanındaki tek koltuğa oturdu. adam tabi oturması gereken yerde. üstünde sadece beyaz bir atlet var. altta kumaş. ama dize kadar sıvanmış. hemen ayaklarının altında nerdeyse gaza basmayı zorlaştıracak kadar şişe. yine mehmet'in önündeki bir o kadar boş şişe arkada yani benim yatağın olduğu yerde daha açılmamış şişeler... adam direk bana baktı ve "şişeler sayılı. inmeden yine sayıcam, eksik olursa ikinizi de sikerim" dedi. "ehe. ehehe. abi zaten biz içmiyoruz" demeye kalmadı benim sesi bastıracak kadar açtı müziği adam. mehmet önce adama sonra bana baktı. ben tabi adamın yüzünü göremiyorum. mehmet'in sadece dudağını ısırdığını "boku yedik" der gibi bir hareket yaptığını gördüm. bizim konuşmadığımıza kanaat getirince adam müziğin sesini kıstı. zira hakikaten kafa sikiyordu. tam o arada ışıklarda durduk. amcam biraz deli kullandığından ekseriyetle orta şerit, arada sol şeritte seyrediyoruz. yani olması gerektiği gibi sağ şeritte değiliz. ışıklarda da sağ yanımıza bir araba yanaşmış. bunun farkında olan tek kişi de şöfor amcamız. birden havalı kornası öttü. biz dahi yerimizden zıpladık. "uff yavrum yalarım seni." diyip o yöne doğru dil atmaya başladı. ne biz görebiliyoruz o an yandaki arabayı ne de kendisi ama heralde aynadan gördü diye düşündük. madem araba yanımızda biz de bakalım diye, mehmet camdan aşağı bakarken ben de omuzlarına abanıp kafasının üstünden baktım. fakat sonra yine mehmet'le göz göze gelme ihtiyacı duyduk. döndü bana baktı ve ardından ikimiz birden adama döndük. "abi yandaki arabanın şöförü erkek" dedim. adam da, biradan bir yudum çektikten sonra döndü ve "ne farkeder lan? meme ucu, meme ucuma değsin yeter!" dedi. ikimizdeki şaşkınlık, korku, kusma isteğini görmüş olacak ki bir de "siz ne anlarsınız amına koyim!" dedi. ben arkadaki yatakta bağdaş kurmuş biçimde yaslandım mehmet de oturduğu koltuğa. sessizlik oldu biraz. ardından solumuzdan geçen anadol bir kamyonete küfretmeye başladı bu. ama kafayı falan çıkarmadan. adam hurdacıydı. "bu hurdacılar yok mu hepsi orospu çocuğu. en iyisinden adam çıkmaz." dedi. o an mehmet'in yüzünü görmek istedim. zira babası hurdacıydı. fakat görmeme gerek kalmadan. "öyle deme be abi. benim peder de hurdacı" dedi. adam "bırak senin baban belli etmiyor sana ama o da kesin orospu çocuğudur" diyince ben dayanamadım koptum arkada. tam o arada tır anayoldan sapıp, bir ara yola girdi. mehmet "abi biz inelim" dedi. adma "lan doğru söledik de hata mı ettik? niye küsüyosun hemen?" "yok abi biz bandırma'ya gidicez." "tamam ben de oraya gidicem. şurda bir tır parkı var çay içelim çıkarız." o mekanda bir yarım saat kadar oyalandık. adamın takıldığı masada değil ayrı bir masada oturup onları izliyoruz. el ense göte parmak bir zihniyet tüm kurum ve kurallarıyla gözümüzün önünde işlerken durum muhakemesi yapıyorduk. "iki kişiyiz olm. bir bok yiyemez. zaten hafiften sarhoş." derken biz bile inanmıyorduk söylediklerimize. adamın kafası resmen bizden daha ayıktı. daha sonra yanında bir adamla geldi ve "mehmet'e bak bu da susurluk'a gidiyor sen buna bin" dedi. mehmet "abi biz bandırma demiştik" deyince "yav tamam işte biz ne diyoruz sanki?" diye yanıt aldı. arkada ayaklarım uyuşmuş olduğundan ben bu teklifi aptal gibi kabul etmiş arabanın kapısına doğru tırmanmak için yola koyulmuştum bile. sonradan öyle bir aptallığı nasıl yaptım diye mehmet'ten sağlam azar işttim. zira adam sikse beni artık 2 kişi de değiliz. sikecek yani. ama adamın niyet farklıymış. arabaya biner binmez başladı mehmet'e sövmeye. "yav o ne orospu çocuğuymuş öyle. yok benim babam da hurdacı. yok tüm hurdacılar öyle değilmiş. senin bananın........" ben de çaresiz sürekli kafamı salladım. haklısın abi der gibi. adamın hoşuna gitmiş olacak bir adet uzun marlboro bir de miller uzattı. ama ikisini de kullanmadığımı söyleyince bana da küfretti. daha kibarca. hava kararmaya başlamış benim gözler de kapanmaya başlamıştı. iki tır ard arda giderken, bir baktım karacabey sapağını geçiyoruz. dedim ki "abi burdan dönmiyecek miydin?" adam "susurluk'tan gideceğim" dedi. nihayet susurluğa geldiğimizde zifiri karanlığın içinde bir şey belirdi gözümde. bizim mehmet'ti bu. yolun kenarında durmuş. tam yanında adam yavaşladı ve "hadi kal salıcaklan o orospu çocuğuna da selam söyle" dedi. "abi bandırma...." diyemeden "sikmiyim bandırma'yı 35 plaka tırın ne işi var bandırma'da" diyip paşa paşa indirdi beni. aşağıda mehmet'ten durum raporu aldım. yanındaki adam da sübyancı çıkmış. ama neyse ki heteroseksüel. susurluk'a kadar kafa sikmiş o kadar. bana sordu "nasıldı yolculuk?" diye. "iyi, gelene kadar uyudum" dedim. fakat içinde bulunduğumuz boktan durumu 5-10 dakika sonra anladık. zira susurluk'tan hiç otostop çekmemiştik. hep karacabey kavşağı'ndan dalardık bandırma'ya. bir ışık bile yanmıyordu etrafta. öyle ki birbirimizin yüzünü bile zor seçiyor, sesin geldiği yöne doğru konuşuyorduk. yanımızdan geçen arabaların bizi gördükleri an zaten baya yakın bir mesafe olduğundan ve minmum hızları da 100 km olduğundan bu siyah tişörtlü adamlara yanan bir lamba altı bulmak düşüyordu. çok uzaklarda fabrika gibi bir yer vardı. yürüyelim dedik oraya. görünen dağın dibi yakındır diye bir söz vardı galiba. iş fabrika olunca değişiyormuş ama. zira 15 dakika yürüdük yok. hala baya uzak duruyor. çantalara rağmen koşmaya karar verdik ve bir süre sonra bir baktım yarışıyoruz mehmet'le. halısaha maçlarında mehmet beni hep hızıyla alt ederdi. bu sefer sanki ben geçmiştim onu. öyle ki ayak sesi bile duyulmuyordu. durdum. soluk soluğa olduğumdan 1 dk. kadar konuşamadım. "lan mehmet öldün mü?" diyebildim sonunda. ama ses yok. "lan nerdesin taşak mı geçiyosun?" ses yok. bağırmaya başladım meeeehmeeeet" sonunda o da benim adımı haykırdı. ama ses bir acayip geliyordu. sonunda olduğu yere yaklaştığımı anladım. fakat yine de bir gariplik vardı. cep telefonumun ışığını yakınca mehmet'in bir çukura düştüğünü gördüm. ağlıyordu. hem de bağıra bağıra. sonra kokudan anladım ki burası bir bok çukuruydu. yüzükoyun yatıım yere. etrafta pek temiz değil ama naparsın.tuttum elinden. çektim. ama adam nasıl emmişse içerideki muhteviyatı üzerine sanki 90 kilo çektim yukarı. 2 gün belim ağrıdı. göğüs kısmına kadar boka batmıştı adam. ama eli yüzü de bu güzellikten nasibini almıştı tabi. adam hüngür hüngür ağlıyor. titriyor. polis imdat'ı aradık. "susurluktayız. burası çok karanlık arkadaş çukura düştü. korkuyoruz" diyoruz. adamlar "karı mısınız lan? ne korkuyosunuz?" diyorlar ve bir de katıla katıla gülüyorlar. jandarma'yı aradık. neyse ki onlar bizi ciddiye aldılar. bir minibüsle bizi alıp götürdüler çorba verdiler. o halde bizi orada yatırmayıp otogara bıraktılar. nasıl bandırma'ya geldiğimizi bir biz, bir de o otobüsteki burunlarının direkleri kırılan diğer yolcular bilir.
  • metalman ve arkadaslari bodrumdan ankaraya gelmek uzere otostop cekmislerdir.anadoldan bozma bir pikap yolda durur akabinde gelisenler..
    m: merhaba dayi ne tarafa gidiyorsun?
    d: denizliye gidiorum gencler atlayiverin koptur koptur!!*
    hep beraber arabaya binilir pikapin arkasida gencler tarafindan doldurulur..akabinde denizliye ulasilir ancak pikap sahibi dayimiz durmamistir..
    m: dayı biz su kavsakta inelim baska arabaya binicez sen denizliye gir..
    d:....(hala surmeye devam eder istifini bozmaz..)
    m: dayı biz surda inicektik gectin dur su kosede inicez biz..
    d:...(surmeye devam eder..)
    m: dayı dursana ya inicez biz ya!!!
    d:...(ısrarla sürmeye devam eder)
    metalman bu kez surucu koltugundaki adami sarsarak..
    m: dursana be adam inicez ulaghn!!*
    d: amaniiin pardon gencler benim isitme cihazinin pili bitiverivermis duymadim ben senii amaniin gusura galma aha burasi iyimi?
    m: iyi saol dayi.*
hesabın var mı? giriş yap