• an itibari ile çük kadar pizzasına 19 milyon verdiğim pizzacı. ulan ben o paranın üstüne sekiz milyar daha koyar araba alırdım.
  • evet, insanlar bu adamların pizza yapmadığını 2011'in kurban bayramı'nda anladı.. olsun, hiçbir şey için geç değil..
  • türkiye`de en eskiden beri var olan amerikan menşeli pizza markasıdır.

    ben bu firmaya kızıyor ve aynı zamanda şuan düştüğü duruma çok üzülüyorum.

    sen ki bu ülkenin amerikan filmlerinde görüp imrendiği "kapıya gelen pizzacı" hayalini gerçek edecek kadar işlerini geliştirmişsin. hayatında bir çokları için ilk defa pizza nedir? sorusunun cevabı olarak kağıtlara yazılmış durumdasın. sen ki her alışveriş merkezinde en güzel yeri kapan, en güzel restoranları açan firmasın.

    hiç mi kendini geliştirmek istemedin ? hiç bir gün bu pazarı paylaşabileceğin aklına gelmedi mi ? rakiplerin olma durumuna karşı bir stratejin olmadı ? dominos pizzayı, köşe başında açılan hırt pizza dükkanından fazlası olabileceğini hiç mi hesaba katmadın ?

    şimdi geldiğin noktayı bir düşün ve burayı okuyanlar tarafından eleştirildiğin eksikleri masaya yatır. bu ülkede neyi yanlış yaptın ve hangi konuda eksiksin bunu bir düşün...

    ama sahi buradaki adamlar ve kadınların hepsi ahmak. hepsi sana göre boş beleş adamlar değil mi ? bizler zaten kimiz ki seni eleştiriyoruz. beğenmiyorsak başka yere gitmeliyiz değil mi ?
  • sınırsız menü fiyatlarını düşürüp makarna ve sarımsaklı ekmek ekledikten sonra orta boy ve büyük boy pizza fiyatlarını da yarıya indirmiş olan hamur üreticisi. muhtemelen ileriki zamanlarda müşterilerini tamamen kaybetmemek için daha da farklı promosyonlar deneyecekler. 2 cm kalınlığındaki hamurun üzerinde 1 mm kalınlıkta peynir var. nasıl beceriyorlar bilmiyorum bu kadar ince peynir katmanı oluşturmayı. fırçayla yumurta sarısı sürer gibi peynir suyu mu sürüyorlar napıyorlar. malzeme deseniz son derece cimrilikle konuluyor. büyük boy bir pizzanın üzerinde 100 gramdan fazla malzeme yok. sınırsız menüdeki çorba deseniz vasatın çok altında, makarna deseniz herhalde öğrenci evinde daha iyisi rahatça yapılıyordur, sarımsaklı ekmek deseniz tadı bildiğimiz ekmekten farksız. italyanlar görse herhalde tepsiyi frizbi gibi suratlarına fırlatırlar.

    kısacası pahalı bir ekmek almaktan farkı yok. bize sunulan şey sadece hamur. o zaman ne yapıyoruz? gidiyoruz fırından ekmek alıyoruz. marketten de eski kaşar ve salam alıyoruz. yarım ekmeği yarıp arasına dolduruyoruz ve afiyetle yiyoruz. bu kapitalist pizzadan 5 kat daha lezzetli değilse paranız iade. ama parasını çöpe atmak isteyenler buyursun tabi.
  • motosiklet sürücüsünün sokaktan geçerken eline aldığı kadar broşürü havaya fırlatarak eğlendiği pizzacı. sayesinde sokak kıpkırmızı kağıtlarla doldu.

    tabi biz biraz garip bir aileyiz, olaydan sonra annem pizza hut'ı aradı 444'lü numarasından. çıkan kadına pizza hut'ı belediyeye şikayet edeceğini bildirdi, zabıtalar ceza yazsın da aklınız başınıza gelsin dedi. kadın annemi yetkili birine bağlamaya çalıştı ancak yetkili telefonu açmayınca annem kapatıp tekrar aradı ve karşısına çıkan ikinci bir kadına da ilkine dediklerini tekrarlardı. o da birine bağlamaya çalıştı, olmadı.

    bunun üstüne annem belediyeyi aradı. bununla ilgilenilmesi konusunda ısrar etti.

    telefon görüşmelerinden 5 dakika sonra pizza hut motorlusu belirdi ve yerdeki 100 kadar broşürü toplayıp gazladı gitti.

    zaten pizzasını da sevmem.
  • fesleğen için ayrı bir eleman çalıştıran şirket.

    bugün öğle yemeği için kız arkadaşımın canı pizza çekti ve özdilek pizza hut'a gittik, kız arkadaşım fesleğen, domates ve mozarella'dan oluşan pizza söyledi. pizza bir geldi, fesleğen yok. fesleğeni unutmuşlar. "pizzada fesleğen yok, niye böyle oldu?" diye sorduğumda da "kusura bakmayın, fesleğen koyan arkadaş izinde" dediler. böyle bahane mi olur ya, adamlar fesleğen koymak için ayrı bir eleman çalıştırıyor demek ki.
  • aslında tam olarak bozmayan fakat 90'larda çocuk olup artık belli bir yaşı geçenlerin gelişen damak zevkleri yüzünden ve dominos ve little ceasar'ın türkiye için yenilikçi diyebileceğimiz ürünleriyle yarışmak isterken aynı kaliteyi tutturamaması yüzünden beğenilmeyen pizza restaurantıdır.

    gerçi yıllar oldu gitmedim ama super supreme'inin tadının değiştiğini zannetmiyorum.

    her ne kadar yıllardır gitmesem ve bundan sonra gitmeyi düşünmesem de pizza hut'ın benim için yeri başka.

    pizza hut atakule'ye ilk açıldığında ankara'da olay olmuştu, çok çocuktum ama hatırlıyorum. orada yemek hem lükstü hem de statü meselesiydi. okumayı söktüğüm hafta ki 90 eylül'üne denk gelir(!) babam çok sevinmiş ve ödül olarak beni haftanın 2 ya da 3 günü öğlen arasında pizza hut'a götürmeye başlamıştı, bu bizim için ritüel gibi olmuştu. öğlenleri babamla yemekte buluşmak hem büyük bir ayrıcalıktı hem de çok eğlenceliydi. bu ritüel 3. sınıfa kadar kesintisi de olsa sürdü.

    biraz daha büyüyüp arkadaşlarımla yalnız çıkmaya başladığımda uğrak yerimiz olmuştu. o zamanlar çek defteri şeklinde olan sodexho'ları babam bana verirdi. ben de bazen arkadaşlarıma bol keseden bulduğum sodexho'larla pizza ısmarlardım ya da alman usulü ödenecekse hesabı ben gene sodexho'larla öder nakit toplardım(!)

    çocukluk-gençlik aşklarımızın da uğrak yeriydi pizza hut; ilişkilere dair çok şey öğrendik gide gele. hatta bir keresinde gene sodexho'lara güvenerek kız arkadaşımla yemeğe gidip hesap ödemeye çalışınca sodexho ile anlaşmalarının bittiğini söylemişlerdi. cebimde hesabı ödeyecek kadar para da yoktu. başımdan aşağı kaynar sular döküldü, daha yaşım taş çatlasın 10-11, cep telefonu yok daha. koşarak kaçamazsın da ama koşarak telefon kulübesine gidebilirsin. hemen babamı aradım, durumu anlattım, geri gelip durumu toparladım ve biraz daha oturup bir şeyler içmeyi teklif ettim, biz kolalarımızı içerken babam bize çaktırmadan gelip hesabı ödeyip gitti.

    orta okul-lisede okulu kırmanın lezzetli yoluydu pizza hut; sınırsız pizza, makarna, sarımsaklı ekmek menüsünün bokunu çıkarmaktı. garsonların "yeter yediğiniz kalkın gidin" bakışları attığı ama zamanla bizimle arkadaş olmalarıydı. sınırsız saatinde bize özel pizza çıkarmalarıydı.

    sınırsız saatlerinde iddiaya gireceğiz diye helak olurduk. kenarları dahil 84 dilim (kola dahil) rekorumu henüz geçeni görmedim, bu saatten sonra da göreceğimi sanmıyorum. çünkü ben de artık istesem yiyemem herhalde.

    shakira ve enrique iglesias'ın ilk albümlerini ezberlemekti pizza hut; si te vas'ı, cosas del amor'u harfiyen ezberlemiştim dinleye dinleye. çok güzel bir garson vardı o zamanlar ama büyüktü benden hiç açılamamıştım, sırf onu bir kez daha görmek için giderdim bazen. at kuyruğunun bana hala çekici gelmesinin sebebi belki de.

    eve siparişi ilk çıkardıkları zamanlarda pizza'nın içinden çiğnenmiş sakız çıkması ve bizi dumur etmesiydi; ailece pizza hut'a tavır almamız, akabinde özür maiyetinde pizza hut'tan istediğimiz zaman kullanabileceğimiz 10 bedava pizza vermişlerdi.

    biranın pizzayla güzel gideceğini öğrenmekti; atakule pizza hut alkol ruhsatı alıp efes dolabı koyduğunda öğrenmiştim. tek başıma gittiğimde satmıyorlardı birayı ama eve siparişe de engel olamazlardı ya!

    odtü pizza hut'ta kuralları delmekti; biraz geç gidip sınırsız menü alınca 4 tepsi büyük pizzayı masamıza servis yaptırıp bu anı ölümsüzleştirmiştik tüm güler yüzümüz ve canlılığımızla. tüm pizzaları iki kişi bitirdikten sonra çekindiğimiz fotoğrafta yüzümüz gözümüz şişmiş, bitkin durumdaydık. hatta before&after t-shirt'ü yapmıştık!

    kısacası bugün bir fast food restaurantından fazlası olmasa da çok güzel anıları barındıran restauranttır.
  • geçtiğimiz aylarda galleria şubesi kapanan restaurant zinciri. ilk şubesi idi ve 1989'da açılmış, galleria ile özdeşleşmişti. galleria'nın şaşaalı günlerinde yer bulup oturmak çok zordu; siparişiniz de yarım saatten erken gelmezdi. elde pizza dilimi ile buz pateni yapanlar izlenir, düşenlere kahkaha ile gülünürdü.
  • hamuru lezzetlidir, malzemesi... malzemeye rastlamadım...
  • geçtiğimiz 15 sene içinde "please wait to be seated"lardan "yi yavrum yi"lere, belli ki "dünyanın yerel pizzacısı" olmaya karar verdiler.
hesabın var mı? giriş yap