• yayın yönetmeni berran tözer'in sözleriyle: "picus'un tek bir amacı var: kitabı endüstriye taşıyacak yollardan biri olmak" açıksözlülüğü için kendisine teşekkür ediyorum. ilk sayıya baktığımızda kitabı endüstri olarak düşünmemizi sağlayan insanların yarısının dergiye dahil edildiğini görüyoruz. diğer yarısı da bir sonraki sayıda devreye girer artık. işin tuhafı aynı isimleri milliyet sanat türü diğer sektör dergilerinde de görüyoruz. bu kısıtlılık nedendir acaba?endüstri dediğimiz şey tanıtım, reklamcılık olduğu kadar üretimdir de, nerede bu endüstrinin üretimi? picus, sanırım bu soruyla ilgilenmeyecek. çünkü derginin yazı kurulu yok, tek bir editörü var yalnızca. yani işin edebiyat, kültür üretimi ile ilgili bir editör var bir de yayın yönetmeni ama derginin 3 reklamcısı var. kitabın endüstriye dönüşmesi de budur zaten: bir bok üretmeden bol bol tanıtmak.sağolun ben almıyayım.
  • piyasadaki onca gaydırıgubbak dergi haaaalaa utanmadan arlanmadan yayın hayatına devam ederken, bu ay "buraya kadarmış" diyen dergi. içimde bir yerleri sızım sızım sızlatıyor ya hadi bakalım, hayırlısı.

    cosmopolitanlara elelelere ve daha binlercesine 5+ ytl bayılanlara selam ederim.
  • bu ayki sayinin 56. sayfasında $ukela butonu aradım. hayirlisi.
  • veda etmesinin ardından 2 yıl geçse de hala çok özlenen dergidir.

    edit: *
  • aralik 2004 sayisinda 5 tam sayfa ek$i sozluk'e ayirmi$ olan kultur, sanat ve edebiyat dergisi.. ssg ile yapilmi$ geni$ ve ba$arili bir roportajin yanisira re$at cali$lar'in da sozluk hakkindaki ki$isel goru$lerine yer veriliyor.. peki neler soylemi$ cali$lar, kisaca bir bakalim:

    "ek$i sozluk'un politik egilimini anlamak guc. zaman zaman sosyalist, zaman zaman anar$ist, zaman zaman liberal, zaman zaman sag ve solun ortasinda, zaman zaman apolitik bir tat geliyor agziniza sozlukteki goru$ler bulamacindan. herhalde en baskin olan egilimler sosyalizm, anar$izm ve liberalizm...

    ... tipik ek$i sozluk uyesinin profilini cikartabiliyoruz: modern, kentli, yabanci dil bilen, alayci, yenilikci fikirleri ve yenilikci bir imaji olsa da, gundelik hayatta sosyalle$meyi ba$aramadigi icin bu acigini sanal bir platformda kapatmaya cali$an genc insanlar. ama muhafazakar bir egilim de yok degil sozluk'te. fakat bu modern ve muhafazakar yazilari yazanlar her zaman farkli yazarlara ait olmuyor. sanki kolektif bir beyin var...

    ... cekingen, sakin ve iyi egitimli ama icten ice ofkeli ve bikkin gencler, ek$i sozluk'te olu$turduklari "alter ego" uzerinden bir tur "bickin-ironik-lumpen entelektuellik" pozuna burunerek hayatlarina renk katmaya, iclerindeki saldirganlik ve ego egilimlerine ya$am alani yaratmaya, hayallerindeki "ben"'i ya$atmaya cali$iyorlar. bu insanlarin gercek hayatta, bickin-ironik-lumpen-entelektuel dili sitedekinin yarisi kadar bile kullandiklarina inanmak pek mumkun degil...

    ... sozluk uyeleri herkesin anlamadigi, herkesin kabul edilmedigi, ozel ve "secilmi$" bir grubun uyesi olmanin doyumunu olaganustu ya$iyorlar...

    ... ek$i sozluk'un icinde bulundugu belki de en buyuk tehlike, site uyeliginin butunuyle bir sosyal statuye donu$mesi ve sosyal statuden duyulan tatminin sitenin icerdigi diger butun hazlari ikinci plana itmesi. bu da sanirim, bu yaratici platformun kli$e tarafi..."
  • epsilon yayıncılık tarafından çıkartılan yeni doğmuş dergi...necati sonmez, naim dilmener, nazli erayın yazılar yazdığı bi nevi kültür-sanat dergisi...
  • temmuz 2005 (yani şu an piyasada olan) sayısında, alev alatlı ile yapılan harika bir röportaja yer veren güzel, kaliteli dergi... ilk kez özel hayatını ve kişisel fotoğraf albümünü açtığı bu röportajda alatlı, doğan hızlan ve hilmi yavuz'a fena halde geçirmiş, onları cahil olmak ve yapıştıkları iktidar koltuklarından olmamak için kendilerini klonlamakla itham etmiştir... alınıp okunası ve görülesidir...
  • türkiye'deki edebiyatın her öğesinde gittikçe daha fazla hissedilen "pulp"a özlemin son halkası. tasarımından biçemine, editörün önsözünden içindekilere kadar her yanına işlemiş bir sığlık mevcut.
    baktıkça eski kitaplık dergisini yad eder oldum.

    bakınız bu durumu belli ki kulağa ilginç geldiği için yapılan murathan mungan-ümit karan röportajında nasıl gözlemliyoruz:

    mm: başarıyı nasıl yaşıyorsun?
    ük: çok güzel yaşıyorum...
    mm: peki başarısızlığı nasıl yaşıyorsun?
    ük: kötü yaşıyorum.

    ...
  • açıkçası dergiden şu an elimdeki the narrative of arthur gordon pym of nantucket kitabına bakarken haberim oldu. hangi çılgın edgar allan poe'nun tek "romanını" okurlara armağan edecekmiş şaşarım, şaştım da. etmiş çünkü. kimse de yazmamış. ithaki'nin dost körpe çevirisi olan versiyonu hem de.
  • negzel dergiydi, kitap verirdi, röportaçlar olurdu, ebediydi, evimin direğiydi....

    (bkz: entrynin sonuna doğru avamlaşmak)
hesabın var mı? giriş yap