• 20. yüzyılda modaya olan katkısı picassonun resime olan katkısıyla eşdeger sayılan tasarımcı. kardesinin bebeklerine giysi yapmakla ilk işareti vermiş.
    gençliginde skeçlerini zamanın önde gelen terzilerinden madeleine cheruit'e götüren poiret böylelikle çizimlerini paris butiklerine satmaya başladı.yöresel kıyafetlerden,dogu kültüründen ilham alan poiret şarki ve art deco tarzı kıyafetleriyle şöhret oldu.
    zamanına göre fazlasıyla modern olan stili konservatif müşteriler için bir dehşetti.o zamana kadar korselerden ve balon eteklerden vazgeçememiş kadınlar için poiret'in canlı renklerde,kimonodan esinlenerek yaptıgı elbiseler,uzun ve dar etekler(bir devrim olmasına karşın oturmayı macera haline getirmişlerdi),şarki pantolonlar ve drape dikim oldukça yeniydi.
    1. dünya savaşı öncesi tasarımlarını fahiş fiyatlara satarken,savaş sebebiyle ara verdigi işine 1919 da geri döndügünde coco chanelin sade ve düz tasarımları poiret'i coktan demode yapmıştı.ve tabi ki o da fakir ve unutulmuş olarak öldü.
  • paul poiret tüm kadınların güzellik anlayısının tazı hayvanına benzemekten ibaret oldugu bir dönemde, korselerin seklini değiştirmiş, elbiselerinde oryantalizm ögesini sonuna kadar kullanmıs ve herkesin fesli doguluları asagılar gözle baktıgı bir dönemde o avrupalı "herkeslere" saray cariyesini aratmayacak oryantalist elbiseler giydirmeyi basarmıs bir kimseydi. elbette ki bunu müthiş dogu sevgisinden yapmamıstı, hissettigi yenilik yapma duygusunu oryantalizmle birleştirmişti ama bu da ortaya yüzyılın basında müthiş elbiselerin cıkmasını sagladı. paul poiret modaya keskin bir yön verdi. coco chanel kadınlara pantolon giydirdi denilebilir, evet dogrudur ama ondan once paul poiret zaten giydirmişti. eteklerin altında saklansa da bu pantolonlar, pantolon için bir ön hazırlık aşamasından baska bir şey değildi.
  • modaevinin içinde parfüm satışına başlamış ilk terzidir.

    1901 yılında "dünyanın ilk giyim modası markası" diyebileceğimiz house of worth'de (charles frederick worth) işe başlayan muhterem, 1904 yılında rue auber no:5/paris'te kendi butiğini açmış, bir sonraki yıl ise denise isimli hanım ile evlenerek hanımefendiyi markanın en bilindik modellerinden biri yapmıştır.

    1914-1918 yılları arasında geçici olarak butiğini kapatarak orduya hizmet vermiş ve bu dönemde askeri paltolarda kumaş kullanımını asker başına 75 santim, dikim süresini ise dört saat kısaltarak takdir toplamıştır. savaşın bitişi ile işine geri dönmüş ve tasarımları ile alemleri çalkalamaya devam etmiştir.

    sonraları büyük kızı rosine'in adına kurduğu "les parfums de rosine" markası ile emannuel bouler, maurice shaller ve henri alméras (efsanevi "joy"u bilir misiniz?: patou'nun 1930'da çıkardığı bu parfümün tasarımcısı da almeras'dır) gibi parfümörlere tasarlattığı parfümler ile döneminde oldukça sükse yapmıştır. parfümlerinde genelde gülün baskın olduğu çiçeksi bir koku profili hakimdir.

    poiret'in parfümlerini neden kendi adı ile satmadığı bir muamma konusudur ve bu kritik hata ile birlikte "kendi adına parfüm çıkaran ilk modacı" ünvanını gabrielle chanel'a kaptırmıştır.

    gabrielle chanel'in no.5 için söylediği rivayet edilen "kadın gül gibi değil, kadın gibi kokmalı" sözü, aslında dönem itibariyle en büyük rakibi olan poiret'in gül/çiçek temalı parfümlerine alenen laf geçirme çabasından başka bir şey değildir.

    1921 ile 1925 arasında paris, cannes, deauville, biarritz ve la boule'deki butikleri ile altın çağını yaşamış, zamanın ruhunu yakalayamamasından dolayı işleri kötüleyince 1929'da iflasını ilan etmiş, eşi denise tarafından terk edilmiş ve 1944'te yoksulluk içinde ölmüştür.

    1991 yılında kızı için kurmuş olduğu parfüm markası, yani les parfums de rosine, marie-hélène rogeon tarafından reanime edilerek kıyısından köşesinden parfüm pazarında duyulmaya başlanmıştır.

    kısaca; modacıların parfüm çıkartmaya ilgisi paul poiret ile başlamış, chanel ile marka ve koku özdeşleştirilmiş ve nihayetinde raflardaki 10 parfümün 8'inin modacı markası ile konumlandırıldığı bugünlere gelinmiştir.
  • paul poiret sadece bir moda ikonu değildir. kendisi ayrıca art deco akımını hayata taşıyan öncülerdendir.

    leopar postu (ya da desenli) bir kürk giymişken ona eşlik eden 4 hanımın arasında çektirdiği o fotoğraftaki kendinden emin ve dik duruşu 20. yüzyılın başında kaç kişi sergileyebilirdi ki? ya bir deli olmak lazımdı ya da bir deha.
  • metropolitan muzesinde koleksyionlarindan bir arsivi buradan gorebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap