• gerçek hayatı sinema yoluyla gözler önüne seren bir baş yapıt. bu denli az entry olması bilinirliğinden şüphe ettiriyor. sokak kültürünü kurgu olarak değil, birebir hayatın içinden çekip almıştır. pek çoğu gerçek hayattan insanlar, oyuncu falan değiller. filmin etkisi belki bu yüzden çok büyük.
    bizde de böyle hikayeler var. gün yüzüne çıkartmaya cesareti olan yayıncılar yok. amerika özeleştiri yapmış yayını ile.
  • pixote: en güçsüzün (zorunda kalarak) yaşam savaşı film açılış montajındaki açıklama ile söz konusu olan sosyal soruna neden değindiğini açıklar. film brezilyanın en önemli sosyolojik sorunu olan sao paola’nın arka sokaklardaki kimsesiz çocukların hayat mücadelesini anlatır. bu sosyolojik sorun bence brezilyanı en büyük sorunudur zira nüfusu 120milyon olan ülkenin yarısı 21yaşından küçüktür. bu toplumda varoluşunu devam ettirebilmek için yaşam mücadelesi veren 3 milyona yakın çocuk kaotik bir büyüme süreci geçirir, eğitim alamaz. bu yüzden topluma entegre olmayan aksi bireyler büyür, bunlar hayat kuramayacaktır, yani kimsesiz çocukların çocuk olma süreci kaotik bir dönemdir, reşit olan çocuklar ise kötü geçmiş ve berbat hayat deneyimleri yüzünden tehlike potansiyeli yüksektir. film brezilyanın arka sokaklarında yaşanan gerçek hayatı kameraya kaydeder. izleyici bu gerçek hayatı latin amerika’nın en büyük sanayi şehri olan sao pauol’daki bir gecekonduda yaşayan, 9 kardeş olan, 10 yaşındaki pixote’nin perspektifinden izleriz. pixote suçsuz yere ıslah evine kapatılır. ve onun gibi reşit olamayan yüzlerce suçsuz çocuk ıslah evinde tutulur. yönetim-yetişkinler reşit olmayan çocukların ceza almaması yasasını kullanarak onları istismar eder. yetişkinler çocuklara ceza yıkar, çocukları cezalı olarak görüp öldürürler. devletin kolluk görevlisinin işlevsizliği de görürüz. hatta po-lis çocukları korkutarak suçu üstlenmesini dayatır. çocuklar da kimsesiz olduğundan kendi hakkını savunamayan sinik bireylere dönüşmüştür. film ıslah evindeki çocukların gerçekten neler yaşadığını ve ölümün çocukların hayatlarının her an karşılaşabileceği bir durum olduğunu gösterir. kimsesiz çocukların dışında film merkezine eş cinsel lilica’yı ve hayat kadını olan sueli alır. lilica duygusal açıdan bağlılık gösterirken karşısındaki erkekler ise ona sek süel bir obje olarak bakar. sueli hayat kadını olmanın en acı deneyimini yaşar. hamile kalmıştır. biz burada diğer üç milyon kimsesiz çocuğa katılacak yeni bir bireyin ceninken ölümüne şahit oluruz. (sueli çocuğu öldürür) filmin sonlarına doğru bir sahnede; yatak üstünde lilica, pixote, dito ve sueli vardır. hepsinin yaşamı geçmişi apayrıdır. onları birleştiren tek şey hayatta kalma dürtüsüdür. dito ve sueli sevi şirken, lilica ve pixote tv izler. lilica duruma daha fazla tahammül edemez odayı terk eder. pixote gerçek yaşamda olmayan medyanın eğlence-tüketim içreğini izler. aslında bu yatak sahnesi kocaman filmin özetidir. etkili başka bir sahne ise; en yakın arkadaşını kaybeden pixote’nin yatakta kusar daha sonra sueli’ye sarılır, süeli biraz anaç davranınca pixote bebekleşir ve ilk defa anne sevgisi görmüş gibi memesini emmek ister tıpkı bir bebek gibi. sueli bir süre bunu kabullense de öldürdüğü çocuğu aklına gelerek reddeder. pixotenin emdiği azıcık sevgi dolu süt kursağında kalır. filmin son sahnesinde pixote yalnız; boş ve sonsuza dek uzanan tren rayları üzerinde dengede yürümeye çalışır. metafor olarak kullanılan tren rayları, hayat. dengede kalmak iste mücadele verişi simgeler.
  • a lei do mais fraco . hector babenco tarafindan yonetmenligi yapilmi$ 1981 tarihli film . senaryosunda da olayi var kendisinin . sao paulo kentinin sokaklarinda zor kelimesinin hafif kaldigi bir bulug cagi geciren bir cocugun ya$adiklari ozetle . ba$rolde fernando ramos da silva oynuyor, afi$teki baki$lari zaten insanin icine i$liyor ..

    abd'de survival of the weakest adinda gosterime girmi$ .

    (bkz: tender prey)
    (bkz: survival of the fittest)
  • suc fenomeni, uyusturucular ve cocuk fahiseler hakkinda son derece dokunakli bir film. oyuncularinin profesyoneller degil de sao paulo'da yasayan gercek sokak cocuklari oldugunu bilmek iyice kirdirtiyor kafayi. ayrica (bkz: who killed pixote)
  • martin scorsese tarafından kurulan the film foundation'nın world cinema project kapsamında başarılı bir şekilde restore edilen film. restorasyon ise george lucas aile vakfı tarafından finanse edilmiş. restore edilmiş hali criterion collection dahilinde olup, janus films tarafından dağıtılmaktadır.
    her ne kadar öyküsü kurgu da olsa geri kalan tüm elementleri her zerresine kadar gerçekçi olup, bu hali ile izlediğim en iç karartıcı ve çarpıcı filmlerin başında geliyor.
    yine brezilya'da geçen ve benzer sayılabilecek bir konuyu işleyen cidade de deus bu filmin yanında le fabuleux destin d'amelie poulain gibi kalıyor desem yanılmış olmam sanırım.
  • konusu biraz la vie devant soi'yı çağrıştırmaktadır.
  • nam-ı diğer cidade de deus filmi kadar tüm dünya izleyicisine sirayet etmiş olmasa da, brezilya'nın sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel gerçekliğini en yalınsız şekilde yansıtan, yönetmen hector babenco'nun çıplak biçimde olan belgeselimsi dokunuşu ile bende derin izler bırakmayı başarmış filmlerden biri olmuştur pixote.

    hikayedeki ana karakterimiz evrimsel işleyişdeki en zayıf halka olan fernando ramos da silva'nın 20'li yaşlarına erişmeden bir polis kurşunu ile sokakta hayatını kaybetmiş olması filmin anlatısını özetler aslında. benzer sahneler ile yılmaz güney'in duvar filmini anıştırdığını da söylemeden geçmeyim!
hesabın var mı? giriş yap