• kazım karabekir'in kaleminden çıktığı iddia edilen kitap. içinde bir dolu soru işareti, bir dolu gerçek, bir dolu da safsata vardır. ilk kitap paşaların hesaplaşması kadar akıcı değildir. belgesel olarak değil de roman olarak okunasıç
  • inonu'nun zirvalarini yayinlayan kitap.
  • 2 arkadaş bu kitabı arıyoruz. sanırım basımı yok, sahafların eline düşmüş. çok süper zeka başka arkadaşımız da elinde varken satmış. anlayacağınız biz kovaladıkca kendi bizden kaçan bir kitap. * ortaköydeki sahaflara baktık bulamadık, elinde olan varsa eğer benimle iletişime geçerse sevinirim. *yoksa bu gidişle müzayede müzayede dolaşıcaz. *
  • muhakkak okunması gereken bir eser.
  • az önce bitirdiğim, resmî tarihi değiştirecek bir kitap. kitaba günümüz gözüyle bakarsak birebir örtüşen şeyleri görebiliriz. pohpohçuların, yakalaların o dönemde de var olduğunu, el üstünde tutulduğunu görüyoruz. tek adam kimseye birşey danışmadan birçok kararı veriyor. o dönem kararları içki masasındakiler veriyor, şimdi de imam hatip mezunları veriyor.
  • garp cephesi komutanı ismet paşa’ ya sallayanların olduğunu gördüğümüz başlıktır. askere gitmemek için bankadan bedelli kredisi kovalayanların, top atışlarından kulakları duymaz hale gelen paşayı anlamalarını beklemiyoruz. ruhun şad olsun ismet paşa.
  • bazen kazım karabekir'in bahsettiği kişi ile kendi konuşmalarının iç içe girdiği bu yüzden metni takip etmesinin zaman zaman zorlaştığı kitap
    yazdıklarına gelirsek karşı tarafın bütün konuşmalarını bu kadar uzun uzadıya net bir şekilde aktarılabilmesine şaşırdım. bu sadece yazılı bir metinle ya da ses kaydı ile mümkün olabilir. maalesef kendinden bir şeyler katmış, özgün konuşma bu değil gibi geliyor bana.
    ayrıca anlamadığım kısımlardan biri ülkenin dininin hıristiyanlık olarak değiştirileceği konusu oldu. iddiasına göre islamlığın ülkeyi geri bıraktığı hıristiyan memleketlerin ise nasıl ilerlediği örnek verilerek hıristiyanlığa geçiş tartışmaları yapılmış ve kendisi buna karşı çok mücadele etmiş. zaman zaman konunun laiklik olduğu hissine kapıldım ama açık açık da bundan bahsedilmiyor. sanki birileri metne müdahale etmiş de bu anlam karmaşıklığı olmuş gibi.
    istanbul'un yanı başında trakya'daki halkın (nedense anadolu'daki gezilerinde böyle bir şey aktarmıyor) nasıl geri kaldığı, nasıl hurafelere bağlandığını anlattığı kısımlar o dönemde halk ile devlet arasında uçurumu anlatması açısından ilgi çekici
hesabın var mı? giriş yap