• aynı apartmanda yaşadığın alt (karşı değil) komşunun evi sana göre bi çeşit paralel evrendir. adamın evine girersin, ortam aşinadır ama her şey (eşyalar, dekorasyon, vs) farklıdır. günün bu saatinde ne içtin diye soranlara kahve derim başka bir şey demem.
  • paralel evrenler kurgubilim yazarlarının ortaya attığı bir konu değil; üzerinde geniş kapsamlı araştırmalar yapılmakta olan bilimsel bir teoridir. ancak içeriği net olarak anlatabilmek adına, çok kısaca iki kuantum evreni (atomdan küçük parçacıkların ve hatta daha fazla bölünemeyecek kadar küçük parçacıkların evreni) özelliğinden söz etmek gerek.

    süperpozisyon, pek çok olasılığın (buna "kader yapısının" diyelim) var olduğu bir "olasılıklar bulutu"dur. her bir olasılık ise "burada her şey olabilir" şeklinde tanımlayabileceğimiz "dalga fonksiyonu" adlı yapıdadır. dalga fonksiyonundaki parçacıklar, evrenimiz olan makrokozmosta yapmayı düşlediğimiz, ancak sadece sinema filmleri ve kurgu bilim romanları ile izleyip okuyabildiğimiz nice eylemi yapabilmektedirler. örneğin aynı anda pek çok yerde bulunabilmekte; birden ortaya çıkıp, birden yok olabilmekte; duvarlardan geçebilmekte; bölünüp sonra birleşebilmektedirler.

    içinde yaşadığımız gerçeklik ise süperpozisyon olasılıklarından birinin "ölçümü" (gözlemi) ile var olur. kuantum fiziğinde buna "observer effect" denir. ölçülen olasılık "çöker" (quantum collapse, quantum reduction); içinde yaşadığımız kısıtlı ve maddeden oluşan gerçekliği var eder. ölçülmeden önce her şey dalga fonksiyonundadır (nothing is real until its observed). yani dalga fonksiyonundaki bir parçacık ölçülünce çöker, katı maddeye dönüşür; ait olduğu olasılık gerçekliğimizi var eder.

    seçilmemiş (seçilmedikleri için çökmemiş) olasılıklar ise dağılmaktadırlar (yok olmaktadırlar). anılan yok oluşa ise "eşevresizlik" (decoherence) denir. bu demektir ki "eş-evre"lilik mümkün değildir.

    bu anlatılan durum, kuantum mekaniğinin denenmiş ve kabul görmüş olan kopenhag yorumudur. niels bohr bu teoriyi ortaya atınca -tahmin edileceği gibi- fizik dünyası karışmıştır. einstein bile yıllarca “biz bakmadığımızda ay birdenbire yok olamaz” (the moon does not simply disappear when we are not looking at it) ve “ben bakmadığım zaman da ay’ın orada olduğuna inanmak istiyorum” (ı like to think the moon is there even if ı am not looking at it) diyerek teoriye karşı çıksa da, bohr'un yanılmadığı deneysel olarak kanıtlanır.

    ancak sorun bu noktada sona ermez; çünkü bohr "ölçüm" şartını ortaya atmış olsa da, çökmenin nasıl meydana geldiği pek de belli değildir.

    böylece pek çok "çöküş" teorisi, bir dolu farklı yorum doğar.
    - örneğin orch or yorumu işin tam ters yönde işlediğini öne sürer. bu yoruma göre gerçekliği her zaman ölçüm çöktürmemektedir. gerçeklik, uzayzaman belli bir kıvrıma (curvature) gelince kendi kendine çökmekte ve gerçekliği var etmektedir.
    - stapp, von neumann, heisenberg gibi fizikçilere göre ise seçimi ölçüm değil, bilinç yapmaktadır! eğer her bir süperpozisyon olasılığına bir "kader" dersek ve seçimi bilinç yapıyorsa, bireysel kaderimizi belirleyen unsur, göklerde oturan eli yıldırımlı despot tanrılar, kahpe felek, zalim kader değil, kendi bilincimiz demektir.

    1957 yılında ise hugh everett ııı, princeton üniversitesine verdiği "evrensel dalga fonksiyonu teorisi" (the theory of the universal wave function) adlı doktora tezi ile "çoklu dünyalar yorumu"nu (many worlds ınterpretation) ortaya atar ve "evren, tüm olasılıkları içeren tek bir dalga fonksiyonudur" der. many worlds yorumuna göre seçeneklerin seçilmeyenleri (çökmeyenleri) dağılmamakta (yok olmamakta), her biri farklı gerçeklikler şeklinde var olmayı sürdürmektedirler.

    paralel evrenler, işte bu var olmayı sürdüren (seçilmemiş/çöktürülmemiş) olasılıklardır.

    çoklu dünyalar yorumu, her ölçüm yapıldığında (gerçeklik ve bir kuantum sistemi, ölçüm aracılığıyla etkileşime girdiği her anda) süperpozisyonda bir "ayrılma" oluştuğunu, bu farklı olasılıkların (farklı "akış"ın, "zaman çizelgesi"nin, kaderin) var olmayı kendi dünyalarında sürdürdüğünü; ölçenin (observer'ın, bizim), bunlardan birinde kaldığını öne sürmektedir.

    söz konusu "dallara" ayrılma olayı ise her an, her saniye, her yerde oluşmakta; her parçacık birbiri ile ya da evrendeki başka bir şey ile her etkileşime girdiğinde "çoklu olasılıklar" ya da "dallara ayrılmalar" meydana gelmektedir. sözü edilen "çoklu olasılık" sayısı ise akıl almayacak kadar büyüktür. bu sebepten her birimizin, doppelganger adı verilen paralel ikizler olarak, milyondan fazla çeşit kaderde yaşamakta olduğumuz söylenebilir!

    max tegmark: "kuantum mekaniğine göre elektron sadece iki ayrı yerde olmakla kalmıyor; heisenberg uncertainty principle'a göre iki ayrı yerde olmak zorunda. bir lazer işaretçiden çıkan ışın, bir saydam yüzeyden geçince iki veya üç ayrı yerde oluyor. yani fotonlar aynı anda üç yerde oluyorlar. biz de parçacıklardan yapılıyız. eğer onlar aynı anda birkaç yerde birden oluyorlarsa biz de olabiliriz.

    frank tipler: "paralel evrenlerin makroda da olduğunu görememek, schrödinger’ın denklemine inanmamak anlamına gelir."

    brian greene: “paralel evrenlerin birinde hiroşima ve nagazaki’ye atom bombaları atılmamıştır; savaşı hitler’in kazanmış olması bile muhtemeldir."

    stephen hawking: "apaçık olarak doğru" (self-evidently true).
  • aslında şu hadisle desteklenmektedir:

    "paralel evrenler quantum prensiplerinin kaçınılmaz bir uzantısıdır" (buhari, 383, d.b. fl.)
  • paralel evrenleri gezebileceginiz filmleri de derler toparlar isek su sekildedir;

    (bkz: doppelganger)
    (bkz: the stranger)
    (bkz: sliding doors)
    (bkz: mr. nobody)
    (bkz: the one)
    (bkz: donnie darko)
    (bkz: the butterfly effect)
    (bkz: another earth)
    (bkz: crossworld)
    (bkz: star trek)
    (bkz: paradox)
    (bkz: the mist)
    (bkz: the lake)
    (bkz: doorways)
    (bkz: groundhog day)
    (bkz: run lola run)
    (bkz: coherence)
  • 25 yıldır beni hayata bağlayan tek umut.
    en azından birisinde mutlu olduğum; daha doğru seçimler yaptığım bir hayatın olduğu evren...

    edit: 31 yıl oldu. evren sensin, umut da sana girsin.
    edit: 33 yıl oldu. senin ben anneni sikeyim evren.
    edit: 34 yıl oldu. sana küfretmeye tenezzül etmiyorum amcık evren.
    edit: 35 yıl oldu. entry'i girmiş olduğum 10 yılın hatrına bu sene terbiyemi bozmayacağım. sevgili evren, ordaysan ses et ve iki de bira al gel.
  • atomdan daha küçük bir zerreciğin saniyeden daha kısa bir süre içerisinde aniden patlayarak şu anda içerisinde bulunduğumuz evreni oluşturduğu düşünülmektedir. bu zerreciğin patlamadan önceki yerinde ise şu anda 'kara delik' diye tabir edilen belirsiz bölge bulunmaktadır. bilimadamları bu bölgeden geçilerek fizik kuralları tamamen farklı başka bir 'paralel evren'e geçileceğine inanmaktadırlar. 'paralel evren' olgusu bu mantığa dayalı olarak üretilmiştir.
  • colin bruce'un populer bilim kitaplarindan birinde, akillara durgunluk verici bicimde irdelenmis tercih/zaman/mekan karmasasi.

    paralel evrenler teorisine yillarini vermis sapkin bilim adami muzaffer, odasina fantastik bir duzenek kurar. duzenek su bicimde islemektedir, muzaffer'in oynadigi loto kuponunun tutmadigi her halde ateslenecek bir silah, cilgin mucitimizin kafasina dayali bicimde konumlandirilmistir. silahin ateslenmemesini saglayacak tek kosul, loto kuponunun tutmus olmasidir.

    paralel evrenlerin olusumunda secim ve olasiliklarin rol oynadigini hatirlatarak devam ediyorum.

    kitapsiz bilim adami, sapik insan muzaffer'in loto milyarderi olmadigi her durumda nallari dikecek olmasi, toplam '49x48x47x46x45 -1' farkli evrende '49x48x47x46x45 -1' adet muzaffer cesedi olusmasina sebep olacaktir. ancak kendisinin loto milyarderi olmasi ihtimalinde (1/49x48x47x46x45x44) silah ateslenmeyecek, ve muzaffer insan hayatina hem muzaffer hem de milyarder bicimde devam edecektir.

    cesedi inceleyen polis, muzaffer'in icinde bulundugumuz evrende cok da zengin olmadigi konusunda hemfikir. ama bilmiyorlar ki muzaffer bir takim evrende alemlere akiyor o esnada...*

    (kitaptaki isim muzaffer olmayabilir)
  • gördüğümüz rüyalar paralel evrende olup bitenlere dair görüntülerdir. paralel evrendekiler bizimle ancak bu yolla iletişim kurabilirler!

    golü attım, bundan sonrasını bilim dünyası düşünsün!
  • bu paralel evrenler paso katil bocek, asabi uzayli, manyak komsu gibi seyler icerir.. benim bildigim, benim anladigim budur.. aksini gorduk mu bilim kurgu eserlerinde? bir tane bilimkurgu filminde veya kitabinda "paralel evrene gittim, bi baktim kuru fasulye yapmislar.. nasil da acikmisim.. saolsunlar buyur ettiler oturduk yedik" diyen bir insan evladi var mi? yok.. demek ki bu paralel evren ayagi got ayagi. artik talihimize sicalim.. dünya olarak nasil evrenlerle paraleliz.. yazik..

    hayir arkadas sonucta iyi veya kotu diye iki kavram var. hadi nispeten iyi, nispeten kotu gibi iki kavram daha koyalim.. isterseniz aralarini 1000 tane kavramla daha dolduralim.. fakat sonucta bize iyi veya bize kotu gelecek olaylarla karsilasma sansimiz yüzde 50.. bu kadar mi talih olur? bir kere de paralel evrene kapi actiginda kapidan esra ceyhan misali sevgi dolu, pomtis ayiciklar ne bileyim efendim yardim icin kendisini yerden yerlere vuran teyzeler (ayni zamanda yaptiklari yemekleri yedirmek icin) cikmaz? paso bela, paso dert.. bir insan gormedim ben bilim kurgu ortaminda ki paralel evrenler ile muhattap oldugu icin pisman olmasin "su kapiyi actigim güne lanet olsun arkadas. cekmedigim dert, cile kalmadi" demesin..

    bilim kurgu yazarlari artik bişiler yapmali..
  • j. j. amcam bu paralel evren sikini buldu bulalı bütün dizileri** buna bağlayarak işin içinden çıkıyor, hayırlısı bakalım.
hesabın var mı? giriş yap