• insanın anlatmak isteyip de kelimelere dökemediğini öyle güzel dökmüş ki, karşılaşılan her şiirinde hayranlık ve şaşkınlığı aynı anda yaşatan büyük usta, efsane.

    ve son günlerde ölümün sistematiği şiiri ile * ağzıma sıçmıştır;

    o artık buraya gelmeyecek,
    oraya gelmeyecek,
    desem duymayacak,
    duysam bilmeyecek,
    ağlasam görmeyecek,
    beklesem olmayacak.
    demek ölmek,
    ad-ad, adım-adım gelen,
    birden giden,
    kalandan alan,
    alanda kalan.
  • oğlunun anlattığına göre; dışarı yemeğe çıkarlar birlikte. mevsimlerden sonbahardır ve yollar kurumuş yapraklarla örtülüdür.
    otururlar bir lokantaya ve yemek yerler. yemek bittikten sonra, oğluna manzarının çok hoşuna gittiğini söyler şair.
    bir süre sonra kağıt kalemini çıkarıp yazmaya başlar. düşünmeden, hızla yazar. kağıdı doldurur ve bitirir şiirini.
    sonra okur. bitirir, tekrar okur. biraz düşünür; ilk ve son satır hariç tüm satırları karalar. ortaya şu şiiri çıkar;

    "zaman herşeyi süpürebilir,
    .....
    .....
    sonbaharı süpüremez."

    işte bu hikaye ile nerdeyse eşzamanlı okuduğum ve aşağıda paylaşacağım pay şiiriyle bir kez daha anladığım, sevdiğim şairdir bu üstad.

    ben pırıl pırıl bir gemiydim eskiden
    inanırdım saadetli yolculuklara
    adalar var zannederdim güneşli, mavi, dertsiz
    bütün hızımla koşardım dalgalara
    o zaman beni görseydiniz

    ben pırıl pırıl bir gemiydim eskiden
    beni o zaman görseydiniz
    siz de gelirdiniz peşimden

    ama şimdi şu akşam saatinde
    son liman kendim, bu döndüğüm
    bilmiş, bulmuş, anlamış
    hatırımda, bir vakitler güldüğüm
    yoluna can serdiğim o kaçış

    şimdi, şu akşam saatinde
    dönüyorum görmüş, geçirmiş, atlatmış
    denizlerin doymayan sahilinde.
  • gece, denize yanaştım.
    o, sulardan geliyordu.
    duydum.
    ne iyi, dedim.

    baktım,
    o, bir gemide geçiyordu.
    bağırdım.
    gel'siz, gitme'siz.

    döndüm çakıllara sordum,
    siz kimdensiniz.
    dediler durandan,
    bizi yakın edenden.

    denizi sorguya çektim.
    dedim,
    görüyor musun yaşadığımı..
    yetinemedim.

    tuttum yakaladım kendimi
    getirdim gözlerinize serdim.
    durdum, size soruyorum..
    yaşadığımı görüyor musunuz.

    yaşadığımı
    görüyor
    musunuz.
  • ''bir zamanlar senin çirkinliklerin de güzeldi. şimdi güzelliklerin bile çirkin.'' diyen/demiş üstat. nur içinde yatsın
  • ismini sol çerçevede görünce, bir umut; şiirlerin savaş tamtamlarını susturduğunu düşündüğüm şiirinsan. adını görmek bile şu sefil dünya da bir soluk.
  • "ne cenneti merak ediyorum ne de cehennemi ; çünkü ben annemi gülerken de gördüm, ağlarken de." demiş üstaddır.
  • öpüş kadar sıcak söz vardır, hiç bir öpüş sözü geçemez.
    ama hiç bir söz de öpüşe varamaz.
    çünkü her ikisi aynı anda bir arada olamaz, yan yana da olamaz. birinin ötekine yer vermesi gerekir.
    gözler olmasaydı.

    özdemir asaf / aşki bir uyduru gölgesinde soysuzlaştiranlara çağri
  • "özdemir asaf'ça" isimli deneme kitabı da olan yazar, şair.
  • tereddüte zerre mahal vermeden söylenebilir ki, türkçenin en zorlama, en samimiyetsiz "şairidir".
hesabın var mı? giriş yap