• kizlarin gidip selam verdikleri, selamini alinca kismetlerinin acilacagina inandiklari bir tipmis zamaninda.
    koca kafali, uzun ceneli bir adammis.
    oyle her dukkana girmezmis, nazliymis.
    fesinin altına sardığı, üstünde "maşallah hasan bey" yazılı bir bez varmis.
    adina piyeslere bile yazilmis.
  • esnaf tarafindan sevilen ve bugüne kadar gelen "pazarola!" deyişini yaratacak kadar ugurlu addedilen bir adammiş pazorala hasan efendi. 1930'lardan yanilmiyorsam 1950'lere kadar ozellikle kapaliçarsi ve sirkeci esnafinin en çok saygi duydugu ve istanbul'un da en önemli kişilerinden biri olarak taninmiş hasan bey. esnafin pazarola duasini kapmak için yaristiği, insanlarin eline yüzünü sürmek için yaristigi bir tür derviş... meczup diyor kimileri.. icine degil, disina bakmayi seven bir adam.. karincaezmez şevki'nin arkadasi diye hayal ettim simdi... mezari bile bilinmiyor.. pazarola...
  • ahmet rasim'in eşkal-i zaman isimli eserinde de kendisine yer bulmuş deli değil meczup.

    tıp dilinde mongoloid.

    bu rahatsızlık sebebiyle amerika'ya gidiş başvuruları reddedilir. şeklen bozuk bir kimseyi amerika topraklarında görmek istemez.
    hatta denir ki bu gidiş talebine halide edip adıvar engel olur.

    esnafın uğur kaynağı, has misafiridir.

    hasan bey'in "pazar ola" dediği esnaf o gün daha çok kâr edeceğine, dükkanının bereketleneceğine inanırmış.
    işbu sebepten onun bu duasını alabilmek için yolunu gözlerlermiş.

    genç kızlar yaşmaklarını açar, yüzlerini gösterir şayet "pazar ola" lafına mazhar olabilirlerse kısmetlerinin açılacağına inanırlarmış.

    insanlara mevkilerine göre hitap eder, gönül almayı çok iyi bilirmiş.

    pazar ola berberci başı!
    pazar ola vali başı!

    kimseden para istemez ancak cebine sokulan ufak bahşişlere ses çıkarmazmış.

    babası onun sokağa çıkmasından hiç korkmadığından bahseder. oğluna çok güvendiğini söyler.
    zaten kimseye zararı dokunmamış olması bunu çok iyi kanıtlar.

    bir gün trafik kazası geçirir ve iki yıl evde yatar.
    bu süre zarfında din, dil, ırk ayrımı olmaksızın nice misafiri olur. bu evde yatış hasan bey'den çok şey alır götürür.
    zaten ölümüne de sebebiyet verecektir.

    mezarının nerde olduğu bilinmiyor. biraz da bilinmeyişine seviniliyor.
    zira onun bu ününü duyanların mezarı türbeye çevirmesi ve batıl anlamda fayda bekleneceğinin endişesi görülüyor.

    adak adamalar, çul-çaput bağlamalar, kısmet açtırmalar vs. vs.
    akla her şey geliyor...

    ölümüyle "pazar ola hasan bey" diğer ismi bilinen bir kaç meczup gibi tarih sayfalarında yerini alıyor.
  • 1883 - 1926 yılları arasında yaşamış, esnafa söylediği işin rast gitsin anlamındaki “pazar ola” temennisi ile meşhur olmuş, halk tarafından sevilen tarihsel bir kişiliktir.
    unkapanı atlamaşı caddesi’nde cumbalı ahşap bir evde doğan pazar ola hasan bey, 2 yaşında öksüz kalmıştır. üvey annesi büyük, devasa (makrosefali) kafasından ötürü başına uygun fes bulamadığı için, fesin boş bıraktığı yere üzerinde "maşallah hasan bey" yazılı bir bez sarmış ve ölünceye kadar da bu bezle dolaşmıştır.
    küçük gövdesi, iri başı ile hem yaşadığı dönem istanbul’unda adını duyuran hem de dönem piyeslerine konu olan pazar ola hasan bey, istanbul mahallelerinin ölümsüz simalarından biriydi. gözünde herkes eşittir. öyle ki yolda gördüğü belediye başkanına “pazar ola belediyenin başı” valiye, “pazar ola vali başı” dilenciye ise “pazar ola dilenci başı” gibi selamlar vererek herkese eşit davrandığını kanıtlamıştır. deli olarak algılanması, toplumdan farklı olmasından kaynaklanmaktadır. akli eksikliğini belirten herhangi bir kayda değer anlatı olmamasına rağmen yaygın anadolu kültürünün, kendinden negatif düzeyde hayat süren ve buna rağmen hayatından çok çok memnun olanlara yakıştırdığı “deli” sıfatı pazar ola hasan bey için de kullanılmıştır. selamını alanın işinin hakikaten rast gideceği düşünülmüştür. öyle ki çocuğu olmayan kadınların bile selamını alabilmek için yolunu gözlediği söylenir :)
    pazar ola hasan bey'i “zamanın tek güler siması” olarak tanımlayan ünlü yazar ahmet rasim, kendisi için şöyle diyor:
    “ne zaman rastlasam, yüzündeki gülümsemelerini ter ü taze (taptaze) bulurum. meczupluk haline vergi bir temiz bakışla çevresine bakınarak her dükkana, her satıcıya, işine, malına göre; "pazarola bakkalbaşı, pazarola balıkçıbaşı" diyerek yürür gider.”
    “pazarola!” nidasının kendisine söylendiğini duyan her bir kişi büyük mutluluk duyar çünkü işi o gün kesinlikle yolunda gidecektir! dilenciler bile “pazarola dilencibaşı!” sözünü duymak için yanıp tutuşur.
    bazen değme okumuşlar gibi laflar eder, bazen hiçbir münasebeti olmayan sözler söyler. kendisine ısmarlanan kahveleri geri çevirdiği görülmez. sarılıp eline tutuşturulan sigaraları keyifle tüttürür, sonra da geldiği gibi ansızın ortadan kayboluverir.
    halk onun uğur, elinin değdiği yere bereket getireceğine inanır. ona ermişlik kondurur. bu yüzden her gittiği yerde izzet ikram görür. kimseden para yahut bir şey istemez. cebine gizlice para konursa ona el değdirmez!
    yağlıboya tablolarını yapmış olan folklorik ressam malik aksel, pazar ola hasan bey için şöyle buyuruyor:
    “ona göre mevki, makam diye bir şey yoktur, yahut kibirli kendini beğenmiş insan... ona göre herkes bir işin başı, büyüğüdür. büyük-küçük, müslüman-hıristiyan, kadın-erkek, zengin-fakir diye bir şey yoktur. herkes birdir, herkes allah’ın kuludur, herkes iyi insandır...”
    sultanahmet, beyazıt, şehzadebaşı ve vefa’dan unkapanı’na kadar yoldaki bütün esnaf yediden yetmişe, kadın-erkek, çoluk-çocuk herkes onu gayet iyi tanır. dönemin önde gelen bilim ve sanat, hatta devlet adamlarından bile fazla tanınmakta olduğu söylenmektedir.
    dönemin kalemleri onu yazar, dergi kapaklarına çıkar. hakkında tiyatro oyunları, revüler sahnelenir, adını ölümsüzleştiren 40 kıtalık bir destan ve çizilmiş karikatürleri vardır. yabancı gazeteciler bile onun ününü duyup kare kare fotoğraflarını çekmiş, istanbul’un en meşhur 10 adamından biri olarak göstermiştir.
    pazarola hasan bey yalnızca dergi ve gazetelere konu olmamış, onun ötesinde adına tiyatro oyunları yazılan, operetler bestelenen bir kişi de olmuştu. tiyatrocular da onun uğur ve bereketine inanmışlar, ya da onun popülerliğinden yararlanmak istemişlerdir. 20'li ylların başında çıkan bir tiyatro ilanında adına yazılan oyun şöyle tanıtılır:
    "iki saat bilafasıla gülmek ve eğlenceli vakit geçirmek ve memleketimizin büyük artistlerini bir arada görmek isteyenlere cuma günü şehzadebaşı'nda şark tiyatrosu'nda eyüb sabri bey müsameresinde komik-i şehir hasan efendi, naşit bey, balı rıza efendi, ismail efendi'nin iştirakiyle oynanacak olan emsali görülmemiş mükemmeliyette pazarola hasan bey piyesinin temaşasını tavsiye ederiz.
    tafsilat el ilanlarındadır."elden ele dolaşan bir pazarola hasan bey destanı pazarola hasan bey'in tiyatrodaki serüveni bu oyunla bitmez. darülbedayi yanı bugünkü istanbul şehir tiyatrosu bu oyunun ardından maskeli olarak osman cemal kaygılı'nın yazdığı pazarola hasan bey adlı bir revüyü sahneler. bu revü daha sonra ferah tiyatrosu'nda bir kez dana sahnelenir. pazarola hasan beyi ise bu revüde, münif fehim üstadın yaptığı büyük karton bir maske ile temsil edilir. rol arkadaşları ise vali doktor emin bey ile istanbul'un tanınmış diğer kişileridir.
    artık pazarola hasan bey'i yalnızca istanbul sokakları değil, tiyatro sahneleri de tanımaya başlar. ressam, müzisyen ve estetikçi rasih sonat bu kez de ankara'da başrolde pazarola hasan bey olmak üzere bir revü tertipler. bu revü uzun süre kapalı gişe oynar ve yılların ressamı rasih sonat, bu revüden sonra revücü sonat diye anılmaya başlar. kısacası hasan bey'in bereketi esnaftan sonra tiyatrocuları da ihya etmeye başlar. pazarola hasan bey'in ünü öylesine yayılır ki, herkes ondan biraz uğur, biraz bereket birazın da ötesinde çıkar sağlamak için kolları sıvar. bu kolları sıvayanlardan biri de istanbul'lu bir yayıncıdır. o da fırsatı kaçırmaz. pazarola hasan bey diye bir mizah gazetesi çıkarır ve uzun süre bu gazeteyi yayınlar.
    pazar ola hasan bey 1920 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonucu küçük evine kapanmış iki yıl hastalık ve sakatlık çektikten sonra vefat etmiştir.

    http://imgim.com/…1008945_3545412674779987451_n.jpg
    eski stüdyo resimlerinden 2 örnek
  • pazarola hasan bey'in ilginç hikayesi

    "pazarola hasan bey" 1885 de doğdu 1926 da istanbul'da öldü. istanbulluların vazgeçemedikleri biridir. bilhassa kızların kendisine çok çok değer verdiklerini bilir, onlara çok özel sözler eder ve gönüllerini alırdı. meczup biriydi, yani tıp dilinde mongoloid. kısaca boylu, iri kafalı, uzun suratlı, sevecen biriydi. başında fesle gezerdi. fesin etrafında çevrili olan banta da "pazarola hasan bey" yazardı. sokağa çıktığı zaman kızlar başına üşüşür ve yaşmaklarını açarak yüzlerini gösterirdi.

    https://ibb.co/nw9vwj5
    https://ibb.co/s13jx4m

    eğer keyfi yerinde ise "pazarola" derdi. kızlardan bu sözü duyan memnun olurdu zira kısmetinin açılacağına inanılırdı. esnaf ise kendisini kahve için devamlı çağırır. onu dükkânına gelmesi, kahvesini içmesi halinde müşteri kazanacağı inancını taşırdı. pazarola hasan bey sokağa çıktığında rastladığı seyyar esnafa yaptığı işe göre hitap ederdi. örneğin pazarola manavbaşı, pazarola kahveci başı, pazarola börekçibaşı gibi. hatta rastladığı dönemin valisine "pazarola valibaşı" de demeyi ihmal etmemiş. öyle her önüne gelenin dükkâna da girmez, çoğu kez de kendisini naza çekerdi.

    bugün hala söylenegelen "pazarola" sözcüğünün üreticisi olduğu bilinir. pazarola hasan efendi kimseden para istemez ama cebine konan harçlıkları da reddetmez, daha doğrusu ses çıkartmazdı. pazarola hasan bey bir gün trafik kazası geçirdi. yatağa düştü ve iki yıl yatakta kaldı. bu süre içerisinde ırk, din ve dil ayırt edilmeksizin herkes ziyaretine gitti. bir daha yataktan kalkamadı ve iki yıl sonra öldü. nerede gömülü olduğu bilinmiyor. iyi ki bilinmiyor, zira mezarı bilinse, günümüzde mezarının türbeye dönüştürülmesi en az yüz kere gerçekleştirilirdi. şansa inanan ve ölülerden medet umulan günümüzde adamın mezarı türbe olur, her yanına çaput bağlanır, süpürge konur, sandukası üzerine bozuk paralar atılırdı. neyse biz allah rahmet eylesin diyelim.” *

    reşad ekrem koçu pazarola hasan bey'i istanbul ansiklopedisi'ne yazmış

    unkapanı'nda doğan pazarola hasan bey kısa boyu, kendine has kıyafetleri ve vücuduna oranla büyük kafası ile istanbulluların çok sevdiği bir meczuptu. ünlü tarihçimiz reşad ekrem koçu onu ünlü istanbul ansiklopedi’nde şöyle yazmış; “bu kişilerin sözlerine ve davranışları büyük kerametler ve tuhaf tavırlar aramak çeşitli dinlere mensup bütün istanbullular arasında oldukça yaygın bir davranıştı.”

    koca kafalı amerikalılar onu "kocakafalı" diye abd'ye almadılar!

    pazarola hasan bey ile ilgili en üzücü hikâye de onun amerika'ya gitme hayalidir. annesi madam topara iki oğlu ile abd'ye göçmen olarak gitmek için başvurur. bayan topara ve küçük oğlu kabul edilir fakat pazarola hasan bey koca kafalı olduğu gerekçesiyle abd'ye kabul edilmez. bayan topara bunu mahkemeye bile taşısa da istanbul'un gülü pazarola hasan bey abd'ye gidememiştir.

    (bkz: istanbul’un meşhur meczupları)

    kaynak: ibrahim balcı
  • cemal süreya'nın vasfi rıza zobu' yu benzettiği kişi.
    (bkz: celladiye)
  • görsel

    anlatıldığı üzere herkese selamını, bereketini verirmiş de eczanelere dönüp bakmazmış bile. işleri rast gitmesin diye.
hesabın var mı? giriş yap