• insanı diğer varlıklara, ve tanrıya yaklaştıran yol, yordam.
  • (bkz: mastürbasyon)
  • öğrenilebilir hayati yeti.

    bir insanın kendini her haliyle kabul edebilmesi sevebilmesi, özelliklerine başkalarının ne düşüneceği odağından değil, kendi mutluluğu odağından yaklaşabilmesi, kendiyle yüzleşmekten çekinmemesi olarak özetlenebilir.

    özsevginin öğrenilebilir olmasını da şöyle anlatabilirim, sevgi kaynağı olan anneden kendimizi sevmeyi öğreniriz. bunun sınırı da anne rahmine düşülen ilk saniyeden 6 yaşını doldurana kadardır. bu süreçte bilinçaltında koşullu ve koşulsuz sevginin ilk kayıtları tutulur. yani çocuğu "bir şeyleri yaptığı için" değil, "bir şeyleri yapmasına rağmen" ve "var olduğu için" sevmekten bahsediyorum. 6 yaşından sonra ne yazık ki zaten rekabet ortamına girdikleri için çocukların koşulsuz kabul edilmesi de zorlaşıyor, çünkü ebeveynler de yarıştalar.

    yetişkinlikte özsevgi sadece kendinle yüzleşmekle olabilecek bir şey. kendinle yüzleşmek, olduğun şeyi kabul edebilmek çok önemli basamaklar. tabii ki palaları alıp amazona dalar gibi kendinize dalmanın da alemi yok, yavaş yavaş ama objektif şekilde ilerleyebilmek önemli.

    özsevginin olmadığı yerde özşiddet var ne yazık ki, bağımlılıklar var. insanın bir şeylere tutunma isteği ve çabası, ardında sevgi olmadığında ne yazık ki sadece tutunmaya dönüştüğünden şablonlara takılıp kalıyor insan. o andan itibaren her tür bağımlılığı telaffuz edebiliriz. hatta spor ve fiziksel görünüm, sağlıklı beslenme bile bağımlılığa dönüşebilir. sevgiyle yaratılan her şey zaten bağlılıktır ve kendine ait bir gücü vardır. ne olursa olsun bağlar sonsuza dek uzasa da kopmaz. bağımlılık ise kırar, döker, şablona uymayan her kenarı kesip atar.

    özsevgi çok önemli bir sınır çizer aslında hayatımıza. hani şu anda herkes kırılıyor ya sevgisizlikten, kimsenin kimseyi gerçekten sevmediğine dair girdilerden sözlük bile infilak etmek üzere? hah işte bunların hepsi bu özsevgisizliğin sonucu. iki soru var, hayati önemi haiz:

    -kendini sevmeyen insan kimi sevebilir?
    -kendini sevmeyen, kendiyle kalamayan insanla kim kalabilir?

    bir insanın kendine beslediği sevgiden daha fazlasını alması mümkün değildir. çünkü kendini sevmeyen insana asla samimi gelmez (içerde dönen soru: ulan ben bu kadar sevilecek insan değilim, bu beni niye seviyor?). çoğunlukla insanların kendine sorduğu, hezimet sonrası sorusu da şudur: "annem bile beni sevmedi, beni kim sevsin?" ne yazık ki birçok insan bu soruyu sorduğunu bilmez; ne sesli, ne de sessiz...

    yine bir insanın kendine beslediği sevgiden fazlasını vermesi de mümkün değildir. kendini kabul eden sakin ve sevgi dolu bir insanın, kendini kabul etmeyen ve sevemeyen biri tarafından -tüm kaynaklarıyla sevse bile- sevildiğini hissetmesi mümkün değildir. çünkü sevginin sınırından sonrası şablondur. kendini çok seven insan şablona sokulmayı kabul etmez.

    en çok yaşanan şeylerden biri de özşiddetin "güvenli alan" olmasıdır. özşiddet dediğimiz şey çok sinsidir, bir hastalık gibidir ama belirti vermez. öfkeyle, şikayetle kendini göstermeye çalışsa da genelde "kendini yok etme eylemleri" denen şeylerle görünür olur: tırnak yemek, elleri kemirmek, saç yolmak, bağımlılıklar (sigara, alkol, uyuşturucu) ve dahi dövme yaptırmak. hepimizin az ya da çok yaptığı şeyler bunlar. güvenli alanınız alışık olduğunuz şeydir, kendinizi güvende hissedersiniz. yani kendinizi rahat hissettiğiniz şekilde kendinize davranırsınız. içte kendine vuran birini okşarsanız bundan asla yetinmeyecek, siz ona vurana kadar uğraşacaktır. vurursanız yürür, okşarsanız kendine vuracak başka birini bulacaktır. kendinizi bu insanın yerine koyun, çevrenizdekileri bu gözlükle bir tarayın... gördüklerinize inanamayacaksınız.

    uzun sözün özü: kendine sevgiyi bardakla veriyorsan kovayla verilen sevgiden de yalnızca bir bardak alabileceğini bilmen lazım. bardağı atıp kovayı kullanmak da bir süreç sonunda mümkün. ve hiçbirimizin annesi bizi olduğumuz gibi sevmedi, kabul edelim. yine de bizim bunu yapamayacağımız anlamına gelmez.

    sevgiler
  • özsevgi ve özsaygı en yüksek frekanstır.
    korku ise en düşük frekanstır.
    kibre düşmeden insanın önce kendini sevmesi ve kendine saygı duyması gerekir.
  • "öyleyse soruyorum, kendisinden nefret eden adam başkasını sevebilir mi? kendisiyle anlaşamayan kişi başkasıyla anlaşabilir mi? kendisinden bile bıkmış usanmış kişi başkasına keyif verebilir mi?"
    deliliğe övgü, erasmus
  • bazen diyorum ya göbeğim de büyüdü falan... diğer özelliklerimi görmüyorum.
    komiğim. güzel memelerim, taş gibi götüm var. akıllıyım, zekiyim. süper gamzelerim, çok güzel dişlerim, ışığımı yansıtan kocaman bir gülüşüm var.
    seviyorum kendimi. muck. canım kendim.
  • (bkz: özşefkat)
  • buna sahip olduğunuzda hiçbir şey sizi eskisi kadar etkilememeye başlıyor. çok değerli bir şey, beraberinde özsaygı da olmalı tabi.
    ne yazık ki türk insanının çoğunda yoktur, bunda kimsenin bir kusuru da yoktur… onun için türkiye'de yaşayıp da özsevgi ve özsaygıya sahipseniz çok şanslısınız.
  • özsevgi; kendini sevmek, fiziksel, psikolojik ve ruhsal gelişimimizi destekleyen eylemlerden kaynaklanan, kişinin kendini takdir etme halidir.
    kendini sevmek, kendi iyiliğinize ve mutluluğunuza yüksek saygı duymak anlamına gelir. kendi ihtiyaçlarınızla ilgilenmek ve başkalarını memnun etmek için refahınızdan ödün vermemek anlamına gelir.
    tabi bunları yaparken fazla bencilleşmemeye ve bir egoiste dönüşmemeye dikkat etmek gerekiyor. ne az, ne çok.

    birey olarak özsevginin bizim için ne ifade ettiğini anlamak, zihinsel sağlığımızın önemli bir parçasıdır.

    herkes kendine sorsun; kendini sevmek senin için ne ifade ediyor?

    * kendi içinizde ve kendiniz hakkında sevgiyle konuşmak,
    * kendinize öncelik vermek,
    * kendine kendini yargılamadan bir mola vermek,
    * kendine güvenmek,
    * kendine karşı dürüst olmak,
    * kendine iyi davranmak,
    * sağlıklı sınırlar belirlemek,
    * kendinize karşı dürüst veya iyi olmadığınızda kendinizi affetmek,
    * kendini sevmek,
    * kişisel bakıma özen göstermek,
    * kendinize vakit ayırmak.

    kendini sevmeyi uygulamak için, kendinize karşı nazik, sabırlı, nazik ve şefkatli olmakla başlayın, tıpkı değer verdiğiniz başka birine yaptığınız gibi.

    şöyle bir örnek vereyim;
    bu yaz (bkz: mbsr) eğitimi almıştım. orada bize devamlı vurgulanan şey "kendinize karşı şefkatli olun" idi.
    en basiti; bir işe odaklanmaya çalışırken zihnimiz başka yerlere gidebilir, dikkatimiz dağılabilir. bunu fark ettiğimiz anda kendimize kızıp, yargılamak yerine şefkatli davranmamız, durumun farkında olup kendimizi yapmamız gerekene, olması gerektiği şekilde yönlendirebilmemiz gerekir.

    ya da hayatta hatalar yapabiliriz. hiçbirimiz mükemmel değiliz, olamayız da zaten. hata yapmak bize mahsus. bunu kabullenmemiz lazım. sonrasında ise yaptığımız hatayı, sebeplerini ve sonuçlarını analiz edip, bunu düzeltme yoluna gidebiliriz.
    hayatta pek çok durum düzeltilebilir. yeter ki farkında olun ve çabalayın, şans verin.

    yaşadığımız süre boyunca kendimizin en iyi versiyonu olmaya uğraşıyoruz ve aynı zamanda başka hayatlara da bu şekilde dokunmaya çalışıyoruz. en azından ben bunu yapıyorum. ve hala pek çok konuda yol kat etmem gerektiğini düşünüyorum.
    insanoğlunun yolu uzun.

    sözün özü, insan kendini sevmezse ve iyi davranmazsa başkalarını da sevmesi ve iyi davranması o derece zor olur.
    bu zincirin ilk halkası biziz unutmayın.
hesabın var mı? giriş yap