*

  • aykırı yönetmen luis buniel' in 1974 yılında çektiği film.
  • bunuel' in çektiği fantastik ve ironik komedi film.jean-claude brialy, adolfo celi, michel piccoli, monica vitti oynuyorlar.
  • jean-claude carrière beyefendi tarafindan zikredildigine gore, discreet charm of the bourgeoisie'nin basarisi sonrasinda bunuel klasik hikaye anlatim tekniklerini hic iplemeyen bir film yapmak istemis, neticesinde de ortaya phantom of liberty cikmis. film her seyden once cesur oldugu icin guzel, sonra da diger sebepler icin: kendini ciddiye almadan ciddi olabilen espri anlayisi (bunuel'in cogu filminde oldugu gibi) ve de herseyin beklenebilir olmasindan dogan ozgurlestirici tavri. bu yapida bi filmin altindan kalkabilmek icin ancak 75 yasinda, olayi yemis bitirmis luis bunuel olmak gerekiyor muhtemelen, roger ebert tombalaginin da soyle buyurdugu uzere:

    "if i attempted to describe them, buñuel's interlocking yet disconnected stores would sound bewildering. but his film is strangely lucid; it has the heightened reality of a dream. this material couldn't work if the director weren't supremely confident."

    bir de film, bunuel'in bir onceki filminin kazandigi basari sonrasi kendisinde o hakki gorup, yapmak istediklerini serbestce ortaya koydugu bir calisma olarak dusunulurse, izlerken sembolizmle kafayi fazla bozmamanin, alegorileri cozmek icin olesiye kasmamanin daha faideli olacagi kanaatindeyim. filmde bunlarin onemsiz oldugunu kastetmiyorum ama firsati yakalamisken, bunuel'in dunyasinda boylesine bir geziyi bozmanin alemi de yok, degil mi gonul dostlari?
  • buñuel'in her an bir gariplik olabilir hissi ile izlenen, tüm ahlak dengelerini ve yargıları ters düz eden filmi. kendisinin "simetriden nefret ederim!" diyerek tepetaklak etmediği ne din, ne kanun, ne de aile kavramları kalmış, her birini gördüğüm en akıllıca yöntemlerle eleştirmiş ve imgelerle görselleştirmiş.
  • ismini tesadufen sinema ve tarih ders notları arasında gördüğüm, sembolizmin dibine vurulan sinema başyapıtı.
  • le charme discret de la bourgeoisie ile tematik olarak ilişkili olan bu bunuel filmi goya'nın el tres de mayo isimli tablosunun canlandırıldığı bir sahneyle başlar. hatta dikkat edilirse bunuel'in bu sahnede yer aldığı da görülebilir. ayrıca canlandırılan tablonun kendisi de filmin ilerleyen sekanslarından birinde gösterilmektedir.

    filmin olay örgüsü birbirinden neredeyse bağımsız olan birkaç hayli ironik ve absurd hikayenin zincirleme olarak anlatmından oluşmaktadır. filmin kurgulanışındaki bu tercih, bunuel'in filmde anlatmaya çalıştığını düşündüğüm belli tarzda bir özgürlük kavramını desteklemek için özellikle seçilmiş gibi duruyor. çünkü filmde bunuel, karakterlerden birisinin ağzından hukuk, gelenekler ve alışkanlıklar gibi kavramların zamandan zamana, toplumdan topluma değişkenlik göstereceğini belirtir ve dolayısıyla özgürlüğün göreceliğine vurgu yapar. sanırım filmin de hikayeler arasında bir hayalet gibi bir oraya bir buraya dolaşması da bu düşüncesini desteklemek içindir. ayrıca açıkça bürokrasiyle; polisle; dini kurumlarla ve burjuva ailelerin, bireyler arası ve başka ailelerle olan tutumlarıyla alay eden bunuel'in bu otoriter figürleri eleştirirken geleneksel film kurgusuna aykırı davranması da ayrı bir hoşluktur.

    netice olarak le fantome de la liberte, bunuel'in bilhassa daha genç yıllarında verdiği eserlerinde gördüğümüz sürrealistik anlatımıyla, sinemasal ustalığının güzel bir sentezidir.
  • --- spoiler ---

    kızın kaybolması sahnesinde nedense aklıma yönetmenin el angel exterminador filmini getirdi.

    --- spoiler ---
  • süper absürt bir eleştiri filmi. kızın kaybolması sekansı çok başarılı.
  • iki kedimin adını da içinde barındıran müthiş bir film. isimleri koyarken haberim yoktu tabii. gerçi o kedilerden biri de artık yok. diğerinin adını kendine anlam edindi.
  • filmin belli bir giriş, gelişme, sonuç bölümü olmayabilir ama asla ne hakkında olduğu bir muamma değil. hatta hangi sahnenin neye tepki amaçlı çekildiği en kolay anlaşılan louis bunuel filmi. net olarak özgürlükçülerin sözcülüğü yapılıyor, anlam verilemeyen toplum sözleşmesi kuralları ve burjuvazi yeriliyor _film adını komünist manifesto' nun ilk cümlesinden alıyor zaten: avrupa' nın üzerinde bir hayalet geziyor''_ .

    o değil de louis bunuel keşke filmin sonunda devekuşu yerine lama kullansaydı, film devekuşunun gözlerine odaklanarak değil de lamanın gözlerine odaklanarak bitseydi, acayip güzel olabilirdi o zaman, tükürürdü böyle kameraya falan, öyle düşündüm bunu ben kendim, niye olmasındı? (bkz: hadi bakalım)

    --- spoiler ---

    profesör ve karısının arkadaşlarına akşam yemeğine gittikleri sahne inanılmaz bir sahne ,odalara posterlik..kibar burjuva ailenin hepsi birden donlarını indirip sıçmaya başlıyor. yiyeceklerin sadece vücuda alınan ve çıkarılan bölgeleri yer değiştiriyor burada. bizim için yemek yeme olayını bunuel almış sıçmak eylemine, sıçmayı da yemek yemeğe döndürmüş. aile, yemek sofrasında kuralına nizamına uygun kibar kibar sıcarken profesör ıkına sıkıla '' müsadenizle ben bir yemek yemeğe gideyim'' diyor ve hizmetçi kıza mahçup bir ifadeyle yemek odasının yerini soruyor ve yemek odasına gittiğinde önüne ahım şahım yemekler geliyor ( zengin evi ile fakir evi arasındaki yemek menüsü uçurumu göz önüne alındığında bunuel' in sıçmak metaforu gerçek anlamdaki sıçmak eylemine daha çok yakışmış).

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap