• dizinin ilk dakikalarından itibaren çocuğun başına ne geldiğini biliyordum. mesleki bir sezgi sanırım bu. bazen danışanla görüşmeye başladıktan birkaç dakika sonra travmatik yaşantının ne olduğunu anlarsınız sürece müdahale etmemek adına etrafında dolaşmaya devam edersiniz, o anlatmaya hazır olana kadar. spoiler vermemek adına uzun uzun yazmak istemiyorum ama hani bazı filmlerde ekrandan girip çocuğu kucaklayıp dışarı çıkarmak ister insan. bu dizide flashbackler sırasında sıklıkla yaşadığım duygu bu oldu. küçük oğlanı alıp güvenli bir yere götürmek istedim.

    genel olarak muhteşem bir edebiyat uyarlaması olduğunu söyleyebilirim bu dizinin. mağduru da zorbayı da bu kadar gerçekçi anlatan çok az sanat eseri vardır.
  • spoiler

    öncelikle belirtmek gerek: bir dizi gibi her bölümü bağlantılı değil. tam tersi, benedict cumberbatch'in de belirttiği üzere, her bölüm bir film gibi tasarlanmış. yani her bölümün başı ve sonu var. her bölüm farklı zamanlarda geçiyor. ilk bölüm patrick'in uyuşturucu müptelası olduğu dönemini işlerken 2. bölüm çocuk patrick'in suistimaline odaklanıyor. 3. bölüm patrick'in bir davette -yıllardır içinde tuttuğu, kimseye anlatmadığı- suistimalini (babasınca tecavüz edilmesini) ilk kez birisine, arkadaşına anlatmasını işliyor. 4. bölümse patrick'in ebeveyn olduğu zamana odaklanıyor. kısacası bölümler farklı zamanlarda geçiyor. o yüzden mesela alison williams'ı sadece 2 sahnede görebildik ya da holliday grainger bir bölümde yer aldı. kısacası anlaşılmayacak şey yok. bir adamın hayatının farklı zamanları aktarılıyor her bölümde.

    4. bölüme dönersem... patrick'in çocukken yaşadığı evini yitirmesi, annesiyle ilişkisi (ki yetişkin patrick'le annesini ilk kez bu bölümde birlikte görebildik) ve babalığı anlatılıyor. gene dolu bir bölümdü. şimdi yukarıda deniyor ki "3 bölüm oldu halen elle tutulur bir gelişme yok" anlamıyorum, suistimali işleyen bir dramadan ne bekliyorsunuz? babasını bıçaklamasını mı? farklı zamanlarda geçen bu dizinin temel meselesi suistimalin nasıl da hayatı sikip attığını göstermek. hayır, 3. bölümde patrick birden bağımlılıktan kurtulmuyor. zaten 1. bölümle 3. bölüm arasında yıllar geçiyor. bu sürede patrick tedavi oluyor, bağımlılığından kurtulmaya çalışıyor, hatta bölüm boyunca elleri titriyor. bu mu uyuşturucudan kurtulma? adam şeker tozundan kokain şeridi yapıyor. karakter gelişimi olmuyormuş. nasıl olmuyor? adam 1. bölümde keş iken 3. bölümde temiz kalmaya, 4.'de baba olmaya çalışıyor. ama tüm bölümleri birleştiren şeyse suistimalin atlatılamayan bir şey olması. nasıl atlatılsın ki zaten? özbeöz babanın tecavüzüne uğruyorsun 8 yaşındayken, nasıl atlatabilirsin ki, nasıl hayatını sikip atmaz bu durum, alkolle o anları bilincinden yok etmeye çalışmaktan daha normal bir şey yok mu? işte dizi bu mevzuyu gayet iyi yansıtıyor. hayır ister 18, ister 28, ister 48 ol, suistimali atlatmak çok zor. ayık kafayla izleyin şunu ya.

    velhasıl bu bölümü de sevdim. gelsin final...

    spoiler
  • ılk bolumunu izledim.
    adam utanmamis 1 saatlik bolumun her sahnesinde devlesmis. yapmis yine yapacagini
  • julia gibi marla singer çakması tipitiplerin hayatınıza hiçbir olumlu katkısı yoktur, aksine sizi sürekli aşağı çekerler. bunlardan ne kadar erken kurtulursanız, o kadar rahat edersiniz.
  • patrick karakterini oynayan çocuğa bile terapi uygulanmalı.

    allah düşmanımın başına vermesin öyle aileyi. 5. bölüm de fenaydı
  • "açıp atlayamayacaksan pencerenin ne önemi var a. koyayım.." üzerken güldürdü.

    ilk bölüm kopuk geldi biraz bana. ama oyunculuğa laf edene kötü sözler söylerim. benim gibi mini dizi severler için iyi bir alternatif.
  • bu diziye dair en uzucu sey, yazar "edward st aubyn" gercek hayat hikayesi olmasi.

    --- spoiler ---

    st aubyn grew up in london and france, where his family had a house.[4] he has described an unhappy childhood in which he was repeatedly raped by his abusive father, with the complicity of his mother, from the ages of 5 to 8.[4][5]
    wikipedia
    --- spoiler ---
  • çok çok uzun zamandır izlediğim en harika şey. bana verdiği hazzı ve aldığım zevki kelimelere dökmekte zorlanıyorum o kadar mükemmel bir yapım.

    çok ufak bir plot üzerinden, bir adamın 5 farklı dönemini izliyoruz. muhteşem sahne planlamaları, prodüksiyon, aşmış oyunculuklar, mükemmel bir yönetmenlik, hikaye anlatımı.

    herkese göre bir yapım olmadığı çok belli çünkü anlattığı düzgün ve kurgulu bir hikaye olmas da bazen takip etmesi zorlaşıyor. ara ya atılan görsel sahneler ve ufak flashbackler inanılmaz iyi düşünülmüş.

    bence, gerçek sinema ve dizi sever herkesin mutlaka izlemesi lazım. baştan sonra bir tur izledim her hafta şimdi bir kez daha, bu sefer bir film gibi 5 bölüm art arda izlemek eminim ki muhteşem olacaktır.

    edit: dizi hakkında muhteşem bir doktor yorumu/analizi. diziyi bitirenler, bir profesyonelin gözünden ne kadar gerçekçi ve harika yapıldığını anlatan bu yazıyı mutlaka okuyun
  • dizi başında cümle içinde tenderness geçtiğinde aklıma gelen şarkı finalde çaldı. harikaydı, nefisti, uzun zaman sonra tekrar buluşmak üzere.

    nefis bir kadraj

    blur - tender

    --- spoiler final ---

    "depression isn't a disease, it's an entirely reasonable response. quite frankly, it's cheerfulness that would take some explaining"

    --- spoiler final ---

    (bkz: depresyon/@ssg)
  • gümbür gümbür gelen dizi. haydi benedict cumberbatch'i herkes yazmış, tamam da... hugo weaving de boru mu ulan? adam bence ayrı bir efsaneleşmiş bu yapımda.
hesabın var mı? giriş yap