• yalnızız, dokuzuncu hariciye koğuşu ve matmazel noraliya'nın koltuğu üçlüsüne bayıldığım enfes yazar. iyi ki bu topraklarda doğdun. bir yerlerden görüyorsan seni çok seviyoruz.
  • içimizdeki şeytan romanında ismet şerif adıyla sembolleştirilerek anlatılmıştır. sabahattin ali'nin bakış açısıyla pek tabii.

    dokuzuncu hariciye koğuşu romanı çok başarılı bir otobiyografik romanıdır, en büyük özelliği romanlarında kadın karakterleri affetmemesidir. fatih-harbiye'de neriman'ı yerden yere vurur.
  • cingöz recai
  • türk edebiyatının önemli romancılarından olan peyami safa düzenli bir eğitim görememiştir .13yaşında hayata atılmak zorunda kalan yazarımız kendi kendisini geliştirmiş ve hayatını yazıları ile kazanmıştır .
    fransızcayı ,fransızca gramer kitabı yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir. 43 yıl hiç durmadan yazmıştır
  • bir tereddüdün romanını okudum. iyi hoş kitap, diyecek pek bir lafım yok ama finalde çözümü bir şekilde kendi ideolojisine bağlaması romanın tüm havasını, tüm gerçekliğini alıp götürdü. bir yere kadar çok güzel giden bir kitap bir anda propaganda eserine dönüştü. ha kendi görüşlerini tabi ki savunacak ama bu kitapta maalesef çok yapay ve çiğ duruyordu.
  • berna moran amcasının* torunudur.
  • dokuzuncu hariciye koğuşu, iki öksüz arkadaş, amerika'da bir türk çocuğu küçükken okuduğum eserleriydi. bundan 10 yıl önce yalnızız'ı okumuştum. tekrar okumak geldi içimden, iyi ki okumuşum. son yarısı birçok kitaba bedel.

    peyami safa, özellikle son romanlarında -biz insanlar ve yalnızız- ruhun maddeden daha önemli olduğunun altını çiziyor ve sıkça felsefik dayanaklara başvuruyor. karakterlerin fikirleri yansıtma biçimi, akıcılık ve kurgudaki bütünlük kusursuz. bu ustalığa ana dilimizde eşlik edebilmek büyük şans derim.
  • mithat cemal kuntay'da gördüğüm karakter analizi peyami safa'da daha bir can yakıcıdır.

    "yüzünde, müşterek bir rüya anının dalgınlık izleri yerine, ağır düşüncelerden gelen bir dehşet intibaı var."
  • kendi ismiyle yazdığı ama hiç kitaplaşmamış bir tefrikası bulunmuş.
  • cahit sıtkı'ya kendisi hakkında şöyle söylemiş.
    "benim şuurum bir facia atmosferi içinde doğdu. ben iki yaşımda iken babam ve kardeşim on ay içinde öldü. kısa bir fasıla ile hem kocasını hem çocuğunu kaybeden bir kadının hıçkırıkları arasında kendimi bulmaya başladım .belki bütün eserlerimi dolduran bir facia beklemek vehmi ve yaklaşan her ayak sesinde bir tehlike sezmek korkusu böyle bir başlangıcın neticesidir. "

    büyük kayıplar yaşamış ve hayatı boyunca da kayıp vermeye devam etmiş birinden başka nasıl yazmasını bekleyebiliriz ki .ayrıca çok zengin bir iç yapısı var yazarın. şimdiye kadar okumadigim için üzgünüm: (
hesabın var mı? giriş yap