• lazy demon'dan alıntıdır.

    ''hayatınızda pokemon izlediyseniz, sevdiyseniz ve orada yaşamak istiyorsanız, bir kez daha düşünmeniz gerekli. ilk olarak pokemonlar poketoplarının içinde napıyorlar sorusu geldi aklıma, eğer kuantum transferiyle ilgi bir şeyler biliyorsanız, bir şeylerin, ışınlanabileceğini ve bunun yansıyan bir kaç ayna düzeneği temel alınarak yapıldığını biliyorsunuzdur, bilmiyorsanız da öğrendiniz, böylece fiziksel şeyler data olarak bir yerden bir yere aktarılabiliyor,(poketoplarının içi aynalıdır, fark ettiyseniz pokemon dünyasında ışınlanma o kadar garip bir şey değil) poketopları ışınlanabiliyorlar 6'dan fazla pokeman yakaladığınızda olduğu gibi, şimdi pokemonlarınız poketoplarının içinde durmuyorlar, sadece bir yere aktarılıyorlar ama neresi? şimdi poketoplarını burda bırakıp en büyük problemlerden biri olan ash'in babasını ele alalım, ash'in babasına ne oldu? ya da diğer bütün çocukların ailelerine, brock niye bi ton çocuğa 10 yaşında bakmak zorunda kalmış? çünkü petrol ve enerji kaynaklarının azalmasından dolayı, büyük bir savaş çıkmış, ve büyük bir olayda bütün askerler ölmüş, efsanevi pokemonlar yüzünden vs. ash'in babasıda ölü,hatta bütün bellirli bir yaş üstü erkekler ölü hatta bir çok kadında, neredeyse çocuk oranının %1 i kadar yetişkin var, peki bunu baz alırsak, ash'in seyahetlerine kim para sağlıyor? yada gym liderlerinin parasını kim ödüyor jenny ve joy'ların parasını? devlet? işte asıl eksikliklerden biri, pokemon dünyasında bir demokrasi örneği veya krallıklar yok, sadece belediyeler var, ama başta kim var? savaşı kim kazandı? tabi ki savaşa silah sağlayan kişiler silph şirketi pokeballları pokedexleri hatta pokemonları en başta üreten ilk ve tek şirket, bu şirket "unknown" adında ki ilk pokemonu uzaylı dnasından üreten şirket ( arceus olayı tam yalan pokedex'i kendileri üretiyorlar ve pokemonlara meşruluk kazandırmak için kullanıyorlar) (pokemonların yapay olarak üretilebileceğini mewtwo'dan biliyoruz) (arceus'u tanrı olarak tanıyan bir pokedex var ama "unknown" kaynağı bilinmeyen pokemon olarak geçiyor orda bi yalan olduğu açık) ve bu şirket tüm herşeyin sahibi tüm marketlerin, pokemon hastanelerinin, tüm herşeyin, hatta jenny ve joy'ların bile (bulut atlasını izlediyseniz orada ki klon üreten şirketlerin yaptığı gibi düzeni sağlamak için üretilmişler) bu şirket her şeyin tek yöneticisi ve petrol savaşından sonra düzen nasıl sağlanmış? küçük çocuklara doğada öyle üreyen başı boş pokemonları avlatarak, pokemonları avlıyor ve geliştiriyorlar niye? şampiyon olmak için gotta catch em all peki niye hepsini yakalamak zorundasın neden bütün herkes pokemon yakalamaya çalışıyor ve pokemon yakalamak neden bu kadar çok özendiriliyor, etrafta hiç enerji üreten bir şey gördünüz mü birkaç pikacudan oluşan jeneratör hariç ki bu da benim teoirimi destekliyor, işin asıl başlangıcı o eski pikachu jeneratörü işte büyük cevap pokemonları enerji kaynağı olarak kullanıyorlar, pokemonlar, poketoplarıyla yakalandıklarında bir yerde saklanıyor, tıpkı matrix'te makinelerin insanlara yaptığı gibi, silph de pokemonlardan enerji topluyor, o yüzden çocukları yakalamaya teşvik ediliyor, ash'in harçlığını bu şirket veriyor, o yüzden pokemon hastanesi bedava, o yüzden hiç benzinci yok, hava o yüzden bu kadar temiz, ve o yüzden pikachu topuna girmek istemiyor , durun daha bitmedi, peki pokemonlar hiç savaş sırasında ölmüyorlar mı? insanları ve pokemonlar hiç yemek yerken gördünüz mü ? peki pokemonlaradan başka hayvan gördünüz mü? peki onlar ne yiyor? muhtemelen ölen pokemonları jenny'leri ve joy'ları yiyorlar. peki team rocket bu işin neresinde büyük savaştan hayatta kalan patronları giovanni ile pokemonları çalmaya ve en güçlü pokemonu elde etmeye çalışıyorlar ki silph'i devirebilsinler. giovanni gerçeği biliyor ama terörist gibi muamelesi görüyor, halbuki giovanni'nin gerçekten birinini incittiğini gören var mı? giovanni aslında devrimci lider ve roket takımı bir avuç devrimci, dünyayı yöneten tek şirket tarafından terörist olarak lanse ediliyorlar sadece.

    dünyayı yok olmaktan kurtarmak için!
    tüm insanlığı ulusumuzla birleştirmek için!
    gerçeğin ve sevginin kötülüklerini açığa vurmak için!
    amacımız yıldızlara ulaşıncaya kadar!

    bu sözlerin bir anlamı olmalı değil mi ? dünyayı yok olmaktan kurtarmak ulus devlet gerçeğin ve sevginin kötülüklerini açığa vurmak? nasıl yani der gibi oldunuz evet pokemon, pokemonların avlandığı, enerji üretmek için kullanıldığı, ölünce yenildiği, ve bunları çocuklara yaptıran tek büyük bir şirket tarafından yönetilen bir kaos ütopyasıdır, hemde 1984'den cesur yeni dünyadan matrix'ten ve bulut atlasından daha karmaşık bir şekilde, ve bu hikaye allı pullu anlatılmaktadır, gerçeği bilenin ağzından değil, silph'in ağzından mutlulukla reklamı yapılarak, ve sizde bunu yediniz, pokemon dünyasını mükemmel sandınız, orada yaşamak istediniz, ve verilmeye çalışan mesajda bu, şirketler zaten her şey yolundaymış gibi hissetmenize neden olarak sizi köle haline getiriyorlar, yavaşça ısınan su ve kurbağa misali, her şey mükemmel hadi gidip pokemon yakalayalım, birilerinin dünyayı tek başına yönettiği bir yerde her şey yolundaymış gibi gözükür.''
  • birinci nesil aşağıdaki pokémonlardan ibarettir. ezberden yazıyorum, etimolojilerini de kendim uydurdum.

    #1 bulbasaur (bulb + dinosaur, soğan dinozoru)

    #2 ivysaur (ivy + dinosaur, sarmaşık dinozoru)

    #3 venusaur (venus + dinosaur, venüs dinozoru)

    #4 charmander ( char + salamander, yanan semender) .

    #5 charmeleon (char + chameleon, yanan bukalemun)

    #6 charizard (char + lizard, yanan kertenkele)

    #7 squirtle(zenigame) (squirt + turtle, fışkırtan kaplumbağa)

    #8 wartortle(kameil) (war + turtle, savaş kaplumbağası)

    #9 blastoise(blast + tortoise; patlatan, tahrip eden tosbağa) bu ingilizce çeviri aslında hatalıdır, zira blastoise bir kara değil su kaplumbağasıdır. ama tahrip gücü gerçekten de yüksektir.

    #10 caterpie (caterpillar-y, tırtılcık)

    #11 metapod(metha+pod, ara koza)

    #12 butterfree (butterfly + free, özgür kelebek)

    #13 weedle (beetle, kınkanatlı' ya benzetmek için bir sözcük oyunu veya worm+needle, iğneli kurt)

    #14 kakuna (cocoon) (cocoon, koza)

    #15 beedrill (bee + drill, delen arı)

    #16 pidgey(pidgeon, güvercin)

    #17 pidgeotto (pidgeon, güvercin)

    #18 pidgeot(pigeot, güvercin)

    #19 rattata (rat + rat a tat tat, makineli (tüfek) sıçan (rat a tat tat otomatik silah sesi))

    #20 raticate (rat + eradicate, yok eden sıçan)

    #21 spearow (spear + sparrow, mızraklı serçe)

    #22 fearow (fear + sparrow, korkutan serçe)

    #23 ekans (snake, yılan/tersten)

    #24 arbok(cobra, kobra/tersten)

    #25 pikachu(pika + chu, bunlar japonca orijinal. pika japonca' da kıvılcım sesi imiş, chu ise farelerin ciklemesinin adı imiş efendim. haliyle pikachu elektrik kıvılcımları oluşturan bir farenin çıkardığı ses oluyor ki, pikachu da budur zaten)

    #26 raichu(rai + chu, şimşek + cik)

    #27 sandshrew(sand + shrew, kum + kır faresi)

    #28 sandslash(sand + slash, kumda yumruğunu savuran?)

    #29 nidoran(nido + ran, iki mavi-mor orkide) (iki, iki bu pokemon erkek ve dişisinin farklı evrim izlediğini ifade ediyor. yani iki farklı nidoran vardır. dişileri mavi, erkekleri mordur.)

    #30 nidorina(nido + rina, çift(in) dişi (olanı))

    #31 nidoqueen(nido + queen, çift(in) kraliçe (olanı))

    #32 nidoran(nido + ran, iki mavi-mor orkide)

    #33 nidorino(nido + rino, çift(in) erkek (olanı))

    #34 nidoking(nido + king, çift(in) kral (olanı))

    #35 clefairy(clef + fairy, fa anahtarı perisi. (müzikal peri daha doğru belki de)

    #36 clefable(clef + fable, fa anahtarı masalı. (müzikal masal))

    #37 vulpix(vulpine + six, tilkiye benzer + altı. (kuyruk sayısına atfen))

    #38 ninetales(nine + tails, dokuz kuyruklu)

    #39 jigglypuff(jiggle + puff, sallanan pofuduk)

    #40 wigglytuff(wiggle + tough, sallanan + zor, güçlü)

    #41 zubat(zubatto + bat, zubatto çarpma sesi, bat ise yarasa. yarasaların yönlerini sağa sola çarpan sinyallerle bulmalarına atfen.)

    #42 golbat (ghoul + bat, canavar yarasa veya gold + bat, altın yarasa)

    #43 oddish(odd + radish, garip turp)

    #44 gloom(gloom + bloom, bunalım + tomurcuklanmak)

    #45 vileplume(vile + plume, edepsiz ve güzel çiçek demeti)

    #46 paras (parasite, parazit)

    #47 parasect(parasite + insect, parazit böcek)

    #48 venonat(venom + gnat, zehirli tatarcık)

    #49 venomoth(venom + moth, zehirli güve)

    #50 diglett(dig + -lett, kazmak + küçültme eki)

    #51 dugtrio(dug + trio, kazdı-kazmış-kazılmış + üçlü)

    #52 meowth(meowth, miyav (kedi sesi))

    #53 persian(purr + persian, mır (kedi sesi) + iran (kedisi))

    #54 psyduck(psychic + duck, psişik ördek)

    #55 golduck(gold + duck, altın ördek)

    #56 mankey(manky + monkey, değersiz/alt tabaka maymun)

    #57 primape(prime + monkey, değerli/üst tabaka maymun)

    #58 growlithe(growl + lithe, zarifçe hırlayan)

    #59 arcanine(arcane + canine, antik köpek)

    #60 poliwag(polliwog + wag, kuyruk sallayan iribaş)

    #61 poliwhirl(polliwog + whirl, çembersel iribaş)

    #62 poliwrath(polliwog + wrath, iribaş' ın gazabı)

    #63 abra

    #64 kadabra

    #65 alakazam(abrakadabra alakazam, büyü sözü. sanırım abrakadabra her şey yok olsun demek idi, nitekim harry potter' da da kendine avada kedavra şekliyle yer buluyordu bu söz. hizmet içi eğitimin sonu)

    #66 machop(macho + chop, güçlü tekme)

    #67 machoke(macho + choke, güçlü boğan)

    #68 machamp(macho + champ, güçlü şampiyon)

    #69 bellsprout(bell + sprout, çan otu)

    #70 weepinbell(weepin' + bell, ağlayan çan)

    #71 victreebell(victory + bell, zafer çanı)

    #72 tentacool(tentacle + cool, soğuk dokunaç)

    #73 tentacruel(tentacle + cruel, zalim dokunaç)

    #74 geodude(geo + dude, yer adamı)

    #75 graveler(gravel-er, çakılcı)

    #76 golem(golem, taş heykel)

    #77 ponyta(ponytail, at kuyruğu)

    #78 rapidash(rapid + ash, hızlı kül veya rapid + dash, çok hızlı hareket. ikisi de anlam olarak rapidash' a uymakta.)

    #79 slowpoke(slowpoke, argoda yavaş insan demek)

    #80 slowbro(slow + bro, yavaş arkadaş)

    #81 magnemite(magnet + mite, küçük mıknatıs)

    #82 magneton(magnet + ton, ağır mıknatıs)

    #83 farfetch'd(farfetched, benzersiz)

    #84 doduo(dodo + duo, dodo çifti)

    #85 dodrio(dodo + trio, dodo üçlüsü)

    #86 seel(seal, fok)

    #87 dewgong (dew + dugong, çiyli dugon)

    #88 grimer (grime, kir)

    #89 muk (muck, kir)

    #90 shellder (shell + shelter, koruyan kabuk)

    #91 cloyster (clam + oyster, midye + istridye. ayrıca cloister manastır demek, pokemonun korunaklı olmasına atıf olabilir)

    #92 gastly (gas + ghastly, korkunç gaz)

    #93 haunter (haunter, başkalarını korkutan kişi veya haunt + hunter hortlak avcı)

    #94 gengar(doppelgänger, gölge)

    #95 onix(onyx, akik)

    #96 drowzee (drowsy + zzz, uykulu + zzz (uyuklama efekti))

    #97 hypno (hypnos, uyku)

    #98 krabby(crab + crabby, kötü huylu yengeç)

    #99 kingler(king + fiddler, kral + kemancı yengeci/ yengeç kralı diye de çevrilebilir)

    #100 voltorb(volt + orb, elektrik birimi + küre/ elektrikli küre diye de çevrilebilir)

    #101 electrode (electrode, elektrot veya electrical + explode, elektrikli patlama. ikisi de olabilir)

    #102 exeggcute (execute + egg, yok etmek + yumurta)

    #103 exeggcutor (executor + egg, yok edici yumurta)

    #104 cubone (cub + bone, enik kemiği)

    #105 marrowak (marrow + whack, vuran ilik)

    #106 hitmonlee(hit + monster + bruce lee, vuran bruce lee canavarı)

    #107 hitmonchan (hit + monster + jackie chan, vuran jackie chan canavarı. şu son ikisini uydurmadım, doğru olduklarına eminim)

    #108 lickitung (lick + tongue, yalayan dil)

    #109 koffing(coughing, öksürük)

    #110 weezing(wheezing, hırıltı)

    #111 rhyhorn (rhino + horn, boynuzlu gergedan)

    #112 rhydon (rhino + don, en büyük gergedan)

    #113 chansey (chance-y, şans-lı)

    #114 tangela (tangle, birbirine dolanmış (ipler))

    #115 kangaskhan(kangro + genghis khan, cengiz han' ın kanguru hali. *)

    #116 horsea(seahorse, deniz atı)

    #117 seadra (sea + dragon, deniz ejderi)

    #118 goldeen (goldfish + queen, kraliçe japon balığı)

    #119 seaking (sea + king, deniz kralı)

    #120 staryu (starfish + you, sen deniz yıldızı)

    #121 starmie (starfish + me, ben deniz yıldızı)

    #122 mr. mime (mime, pandomim)

    #123 scyther (scythe-r, tırpan-cı)

    #124 jinx (jynx, nazar)

    #125 electabuzz (electricity + buzz, elektrik + buzz (elektrik sesi))

    #126 magmar (magma, magma)

    #127 pinsir (pincer, pençe)

    #128 tauros (taurus, boğa takımyıldızı)

    #129 magikarp (magic + carp, büyülü sazan)

    #130 gyarados(gyre + ados, girdap + gürültü patırtı(lar))

    #131 lapras (bunun tam olarak ne anlama geldiğini hiçbir zaman çözemedim. ama şeklinin acayip derecede loch ness canavarı' na benzemesinden ötürü lapras' ın onun bir kopyası olabileceğini sanıyorum.)

    *9 ekim 2012: cekcekli, labrador akıntısıyla ilintili olabileceğini belirtti.

    #132 ditto (ditto, kopya)

    #133 eevee(ev harflerinin okunuşu, evrim' in kısaltması yani)

    #134 vaporeon (vapor + eon. eon eki olayın çok uzun zamanda olduğunu anlatır, evrim de böyledir işte. vapor da buhar demek, yani buhardan evrilen)

    #135 jolteon(jolt + eon. şoktan evrilen. (elektrik şoku tabi))

    #136 flareon(alevden evrilen)

    #137 porygon (polygon, çokgen)

    #138 omanyte (ammonite, ammonit. bir fosil türü)

    #139 omastar (ammonite + star, yıldız biçimli ammonit)

    #140 kabuto(kabuto, miğfer)

    #141 kabutops (kabuto + top, tepesi miğferli)

    #142 aerodactyl (aero + pterodactyl (uçan tarihöncesi sürüngen), havada uçan pterodaktil)

    #143 snorlax (snore + lax, horlayan tembel)

    #144 articuno(arctic + uno, kuzey kutbu + bir. (bir sayısı birinci efsanevi kuş olduğunu gösteriyor))

    #145 zapdos (zap + dos, çıt (elektrik sesi) + iki.)

    #146 moltres (molten + tres, erimiş + üç)

    #147 dratini (dragon + tiny, minik ejder)

    #148 dragonair (dragon + air, hava ejderi)

    #149 dragonite (dragon + ite, ejderle yakın akraba)

    #150 mewtwo (mew (kedi sesi, miyav) + two. iki sayısı pokemon' un mew' in ikinci sürümü olmasına atıf.)

    #151 mew (mew, miyav)

    ayrıca bu etimolojiler de resmi değildir, hemen birçoğunu kendim düşünüp buldum. hayır o değil bu diyen varsa veya o değil de bu daha iyi olur diyen varsa söylesin ekleyeyim.
  • neden bilmiyorum, birinci nesil 151 pokemonu evladım gibi sevmeme rağmen sonraki nesiller hep bir zorlama, bir kasıntı geliyor bana. bir ben miyim onu da hiç bilmiyorum.
  • hiç unutmuyorum, ash'le aynı tam 10 yaşındaydım, televizyonda kanalları geziyordum ve bir çizgi filme denk geldim. yeni başlıyordu, ne olduğunu, kaçıncı bölümü olduğunu bilmiyordum. baştan sona izledim, çok bir şey de anlamadım ama bir yandan hoşuma gitti. pek üzerinde durmadım, o dönem çizim olsun da ne olursa olsun izlerdim.

    akşam her gün yaptığım gibi babamın getirdiği gazeteleri karıştırırken hepsinde aynı habere rastladım. "pokemon türkiye'de!", haber içeriği ise dünyayı kasıp kavuran pokemon adlı çizgi filmin sonunda türkiye'ye geldiğini, ve o gün ilk bölümünün atv'de yayınlanacağını söylüyordu.

    farkında değildim ama, o gün birçoğumuzun hayatını şekillendirdiğini söylesek abartmış olmayacağımız, inanılmaz bir şey başlamıştı.

    hiçbir bölümünü kaçırmadan izlemeye başladım pokemon'u, ash'in tuttuğu her pokemon'da heyecanını hissettim, mutluluğunu paylaştım, kaybettiğinde onunla birlikte üzüldüm, onunla birlikte hırslandım. zaten furya başlamıştı, filmine okuldan 20 kişilik ekiple gitmiştik, tasolar, gameboy oyunları, pokemon kartları, okulda, yaz okulunda, mahallede her şey pokemon'du.

    bir noktada okul değiştirdim, ve eve dönüş saatimden ötürü diziye yetişemiyordum. ben eve geldiğimde bitmiş oluyordu. o dönem bayağı bunalıma filan girdim, ama elimden bir şey gelmiyordu.

    bir süre sonra evime daha yakın bir okula geçecektim ama, o zamana da çok geçmeden uçan pikachu kendini camdan atacak ve pokemon yayından kaldırılacaktı.

    sonrasında digimon geldi, beyblade geldi, hepsini hakaret kabul ettim ve izlemedim. ucuz kopyaydı benim için onlar. tabii yaş da büyüyor bu sıralarda, artık oyuncaklar kendilerini iyice gameboylara bırakıyorlar, ama olay devam ediyor.

    yıllarca da izlediğim son bölümü hiç unutmadım. charizard poliwrath'le kapışıyordu, yeniliyordu ve ash bütün gece kendi ellerini yakma pahasına iyileşsin diye charizard'a masaj yapıyordu. charizard da ash'in bu çabasını görüyordu ve artık ash'i dinlemeye başlayacaktı.

    bu benim hep içimde kalmıştı.

    uzun yıllar sonra, ilk imkanda ben dizinin bütün bölümlerini indirecek, 500'den fazla bölümü izleyecek ve yıllardır içimde yanmayı bekleyen ateşi körükleyecektim.

    evet arkadaşlar, ben cebinde kelebekle gezen, sokakta racon kesen bir ergen olarak eve gider pokemon izlerdim. öyle gizli sevdam filan da değildi, açık açık söylerdim. şimdi 33 yaşındayım, yine söylüyorum. hala izliyorum. dahası şu güne kadar hiç kimse de yadırgamadı, çünkü bana özel değil, bizim neslimizin hikayesiydi bu.

    ha keyif alıyor muyum? asla almıyorum. yazarlık yapan ve dizi, film yutan biri olarak normal koşullarda tahammül edilebilir bir seri değil, ama önemli de değil. konu o değil. insan aşık olduğunu her haliyle sever ya, bu da öyle bir şey işte.

    ash ve pikachu'nun hikayesi sonlanacak dendiğinde böyle içime bir şey oturdu ki, ne desem, nasıl tarif etsem az kalır. "yaş 35 yolun yarısı eder" değil de, "ash ve pikachu yolun yarısı eder" bizimki sanki. insan aslen yaşlandığına değil de, geride bıraktıklarına üzülüyor. bizim bıraktıklarımızdan biri de bu ikili oldu.

    iyi ki varlardı, iyi ki onlarla büyüdük.

    güle güle ash ketchum from pallet town, o7...
  • ne çizgi filmdir, ne animedir, ne de oyundur.
    pokemon japonyanın yerel yemeği olan yoğurtsuz iskendere verilen isimdir.
    yok yani yanlış olmasın da.
  • söylentilerin aksine brock'un diziyi bırakma sebebi fazla ücret talebi değil, o dönemde yaşadığı uyuşturucu problemidir. çocuklara yönelik bir dizi olmasında dolayı bu olay yapımcılar tarafından saklanmıştır.
  • yarası hala kalbimde taze olan çizgi film. yayından kaldırıldığını öğrendiğimde evlat acısı gibi yüreğime oturmuştu. pokemonsuz bir hayat düşünemiyordum ona bu kadar alışmışken. hiç hazır değildim buna. hala pokemon adını duyduğumda içim sızlar. o sırada ben pokemonum diye camdan atlayıp bunlara sebep olan velet yanımda olsaydı hiç düşünmeden boğardım onu. tabi oğlunun yaptığı denyoluğu bi çizgi filmin üstüne atan ve onların gazına gelip çizgi filmi yayından kaldıran rtük'ü de ayrıca anmak gerek.

    bi de 2000'de süleyman demirel görev süresinin bitmesine yakın "ben bi daha cumhurbaşkanı olmak istiyorum" diye ortaya çıkmıştı. hükümet de süleyman demirel'i sakinleştiremeyince cumhurbaşkanlarının ikinci kez görev alabilmesini sağlayan bi yasayı meclise sunmuştu. neyse okuldan eve geldim bi gün pokemon başlayacak atv'yi açtım meclis çıktı karşıma. noluyo lan derken baktım bu yasayı oylayacaklarmış. neyse dedim yapacakları bi oy vermek o da elektronik sistem zaten sayması uzun sürmez, pokemona da daha var bekleyeyim. ama öyle olmadı işte pokemonun yayın saati geldi hala halledemediler işlerini. atv de anasını siktiğimin yerinde başka televizyon kanalı yokmuş gibi oylamayı yayınlamakta kararlı. hayır açıyorum diğer kanalları, hepsi oylamayı yayınlıyor zaten. pokemondan daha mı önemli amına koyum. oylama tüm kanallarda var ama pokemonu sadece sen yayınlıyosun. neyse pokemonun yayın saati geldi ama ben bi umut bekliyorum belki şu bitince yayınlarlar diye. bitmedi tabi, rosalinda'nın yayın saati geldi hala devam ediyorlar. ben artık son bi umut haberlere yarım saat kalaya kadar bekledim, belki haberler başlamadan pokemonu verirler diye. o da olmadı tabii, haberlere az bi süre kala bitti oylama. hayatımda hala o günkü kadar sinirlenmedim. sinirden kendini sikme isteğini ilk o zaman yaşamıştım. 12 yaşında bi velet olarak hayatımdaki ilk ve tek meclis oylamasını izlediğimle kalmıştım. tek tesellim yasanın meclisten geçmemesi olmuştu. hala, ben ve benim gibi hisseden çocukların beddualarının sayesinde olduğu düşünüyorum.

    neyse pokemon yayından kaldırıldı, yokluğuna alıştık. ertesi sene kanal d digimonu yayınlamaya başladı. pokemonun yerini tutmasa da güzeldi bence. daha sonra yok beybileydmiş, yok yugiohmuş, veletlerin birşeyleri dövüştürmesi temalı bir sürü çizgi film çıktı hiçbirini izlemedim. daha sonra pokemona af çıktı star'la kanal 1'de yeni bölümleri yayınlandı, izleyeyim dedim aradaki bölümleri kaçırdığımdan sarmadı bıraktım. üniversiteye başladım sınırsız adsl, torrent gibi kavramlar girdi hayatıma. önce charizard'la magmar'ın dövüştüğü bölümleri indirip izledim, gaza geldim. sonra türkiye'de yayınlanan son bölümden itibaren indirip izlemeye başladım, bunları o zaman izleyememizin sorumlularının kulaklarını bol bol çınlattım. neyse portakal ligi macerası bitti. türkiye'ye geldiğinde izleyemediğim, içimde ukte kalan ilk filmi izleyeyim dedim. hem mew'le, mewtwo vardı, yıllardır ne ayak olduklarını merak ettiğim iki pokemonu izleyecektim. ama sonuç büyük hayal kırıklığıydı. film inanılmaz derecede çocuksu ve bayıktı. film bitti kaldığım yerden çizgi filme devam ettim. ama çizgi filmde de hayal kırıklığı devam etti. herşey başa dönmüştü, ash yeni bir turnuvaya katılmak üzere yola çıkmıştı. ama çizgi filmin kurgusu inanılmaz bayıyordu, olaylar çok basit ve saçma işleniyordu. roket takımının da, anasının siktiğimin memleketinde başka pikachu yokmuş gibi bunları takip etmesi, her bölümün yarısının bu konuya ayrılması da ayrı bayıyordu. bir diğer sebep de yeni pokemonların tam pokemon olmasıydı, ilk 151 pokemonun karizması yoktu bunlarda, abidik gubidik yaratıklardı. bi de ingilizce izliyordum ki ash'in ingilizce dublajı ayrı bir soğuma sebebiydi. birkaç bölüm zorladım ama olmadı, pokemondan zevk alamıyordum. herşey zamanında güzeldi. zorlamayayım, güzel hatırlayayım dedim bıraktım izlemeyi. en son tüm pokemon bölümlerinin rapidshare linklerinin olduğu sayfaya baktım. ''ah ulan'' dedim, ''o zaman geçecektiniz elime''.
  • doksanlı yıllarda çocuk olanların hayatında önemli bir yer tutan anime. ilk 1997 yılında çıkış yapmıştır. dünyada büyük bir ses getirdikten sonra çeşitli alanlara hızla yayılmıştır. oyunlar, tasolar, oyuncaklar vs.

    hiç unutmam sene 2000. yaz tatilindeyken sabah 10.00'da koşup, atv'yi açar beklerdim. plastik kutumda (büyük ihtimalle yemek kabı) onlarca tasom vardı. ne yazık ki ash veya misty hiç çıkmamıştı. bahçede çocuklarla taso düelloları yapılırdı. 'ütmek' kelimesini bu şekilde öğrenmiştim. eski seride yüz elli bir pokemon vardı sanırım.

    dünyada bir çok sezonu yayınlanmıştır. ancak türkiye'de, kendini pokemon sanıp camdan atan çocuk yüzünden iki veya üç sezondan sonra yayından kaldırılmıştır. o dönemde o çocuğa saydıran binlerce çocuktan biriydim.

    kızlar genelde sadece pikachu'yu bilirdi. o da şirin olduğu için. erkekler ise hepsini. herkesin favori pokemonları olurdu. benim için schyter, cloyster ve arbok idi mesela.

    bu yaşa gelip bunları hala hatırlamam, pokemonun ne denli etkisi olduğunu gösteriyor.
  • meger çocuklugun verdigi heyecanla anlayamamışım. şimdi düşünüyorum da bu pokemon aslında bir çeşit horoz dövüşü, köpek dövüşü, hayvan dövüşü. yalan mı? koskoca bi dünya insan hayvan toplayıp dövüştürtüyor. üstelik yasal. horoz dövüşü yasal olsa o da bu denli popüler olucak mıydı acaba? bir mehmet çıkıp pikaçu adını verdigini horozuyla dünyayı kurtaracak mıydı?
  • arkadaşımın çocukken defter tutmasına neden olan çizgifilm. böyle bildiğin pokemonun resmini çizip altına pokemonun özelliklerini yazmış, şöyle ki; "vulfix: alev saldırılarıyla rakiplerinin başını döndürür." (bkz: kayışın kopmasından bi önceki kerte)
hesabın var mı? giriş yap