• bunlar kadere inanan insanlardır genellikle. kader olgusunu en başından kabullenmişlere yada kaderin boyunduruğunda yaşadıklarını düşünenlere imrenirim oldum olası. düşünün ki; yaşayacağımız herşey, vereceğimiz kararlar, herhangi birşey yaparken ondan sonra ne yapacağımız bütünüyle daha önceden yazılmış, hepsi belli ve insanların büyük bir kısmı bundan rahatsız değiller. boşuna yaşadıklarını düşünmezler bunlar. kişisel irade diye tanımladığımız kavram bile aslında önceden belli olan kararlardan oluşmakta ve buna rağmen bazı insanlar yaşamaktan zevk alıyorlar yada beklenen bir olay karşısında kısmet diyebiliyorlar. bunlar özenilenlerdir, görüldükleri yerde hemen elleri sıkılıp tebrik edilesi hatta "abii bi otur çay ısmarlıyım sana yaae sen anlat ben dinliyim aydınlanim" denilesilerdir.
  • hayatlarını dolu dolu yaşayabilen, gün gelip yaşlandıkları zaman keşke demeyen insanlardır. hayatın bir dönemine gelipte geriye baktığınızda yaşamadığınız yada yaşayamadığınız yılları gördüğünüzde ve keşke dediğinizde daha özenilesi insanlar bulamazsınız.
  • düzenli, tertipli insanlar.

    1- bilgisayarındaki dosyaları düzenli, klasörlerleri konularına göre isimlendirmiş ve ilgili dosyaları içinde barındıran.
    2- mail kutusunda sadece gerekli mailleri tutan, spam mailleri* anında silen, oluşturduğu alt klasörlere ilgili mailleri zamanında taşıyan, düzenli olarak çöp kutusunu boşaltan.

    kısacası aradığında istediğini en kısa zamanda bulan.
  • derli toplu insanlardır. odasındaki kıyafetler gardırobunda dürülü vaziyette konuşlanmıştır, kitapları raflarda hazırolda bekler. bir de odasında bilmem kaç zamandır bekleyen kahve bardağının içinde yaşayan türlü canlılar beslemezler bu insanlar çünkü o kahve bardağını odasında asla unutmazlar.

    fotoğraf makinesi ortaya çıktığı anda poz verme yeteneğine sahip olan insanlara da özenmişimdir hep. konuşurken makineyi fark eder ve kafasını yan çevirip aşağı doğru eğerler. ben yapınca maymun gibi çıkıyorum nedense.
  • içinde kopan fırtınalara rağmen mutlu gibi görünmeyi başaran insanlardır. gamsız gibi ama değil. acılarına rağmen bulundukları ortama ayak uydurmaya çalışırlar, genelde kimsenim huzuruna kaçırmazlar, dolayısıyla insanları kendilerinden de kaçırtmazlar.
    sırf bu tavırları yüzünden çok güçlü, görünürler. ayrıca da bunların o ortamda ne kadar sevildiği bilinmez ama bunlara duyulan saygı aşikardır.
  • kah küçük bir fransız şehrinde, kah istanbul'un bir sahil semtinde karşımıza çıkabilen iki büklüm dedeler ve ellerinden sımsıkı tutmuş oldukları saçları bembeyaz pamuk gibi nineler. sevginin bir ömür boyu sürebileceğini ispat etmek istermişçesine biz millenyumun gerçek sevgiye hasret insanlarına, dimdik yürürler sokaklarda bu şirin gençler.
  • biraz aşık olduğumuz insanlardır; mesela gerçekten çok iyi müzisyenler - eleni karaindrou gibi, ve daha bi sürü.
  • ayni siralarda dirsek curuttugum, ve bir anda guneye gidip kendine kucuk bir yat atolyesi acan okul arkadasim.

    adam lanet etti istanbul'a, buldu hayatinin askini, topladi tasi taragi gitti guneye. oturup uzun vadeli gelecek planlarimizdan da soz etmemistik, resmen hayallerimi caldi ibnetor.
  • rahat insanlardır. ben hep rahatsızım, huzursuzum, bu adamlar slaş kadınlar nasıl başlarını yastığa öylece koyup da uyurlar anlamam. çok isterdim, bir şeye, küçücük bir şey için dahi, umursamıyorum, demeyi. yok allah yok. olmiyür.
  • boş bir alana, tarlaya, arsaya bakıp da anında 'şu kadar dönümdür' diyebilen insan.
    'sola dön yaklaşık şu kadar metre sonra karşına çıkar' diyerek mesafeyi metre cinsinden söyleyiveren insan.

    ölçü birimlerim karıştan, adımdan, kulaçtan öteye gidemedi ömrüm boyu, buna yanarım.
hesabın var mı? giriş yap