özlenmediğini bilerek özlemek
-
diye bi şey yoktur. diyor ya hani ayna; "unutmuş olsan hissederdim, yanı başımda durmazdı böyle her sabah hayalin." bu nedenle, şu yüzden, o biçim birini özlüyorsan o da seni özlüyordur abicim. bi şekilde özlüyordur. düşünüyordur oğlum en azından lan. ezik değilim ben. çıkarın beni buradan!
-
manyaklık resmen. insanın kendini bu kadar çaresiz hissettiği çok az durum var. kabullenmek falan da geçirmiyor. vücuduna bir şeyler saplasan daha az acı verir yemin ediyorum.
geçer ama bir şekilde o zamana kadar elden bir şey gelmiyor. -
üzülme der... mevlana ..!
istediğin bir şey olmuyorsa;
ya daha iyisi olacağı için,
ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur. . . -
ne özleyen özlemek ister ne özlenen özlenmek... işte budur en çok can acıtan ya zaten...
-
özlenenden bağımsız bir özlem türüdür.
özleyenin yüreğine bağlıdır tamamen.
ama özlenen bunu bilmez, gereksiz bir kendini beğenmişlikle karşılar bunu.
oysa ki bir bilse, şu anda bulunduğu olimpos'un tepesine onu "özleyen" çıkartmıştır.
özleyenin duyduğu özlemdir aslolan.
ona o hayali tepeye kurulmak ve orada kibirlenmek kalır.
özleyene oradan bakmaktadır ya, bu kibir ondan.
ama o anda, o özlem anında, özlem sürdüğü zamanlarda,
o tepesine tünediği olimpos da özleyenin imgesel dağıdır.
ya çekiverse o dağı altından?
özleyen kırılmışsa, kırgınsa, dargınsa?
yeter demişse? yetsin demişse?
belki de çekmez dağı özlenenin altından, çekmeye değer bulmaz.
ama ömür billah orada unutur...
özlemin de özlemenin de bir sonu olabilir pekala...
özlemeyi bırakır sonunda.
dönüp bakmaz.
"özlenen" onu bir zamanlar özleyene hasret; kalır oralarda.
bir daha böyle sevilir mi elleri?
bir daha böyle özlenir mi öpmeleri?
bir daha böyle beklenir mi yolları?
bir daha böyle...
bir daha...
bir...
... -
yakılan bir sigarayla beraber etrafta bulunan ve bulunmayan tüm ilhamların size gelmesini sağlayan olaydır.
martlara simit atıp rüzgarla paylaşırken sigaramı seni düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi. her şeyimi iade etmeni istiyorum sendeki. ister postayla ister bakışlarınla. mektuplarımı, sevgimi, gözyaşlarımı, yalnızlığımı, kendimi.. bi başkası girsin istiyorum hayatıma ama sendeyken her şeyim mümkün kılamıyorum bunu. yeter artık tamam mı?
ya yüzünü dön benden yana,
ya da gönder beni bana..
yazılanın haberi yoktur bundan ve fonda sezen aksu, istanbul istanbul olalıvardır. allah belasını versindir bazen de. -
(bkz: olur öyle bazen)
lakin olmaması gereken şey; özlemeyen tarafı arayıp sormak, "özledim" falan diye rahatsız etmektir.
"ama elimde değil" diyenler, çok da iplemediği biri tarafından zırt pırt arandığını düşünsün bi... ya di mi ne ayıb... -
zaman geçtikçe anladım ki umursanmaması gerekenlerdenmiş.
elinde somut bir özlem varsa; durduk yerde kokusu geliyorsa burnuna, heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken büyüyen gözleri aklından çıkmıyorsa, o süper kahkahası durmadan çınlıyorsa kulaklarında, elinin sıcaklığı hiç gitmiyorsa elinden, yanına uzanıp onu izleme isteğinin sonu gelmeyecekmiş gibi hissediyorsan basbayağı özlüyorsun demektir.
sen böyle bir hal içindeyken, o "biraz daha özleyip öyle görüşelim" tadında laflar ediyorsa, özlenmediğini bilerek özlemek damarlarında akmaya başlar.
telaş etme.
düşeceksem en yüksekten olsun, acıyacaksa en kanlısından diyen sen değil miydin? varsın o özlemesin, aynı şeyleri hissetmesin; sen anı yaşa. doya doya özle. en keskin sancı gibi hisset özlemini. nasılsa özlenmediğini bilmek, özlemenin şiddetine etki etmiyor. hala yapabiliyorken özleyebilmenin tadını çıkar. just feel it.
unutmadan;
sen sen ol, sakın "özledim" dedikten sonra karşılık bekleme. sonuçta özlenmediğini bilerek özüyorsun, unutma. lüzumsuz triplerle zorla "ben de" dedirtme. emin ol dürüstçe cevap vermemesi içi boş bir "ben de"den evladır. -
ozlem de yalnizlik gibidir, paylasilmaz.
birini, bir yeri, bir seyleri ozlerken karsilik beklemez benlik, ozler sadece. zaman adi verilen gorkemli nehirin girdaplarinda orselenmis, degismistir bile ozlenen. benlik bunu bilir, ama yurek kabul etmez. ille de paylasmak, hislerin alisverisiyle olusan, hayat veren o nefesi icine cekmek ister. oysa benlikteki o en son yansimayi ozledigini farkedemez gercekte. bir annenin, cocugunun ilk adimini atmasini hatirladigi zaman icini saran o tatli burukluktur o. tektir, tekrarlanamayandir. bir daha asla ilk adimini atamayacaktir o kucucuk velet. ama anne cocugunu suclamaz "neden bir daha ilk adimini atamiyor sanki?" diye. o buruklugu icinde yasar, dudaklarinin kosesine yerlestirdigi gulumsemenin icine saklar, orada buyutur. bilir ki o burukluk eskisi gibi yakmadigi zaman, o ilk adimin da onemi kalmayacaktir artik.
ozlem bir lanet degil, bir sanstir gercekte. hayatin benlikteki yansimalarina anlam katabilme sansidir. varsin, cocukken erik caldigin agac, agirligini dallarinda hissetmeyi ozlemesin. varsin, zamaninda sakagini gogsune dayayip nabiz atisinda huzuru yakaladigin sevgili, adini hatirlamasin.
sen ozlemeye devam et. ozlemini, onun ayricaligini kavrayamayanlarla paylasma. sen ozlemeye devam ettikce anlamli olacak o yansimalar. ozlemin bittigi noktada, yansimalarin yanilsamalara donustugunu goreceksin.
ruzgara savur en icten kahkahani, "ozluyorum ulan, bundan kime ne?" diye ilan et laf dinlemez inatciligini......
ondan sonra mi?
kim bilir?
belki ozleyecek yeni seyler, yeni yerler, yeni kisiler cikar karsina.. -
can acıtan bir olay. her şey içe atılır böyle hallerde..
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap