• çocukluk dönemi... çünkü o zaman kurduğum hayallerin gerçek olabilme umuduna sahiptim.
  • şimdi hepimizin bir yere dağıldığı çocukluk arkadaşlarıyla, duvar üstünde/merdivenlerde oturduğumuz zamanlar.
  • (bkz: balkon keyfi)
  • bir akşam üstü, izmir'de, kordon'da güneşi batırmak.
  • anneanne evinin bahcesindeki iğde ağacından annenızın ozenle hazırladığı meyve tabağına, şöminede dedeniz tarafından hazırlanmıs gece kestanelerinden babanızın her gece gelip üstünüzü örtmesine kadar değişik kombinasyonlarda insanın kalbine kazınmıs, zaman makinesi icat edilse de o keyifli özel anlara gidebilsek dedirten seylerdir.
  • masumiyet. cocuklugun getirdigi tasasizlik; kaygisizlik...
  • (bkz: sevgili)
  • bazı sabahlar olur; hani uyanırsınız da gözlerinizi açmazsınız. yarı uykulu halde salondan gelen neşeli sesleri duyarsınız. kahkahalara karışmış anne-baba seslerini, dede ve nine seslerini duyarsınız da yatağın içinde bir o yana bir bu yana döner durursunuz. çay karıştırma sesi, televizyon sesi birbirine karışır. hani yatakta keyfiniz yerindedir ama kalktığınızda da keyfinizin bozulmayacağını bilirsiniz. eminsinizdir ondan. tadını çıkartırsınız o yatağın. kalksam mı yoksa burada şekerleme mi yapsam diye düşünüp belki de dünya'nın en güzel ikilemini yaşarsınız.

    işte o sabahlarımı özledim. çocukluğumu özledim. heyecanımı özledim. annemin elinden yemek yemeyi özledim. babam eve geldiğinde ceplerini kontrol etmeyi özledim. babamı özledim.

    insanın bir şeyi özlemesi, onu özlediğini kabul etmekten daha zor değildir. bunu itiraf edebiliyorum artık. ne kadar özlemişsem demek ki...
  • birine güven duyarak sarılabilmek.
  • mutlu olmayı, mutlu hissetmeyi, sabah kalktığımda aklımda hiçbir şey olmadan keyifli bir kahvaltı yapabilmeyi özledim. kulağıma kulaklığı takıp hiçbir şey düşünmeden, hiçbir iş yetiştirme telaşı olmadan saatlerce yürüyebilmeyi özledim. sevdiğim bir insana sıkı sıkı sarılmayı ve gözlerimden yaş gelinceye kadar kahkaha atabilmeyi özledim. yanında mutlu hissedebileceğim insanların varlığını özledim. başımı yastığa koyduğumda huzurla dalabileceğim uykuyu özledim. akşam keyifli bir yemek yedikten sonra akün'e yürümeyi, tiyatro saatini beklerken oturup bir bira içmeyi özledim. sinemada sevgilimin omzuna başımı yaslayıp elini tutarak film izlemeyi; filmden çıktıktan sonra saatlerce film hakkında konuşmayı özledim. sanırım sadece takvimden ayları devirmek için yaşamayı değil; sahiden yaşamayı özledim ben.
hesabın var mı? giriş yap