• hem fakir olup, hem de tüketim toplumu olmanın gereğidir sanırım plastik (petrol türevi) kokan mağazalar.

    avm bozkırlarında kurbanını, spot ışıklı ve "yüzde 50 indirim!" sloganlı vitrini ile kendine çeker bu mağazalar.

    kurbanlar başına gelecekten habersiz, "ay ne kadar parlak, hemide indirimli!" nidaları kafalarında yankılanırken bu mağazalardan içeri adım atarlar.

    kurbanın burnu, "biri beni kurtarsın" diyerek çığlık çığlığa nöronları beyne doğru titreştirirken, gerek kamaşan gözlerden gelen "ama çok küseeeeel", gerekse cepten gelen "ama çok uçuuuus" sinyalleri üstün gelir genelde.

    kurban, o leş, taze üretilmiş kamyon lastiği kokusuna sahip ürünleri satın alacak, çoklukla doğrudan tenine temas ettirecek ve hava aldırmayan ürünler en ufak ısı artışında anaerobik bakterilere cennet mekan olacaktır.

    kurban ısındığında leş kokmakla kalmayacak, ileride potansiyel bir kanser hastası olma yolunda hızla ilerleyecek diye düşünmekteyim.

    başlıca kötü kokan mağazalara örnek vermem gerekirse;

    (bkz: deichmann)
    (bkz: h&m)
    (bkz: koton)

    pamukluya, gerçek deriye kıran mı girdi?
    etmeyin, zorunda kalmadıkça kullanmayın şu petrol türevi ürünleri!
  • (bkz: kurban)
  • genelde bir milyonculardır. sattıkları malların aşırı kalitesiz olmasına rağmen şahsım adına muazzam ve eşi benzeri olmayan bir cazibe kaynağıdır milyoncular. çin'in ücra bir köyündeki dandik fabrikandan gelmiş, "şukumanju" marka adaptörler, suyla temas edince bile erimeye meyilli plastik kaseler, asırlar önce piyasadan kalkmış tuşlu telefon kapları, traş olurken yüzünüzdeki deriyi bile kazıyabilecek 24'lü derby permatikler... 20 liraya 20 farklı şey alınabilir, 15'i iki güne bozulur ama buruk anılar bırakır arkasında, underpaid çinli işçilerin çilesini hissettirir insanın içinde.

    iki sene evvel gönen'de bir milyoncuda bulunma şansına erişmiştim en son, bir tl'ye kulaklık, 1 tl'ye az evvel bahsi geçen permatiklerden, ve yine 1 tl'ye baloncuk çıkartma oyuncağı almıştım. kulaklığın ses kalitesi iğrençti, ama bana mısın demedi, iki sene dayandı namussuz. (30-40 lira verdiğimiz kulaklıklar planlı eskitme denen kahrolası şey sağ olsun 2 ayda çalışmaz duruma gelebiliyor) permatiklerle de eski derimi yüzdüm, yeni deri çıkarttım, kendimi tazeledim. oyuncağı da yeğenime ya da komşunun çocuğuna verdim galiba net hatırlamıyorum.
  • o kadar kalitesizlikle eşdeğer tutulmuş fakat eskiden çoğu mahallede olan çamaşır sepeti, vileda kovası ve sapı, mandal ya da çamaşır ipi satan temizlik malzemesi satan yerler en has plastik kokan yerlerden bence.

    bu arada adidas ya da nike gibi spor mağazalarında da dönüştürülen plastikten yapılan bilimum eşya vardır. hani şu dolar yüzünden bir ayakkabının fiyatının 300 liralardan başladığı.

    çok da şey yapmamak lazım. sanırım plastik ve daha sonrasında zeminini oluşturduğu ürünler olmasa çevrenizde gördüğünüz çoğu şey olmayacaktı. haberimiz olsun.
  • h&m leş gibi plastik kokuyor. oradan ürün almak intihar etmek gibi birşey bana göre.
  • 1 milyoncular.
  • (bkz: miniso)
  • arap turistin hacı yağı kokusu tarzındaki parfümüyle birleşince mide bulantısına neden olan mağazadır. ordaki emekçilerin durumuna empati yapmak bile üzücü (bkz: hacı yağı)
hesabın var mı? giriş yap