• yukarı vranofca için türkü” anlamına gelen, sözü ve müziği vaska ilieva’ya ait bir makedon türküsüdür. yukarı vranofca, makedonya’nın tito veles şehrine bağlı, başkent üsküp’e oldukça yakın, küçük bir dağ köyüdür. 1955 / 60 yılları arasında türkiye’ye doğru yaşanan göç dalgası sırasında bu köyün nüfusunu oluşturan müslüman makedon halkının hemen hepsi ülkelerini terk etmek zorunda kalıp türkiye’ye gelmişlerdir. türkü bu halkın hikayesini anlatmaktadır. ve fakat aslında bu hikaye, tüm göçmenlerin ortak hikayesidir.

    tamo daleko vo veleşno, vo veleşno gorno vranovci
    tamu je vardar teşko si teçe
    tamo je naşa zemja rodena
    tamo je naşa zemja rodena tamo je naşa makedonija

    uzakta veles’ te, gorno vranovci
    orada vardar ağır akar
    orada bizim vatanımız doğmuştur
    orada bizim vatanımız doğmuştur; oradadır bizim makedonya’mız

    [ vardar ırmağının, makedonya içindeki şanlı gezintisi sırasında gostivar ve üsküp şehirlerinden sonra uğradığı üçüncü önemli kenttir tito veles... veles’in tam ortasından kıvrılıp akar nehir... bu nehrin kenarına kurulmuş şehrin mezkur köyü, ikinci dünya savaşı sırasında tito partizanlarına karargâh olmuştur. şimdilerde müze olarak kullanılan komünist parti merkez komitasının konakladığı evler bu köydedir ve sosyalist yugoslavya’nın hassas dengeleri bu evlerde oluşturulmuştur. ayrıca makedonca dilinde yayımlanan ilk resmi gazete olma vasfını taşıyan nova makedonija*, yine bu köyde partizanlar tarafından basılmıştır. işte bu yüzden “burada doğmuş bizim vatan” der türkü… ]

    [nakarat:]
    sudbina bila daja ostavime naşata zemja şto me rodila
    se razdelivme so solzi pojdovme od zal za naşa makedonija

    kaderdi ayrılmamız bizi doğuran vatandan
    dağıldık gözyaşıyla hüzünle gittik makedonya’mızdan

    [ tito’nun hassas dengesinin pek çabuk bozulması, faşizmin körüklediği savaş rüzgarlarının halk arasında yeniden esmesi, ülke içindeki müslüman nüfusun giderek yoksullaşması / mutsuzlaşması, vranofça köylülerinin vatanlarını terk etmelerine sebep olmuştur. tüm anılar arda atılıp yeni dünyanın peşinde hayata tutunmaya çalışılmıştır.]

    otidovme vo turska zemja turski ne znajevme da zborime
    i ne znajevme kade pojdovme ka kupilsi iz gubeni
    ka kupilsi izgubeni od svojte majki şto gi rodila

    türk vatanına gittik türkçe bilmiyorduk
    ve bilmiyorduk nereye gittiğimizi civcivler gibi şaşkındık
    civcivler gibi şaşkındı annelerin çocukları

    [ müslüman vasfı, osmanlı emanetçisi olarak addedilmesi nedenleriyle türkiye cumhuriyeti kurulacak yeni hayatın toprağı olarak seçilmiştir. ülkelerinden kopan torbeşler, tek kelime türkçe bilmemelerinden ve mallarının çoğunu yugoslavya sınırları içinde bırakıp gelmek zorunda kaldıklarından, umutla gelinen bu yeni ülkede hayatın başka gerçeklerine toslanmıştır. bu kez savaşta muhatap hayatın ta kendisidir. ]

    - nakarat -

    pa sudbina naş ne od nese vo daleçna germanija
    tamu otidovme germanski ne znajvme
    germanski ne zborvavme i nikoj nemavme
    tamu sa prvu pari is peçalivme vo turska kuki da naprajime

    tekrar kader bizden olmayandan yana, daha da uzağa, almanya’ya
    oraya gittik almanca bilmiyorduk
    almanca konuşamıyorduk ve kimsemiz yoktu
    orada ilk önce türkiye’de ev yapmak için para kazandık

    [bir kaderden bir kadere giden hayat mücadelesi, göç... gerçekten de göç, müslüman makedonların kaderi olmalı… türkiye’deki hayat kavgasında galip safha geçmek niyetiyle ailenin büyükleri bu kez çok daha uzak ve çok daha başka bir memlekete almanya’ya gitmek zorunda kalırlar; para kazanmak için… ülke hasretinin yanına eş, çocuk, anne, baba hasretini de ekler göçmenler… almanya’dan gelecek haberleri bekleyenler ise evlatsızlık, babasızlık sınavındadırlar. hemen her torbeş’in hayatında muhakkak bir acı almanya hatırası bulunmaktadır. ]

    naşite deca tri jazika zborvat germanski-turski i makedonski
    makedonski komi na uçija od svojte majki i tetovsi
    od svojte babi i dedovsi şo se rodija vo makedonija

    bizim çocuklarımız 3 dil konuşuyorlar almanca - türkçe ve makedonca
    makedonca’yı onlara kim öğreti. bütün anneler ve babalar
    bütün nineler ve dedeler… çünkü onlar makedonya’da doğdu...

    [ makedon şair blaje koneski, “ her şey önceden belirlenmiş. biz yürüyüp gidiyoruz; oysa ki toprak yerinde kalakalıyor.” der. yerinde kalan o toprağın kokusu hiçbir torbeş’in burnundan eksik olmamıştır. eksiye nazaran seyrelmiş olsa da torbeşler kültürlerine sıkı sıkıya bağlıdır ve bu bağlılıklarını sosyal hayatın belli safhalarına yansıtırlar. çünkü o topraklar üzerinde yaşanmamış seneler vardır. o topraklar üzerinde arda atılmış fatihasız mezar taşları bulunmaktadır. çünkü ninelerimiz ve dedelerimiz o topraklarda doğmuştur.]

    http://www.youtube.com/watch?v=mcitnafwae0
  • ismini bilmeden yıllardır ara ara duyduğum bir türküydü. yukarıdaki entry'i okuyunca resmen şok oldum.

    resmen bizim köyümüzü, biz torbeşleri, yaşanılan zorlukları anlatıyormuş. kendi kültürüm hakkında neden bu kadar az bilgiye sahip oldum bugüne kadar ? kendime kızıyorum şu an. sanırım anneden ve babadan makedonca öğrenmeye başlamanın vakti geldi.
hesabın var mı? giriş yap