• vahşi doğada memeli otoburların yeni doğan yavrusunun kokusunu etoburların almaması ve de plasentanın oldukça besinli olması nedeniyle yaptığı içgüdüsel veya içgütmeyen hareket.
  • bebeğin, anne karnında sindirim sistemi oluştuktan sonra yapmaya başladığı eylem. düzenli olarak plasenta yutar ve dışkı denemeyecek çıktılar verirler rahimde.
  • scientology açısından vaciptir.
  • dumplings'de, kadin kahramanimiz gencligini korumak maksadiyla ceninden yapilmis mantiyi yiyerek bunun bir ust seviyesine atlamistir.
  • yeni doğum yapmış memelilerin, doğumdan sonra güçsüz düşmeleri ve yavrularını bırakıp avlanmaya gidemeyecek olmaları nedeniyle doğa tarafından içgüdüsel olarak kodlanmış davranış...

    plasenta yedek yakıt deposu olarak düşünülebilir... ama katie - tom olayında kimin yakıtı bitti, avlanacak olan kimdi bilemiyoruz elbette...
  • köpeklerde ve kedilerde (muhtemelen diğerlerinde de) oksitosin hormonu üretimini tetikliyor diye biliyorum. böylece hayvan süt salgılamaya başlıyor.
  • çiğ çiğ yenirse ishal yapabilir.işkembe tarzında terbiyeli bir çorbası hoş olurdu..
  • plasentofaji (placentophagy) olarak adlandırılır. memelilerde; böcekçiller, kemiriciler, yarasalar, tavşanımsılar, etçiller, tek toynaklılar, çift toynaklılar, primatlarda görülür. keseliler yememelerine rağmen doğum sıvılarını içerler.
    insanlarda ise bazı toplumlarda işlenip ilaç olarak kullanılmıştır. (bkz: ziheche)

    günümüzde ise avrupa ve amerikada doğada varsa vardır bir hikmeti mantığıyla yaygınlaşmaya başlamış eylem. insanlar kendi kendilerine ya da genelde plasentayı işleme konusunda eğitim ve sertifika almış kişiler vasıtasıyla plasentanın işlenmesini sağlayarak yerler.

    bu elbette kafada canlandırıldığı gibi iğrenç, barbarca bir iş değil; zira plasentayı çiğ çiğ ya da tavada pişirip yemiyorlar. (belki yiyen vardır, bilemiyorum.) genel kullanım bazı eski kültürlerin yaptığı gibi (ki buna çin de dahil. hatta çinlilerin yönteminde çeşitli bitkiler de katılıyor.) toz haline getirmek. bu tozu da çoğunluk kapsül haline getirip tıpkı solgar vitaminleri gibi içiyorlar. yani işin pratik yönünde bir iğrençlik yok. sadece işlenme aşaması biraz kanlı, doğal olarak. (bir de kendi plasentası dışında at, dana gibi hayvanların plasentalarına aynı işlemleri uygulayıp yiyenler var. onları bu yazıda irdelemiyorum.)

    plasentanın içindeki
    - büyüme faktörü (hormonu da olabilir) ve kök hücreler vücutta iyileşmeyi dolayısıyla doğum hasarlarının çabuk iyileşmesini sağlıyor.
    - demir, doğumda kaybedilen 1/8-1/10 oranındaki kanla kaybedilen demiri geri kazandırıyor.
    - b6 vitamini doğal antibiyotiklarin yapımına yardım ediyor.
    - e vitamini hasarlı cilt hücrelerini iyileştiriyor.
    - oksitosin hormonu süt yapımına yardım ediyor. kortikotropin stressi azaltarak doğum sonrası depresyon riskini azaltıyor.
    - sitokinler var bir de ama onların ne yaptığını anlayamadım. (hücre yenilenmesiyle ilgili bir şey ama.)
    - prostaglandin var ama onun da ne işe yaradığını tam çözebilmiş değilim.

    - ayrıca bütün içeriği vücut tarafından üretildiği için tamamen doğal ve kişiye özeldir.

    bazı kullanım çeşitleri:
    - kurutulup, toz haline getirilip, bitkisel kapsüllere doldurularak kapsül şeklinde yutularak
    - yine aynı şekilde toz haline getirilip çeşitli kremlere katılarak (ki kozmetik sektöründe pek çok kreme katılıyor. hatta hastaneler kozmetik şirketlerine plasenta sağlıyor.)
    - taze olarak bir parçasının vodka/brandy gibi bir alkolde bekletip süzdükten sonra sıvı olarak içeceklere damlatarak
    - esansı yapılıp yine içeceklere katılarak
    vs yöntemlerle kullanılabiliyor.

    bu işlemlerin yapılabilmesi için plasentanın uygun koşullarda saklanmış olması gerek. doğumdan sonra göbek kordonu kesilince evde doğum yapılıyorsa (avrupa ve amerikada yavaş yavaş daha çok bu tercih ediliyor, oradaki gelişmiş sağlık hizmetlerini göz önüne alırsak bizdeki gibi riskli bir iş olmuyor. hatta hollandada evde doğum iyice yaygınlaşmış durumda. büdüt: gerçi hollandalılar bu işi obsessifliklerinden abartmış durumdalar, ama her şeyin normal gittiği bir doğumu evde yapmanın güzelliği de yadsınamaz.) direk buzdolabına koyularak, hastanede ise iki plastik poset içine konup buzun ya da buzlu suyun içine konup saklanıyor. eğer hemen işlenmeyecekse buzlukta 6ay-1yıla kadar saklanabiliyor. eğer patolojiye götürülmüşse ancak hiçbir kimyasal sıvının içine konmaz ve süreç boyunca soğutucu dolaplarda tutulursa işlenebiliyor. fakat patolojiye götürülme durumu çok nadir. eğer göbek kordonu kesilmeyecek, plasentaya bağlı şekilde düşene kadar bebeğin yanında tutulacaksa (bkz: lotus doğum) plasenta kısmının bir şekilde soğuk tutulması gerekiyor.

    ayrıca plasentayı alabilmek için doktorla önceden konuşmak, hastane politikasını öğrenmek ve gerekirse doğum planına yazmak gerekiyor. (bkz: doğum planı)

    kapsülleme işlemi için de farklı yollar var. ama genel olarak sürek şu şekilde; plasenta bütün kanı gidene kadar yıkanıyor. dilimlenip dehidrasyon makinesine konuyor. (bu aşamada pişiren ya da doğal yolla kurutan da var.) iyice kurutulduktan sonra toz haline gelene kadar rondodan geçirilip bitkisel kapsülere dolduruluyor. bir plasentadan 100-200 kapsül çıkıyor.

    bu işi daha da ilerletip kağıt üzerine plasenta baskısı yapanlar var.

    hala mideniz kaldıysa aşağıdaki linklerde çeşitli yazılar, makaleler ve videolar var.
    http://placentanetwork.com/placenta/benefits.asp
    http://placentabenefits.info/articles.asp#rituals
    http://placentamom.weebly.com/
    http://www.youtube.com/watch?v=dvwn6x1nbg8
    http://www.youtube.com/watch?v=desung6iwd4
    http://en.wikipedia.org/wiki/placentophagy
hesabın var mı? giriş yap