• canım şair didem madak'ın, ah'lar ağacı kitabındaki son şiirdir bu. neden son şiirdir ve neden adı paragraf başı'dır düşünmek gerek üzerinde. internette dolanan bu şiirin kopyalarına itibar etmeyiniz. harfler eksik, imlalar yanlış, hatta iki adet dize bile alınmamış, niye ki? kalbinden, beyninden, ömründen çalıp kopardıklarını şiir eyleyip bizle paylaşan şaire, şairlere ayıp olmuyor mu biraz, neden bu özensizlik? hayır, dikkatinizi ve saygınızı göstermeyip, özenmeyecekseniz şiirle işiniz ne, başka şeyler paylaşsanıza? neyse, başka bir bahis bu. şiir söylesin lafın hasını, susalım biz;

    "bir roman yazmaya başladığım o gece için...

    yalnız bırakma beni bu paragrafın başında
    bu boşluğu bir masal doldurmaz
    kanalizasyondan fırlar bir cadı,
    başını engizisyona çarpar.
    ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda.
    patlamış mısıra benzerdi senin mısraların
    ısınır ve patlardı
    beyaz çiçekler açardın sonunda
    bahar dallarının hatırına beni anla.

    küçük bir tırtıl gibi büzüştüm yatağımda
    hep böyle uyudum yıllarca
    sanırdım,
    bir gün doğuracak beni bu yatak
    son ve o en büyük sancıyla
    sanırdım
    tanrı bırakmış beni kocaman parmağıyla
    bu yumuşak çiçeğin ortasına
    içimde bir kedi durmadan oynardı
    parmak kızın dna sarmalıyla
    alice’den çalıntı gözyaşlarım
    çiğ taneleri olurdu sabahları yastığımda.
    ömrüm geçti bir çiçeğe benzemekle
    hangi hayat süslendi senin için bu kadar.
    su getirdim perilerine küçücük avuçlarımla
    beni anla.

    kurşun kalemin hatırına beni anla
    razıyım uçsun bu şiir silgi tozlarının kanatlarında.
    toprağın seviyesine ineceğim
    anlamalı beni mezarım da
    bir uyağa takıldım, düşmeye razıyım
    artık beni anla.

    annemin bir şiir defteri vardı
    yaprakları gitgide sarardı
    hep sararan bir şey olarak kalmışsın aklımda.
    sanırdım
    bu dünya karaciğerinden hastadır
    sanırdım
    boyama sarışın bir kadındır zaman
    hep hayatını anlatır.
    eski bir şiirsin sen, unutulursun, unutma
    dekolten fazla kaçmasın aman,
    ayıplarlar sonra anadolu yakanı kapa
    konuşma, konuşmak istemezsen
    ben konuşurum tavanda koşuşan ışıklarla
    hep aynı şeyi söylerim
    beni anla.

    yeni bir şarkıya başla
    hem şarkı dediğin şarttır yaşamaya
    şarka gittin geldim ardından
    hatırla orada fıskiyesi dönen havuzlar vardı.
    kalabalık avlular, yüksek duvarlar
    başımız döndüydü hatırla
    sürmeleri ne karaydı kadınların
    herkesi bir yere sürer ya dünya
    gözlerine sürülmüştü orda kadınlar.
    belki sen yoktun orda
    güller vardı.
    ben bir şair olarak güllerden bıkmamıştım daha,
    ba ‘su ba’del mevt
    hayata daha çok vardı
    beni anla.
    hatırla tavus kuşları vardı
    aşık olunca kanatlarından mavi güneşler doğardı.
    ben doğmamıştım daha hatırla.
    bir teleğini senin için saklamıştım
    bak, işte burada.
    susan kadınlar vardı
    ben susamamıştım
    ama herkes içmişti.
    belki de sen yoktun orada.

    aklımın taş kaldırımlarında dolaşırdı adamlar
    ayak seslerini dinlerdim
    perdem aralıktı, ışığım açık
    nedendir diyordum durmadan
    insanın derisine bu kadar güzel bir resim çizmiş allah
    sanırdım
    allah olmasa çöpten adamlar gibi yakışıksız çıkardık
    fotoğraflarda.
    ağlamıştık
    boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla
    gözyaşlarımız siyahtı
    sanırdım
    yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar
    beni anla.
    geçti ömrüm iklimden iklime
    yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasında
    yorgunum, kahvem çamur gibi
    batmaya da razıyım, artık beni anla
    yeter ki sen beni
    hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma."
  • didem madak'ın ah'lar ağacı (2002) kitabındaki son şiiri paragraf başı, sona başı koyuyor ve kuyruğunu yiyen yılan gibi sonsuz döngüye hamle yapıyor:

    "sürmeleri ne karaydı kadınların
    herkesi bir yere sürer ya dünya
    gözlerine sürülmüştü orada kadınlar.
    belki sen yoktun orda
    güller vardı.
    ben bir şair olarak güllerden bıkmamıştım daha,
    ba'su ba'del mevt
    hayata daha çok vardı
    beni anla."

    (bkz: ah'lar ağacı/@ibisile)
    (bkz: ba'sü ba'de'l-mevt/@ibisile)
    (bkz: daktilo kız)
    (bkz: yaz kızım)
    (bkz: dikte etmek)
    (bkz: aç parantez)
  • didem madak'a ait ah'lar ağacı kitabının son şiiri. paragraf başı'nın kitaptaki son sesleniş oluşu oldukça düşündürücü aynı zamanda.

    beni anla*
    hüsnü arkan etkisiyle daha da bir güzel olmuş.

    ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda.

    (…)

    su getirdim perilerine küçücük avuçlarımla
    beni anla.

    (…)

    annemin bir şiir defteri vardı
    yaprakları gitgide sarardı
    hep sararan bir şey olarak kalmışsın aklımda.
    sanırdım

    (…)

    yorgunum, kahvem çamur gibi
    batmaya da razıyım, artık beni anla
    yeter ki sen beni
    hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.
  • bu şehirdeki hayatımın son şiiri. buraya dair hatırlayacaklarımda izi kalacak.
  • "bir çiçeğe benzemekle geçti ömrüm
    beni anla."
  • paragraf başlarında bir parmak başı kadar boşluk olması gerektiğinden, ilkokulda öğretmenlerin yazdırırken her paragraf başında yineledikleri söz.

    bizimki buna zaman zaman "parmak başı" da derdi.

  • yorgunum, kahvem çamur gibi
    batmaya da razıyım, artık beni anla
    yeter ki sen beni
    hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.

    didem madak şiiridir.

    “ömrüm geçti bir çiçeğe benzemekle
    hangi hayat süslendi senin için bu kadar”

    laleye benziyorsun dedi bir beyefendi yakın zamanda ve alegorisini de açıkladı. çoktandır bu denli orijinal bir iltifat duymamıştım.
    galiba evet bir çiçeğe benzemekle geçiyor ömrüm. ne zaman bir romanın başkarakteri olmak istesem o çiçeği öldürmeyi göze alamadığım için akışı bilinçsizce mahvediyorum. suçlanmak değil anlaşılmak isterdim. belki karşı taraf da anlaşılmayı bekliyordur. herkesin diğerini beklediği bir akış.
    kendini sunmak zor. kibir biraz, alışmışlık kendi başınalığımıza. “hangi hayat süslendi senin için bu kadar” yine de “yeter ki sen beni hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma”
  • hüsnü arkan'ın “beni anla” adlı şarkısı sayesinde yeniden okuyup daha da etkilendiğim didem madak şiiri.

    “…
    beyaz çiçekler açardın sonunda
    bahar dallarının hatırına beni anla

    bir uyağa takıldım, düşmeye razıyım
    artık beni anla

    yorgunum, kahvem çamur gibi
    batmaya da razıyım, artık beni anla
    yeter ki sen beni
    hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.”
  • bahar dallarının hatırına beni anla'
hesabın var mı? giriş yap