• "butun tanrilar tek bir tanridir ve butun tanricalar tek bir tanricadir" inanclarinin ozunu olusturur esasen.. disillik ve erillik, tanri ve tanrica aslinda bir'dir, aynidir, ayni seyin farkli tezahurudur. birbiriyle ic icedir, birbirinden ayri dusunulemez. buna ragmen tek tanrili dinlerin getirdigi ataerkil duzenden onceki anaerkil yasayisin(bakis acisinin) hukum surdugu donemlere aittir paganizm.
  • hic bir zaman yok olmayacak ve sadece baska formlarda(sekillerde) ve sembollerde varligini surdurecek inanistir.
  • (bkz: heathenism)
  • bugün yaygın olsaydı küresel ısınma, din için savaşmak/ölmek/öldürmek, kadın hakları mücadelesi gibi kavramlardan haberimiz olmayacaktı...
  • pagan dinlerde tanrıçalar ve tanrılar, insanlar için kutsal olan duyguların, insan yaşamını etkileyen canlı ya da cansız varlıkların kişiselleştirilmiş ve insanlaştırılmış formuyla çıkar karşımıza. paganizmde, birçok yaratıcı güce, birbirinden farklı tanrıçalara ve tanrılara aynı anda inanmak mümkündür. en doğru ifadeyle, paganizm kökenlerini doğadan alan ve doğanın kutsallığına dayanan bir inanç sistemidir.

    yurttaşımız heredot, bu toprakların ozanı izmirli homeros’tan bahsederken şöyle der, “homeros, yunanlıların tanrı soylarını kurdu. onlara ad ve ekadlarını verdi. yetkilerini ve işlerini ayırdı, görünüşlerini belirtti”.

    paganizmde özgür düşünce desteklenirken, yaratıcı zeka kutsanır. tüm ritüeller doğal döngülere uyum sağlamak için vardır. mevsim dönümlerinde, ay ve güneşin safhalarında özel törenler yapılır. pagan inancında dünya, varsayılan bir cennetin gölgesinde değildir. dünya kutsaldır. iyilik ve kötülük kutuplaştırılarak birbirlerinden ayrılmaz. kadın ve erkek eşit.. ve dengededir.

    yunanistan’ı, roma’yı ve dolayısıyla avrupa kültürünü derinden etkileyen bu inanç sistemi anadolu’da doğmuş, anadolu’dan yayılmıştır. anadolu tanrıları ve efsaneleri günümüzde bile hala canlı. hala tüm cazibesiyle yaşamaya devam ediyor. çünkü anadolu’da doğa, insan ve çeşitlilik hala kutsal.
  • 1942 tarihli harvard theological review july 3, vol. xxxv.' te british museum'dan harold mattingly şöyle der: "augustus'un principatus'unda, roma'da ve yunan'da polytheism ve pagan anlayışı can çekişiyordu. edebiyatta, devlet yönetiminde, sanatta bir şekilde gücü devam ediyor gibi görünse de, kısa süre içerisinde dört kola ayrılarak bütünüyle ortadan kalkmıştır. doğu dinleri, yahudilik, hiristiyanlık ve çeşiti ahlak yasaları - felsefe akımları"

    tabi paganizmin ruhunun bu dört kola dağılarak yok olması müthiş çelişkili, dual bir dünyaya taşımıştır insanoğlunu. düşünebiliyor musunuz pagan kafası do ut des diyor, yani tanrılarıyla pazarlığa girişmiş insanlar bunlar. bunu defalarca yazdım ekşi sözlük'te; agricolaca bir yaşam buna mecburdu, bu mecburluk şöyle açıklanmalı; bir tektanrılı inanç sistemi (hiristiyanlık ve islamiyet'tir kastettiğim) dinsel açıdan dünyayı ikiye bölmüştür; birinde cennetin sureti olan iyilik ve tanrıya sadakat diğerinde ise cehennemin sureti olan kötülük ve tanrıya sadakatsizlik. ve hepsinin üstünde omnipotens tanrı. yani tanrı cennette, şeytan cehennemde değildir. tanrı hepsinin üstündedir. augustinus'ta örneğin; kötülüğün de kaynağı tanrıdadır. ama bu tanrının kötü olduğundan kaynaklanmamaktadır. kötülük dünyanın güzelliği için zorunludur sözü de bu yüzden önemlidir. paganist bir algılayışta ise bu yoktur. ares savaşçı tanrıdır, yıkıcıdır ama bu özelliğinden ötürü şeytan veya şeytansı değildir. athena bilgeliği simgeler ama troya'nın yıkılmasında başrollerden birine sahiptir. sadece tanrılar hem iyi hem kötü yani antropomorfik bir özelliktedir. onun dışında syrenler, furialar ve kader tanrıçaları moiralar hep diğer tanrılardan bağımsız hareket ederler. yani demek istediğim tektanrılı inanç sistemindeki iyi ile kötünün ayrılması paganizmde yoktur. bu ne demektir?

    başa dönersek bunun ne demek olduğunu iyi anlarız. paganizmin normları ve katalepsisleri, katorthoma veya kathekonları özellikle de hiristiyanlığın içine sızmışsa da, bu sızış evreni çift kutuplu algılamanın önüne geçmemiştir. bırakın dünya siyasetinin de böyle şekillenmiş olmasını, bizzat sanatın ve edebiyatın kendisi de böyle gelişmiştir, hatta ben buğulu değil de pek açık seçik görüyorum ki; modern sanatın en büyüğü en takip edileni olan sinemanın batı kurgularındaki iyi ile kötü ayrımı bile buna bağlıdır. pagan köklerinden ayrılmalar yaşandıkça sinema karakterleri, kahramanlar hatta süper olanlar orestes olamazlar.

    sinemada karakterler orestes olamazlar, biz de orestes olamayız. çünkü yaşadığımız çağ yalan bir humanitas'ın , önceki çağların hepsinden daha üstün olmasıyla övünen abuk bir kendini bilmezliğin etkisindedir. bu çağda normlar seni iyi ya da kötü yapar, oysa paganizmin egemen olduğu çağlarda sen kötülüklerin ve iyiliklerinle kabul edilirdin. sen o çağlarda edebiyatta; kızın yok yere kurban edilirken masum bir anneydin, bu acıyla kocandan intikam alırken ise katil bir eştin en nihayetinde babasının öcünü almak isteyen oğlun seni bu suçundan dolayı öldürmeye geldiğinde bu sefer yine masum bir anneydin. çünkü sen pagan bir kafanın kurgusuydun. sen tam anlamıyla bir insandın.

    biz de insanız evet.
  • bütün çocukların bir ara tütü ve bale patiği ile sahneledikleri tek kişilik çok sesli bir oyun.
  • carl sagan in yercekimi kanuna dua etmek diye tanimladigi inanc sistemi.
  • nazi almanyası'nda devlet tarafından faaliyet yapmasına izin verilen ve benimsenmesi salık verilen eski germen inanışı.nazi ritüelleri kana ve toprağa tapınma ; baba-oğul-kutsal ruh'un yerine odin,thor ve loki'yi kutsal saymaktır. ayrıca isa'yı yahudi değil sarı saçlı ve mavi gözlü cermen olarak kabul ederler.
hesabın var mı? giriş yap