• yıllar önce eğitimini alıp hakemliğini yaptığım bir spor dalıdır. şirketlerde takım çalışmasını, koordinasyonu geliştirir gibi safsatalarını bir tarafa bırakırsanız ki, herhalde birbirini iş düzeyinde tanıyan, başka hiçbir şey paylaşmamış bir insan grubu için takım çalışmasını ve koordinasyonu geliştirme gücüne sahip olamayan bir kaç spordan biridir paintball. basketbol, futbol hatta mümkünse piknikte voleybol faaliyeti filan takım çalışmasına ve koordinasyona daha fazla katkı sağlayacaktır. neyse asıl mevzu paintball eğlenceli, keyifli, hareketli, adrenalini yüksek bir spordur. güvenli olduğu iddia edilir ancak güvenliğini ne yazık ki, ekipmandan çok, insan bilincinin sağlamasından dolayı, iddia edildiği kadar güvenli değildir. rakibinizi ve takımınızı tanımanız, güvenmeniz başlıca güvencenizdir. zira tanımadığınız bir rakiple oynuyorsanız 10 cm'den kaskınızın ağız ve burun kısmına ateş edilebilir, ağzınız burnunuz boya ile dolabilir (boyalar gıda boyasıdır sağlığa sakıncalı bir madde içermez), siz ağzınızdaki ve burnunuzdaki boyayı savaş alanı içinde kaskınızı çıkarmadan hönkürmek ve kusmak biçiminde çıkarmaya debelenirken, 10 cm'den suratınıza ateş eden gerizekalı karı hakeme, vurdum ben ama "out" diye bağırmıyor şeklinde sizi şikayet de edebilir. ahmak mahluk, boya topunu ağzımın içinde patlattın, neremle bağırayım. bunun üzerine out diye bağırmadığınız için vurulduğunuzu idrak edemediniz zannıyla yine 10 cm'den bu sefer kolunuza kafanıza, yani ekipmanın korumadığı bölgelere atış yapıp 3-5 gün sürecek ağrılı bir morluğa neden olabilir. hakem yetişene kadar kolunuzun, bacağınızın daha fazla deşilmemesi için panik halinde hatuna sarılmanız, çelme takıp yere yatırmanız elinden silahını almanız ve akabinde, erkek arkadaşıyla papaz olmanız mümkündür. ayrıca kendi takım arkadaşınızın sizi vurma olasılığı rakipten kat kat daha fazladır çünkü oyuncular panik halindedir. hareket eden herşeye ateş etme eğilimi içindedir ve tabiyatıyla siz kendi takım arkadaşınıza sıklıkla rakipten daha yakın durursunuz. o da sizi ve lokasyonunuzu takip etmediyse, sizi gördüğünde vurmakta tereddüt etmez. gündelik yaşamınızda spor aktivitesi yapan bir insan evladı değilseniz, paintball oynarken panik halinde, yok bayrak kapacam, yok adam vuracam diye engebeli arazide koşuştururken düşerek eli, kolu, dizi parçalama ihtimaliniz oldukça fazladır. binadan rehine kurtarma gibi gelişmiş bir organizasyonu oynuyorsanız binanın birinci kat camından aşağı düşmeniz bile olasıdır, yaşanmıştır, ölü yok, yaralı vardır. kısaca paintball'un güvenli bir spor olması, oynayan insanların iq ortalaması kadardır. en keyiflisi takım arkadaşlarınızla en azından 10 maç bir arada yapmış bir takımsanız ve rakibiniz de böyle bir takımsa ortaya çıkan maçtır. bir de, iki takım da savaş alanını tanıyorsa tadından yenmez.

    ha, biraz da küçük ve pratik ipuçları vereyim;

    - oyuna başlamadan önce kaskınızın kafanıza uygun ayarlandığından emin olun çünkü savaş alanında uçup gidebiliyor. bu da ciddi bir risk, gözünüzle boya topu yer değiştirebilir.

    -başlama düğüyle birlikte silahınızın emniyetini açmayı unutmayın. (ben unutuyorum oradan biliyorum, hiç hoş olmuyor)

    -oyuna baslamadan önce kaskın camını içerden ıslak mendille ya da mümkünse bir elmayı ortadan ikiye kesip elma suyuyla temizleyin, buğulanmasını engeller. bu sayede oyun alanında kaskınızı çıkarıp buğu temizlemek zorunda kalmazsınız. zaten hiçbir şart altında oyun alanında kaskınızı çıkarmayın. vurulup oyun dışı kalmak, her halikarda kör olmaktan iyidir.

    -oyun başlamadan önce silahınızı ters çevirip namludaki topu top haznesine düşürün ve ters vaziyette 3-4 kere tetiğe basın. karbon tüpünün doluluğunu kontrol etmiş olursun. tüp doluysa her seferinde sekme şiddeti ve silahtan çıkan ses aynıdır. sesi ve şiddeti azalıyorsa tüpünüzü doldurtunuz. hatta bunu siz yapmayınız hakeme kontrol ettiriniz.

    -savaş alanında yardımcı hakemlerin durduğu yerlere dikkat ediniz çünkü mutlaka yakınlarında bir yerde bir pusu kurulmuştur. menzile girmenizi bekleyen bir rakip oyuncu mevcuttur. hakemler her ne kadar oyuncunun yerini belli etmemek üzere debelenip uzak duruyorlarsa da, mutlaka hakemin baktığı yönün büyük ihtimalle zıt tarafında bir oyuncu vardır.

    -sınırsız topla oynamıyorsanız ki, genel olarak 10 top limitli oynanır, yaptığınız atışları sayınız. zira oyuncuların vurlumadan önceki son sözleri sıklıkla "allah kahretsin kurşun bitmiş" olmaktadır.

    -lütfen lütfen hakemlere ateş etmeyin, dikkat edin biraz zor değil. hiçbir paintball oyuncusu, eğer hollanda milli takımı ile maç yapmıyorsanız, turuncu fosforlu elbiseler giymez ya da sarı fosforlu yağmurluklar giyip karşınıza kabak gibi dikilip beklemez. elinde silah varsa bile, o başka bir oyuncunun silahıdır, tamir etmek için almıştır.

    -bir de şöyle bir şey var; gerçi kaç kişinin başına gelme ihtimali var bilemiyorum ama benim geldi, dikkat edin diye söylüyorum. maçınızı bir tv kanalı paintball tanıtımı diye çekiyorsa iki kat dikkatli olun. ben sote bir bölgeden rakibin bayrağını alacam diye bir gaz depara kalktığımda peşime tv kameramanı ve muhabiri takıldı. abi gelmeyin peşimden yerimi belli ediyorsunuz diye dert anlatmaya ve bir yandan da koşmaya çalışırken takılıp parende attım. kask bir tarafa, silah bir tarafa gitti. kafamda kask yokken üzerime toplar yağdı. suratıma gelen top yüzünden 2 gün elmacık kemiği mor ve şiş gezdim. yetmedi akşam ana haberde, paintball türkiye'de diye sunuldu. yere kapaklanma figürüm rayting aldı. siz siz olun etrafta kameraman ve muhabir varsa, ya oynamayın, ya da pasif oynayın, savunmada kalın. ha bunların hepsi başınıza gelirse de, kesinlikle "abi o bölümü keseriz, yayınlamayız, sen korkma." yalanlarına inanmayın. kaseti alın imha edin.
  • çok eğlenceli, yorucu, zevkli aktivite.
    ne kadar ucuz olduğuna sevindik fakat sebebini oyunun onuncu dakikasında mermilerimiz bitince anladık. başta 50 mermi veriliyor ama 200-250 falan lazim bir buçuk saatlik oyuna. görevli ne kadar "yerdeki mermileri almayın silah atmaz" dediyse de biz bütün çingeneliğimizle yerdeki patlamamış mermileri silaha geri doldurduk, sonra herkesten "ne oldu lan buna, çalışmıyor bu" sesleri çıkmaya başladı. yine de silahın sağındaki solundaki pimleri çekip kurcalayınca aslanlar gibi yerden topladıklarımızı da kullanabildik. bu arada patlamamış mermiler en çok siper kenarlarında birikiyor. siperler tahta olursa çok daha zevkli, tahtaların arasından kim nerede çok rahat görülebiliyor. büyük yastık gibi olan şeyler korunaksız. ayrıca kale formatındaki yüksek siperler de avantajlı gibi dursa da çok beter aslında. ancak kafanı çıkarıp vurabiliyorsun, onda da kafayı çıkardığın anda mimliyorlar. sıkışıp kalıyorsun.
    oyun sırasında insanın gözü dönüyor. ben, 5 m. kuralını falan unutup kendini kaybetmiş karşı takım üyesi tarafından yarım metre mesafeden vuruldum. allahtan o sırada adamın mermisi falan bitmedi , yoksa dipçikle girişebilirdi. sonuçta yakından vurulunca mosmor, yusyuvarlak, nurtopu gibi bir şişim oldu, ama bugün o şişten ziyade hamlamış bacaklarım daha çok acı veriyor.
    yabancı iki grubu karşılıklı oynatmıyorlar. sebebi de "abi baba oğul arasında bile kavga çıkıyor küfür falan oluyor,yabancı iki grup birbirini öldürür"müş. en son dayı amca mertebesindeki karşı tarafı vurduğumda "sıçtım ağzınıza, vurdum lan, hadi cezaya, yürrü" diye bağırırken bu gerekçeyi çok haklı buldum. ayrıca insan "paint" sebebiyle değil "pain" sebebiyle vurulup yandım allah diye cezaya koşuyor. vurduktan sonra "vurdum, git cezaya" diye bağırmamın çok işe yaradığını düşünüyorum, herkes paşa paşa cezaya gitti. ha ben bayrağı kaptım, vuruldum ama boyanmadım, hiç de oralı olmadım. orası artık herkesin kendi çirkefliğine kalmış. bayrağı kapmışım, bizim kaleye ha gelmişim ha geleceğim, ah aman ben vuruldum biliyor musunuz, bırakıyorum bayrağı diye teslim mi olacaktım? canla başla savaşıyoruz herhalde...
    oyunun başında görevliler tarafından, kurallara uyalım diye, gözünüze gelirse kör olursunuz, boynunuza gelirse şah damarınızın orası yumurta gibi şişer, 5 m.den az mesafede vurulursanız kanar falan diye vahşi örneklerle korkutulduk ki başta kızlar grubu olarak oynamaktan vazgeçmek üzereydik. ancak ilk kurşunu yedikten sonra şahane bir gözü karalık ve öldürme dürtüsü geliyor. bir ara komandolar gibi yerde süründüğümü hatırlıyorum... bu noktada kızlar stratejik noktalarda pusuya yatıp işi götürüyor diyen arkadaşlara selam etmek isterim. ayrıca hakemleri vurmak istemeyiz tabi ama o da iki adamın arasından çıksın bir zahmet. uyarı ateşi açmak kavramını bizatihi hakem üzerinde deneyerek öğrendim.
    kıyafetler çok mühim, birincisi paçası bilmemnesi ayağından kolundan düşmeyecek. maske sıkı olacak, kulağını falan iyi kapatacak. üçüncüsü şapka olacak, murphy kanunu gereği şapkasız her oyuncunun kafasına en az iki mermi isabet ederek saçını muhtelif renklere boyar. boyalar mum gibi, kuruyunca kabuk halinde çıkıyor. boyalar gıda boyası ve nişasta karışımı imiş, çeperi de yılan derisindenmiş.

    sonuç olarak paintball benden bir canavar yarattı. oyuna girerken "acaba oynamasak mı ki" derken çıktığımda, "şu kadar adam geberttim, seni kafandan vurdum, şanlı bayrağımızı aldım, en büyük asker biziiiz" diye bağırıyordum. şimdi sakinim çok şükür...
  • takımımda vurulmayan tek oyuncu olarak kalmışken rakip takımın 4 elemanının allah allah nidalarıyla ustume yurumesinin verdigi panikle 3 metre mesafeden hakemi kasıklarından vurmuslugum olan oyun. yazık oldu cidden..
  • kızların daha iyi oynadığı oyun. erkekler testesteron ve adrenalin karışımı bir güçle "allah allah" nidalarıyla dalarken, daha temkinli olan kızlarımız kıyıda köşede bir yerlere pusarlar veya geriden gelir işin kaymağını yerler*.

    nereden mi biliyorum:
    10 vs 10 maç yapıyoruz 4-5 adam vurmuşum** eh diğerleri de vurduysa pek adam kalmamıştır deyip, saklandığım yerden fırlayıp, bayrağa koştum. tam da arkadaşım da peşimden gelmiş, daha hızlı koşuyor diye bayrağı ona verdim ve koşmaya başladık. daha iki adım atmamışken bir yerden kurşunlar yağmaya başladı. ben ve arkadaşım iki saniye içinde paintball kıyafetinin korumadığı yegane yerlerden olan maskenin kaplamadığı kafanın arka ve yan taraflarından mıhlandık. ne olduğunu idrak ettiğimde tepede bir kız, arkamda bir kız gördüm. o gün bugündür savaşma seviş lafı benim için bitmiştir.*
  • oynadıktan sonra iki gün boyunca tan sagturk gibi yürümenizi saglayan oyundur.
  • paintball uzerinden mevzuyu doguda savasmaya getirenleride gorduk.allaha sukur cevremde boyle tipler yok.yoksa hayat daha da yasanmaz bir yer olurdu.
  • her şeyden önce paintball bir spordur. paintball'u savaş talimi olarak gören ve antimilitarist saiklerle paintball'dan uzak duran ya da paintball'u karalayan, yeren kişiler hata etmektedir. paintball ile gerçek bir çatışmayı kıyaslamaya çalışmak abesle iştigalden öteye gidemez çünkü paintball çok daha farklı dinamiklere sahip bir oyundur. bu konu paintball camiasının da en hassas olduğu konulardan biridir. bu sebeple paintball sahalarında verilen brifinglerde bile savaş, silah, ölüm, öldürmek, mermi, kurşun gibi gerçek bir çatışmayı andırabilecek tüm kelimelerin kullanılması yasaklanmıştır.

    türkiye'de profesyonel olarak türkiye atıcılık ve avcılık federasyonuna bağlı olarak düzenlenen türkiye paintball ligi ile hayat bulmaktadır.

    türkiye paintball ligi'nde the millennium european paintball series kuralları ve millennium series'de 2006 yılından beri uygulanmakta olan ve takım başına boya topu harcamasını azaltırken tek bir etkinlikte mümkün olduğunca fazla müsabaka yapılmasını sağlama amacı taşıyan m7 disiplini benimsenmiştir. türkiye paintball ligi'nde saha kadrosunun 5 kişiden oluşuyor olması da oyuncu azlığının sonucu değil, m7 disiplininin kuralları gereğidir.

    profesyonel paintball son derece hızlı bir oyundur. bu nedenle de adı sıklıkla speedball olarak anılır. günümüzde uygulanan m7 formatında maç süresi 10 dakikadır ve takımlar bu toplam süre içinde 3 set kazanmaya çalışır. her bir setin arasında yalnızca 2 dakika ara verilir. takımlar bu süre içinde temizliklerinin yanında boya topu ve diğer tüm eksikliklerini tamamlamak zorundadır. bu sayede oyun konsepti tam anlamıyla hıza dayalı bir hal almıştır.

    oyunda kullanılan işaretleyici/markerlar* saniyede 10,1 top atabilmektedir. markerların teknik yapıları bundan çok daha fazlasına* müsaitken millennium kuralları top sarfiyatını azaltmak için m7 disiplininde atış sayısını saniyede 10,1 olacak şekilde kısıtlamıştır. profesyonel paintball markerları yüksek atış hızının yanında doğru top ile kullanıldığında son derece isabetli aletlerdir. alışılmış senaryo oyunlarında kullanılan tippmann markerların aksine profesyonel oyuncular tarafından kullanılan dye, planet eclipse gibi firmaların ürettiği üst seviye markerlar 55 metrelik sahanın bir ucundan karşı uçtaki oyuncuyu her atışta vurabilecek kadar isabet sahibidir.

    profesyonel paintball 55 metreye 33 metrelik yapay ya da doğal çim zemin üzerine kurulmuş, etrafı bir boya topunun geçmesine izin vermeyecek nitelikte bir ağ ile çevrilmiş, farklı şekillerde ve içleri hava dolu 35 siperin* bulunduğu bir sahada oynanır. siperlerin simetrik dizilmesini gerektiren bir kural bulunmamaktadır.

    genel inanışın aksine paintball çok da fazla can yakan bir oyun değildir. tabii ki vurulan oyuncunun canı yanmaz demek doğru olmaz fakat bu acı öyle abartılacak bir acı değildir. çok hassas bir bölgeden isabet almadığı sürece vurulan oyuncu sonraki sete acısını unutmuş bir şekilde girer.

    paintball'da en önemli kural - ki bu kural her şeyden daha önemlidir - oyun sahası ya da markerların bulunduğu ve ateş edebileceği her yerde painball için özel olarak üretilmiş bir maske takılmasıdır. paintball her ne kadar zararsız bir oyun olsa da göz ve çevresine isabet edecek bir boya topu kolaylıkla görme kaybına sebep olabilir. ayrıca paintball seven ve düzenli olarak oynayan her oyuncunun da kendine ait bir maskesinin bulunması en doğrusudur.

    profesyonel paintball'un nasıl bir şey olduğunu merak edenleri şuradan alabiliriz:
    http://www.youtube.com/watch?v=ur8onftlyk0
  • bugün bu oyunu oynamış* ve bacak ağrısından ölen bir insan olarak sizle bir şeyler paylaşmak istedim. ben ettim siz etmeyin diye...

    öncelikle, mermileri idareli kullanmak çok önemli. "niye düz gitmiyor lan bu" diyip tonla mermi atmayın 25 metredeki adama. silahlar kaliteli de olsa, mekan sahipleri sizin nasıl biri olduğunuzu** bilmedikleri için çoğunlukla silahın menzilini kısıyorlar. böyle olunca da mermiler bildiğiniz falso alıyor. bu konuda ayrıntılı bilgi için wanted isimli filmi izlemenizi tavsiye ederim.

    ikinci olarak da, vücudunuzu zorlayacak, daha önce yapmadığınız hareketleri denemeyin. 5 aydır götünü koltuktan kaldırmayan benim gibi bir insan, sipere kayayak gireyim, artistlik olur diye düşünürse götü başı dağıtabilir.**

    yaratıcılığınızı çok fazla zorlamayın. 8 kişilik bir takımda, 2 kişi oyun sahası içindeki hurda minibüsün içine girip*, 2 kişi dikiz aynalarının üstünden ateş edip* geri kalan 4 kişi de minibüsü ittirince* ilginç bir görüntü olabiliyor.

    son olarak da, güvendiğiniz kişilerle oynayın. yoksa hem tadını alamazsınız, hem de ciddi sakatlıklar yaşayabilirsiniz. bunu omzunda 2, sırtında 4, bacaklarında ise 3 morluk olan biri olarak söylüyorum.

    ha bir de insanlığını unutmamak lazım. her ne kadar orada savaşsan da, birilerinin canı yanabiliyor.
  • kesinlikle alkollü olarak oynanmaması gereken oyun, ekip olarak kafanız hafif güzelse çok çılgın şeyler yapabiliyorsunuz. kendini kaptırıp vurulduktan sonra medic diye bağıranından, zıplayarak havada rakibini vurmaya çalışanından, köşede arkadaşını sıkıştırıp kötü adam gülüşü ile tarayanından, kenardaki çamura bulanıp vassili zaitsev gibi pusuya yatanından mı ararsın. işte 10 kişi alkollü bir şekilde hakemsiz oynarsanız tüm bu tipleri sahada bulabiliyorsunuz. olayın ciddiyeti ise daha sonraki vakitlerde ortaya çıkıyor, aralıklardan girmiş onlarca plastik merminin yarattığı morluklar, darbeler yüzünden vücudun çeşitli yerlerinde oluşan ağrılar ve aksiyonu kesmemek için aralıksız atılan mermilerin cüzdanda yarattığı dayanılmaz hafiflik. şaka bir yana ciddi ciddi normandiya çıkartması yapmaya kalkmıştık da, aklıma geldikçe gülerim hala. nasıl bir çıkartma yaptıysak, kenarda izleyen arkadaşlar dahil herkes ölmüştü. bir de, dolunaylı bir gecede ışıksız ve hakemsiz oynanmasını şiddetle tavsiye ediyorum. özel tim gibi ilerleyen birlikler düşünün, milim milim ses çıkartmadan dakikalarca ilerliyorlar, en sonunda bir yerde karşılaşıyorlar ve atış başlıyor, on saniye sonra ışıklar yandığında sekiz tane adam sapsarı bir şekilde yerde yatıyor. harikulade.
  • bayraksız direği kapıp koştururken ''bayrak nerde laağğnn?!!'' diye bağıran ulviyle, arı gördü diye arkasına pustuğu bidonu devirerek korkudan ordan oraya kaçarken mermi manyağı olanıyla, beni ilk kuleye kadar vurmak yasak birader kilolu insanım, vurulmadan nasıl koşayım oraya kadar diye tutturanıyla oynayınca eğlenceli oluyor.
    mermi bitince bir yere saklanıp tüfeğe kurusıkı muamelesi çekerek rakiplere fake atmayı deneyebilirsiniz bu arada. yokluktan bulduğum bir çözümdü ama hava bitene kadar gayet gideri var. rahat 250-300 civarı da sıkıyordur öyle. bin kez söylenmiştir ama gerçekten de en önemlisi kamuflajın altına giydiğin giysinin kalınlığı. yoksa ruh hastası bir çocuk esirgeme kurumu yetkilisi seni kemerle, hortumla falan evire çevire dövmüş gibi oluyorsun. mor mor böyle her yer. bir hafta falan da kalıyor. hoş olmuyor.
hesabın var mı? giriş yap