• güzel, etkileyici, etkilemek için kıza ilk buluşmada izletilebilecek film.
  • gerçekten etkileyici, farklı bir film.

    (bkz: #33026843)
  • kitabını okuduktan sonra izlediğim için haliyle beni tatmin edememiş filmdir. ama kesinlikle başarısız değil. konusu "koku" olan bir kitabı filme çevirmek feci zor olsa gerek. kitapta kelimelerle tasvirlerle koku çok başarılı anlatılmış. ama filmde o betimlemeleri okuyamıyoruz ve doğal olarak bir şeyler eksik gibi geliyor. sanki kitaptaki bazı olayları atlamışlar gibi duruyor ama dikkat edince atlanmış pek bir şey de yok aslında. oyunculuklar ise mükemmel. oyuncu seçimini de iyi yapmışlar. mesela kızıl saçlı kız kafamda hayal ettigim degildi tabii ama gerçekten de anlatılan kadar güzeldi. izlenmesi gereken filmlerden.
  • patrick suskind'in kitabından sinemaya uyarlanan, yönetmenliğini tom tykwer' in yaptığı, oyuncu kadrosunu ben whishaw, dustin hoffman, alan rickman, rachel hurd-wood ve gonzalo cunill' in oluşturduğu, 2006- almanya, fransa ve ispanya ortak yapımı olan 147 dk'lık drama - gerilim türündeki film.

    --- spoiler ---

    18. yüzyıl fransa'sında kokuya inanılmaz duyarlı olarak doğan jean baptiste grenouille *, kötü kokuların hakim olduğu bir balık pazarında istenmeyen çocuk olarak dünyaya gelir ve çocukluğu hep sahip değiştirmekle geçer. yetişkin bir genç olduğunda paris'te bir derici ustasına köle olarak satılır. bir gün kokusu da en az kendisi kadar güzel olan bir kadının istemeden ölümüne sebep olur. kadının ölümünden ziyade artık onun kokusunu hiç duyumsayamacağı için üzülür ve o andan itibaren kokuyu nasıl saklayabileceğiniöğrenme arzusuyla yaşar. kokuyu saklama yöntemini öğretmesi için bir parfümcünün yanında çalışmaya başlar. -bir gün parfümcünün anlattığı bir efsane, ileriki zamanlarda işleyeceği cinayetlerin kaynağını oluşturur- parfümcüden daha fazla bir şey öğrenemeyeceğini anladığında, daha çok bilgi sahibi olabilmek için oradan ayrılır. yolculuğu sırasında kendi kokusunun olmadığını ve bu yüzden insanların ona yakınlık duymadığını farkeder. bunun üzerine kendi kokusunu yapmak için işe koyulur. kurbanlarını birbirinden güzel kızlardan seçen grenouille, seri cinayetler işler ve istediği parfüme ulaşır. işlediği cinayetlerin bedelini idam edilerek ödeyecekken bir mucize gerçekleşir ve her şey bir anda değişir.. * *
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    parfümcünün, jean baptiste grenouille' ye anlattığı efsane:
    mısır tanrısı firavun' un mezarı bulundugunda yayılan parfum kokusu ile bütün insanlar ilahi bir etki altına girerler ve bu ilahi parfümün içeriğinin peşine düşerler ve 13 çeşitten oluştuğunu tespit ederler. bu 13'ün çeşidin de sadece 12 çeşidinin ne olduğunu çözebilirler, 13. madde hep sır olarak kalır. işte jean baptiste grenouille de bu 13. maddenin peşine düşer.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    jean baptiste grenouille'nin ayrıldığı her sahibinin başına felaket gelmesi de dikkat çekicidir.
    --- spoiler ---

    farklı yorumlara açık olan film, yer yer sıksa da görsel şölen sunması ve konusunun ilginçliği bakımından izlemeye değerdir. *
  • kitabını okumadım, fakat iyi kötü tarih bilgisi olan bir insan olarak beğendiğim film.birkaç sene oldu izleyeli filmi. fransa'nın devrim öncesi ve esnası kokuşmuşluğu, siyasi sistemdeki çürükler ve risk yönetimi konusundaki zayıflıkları bu filmde çok güzel işlenmişti. kaldırımlardan akan kanlar, hastalığın kol gezdiği sokaklar.. çarpıcı zamanları anlatan etkileyici bir filmdi. tabii senaryo apayrı güzellikte.
  • en sonuncusu az önce olmak üzere defalarca kez izlediğim muhteşem film.

    --- spoiler ---

    iyi film hoş film de şu güzelliğe nasıl kıyarsınız orospu çocukları. jean-baptiste grenouille kıza* uyurken arkasından yaklaşır, tam tokmağı vuracakken kız elemana yüzünü döner ve eleman bir an duraksar. işte bu sahneyi her izlediğimde ''sonunda vicdana geldi kahpenin artığı'' diye içimden geçiririm, umut ederim. ama sonuç hep hüsran. toplu pompa olayından sonra da en başta öldürdüğü çilli karıyı hayal edip ağlar kabilesini siktiğimin şekilsizi. ben ise güzeller güzeli laura'mın yasını tutarım.

    --- spoiler ---
  • filmi birkaç gün önce izledim. baya etkilenmiş olmalıyım ki dün gece rüyamda kendi parfümümü yaptım. hem de nasıl uğraşıyorum. bir de benim de peşimde insanlar vardı. hep kovaladılar falan. kimseyi öldürmüyorum, sadece kendi kokumu parfüm yapıyorum diye anlatmaya çalışıyordum peşimdekilere.
  • patrick süskind'in sıradışı romanı koku'nun tom tykwer tarafından gerçekleştirilen sinema uyarlaması.

    yıllar önce okunan bir kitabın filmini izlemek güzel oldu çünkü kitabın sınırlarından çıkıp filme odaklanmak daha kolay oluyor.
    konuya sadık kalınarak, yerinde ve muhteşem müzikler kullanılarak, oyunculuk kalitesiyle de buram buram sanat kokan finaliyle de çok iyi bir iş çıkarılmış ortaya.
    grenouille'nin kızıl saçlı beyaz tenli genç ve güzel kadınları tercihine birebir uyulmus.
    filmin sonunda kitapta olduğu gibi avrupa kiliselerinin hristiyanligi sömürmeleri, dini kullanıp insanların cezalarını tanrı adına kesmeleri ve nihayetinde karaladiklari o günahları hiç düşünmeden kendilerinin yapmaları, halkın acıyı izleme noktasındaki iğrenç iştahı muhteşem bir şekilde eleştiriliyor.
    ben whishaw grenouille'e göre fazlasıyla yakışıklı. kitapta silik ve çirkindi muhabbetine girmeyecegim. sinemada yönetmenin kaleminin farklılığını görmek hoşuma gider. lakin bu çocuk hakikaten fazla güzel.

    ben whishaw için ve özellikle o muhteşem final için tekrar izlenir. rönesans tablolarını müzik eşliğinde izlemek gibi.

    son not: insanı insanın hafızasında unutulmaz kılan kokudur gerçekten.
  • martin scorcese ve stanley kubrick gibi isimler tarafından filmi yapılamaz olarak değerlendirilse de; tom tykwer ın bu tezi çürütmesiyle izleyiciyle buluşan film.

    dikkat spolyer cikabilir

    patrick suskind in mükemmel ötesi koku isimli kitabını okuyanların " nasıl ya bu kitabın filmi yapılamaz ki !" diye izlemeden önyargıya kapılacağı bir filmdir bu . çünkü kitapta olayların büyük bir yüzdesi 3. kişi tarafından anlatılmaktadır ve filmi çekilecek bir kitap için pek az diyalog içerir. ayrıca, kitaptaki baş karakter jean baptiste grenouille 5 yaşından sonra konuşmayı, doğar doğmaz ise derinlemesine koklamayı öğrenmiştir ve olayların başı ve ortasının solu koku; ortanın sağı ve sonu ise cinayet ve lanetli ölümlerle örülmüştür. yani kitaptaki olay örgüsü ve anlatım bire bir filme uygulansa, film 20 dakikadan sonra izlenilmez, sıkıcı bir hal alır. bu yüzden film; yapımcıları da, filmin başlangıcına, aslında kitabın final bölümüne denk gelen bir sahneyi ekleyerek merak uyandırmaya çalışmışlar ve seyircilere "sıksa bile sonuna kadar izlenecek" diye dikte etmişlerdir. aslında filmin isminde de kitabı okumayanlar için cazibe katmak maksadıyla, "story of a murderer" ibaresi eklenmiştir. kitapta olup filmde olmayan ya da filmde olup kitapta olmayan şeyleri ve aklıma gelen detayları başlıklandırmak gerekirse;

    * grenouille doğduğunda hiç kokusu yoktur ve bebekliğinde kaldığı yetimhanede bu bilinmekte ve kendisinden sakınılmaktadır. ancak filmde, grenouille ancak kendisini mağarada inzivaya çektiğinde kokusunun olmadığını fark etmektedir.

    * grenouille mağara yaşımdan sıkılıp kente döndüğünde kendisini bir bilim adamı bulur ve üzerinde çalıştığı bir formülü, gre. (artık grenouille yerine bunu kullanacağım) üzerinde deneyip kendisini bilim çevrelerine kanıtlamak ister. gre. de bu süre zarfında kendine iyi bakıldığı için şartları kabul eder ve formül işe yarıyormuş gibi rol yapar. romanın aynı bölümü içerisinde, çiçek koularının yanı sıra kedi dışkısı vb. kötü kokuları da ekleyerek bir insan kokusu elde eder ve bir süre bu kokuyu kullanır.

    * finaldeki toplu orgazm sahnesinde din adamı da gaza gelip, önüne çıkan bir kadınla sevişmiştir. nedense ben bunun kitapta olduğunu hatırlamıyorum ve filmde yer alan sahneyle ilgili vatikan'dan duyuru yapılmamış olması da ilginç.

    * gre. kitapta son avını öldürürken kızın kaldığı odaya pencereden merdivenle girmişti. filmde ise handan içeriye elini kolunu sallayarak giriyor ve kızın babasının odasından aldığı anahtarla kapıyı rahatça açıyor.

    * insanların kokusunu çıkarmak için kullandığı yağlama-beze sarma yöntemini nasıl bulduğu filmde gösterilmemiş. oysaki ustaki filmin ilk yarısında her kokuyu elde edemezsin dediğinde yatalak olmuştu. bu bence verilmesi gereken bir detaydı.

    spolyerin bittigi an

    ustalara saygi kusagi
    yukarıdaki yermelerden sonra şimdi de beni şaşırtan ve mutlu eden detaylardan bahsetmek isterim.

    * filmin başındaki gre. nin doğum sahnesi, doğum sırasında balık pazarında yaratılan ortam ve diğer bebekli sahneler mükemmeldi, kitapta hayal edilenden daha iyi verilmişti.

    * dustin hoffman ı uzun zaman sonra bir filmde görmek nasip oldu. filmden önce yönetmen kim, oyuncular kim diye bakmayıp doğrudan olaya nüfuz ettiğimden, kendisini görünce dustin hoffman değil mi lan konulu kısa bir tartışma yaşandı dahil olduğum birkaç kişilik seyirci ortamında ki, peruğu çıkarınca hipotez gerçeğe dönüştü.

    * filmin sonunda, kitabın en vurucu yeri olan bir toplu orgazm sahnesi vardı ki, bu itiraf.com daki yalan da olsa erekte eden seks hikayelerine benzeyen bir sahneydi. filmin başından itibaren "acaba nasıl çektiler" diye merak ettiğim sahne titreyip kendime gelmeme neden oldu. bende de şu lüle lüle fransız peruklarından olsun, yönetmenin önünde çıkarıp, saygıyla reverans eyleyeyim istedim. 800'den fazla figüranın yer aldığı bu sahne, efendime kibarca söyleyeyim; ne bir vagina ne de bir penis göstermeden kameraya alınmıştı.

    ustalara saygi kusaginin sonundaki altin sandigi

    uzun lafın kısası önce filmi görün sonra da, okumadıysanız kitabı okuyun. çünkü tersi bir durum, insanın film boyunca kasılmasına ve filmdeki eksiklikleri arayıp işin özünden sapmasına neden oluyor.
hesabın var mı? giriş yap