• vatikan'da oturup el opturen adam..
  • inanılmaz derece fazla ritüele sahip bir dini oluşumun lideri.
    mesela ayakkabıları kırmızı.
    kim milyoner olmak ister sorumuz geliyor... ne zaman beyaz ayakkabı giyer? sadece paskalya zamanındaymış.
  • yeni secilen papa franciscus adini secmistir. franciscus hiristiyan aleminde onemli kesis - azizlerden biri. franciscus in misyonu fakirlerle ilgilenmek, onlari kolamakti. hiristiyanlarin en zor durumda olanlarla ilgilenmesi bakimindan, yeni papa onun adini alarak onun yolunda gideceginin mesajini vermistir. tipki eski papa nin adinin ratzinger olup 16. benedikt adini almasi gibi. kisaca her papa eski azizlerin, rahiplerin adlarini alarak onlarin izinde giderler. bi nevi nickname...
  • oynak bir nekropsi şarkısı.*

    die neue papa ist deutsch
    er ist sogar bayerisch
    mein papa hat gesagt
    das er ein panser ist

    yeni papa almanmış
    hem de bavyeralıymış
    babam bana dedi ki
    panzer gibi adammış

    die neue papa ist deutsch deutsch deutsch
  • katolik kilisesinin tüzüğünde falan mı yazdığı içindir ya da teamüller gereği midir bilemiyorum ama papa dediğin adam kırmızı makosen giyiyor. bu zorunlu bir uygulama sanırım.

    mesela bu bir önceki, papa 2. jean paul: http://www.bizarrebrazil.com/…ope_brazil_1980_6.jpg

    ve bu da şimdiki papa, onun ismi biraz daha değişik: http://online.wsj.com/…176_pope1_20060424190637.jpg

    evet, bence artık durum çok net, papa oldun mu kırmızı makoseni de giyeceksin, başka yolu yok. yalnız arkasına basmak yasak.
  • katoliklerin yer yüzünde tanrı'nın yanılmaz temsilcisi olarak gördüğü aynı zamanda vatikan devlet başkanı sıfatı taşıyan en üst kademedeki ruhani lider. ruhban sınıfı, zaman içerisinde aksini yapanlar olsa da genelde dünyevi bütün varlıklardan kendilerini soyutlarlar. örneğin hiç bir mal, mülk sahibi olamazlar, zevk verici şeylerden kaçınırlar, eş ve çocuk sahibi olmaları zaten yasak, kendilerine ait bir banka hesabı bile olamaz ruhban arkadaşların . bu ve bunun gibi dünyevi varlıklardan kaçınmaları onlarda tek bir duygunun sivrilmesine sebep oluyor o da iktidar hırsı. iktidar hırsının son noktası papalık oluyor, iktidar hırsının olduğu yerde şantaj ve rüşvet peydah oluyor. bu yüzden bir papa seçilirken kardinaller ruhani bir güçle değil, menfaatle seçim yapıyor. aslında keşiş hayatı dışarıdan tanrıya adanmış bir hayat olarak gözükürken, aslında içinde ne kadar büyük yanlışlara sebep olduğu anlaşılamıyor. islamiyet'in güzelliği (hurafesiz, gerçek islamiyet) ruhban sınıfının olmaması. bizde beşere verilen en büyük sıfat hata yapma imkanı. peygamberler bile hata yapabiliyor, hatta günaha girebiliyorlar. bundan uzak durmak için bir keşiş hayatı da insanoğlundan beklenmiyor. allah insanoğluna dengeli ve doğru bir hayat sunması için kur'anı gönderdi. sonuç olarak dengesiz yaşam sonucu papa'lar da sağlıklı bir ruhtan uzak bir yaşantı sebebiyle milyonlarca katoliğin geleceğini belirliyor. bu sağlıksız durumu fark edenler dinlerinden uzaklaşıyor, sanırım en çok takipçisini kaybeden mezhep katoliklik ve bu gidişle sonu yakın gibi gözüküyor. bir kaç yüz yıl içerisinde katolik inancının kalmayacağı ön görüsünde bulunmak pek zor değil. ii. dünya savaşından sonra kısmen bir reform yaşasalarda, ruhban anlayışının dünya üzerinde çok itibar gören bir düşünce olmadığı zamanla ortaya çıkmakta. katolik dünyası çok yakın bir sürede katolik amentüsü üzerine yeni bir anlayış inşa etmezse mezhep kan kaybını durduramayacak.
  • en yakın zamanda "ortodoksluk isa'yı sevmekse, ben dört dörtlük bir ortodoksum" şeklinde bir açıklama yapmasını bekliyorum.

    hristiyan dünyasının birleşmesi ve geçmişte yaşananların unutulması için bu kadar yüzeysel bir açıklamanın yeterli olacağına inanıyorum. neden? çünkü bugün biraz malım sanki.
  • bu seferki papa jorge mario bergoglio oldu.
    bu seferki papa seçiminde beyaz duman çok fazla tüttü. seçilemeyen papa adaylarından biri sanki içeriyi ateşe vermiş gibi tütüyordu.
  • bunlardan v. papa adrian su içerken boğazına kaçan sinek yüzünden boğularak ölmüştür.
  • canımı çok acıtan paul anka şarkısı.

    ne vakit çalınsa kulağıma bu şarkı, tuhaf bir hüzün çöküyor üzerime. zaman ve mekân kavramı yok olup gidiyor benliğimden...

    buradaki tuhaf kelimesinin tam anlamıyla karşılığını, eski insanlar müşevveş'ül halet-i ruhiye olarak tarif ediyor. işte bu müşevveş sözcüğünün insicamıyla aynı zıtlıkta dağılıveriyor ruhum.

    soğuk bir kış gecesinde, sıcacık bir evi camdan gözleyen kedi gibi hissediyorum bir tarafımı; sesimi bir ben duyuyorum o an sanki. her şeye bir adım uzak, her şeyden bir adım uzak...

    üzerine vazifesiz bir yükün altında eziliyor diğer tarafımdaki çocuk; kravatımı bağlıyorum 7 yaşımda, iskarpinlerimi parlatıyorum. gözümün ferini çalarken hiç yorulmuyor sanki hayat, oysa çokça yoruluyorum ben uzaklara dalarken...

    omzumda beliren hayalî bir elin sıcaklığıyla doğruluyorum sonra; akıyor bedenim hayatın olabildiğince sıralandığına. yedi milyar insan içinde, yalnızca 7 yaşında bir çocuğun muhayyilesinde sürgün verebilecek naiflikte, birbirinden çok uzak 30 (otuz) farklı sıradanlık...

    ve sen ancak hayâllerimde sıradanlaşabiliyorsun baba.
    doğacağın gün kutlu olsun...

    sabahın köründe karalamacalar / rüya sonrası sayısı
    volume: bilmem kaç winter '19
hesabın var mı? giriş yap