• öncelikle ırkçılığın her türlüsüne karşı olduğumu belirtmek istiyorum. yalnız bu olayda hakem heyetinin haksız bir şekilde itham edildiğini düşünüyorum. diyebilirsiniz ki kardeşim sana mı kaldı elin rumen'ini* savunmak? orası da doğru; ama doğru bildiğimi de söylemeden edemiyorum. böyle de pis bir huyum var.

    herkesin tepkisini çekmeyi ve ırkçı olarak yaftalanmayı da göze alarak yaşananları neden saçma bulduğumu söyleyeyim.

    olayda başakşehir yardımcı antrenörü pierre webo saha kenarında kural ihlali yapıyor. dördüncü hakem de, orta hakeme pierre webo'nun hareketlerinin tahammül edilemez olduğu ve gidip ona kırmızı kart vermesi gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. bunu ifade ederken rumence konuşuyor ve pierre webo'yu tarif etmek, saha kenarında bulunan diğer görevlilerden ayırt edilmesini sağlamak için "siyah" olana kırmızı kart ver, diyor.

    burada bütün sıkıntı ve yanlış anlama rumencede siyah anlamına gelen "negru" sözcüğünün ingilizcede tarihte yaşanmış olan acı olaylardan ötürü zamanla ırkçılık manası kazanan "negro" sözcüğüne ses bakımından benziyor olması. (etimolojik açıdan aslında iki kelime de aynı kökenden gelmektedir; ancak bugün kazandıkları anlamlar bakımından çok farklı yerdedirler.)

    pierre webo hakemin yaptığı konuşmanın hiçbir kelimesini anlamamakla birlikte bir kelime kendisine tanıdık geliyor. işte ırkçılık konusunda herkesin hassas olduğu o kelime "negro". bu kelimeyi duyan, daha doğrusu bu kelimeyi duyduğunu sanan webo tepkili bir şekilde, yüksek sesle hakeme defalarca aynı soruyu soruyor: "why you say negro?"

    aslında hakem "negro" falan demedi. ırkçılık yapmaya da çalışmadı. adamcağız sadece siyah olan birini tarif etmek için, ona kendi dilinde siyah dedi. işte bütün olan biten bu ve bu nedenle maç iptal oldu, hakemler görevlerinden alındı ve bütün dünyadan tepkiler yağdı.

    ben burada tepki gösterilecek bir şey göremiyorum. bir kere "negro" kelimesinin ırkçılık manasına gelmesi tamamen amerika'da yaşanan ırkçı uygulamalar sebebiyledir. başlangıçta negro kelimesinin de böyle bir anlamı yoktu. kelime böyle bir anlam kazandıktan sonra amerikalı zencilerde bu kelimeye karşı bir tepki oluştu ve bize negro demeyin, demeye başladılar ve kendilerini black, yani siyah olarak ifade etmeye başladılar ve kendilerine de böyle denmesini talep ettiler. yakın zamanda amerika'da george floyd'un öldürülmesi olayında milyonlar sokaklara dökülüp "black lives matter" diye slogan attılar. kimse de o zaman neden black diyorsunuz diye tepki göstermedi. demek ki siyah insanlara "siyah" deniyormuş. bundan daha doğal ne olabilir ki?

    o halde maçın hakeminin siyahi birini tarif etmek için siyah kelimesini kullanmasında ne gibi bir anormallik var?

    diyeceğim o ki bazı konularda mevcut olan aşırı hassasiyetlerden ötürü bazen toplumsal bir refleksle haksız, gereksiz ve saçma tepkiler gösterebiliyoruz. bence bu olayda yaşananlar da bu duruma güzel bir örnek teşkil ediyor.

    edit: bir yazar arkadaşımız demiş ki: "bir insanı ten rengiyle tarif etmek ırkçılıktır." maalesef buna hiç katılmıyorum. ben de beyaz tenli ve sarışın biriyim ve bu durumda hayatım boyunca hep ırkçılığa maruz kalmışım. adımı bilmeyenler bir grup içerisinde beni ifade etmek için hep sarışın olan demişlerdir. hatta adımı bilmeyen büyüklerim, öğretmenlerim falan beni "sarı" diye çağırırlardı. bunda ne var? bunun neresi ırkçılık? kaldı ki kendilerine "siyah" denmesini isteyen zaten siyahiler. asıl saçmalık da buna tepki gösterilmesi. yahu obama başkan olduğunda amerika'nın ilk siyahi başkanı denmedi mi? denzel washington oscar ödülünü aldığında siyahi aktör olarak sunulmadı mı? yani siyah demek ayıpsa ayıbın bu derecesine ne demeli?

    edit 2: tam da tahmin ettiğim üzere hemen ırkçı olduğuma dair mesajlar almaya başladım. oysa ben insanları sadece ikiye ayırırım: iyi insanlar ve kötü insanlar hepsi bu. 2008-2012 yılları arasında isveçli bir kız arkadaşım olmuştu. aslen kenyalı idi, hani şu belgesellerde gördüğümüz masai mara kabilesinden. yanaklarında kabile işaretleri vardı. ben o kız için bütün toplumun garip tepkilerini göğüslemiş; hatta ailemi karşıma almıştım. o yüzden bu söylediklerinize yalnızca gülüyorum.

    edit 3: amerikan kültürü dünyaya o kadar egemen olmuş, o denli iliklerimize işlemiş ki adamların yaptığı ırkçılığı bile üstlenmeye çalışır hale gelmişiz. ingilizce dünyadaki tek dil, amerikan kültürü tek kültür herhalde ki adamların ırkçılığını bile ithal etmeye ve kendi kültürümüz içine oturtmaya çalışıyoruz. yok kardeşim bizde böyle bir ırkçılık yok. ben siyaha da siyah derim, zenciye de zenci derim. benim kültürümde bu kelimelerin böyle bir çağrışımı yok. belli ki rumenin dilinde de yok. ne yani ingilizcede böyle bir hassasiyet var diye bütün dünya milletleri dillerini buna göre mi düzenlesin? bir insan siyahsa siyahtır, sarışınsa sarışındır, çekik gözlüyse çekik gözlüdür. yani ne yapalım, bunu görmemiş gibi mi yapalım? olur olmaz her şeye duyar kasma olayı gerçekten komik olacak derecede absürt bir duruma dönüştü.

    edit 4: biliyorum çok fazla oldu; ama hep aynı görüşü dile getiren mesajlar alınca açıklama yapma gereği duyuyor insan. neymiş efendim uluslar arası arenada maç yönetiyorsan ingilizce konuşmak zorundaymışsın. maçın hakemleri neden aynı dili konuşan kişilerden seçilmiş acaba? cüneyt çakır'ın yönettiği maçlara bir bakın isterseniz; daha doğrusu cüneyt çakır "ve ekibi"nin yönettiği maçlara... hakemler maçın gidişatına göre ani karar almak zorunda oldukları için kendi ana dillerinde konuşup anlaşırlar. o esnada kimse yabancı dil kullanmaktan kaynaklanacak iletişim problemleri ile uğraşmak istemez. ingilizce ortak anlaşma dilidir ve hakemler futbolcular ve teknik ekiple konuştuklarında ingilizce kullanırlar, kendi aralarındaki konuşmalarda değil. nitekim kırmızı kart gibi son derece kritik bir karar söz konusu olduğunda hemen o an müdahale etmek gerektiği için hakemlerin kendi aralarında bu durumu kendi ana dilllerinde konuşmaları kadar doğal bir şey yok. mesela havacılıkta da durum böyledir. normal hallerde ingilizce konuşulur; ancak ani karar almaları gereken durumlarda pilotlar hemen kendi ana dillerinde iletişime geçerler. çünkü o esnada sürecin yönetilmesi her şeyden daha önemlidir.

    edit 5: bu son edit de gerek entry'leri gerekse mesajları yoluyla bana hakaret ve küfürlerini ileten sevgili yazarlara gelsin. türkiye'de neden düşünce üretilmiyor, neden bu topraklarda felsefe yok, neden bizden de bir filozof çıkmıyor sorularının cevabı sizlersiniz. çünkü bu koşullarda bir tartışmayı, fikir alışverişini sağlıklı bir şekilde yürütmenin imkanı yok. sizlerin bir fikri yok; çünkü o fikre temel oluşturacak bir bilgi birikiminiz yok. bu nedenle günün modası ne ise o akıntıya kapılıp yalnızca bağırıyorsunuz. sizler kulaklarınızla öğreniyor, ağzınızla düşünüyorsunuz. bu nedenle kulağınıza neyi üflerlerse ağzınızdan onu bağırıyorsunuz. oysa ben bu kulaklara göre ağız değilim

    ayrıca bana sığır diyen arkadaşım. sen bir hayvanın adını hakaret amaçlı bir küfür gibi kullanma cüretini nasıl kendinde bulabiliyorsun? bu yaptığın hayvan istismarıdır. sen bir hayvan istismarcısısın!
  • kesinlikle saçmalıktır. linç kültürünün, bilip bilmeden ve sorgulamadan, karşı tarafı dinlemeden asıp kesme kültürünün küresel seviyede geldiği noktayı korkunç bir şekilde gördük.

    öyle bir muamele yaptılar ki hakeme sanki stad hoparlöründen "tüm zencileri sikeyim"diye bağırdı adam. çok yazık oldu. umarım böyle boktan bir sebepten, bir yanlış anlaşılmadan hakemlik kariyeri bitmez.
  • bu olay zencilerde bulunan aşağılık kompleksinin bir sonucudur. sürekli mağdur olduklari için artık agızdan cıkan her kelimeyi kendilerine hakaret olarak algıliyorlar
  • gerçekten de mevcut olan saçmalık. "şu sarışın arkadaş" ifadesinden hiçbir farkı olmayan bir tarif şekli için boşu boşuna ortalığı velveleye verdiler. umarım hakemin kariyeri bitmez, ekmek kapısıyla oynanmaz.

    aşağılayıcı bir tavırla yapmadığın sürece birini ten rengine göre tarif etmek de ırkçılık değildir. hiç mi amerikan medyasına ait bir şeyi takip etmediniz? "şu bölgede yaşayanların yüzde bilmem kaçı siyahi, ilk defa bilmem ne meclisi başkanı siyahi biri seçildi" diye bir sürü ifade görürsünüz ve black kelimesini kullanırlar.

    e adamın dilinde black "negru" anlamına geliyorsa ne yapsın amk? amerikan kültürünün müptelası adamlar gelmiş buraya "e demesin ağbie negro kelimesine benziyosa" diyor. oldu olacak dünyada bütün ülkeler resmi dilini ingilizce yapsın da hepimiz rahatlayalım, nasıl fikir?

    neymiş, webo beyaz olsa "şu beyaz adam" der miymiş? webo bir grup siyahinin arasındaki tek beyaz olsa derdi evet. bu tam tersi durumda da "siyah olan" diyor haliyle.

    hakem kesinlikle kusursuz demiyorum. webo'yu tanımamasına, adını öğrenmeye çalışmamasına ve tarif şekline dense dense işgüzarlık denebilir. sarışın birini "şu sarı oğlan" diye tarif etse de aynı. avrupa'nın kulüpler bazında en büyük futbol organizasyonunda kahvedeki dayı gibi tarif etme birini bir zahmet.

    ancak olayın kötü niyetli ırkçılıkla uzaktan yakından alakası yok.

    (bkz: linç kültürü)
  • haklı tespittir.

    bu kadar ön yargılı olmamak lazım. hakem sadece birini tarif etti, - hangisine kırmızı akrt vereyim, - sarışın olana, kızıl saçlıya, siyahi olana...durum aslında bundan ibaret,
  • aslında olay çok basit.

    4. hakemin siyah tenli olduğu bir futbol maçında, 9 tane siyah tenli ve 1 tane beyaz tenli insanın bulunduğu bir yedek kulübesinde, beyaz tenli kişi kural ihlali yapsa, 4. hakem de kural ihlali yapan kişiyi tarif etmek için "beyaz olan" deseydi kıyamet kopacak mıydı? hayır.

    9 tane kıvırcık saçlının 1 tane düz saçlının olduğu bir yedek kulübesinde "düz saçlı olan" dese "saç tipi ayrımcısı" diyebilecek miydik? hayır.

    ten rengi, saç tipi, saç rengi, göz rengi, boy ve daha bilmum özellik; bunlar insanın genetiğinde taşınan ve dış görünüş üzerinde belirleyici etkisi olan şeyler. bu tip bariz, gözle görülür farklılıkları inkar etmenin hiçbir mantıklı tarafı yok, aksine her türlüsünün benimsenip bir sorun teşkil etmediğinin idrak edilmesi lazım. "siyah / beyaz tenim olması, bu özelliğimle tanımlanmamı gerektirmiyor" gibi savunmalar gerçekten komik, kimsenin kimseyi bir özellikle tanımladığı, o özellik üzerinden yargıladığı falan yok - bir yerlerde vardır şüphesiz, ama webo olayında yok. o zaman hiç tanımlamayalım abi kimseyi? kimsenin hiçbir özelliği olmasın? gözünün rengi de olmasın, kulağının şekli de olmasın, cinsiyeti de olmasın, hiçbir şeyi olmasın. hatta bir adım ileri gidip hiçbir objeyi de tarif etmeyelim. ahşap, plastik, işlemeli, fabrika çıkışı tüm sandalyelere "sandalye" diyelim, sandalye ayrımcılığı yapmayalım. oldu mu?

    4. hakem hayatı boyunca muhtemelen bir daha görmeyeceği webo'nun adını soyadını biliyor ya da ezberlemiş olmak zorunda mı? hayır değil. anlaşılır olmak adına en ayırt edici özelliği kullanmıştır basitçe, çok doğal bir olgu. yedek kulübesinde sakalı olan tek kişi webo olsaydı "sakallı olan" derdi belki de. muhtemelen.

    4. hakemin ırkçı olduğu iddası; siyah tenli insanların ten renklerini tanımlayan istisnasız her kelimeye bu tip tepkiler verme sebeplerinin, aslen kendi ten renkleriyle barışık olmadıkları olduğunu idda etmek, kadar mantıklı olabilir ancak.

    tüm dünya ise, duyar kasacağız diye aklını yitirmiş.

    not: ırkçı falan değilim. aksine ırk denen şeye inanmıyorum, hepimiz insanız, bu kadar. ayrıca fenerbahçeliyim ve webo'yu da futbolcu olarak severdim.

    edit: "ingilizce black deseydi sorun olmayacaktı" temalı mesajlar geliyor. "beyaz" kelimesi başka bir dilde bir küfüre tekabül ediyor olsaydı, beyaz yerine ingilizce "white" kelimesini kullanmak zorunda mı hissetmeliydik? bu ne biçim bir çıkarımdır? ayrıca nerdeyse eminim, 4. hakem ingilizce konuşuyor olsaydı ve hangisi sorusuna "black one" deseydi aşağı yukarı aynı yaygara kopabilirdi. ayrıca; zenciler için "n-word"ler her fırsatta mazlum edebiyatı yapma aracı değil ise, ve kullanımından içtenlikleriyle rahatsız oluyorlarsa, sağda solda birbirlerine dünyanın en normal şeyiymiş gibi "whats up my n-word?" demeyi bırakmalılar öncelikle. aynı etimolojik kökendeki kelimelerin normalleşmesinin önüne geçmek için bu tip şovlar yapmaktan daha etkili olacaktır.
  • maalesef bazı noktaların göz ardı edildiği bir tespittir.
    olayın büyümesi ve parisli futbolcuların bile sahayı terk etme sebepleri hakemin hiç bir şekilde özür dilememesi. eğer yanlış anlaşıldıysanız ve ırkçılık yapmadıysanız daha doğrusu ırkçı değilseniz bu tarz bir yanlış anlaşılma durumunda o durumu düzeltmek için adeta yalvarır hale gelir insan.
    peki hakem nasıl davrandı? vücut dili, mimikleri vs. herhangi bir şekilde yanlış anlaşıldığına dair bir tepki verdi mi?
    zaten futbolcuların dakikalarca hakemlerle konuşup yakarışları bu yüzdendi ve hiç bir şekilde anlayış, özür ve durumu düzeltme çabası dahi olmayınca saha terk edildi.
    ki zaten balkan ülkelerinde ırkçılıkla ilgili çok fazla sorun yaşanıyor.

    olayın tamamını göz önünde bulundurunca ırkçı olması kuvvetle muhtemel bir hakemin yaptığı ırkçı söylemdir.
  • ısrarla söylemek istiyorum milyon dolarlık sporculara yapılan/yapıldığı iddia edilen ırkçı hareketler çok üstünde durulacak bir şey değil. yanlış anlaşılmasın ırkçı değilim ama ırkçılığın tillahı reel dünyada fersah fersah yaşanıyor. keşke webo için bir araya gelen dünya, yanı başında yasanan gerçek dünyadaki dezavantajlı kişilere karşı yapılan ırkçılığa böyle tepki verebilse.
  • bu sjw linç kültürü gerizekalılığın türkiyede de bu kadar yoğun olduğunu görmek cidden şaşırttı beni.
    sayın gerizekalılar mal mısınız? ne demek birini tanımlarken ten ren rengi kullanmak ırkçılıktır?
    bir grubun içerisinde birini tarif ediyorsam doğal olarak en farklı özelliğini belirtirim. beyazlar arasındaki zenciyi tarif ediyorsam siyah derim, siyahlar arasında bir beyazı tarif ediyorsam beyaz derim, esmerler arasında bir sarışın varsa sarışın derim, boyu diğerlerinden uzunsa uzun olan derim, takım elbiselilerin arasında kot pantolon giymiş biriyse kot giyen derim, erkeklerin arasında bir kadınsa kadın derim, türbanlıların arasında türbansız biriyse başı açık olan derim ne var lan bunda? gözle görünen bir gerçeği kelimenin gerçek anlamıyla kullanarak anlatıyorsam bunun nesi ırkçılık?

    ülkede zibilyon tane sorun varken, olmayan bir soruna bu kadar duyar kasıp çözüm üretmeye çalışmak cidden mallık. yıllar önce genç, bilgisiz, meraklı biri olarak amerikada ortamda 5-6 zenci varken açık açık bu nigger/niga ne demek olarak, eğer ırkçı bir kelimeyse neden sürekli siz kullanıyorsunuz diye sormuştum. hepsi de kendince gayet medeni bir şekilde farklı düşüncelerini söylemişti. daha sonra benim gibi meraklı bir zenci bu kelimenin türkçe karşılığını sormuştu. olmadığını söyleyince çok şaşırmıştı, nasıl yani sizin dilinizde ne bu kelime ne de bunun karşılığı yok mu diye yarım saat sorguladı. en sonunda türkiyede zenci olmadığını, zencilere karşı bir ırkçılık olmadığını bu yüzden de böyle bir kelimenin dilde oluşmadığını söylemiştim.

    şimdi anladım ki elin amerikalı zencisine türkiyede zencilere karşı bir ırkçılık olmadığını anlatmak 7 göbek türkiyeli, duyarını taştan çıkaran mallara anlatmaktan daha kolaymış. amına kodum salak beyazları, al bak zorla kendi ırkıma karşı ırkçı yaptınız beni.
  • hakemin söylediği söz kendi dilinde ırkçı değil. webo'nun anladığı şekilde n-word kullanmıyor. nasıl türkçe'de siyah ırka mensup birisini tanımlarken siyahi diyorsun, o da webo'yu tanımlamak için bu ifadeyi kullanıyor.

    ancak mesele bu değil. mesele olan 4. hakemin maçın hakemine webo'yu tarif ederkenki üslubu ve bu "siyahi" diyerek eliyle gösterip işaret etmesi. kameraya yansıdığı üzere 4. hakemin üstenci bir üslupla webo'ya yaklaştığı görülüyor.
hesabın var mı? giriş yap