• zamaninda atina ve sparta arasinda vuku bulmus olan savaslardir.
  • atina ve sparta, uzun seneler boyunca kiran kirana verdikleri mucadeleler sonucunda ortak dusmanlari olan persler'i yenmesini bilmislerdi. her ne kadar gecmiste birbirlerine karsi gayet dusmanca tavirlar sergilemis olsalar bile, ilk defa bu iki buyuk sehir devleti, dev gibi ve cok guclu bir dusmana karsi gelmesini bilmis, her ne kadar iyon sehir devletlerinin yokoluslarina tanik olsalar dahi, bir sekilde ayakta kalmayi ve persler'in daha batiya ilerlemelerini onlemislerdi.

    belki daha sonralari makedonya bayragi altinda, buyuk iskender tarafindan tamamiylen birlestirileceklerdi, ancak buyuk iskender'in hakimiyetine girmelerine neden olan asil olay, persler'i yendikten sonra baslayacakti; buyuk savas.

    her iki devlet de kulturel bakimdan inanilmaz guclu idiler. oyle ki, tipik bir antik yunan agziylan butun diger devletleri ve diger kulturden olanlari "barbar" olarak asagilamaktaydilar. hakliydilar da; onlarin kultur seviyesine sadece mezopotamya medeniyetleri ve misir ulasabilmekteydi o zamanlar. roma da neymis?

    ancak iki devlet arasinda da buyuk farkliliklar mevcuttu. her ne kadar dilleri ayni olsa, kulturleri hemen hemen ayniydi.

    atina buyuk bir deniz gucu iken, ve bu gucunu tamamiylen ticarete dayandirmaya calisir, kulturunu yaymaya ozen gosterir ve demokrasi ile yonetilirdi (demokrasi kavramini da antik yunan gozunden gorunuz; halkin %20'si ozgurdur, bunlardan erkek olan %10'luk kisim oy kullanir, geri kalan %10 kadindir ve %80 koledir).

    sparta ise tamamiylen bir kara ordusuna sahipti ve oligarsi ile yonetilmekteydi. ticarete de o kadar bagimli bir devlet degildi ve genellikle ekonomisini tarim ile guclendirmekte, tarim ile surdurmekteydi.

    her iki devletin de o donemlerde, kendileriyle ayri ayri ittifak icinde olduklari ufak sehir devletleri vardi. bu ittifaklar, guc dengesi sistemini sagladiklari icin, hem atina hem de sparta icin cok buyuk onem arz etmekteydiler. oyle ki, ittifaklarin saglamligini korumak icin birtakim kararlar almislardi. bunlar kisaca soyle ozetlenebilir:
    - isteyen, istedigi tarafin ittifakina katilabilir.
    - bir kere bir ittifaka katildiktan sonra, taraf degistirmek kabul edilemez ve savas sebebidir.
    - ayni ittifak icindeki sehir devletleri birbirleriyle savasamazlar.

    savaslarin baslamasindan once bircok ilginc olay yasanmistir. bunlarin bircogunun kaynagi da yukarida bahsettigim bu sehirler ve ittifaklar arasinda yapilmis olan anlasmanin sonucudurlar. bunlara ornek olarak, savasin baslamasindan once yasanmis olan uc tane onemli bolgeye deginebiliriz:

    1) kosira: savasin kokusunu yavas yavas almaya baslamis olan kosira, daha cok soylular tarafindan yonetilen bir sehirdi. bu nedenle diger sehir devletlerinin soylulari ile aralari gayet iyi idi. ancak sekil olarak pek de demokratik bir devlet oldugu soylenemezdi.

    kendileri korint'in birer kolonisiydiler aslinda. ancak korint'in bunu kullanarak kendilerinden surekli birseyler istemesine artik dayanamiyorlardi. ancak korint, kesinlikle kendilerinde bu hakki gordukleri icin kosira'ya savas acma karari aldi.

    bu savasin sonunda ufak bir yenilgi almis olan korint, daha da ofkelenmeye basladi ve kosira'ya saldirmak uzere ordusunu toplamaya basladi. pek tabii durum pek kosira'nin lehine gozukmediginden dolayi, kosira kendisini bir sekilde koruma calismalarina baslamisti. olasi bir savastan kesin malup ayrilacaklarini bildikleri icin, akillarina muazzam bir fikir geldi.

    korint, sparta'nin kurmus oldugu ittifakin bir parcasiydi. eger kosira-ki atina'dan sonra en guclu donanmaya sahiptiler- atina'nin ittifakina girerse, korint'in savas acmasi durumunda ittifaklar birbirlerine dusecek ve daha buyuk bir savas cikacakti. bu yuzden kosira, atina'nin tarafina gecmeklenkendini guvenceye almis oldu.

    sparta ve atina arasindaki savas kesin gibiydi, ancak en azindan boyle bir savasin sonucunda tek kurban kendileri olmayacak, savas kendilerine odaklanmayacakti. oyle ki ittifaka girdikten sonra sparta tarafi, atina'ya daha bir sinirlendi.

    2) melos: aslinda savas oncesinde savasi baslatan buyuk bir unsur olmasa da, yine de es gecilmeyecek degerde bir olaydir.

    aslinda melos, kendi capinda, pek de onemi bulunmayan bir adaciktan ibarettir ege denizi'nde. yine korint'in bir kolonisi durumundayken, aslinda tamamiylen bu "ittifak" olayinin karsisinda durma kararindadirlar ilk basta. tamamiylen tarafsiz olmak istedikleri halde, atina buna izin vermeyecekti elbette.

    birkac defa kendi ittifaklarina katilmalari icin girisimlerde bulunsa da atina'ya boyun egmeyen melos, atinali askerler tarafindan saldiriya ugrar. daha sonralari melos'u ziyarete giden atinali generaller, meloslu liderler ile gorusme masasina otururlar ve kendilerini teslim olmak icin ikna etmeye calisirlar. hatta "guclu, yapabildigini yapar. gucsuz ise yapmasi gerekeni yapar." sozu de burada konusan bir atinali generale aittir -ki guc dengesi olarak da adlandirabilecegimiz "oyun", tamamiylen bu soz ile ozetlenebilir. feci sekilde realist bir yaklasimdir. daha fazla bilgi icin (bkz: uluslararasi guc).

    oyle ki, ilk baslarda ittifaka girmeleri icin ikna edilmeye calisilan melos'un bu cabalara tamamiylen olumsuz yanit vermesi, atina'nin prestijine buyuk olcude zarar vermekteydi. atina bunu kabuulenemezdi hicbir sekilde ve melos, mutlaka ittifaka girmeliydi.

    hatta kendileri, "bizim askerlerimiz ve muhafizlarimiz bizi korurlar, istediginiz kadar tehdit edin, hicbir yere varamazsiniz. hele ki biz korint'in kolinisiyiz, onlar bizi korurlar" fikrine kapilmislardir. atina ise sparta'nin yardim gondermede cok yavas oldugunu ve kendi ittifaklarina girmelerinin kendi cikarlarina oldugunu tekrar tekrar soylemis olsalar dahi, basariya ulasamamislardir.

    boylece atina, "bizimle olmayan bizden degildir" diyerek melos'a tekrardan savas acar ve bu sefer hem sehri yakip yikmakla kalmaz, askerlik yasina gelen butun erkekleri oldurur, butun yaslilari oldurur, calisabilecek butun cocuklari ve kadinlari da kole yapar ve yaklasik 500 atinali'yi adaya gonderip bolgeyi tekrardan kolonize eder.

    bu olaydan alinabilecek ders, gucsuz devletlerin onurlarini dusunmekten ziyade, kendi cikarlarini dusunmeleri gerektigidir. polonya da ikinci dunya savasi sirasinda onurlarini dusunmeyip, guclu devletlere boyun egmis olsalardi, muhtemelen bu kadar katliam olmayacakti. diger yandan cekoslovakya, karsi koymamis ve pek de katliama sebebiyet vermemistir.

    ancak atina da kesinlikle bu sekilde hareket etme zorunlulugunda degildir. oyle ki, atina'nin bu tur davranislari, savaslar sirasinda kendisinin muttefik kaybetmesine sebebiyet vermistir bircok sefer.

    3) potidea: savas oncesinde yasanan bir ucuncu olay da potidea'nin basindan gecmistir. oyle ki, kosira'nin basindan gecen olaydan pek bir farklidir ve biraz daha urkutucudur. oyle ki bunun sonuclari, savasin asil baslama noktasina sebep olmustur.

    potidea, tipki kosira'da oldugu gibi korint'in bir kolonisidir. ancak kendileri, korint'e daha bir baglidirlar. atina, potidea'yi rahatsiz etmesinden dolayi kendileri yaygara cikarirlar ve korint'den yardim isterler. ancak korint yardim talebini kabul etmez, cunku atina'ya korint'in acacagi bir savas, otomatikman sparta'yi da olaya dahil edecek ve butun sparta'nin muttefiklerini de savasa katacaktir ve buyuk savasi baslatacaktir.

    bu nedenle potidea, atina askerleri tarafindan yikilir.

    bir hata yapmis olduklarini anlayan korint, daha sonralari sparta'ya mutlaka atina'ya karsi savas hazirliklarina girismeleri cagrisinda bulunur. ittifakin lideri ve en guclu devleti olan sparta, her ne kadar buna karsi ciksa da, ittifakin ikinci en guclu devleti olan korint, ittifaktan ayrilma tehtidinde bulunur. bu yuzden sparta kabul eder.

    oyle ki, atina da ayni zamanda guclenmektedir. yalnizca potidea'yi degil, baska alanlari da ele gecirme hevesi icerisinde olduklarindan artik sparta tarafindan durdurulmalari gerektigi kanisi agir basar. boylece kacinilmaz olan savas baslar, 20 yil surer ve sparta'nin zaferi ile sonuclanir (her ne kadar atina'nin deniz gucleri, savasin ilk zamanlarinda ibreyi atina tarafina cekmisse de, sparta'nin kara kusatmasi altinda acliga dogru suruklenen atina, pes etmek zorunda kalmistir).

    genel olarak iki sehir devletinin de dis politikalarina bakacak olursak, soyle bir tablo ile karsilasiriz:

    sparta (sscb'ye benzemektedir):
    - totaliter bir devlettir ve dis politikalar o kadar kuvvetli degildir.
    - sparta'da hayat pek eglenceli degildir, bu yuzden askerler, diger sehir devletlerine gidebilirler.
    - cok daha fazla kole calistirmaktadir.
    - emperyalist olmak istememektedir.
    - "diger devletler bize benzemeli, bizim gibi bir sisteme sahip olmali, yoksa onlara guvenemeyiz" diye dusunmuslerdir (tipki sscb gibi).
    - kendi ittifaklarindaki savas kararlari, ortaklasa alinan kararlardir.
    - cok onemli olan kararlarda herkesin fikrini almak cok zor oldugundan, daha hizli bir yonetim bicimine sahip olmaliydilar.
    - potidea'yi kaybetmek onemsizdi, ancak sparta'nin ittifakini kaybetmek, kabul edilemezdi.

    atina (abd'ye benzemektedir):
    - demokrasi ile yonetilmektedir.
    - daha az kole mevcuttur.
    - daha bir yayilimci ve emperyalist politika izlemektedir.
    - devlet bazinda yonetim sekilleri daha iyi oldugundan, "genislemecilik bizim hakkimiz" demislerdir.
    - mutlaka ticarete girmeli ve emperyalist olmalidirlar, yoksa tutunamazlar.
    - ozgurluk icin savastiklarina inanmaktadirlar.
    - ittifaka girenler devlet sistemlerini degistirmeme luksune sahiptirler.
    - ancak atina, tek basina savas karari verebilir (tipki abd gibi).

    diger sehir devletleri:
    - genelde daha totaliter rejimlere ev sahipligi yapmaktadirlar.
    - bu nedenle dis politikada hicbir zaman iyi degillerdi.
    ancak demokrasi ile yonetilenler de mevcuttu.

    uluslararasi guc basliginda da irdeledigim gibi, ortada, uluslararasi baglamda kesin olarak bir anarsi mevcuttu. oyle ki, antik yunan'da diplomatik agirliktan ziyade, askeri guc onem tasimaktaydi. guc dengeleri perspektifinden bakacak olursak da, herhangi bir tarafin daha da guclenmesi kabul edilemez gorulmekteydi.
  • eski yunan tarihçisi thukydides'in okura tırnak yediren yapıtı. i.ö. 5. yy.'da atinalılarla spartalılar arasında 30 yıldan uzun sürmüş bir savaşın tarihi.

    başkahramanları: atina, sparta, perikles, alkibiades, korsika, siracusa, brasidas, nikias. o dönemi ve demokrasinin doğuşunu anlamak için pek uygun, çünkü pek acı.

    uyarı: ingilizceye ilk çeviren thomas hobbes bilindiği gibi monarşi savunucusu olup çıkar. strauss'çular da** bu kitabı başuçlarından eksik etmez.

    (bkz: #3511529)
  • bu savaştan sonra teselya'da yunan birliği kurulmuştur. (bkz: anadolu türk birliği)
  • uluslararasi iliskiler derslerinde thucydides'in bu savas uzerine yazdiklari okutulur, realizm konusu islenirken uygulama olarak.
    ing. peloponnesian war
  • özetle atina'nın sürekli güçlenmesini kendileri için bir tehdit olarak algılayan sparta'nın silahlanmaya başlaması* ve atina devletininde aynı şekilde karşılık vermesiyle başlayan silahlanma yarışının doğurduğu savaş.
  • thucydides'in melian dialogue'unda yer verdigi savaslardir.
  • ing. "the history of the peloponnesian war."
    e book (project gutenberg): http://www.gutenberg.org/etext/7142
  • yazılışında sıkıntı çekilen savaştır.
  • öncelikli olarak pers savaşlarından sonra kurulan delian birliğine* atina'nın önderlik etmesinden rahatsızlık duyan ve kendilerini geri plana attırmak istemeyen corinth ve özellikle sparta'nın, birliğin diğer parçalarını kışkırtması ve onlara önderlik etmesiyle meydana gelen savaşlardır.
hesabın var mı? giriş yap