• yazdığı mektubun filmde kullanılma sebebi filmde de belirtildiği gibi "taşranın derinliğinden merkeze ulaşmayı başarmış ateşli bir çığlık" olması, yani gerçek olması. ama mektubun kendisinin yalan olması, hiçbir şey gerçeği yakalanmış yalanlardan daha iyi anlatamaz.
    gerçek'ten daha iyi bir senaryo yoktur, hele nbc kafasında gerçeği yakalamaya çalışan biri için nimet bir metin sunmuş.

    bence dava etmesinin asıl sebebi, filmde sinan'ın aldığı cevabı içselleştirmesidir.
    sinan üzerinden yakalanmış olmasıdır, çünkü o mektup sinsi bir fark yaratma çabası, gizli bir kibir ve üstünlük, "dünyayı kendi anlamına zorlayan" ve o anlamda haklı çıkmayı bekleyen bir çabadır.

    "merak ettiğim nokta, söz konusu filmde, orhan pamuk, enis batur, murathan mungan gibi dev yazarlardan birinin yazdığı mektuptan alıntı yapılsaydı ve filmde 6 dakika boyunca tartışılsaydı, yazardan izin istenir miydi?"

    kullanılmazdı ki, sen "sinan" olduğun için kullanılmış zaten. içerlediği nokta bu olmuş ve verdiği röportajlarda bu algıyı değiştirmeye çalışmış, ben nbcnin beni hapsettiği kişilikte biri değilim demek istemiş durmadan fakat bu durum kendi içinde oksimoron bir durum oluşturmuş.
    sonuçta sen bu davayı açmasaydın kimse senin kim olduğunu dahi bilmeyecekti ,varlığını sinana göre tanımlamayacaktı ve böyle kişisel bir çıkmaza maruz kalmayacaktın ama açtın çünkü herkesin yaptığı şeyleri yapmayarak varlığının bilinmesini istedin yani en başa dönüyoruz yazdığın mektup gerçek isteklerini yansıtan bir mektup değil.
    kendi içinde tutarlı bir metin, hatta o metnin şimdiki durumla çelişmediğini ispatlamaya çalışıyorsun tüm gayretinle, bugün ile o mektup arasında sarsılmaz bir mantık köprüsü inşa edersen duruşuna zarar gelmeyeceğini düşünüyorsun, ama bir şeyin tutarlı mantıklı olması inandırıcı olacağı anlamına gelmez.

    neyse uzatmayayım, hakkındaki analizim doğruysa bu entry'i okuyacağını biliyorum. amacım seni üzmek ya da yargılamak ya da nbc'nin yaptığı gibi indirgenmiş bir kişiliğe hapsetmek değil.
    sadece bir yazar olarak o mektubu ben de samimi bulmadım, sinsi bir çalım olarak görüyorum. perdenin arkasından savaşmak olarak görüyorum, hayatta tamamen çıplak bir şekilde ortada olmadıkça kazanılan zaferlerin gerçek zaferler olmadığını düşünüyorum.

    hukuki olarak haklısın orası ayrı, parayı afiyetle ye helali hoş olsun.

    edit:imla
  • nuri bilge ceylan'a açtığı telif konulu davayı kazanmış, buna dair de şöyle bir açıklama yapmıştır:

    "bu dava sonucu, dünyaca meşhur ve çok başarılı bir sanatçıyla, kendi taşrasında bile tanınmayan benim gibi başarısızlığa mahkûm bir yazarın, hukuk önünde eşit olduğu gibi oldukça ütopik bir idealin kimi zaman gerçekleşebileceğini ispatlaması yönünden ilginçti.
    (...)
    netice itibariyle böylesi tatsız bir olayın öznelerinden birisi olmaktan hoşnut değilim. süreç dâhilinde böyle bir konumda bulunmaya mecbur kaldım. fakat en azından ahlat ağacı filminde hakkımda iddia edildiği gibi 'toplum önünde konuşmaktan korkan toy bir genç' olmadığımı ortaya koymaktan memnunum. haklı olduğum bir konuyu, herkes karşı olsa da ısrarla savunmayı, en az, edebiyat alanındaki mutlak sessizlik prensibim kadar değerli kabul ederim. edebiyat hususunda münzevi bir anlayışı savunan taşralı bir yazarın, telif konusunda mevcut kanuni hakkını aramaktan kaçınacağı ön kabulünün yanlışlığını ispatlayabildiysem ne mutlu bana."

    kaynak

    ayrıca olayın üçüncü kişisi mesut varlık ve bu meseleyi konu alan yazısına ilişkin (bkz: #148250026).
  • https://t24.com.tr/…pmak-tehlikeli-ve-yasaktir,4095

    olayın açıklamasını bir de bu işe iyi niyetle aracı olan kişiden dinleyin.

    fikir ve sanat eserleri ihtilafları ile de ilgilenen bir avukat olarak şu olup bitene nbc adına üzülmemek çok zor. bu alanda bazı konular hukuki ama vicdani değil; somut olay da bu durumun bir örneği; patent trolleri ya da kuaför, kahvehanelere radyo açıkken baskın yapan mesam da aynı kapsamdaki örnekler.

    işin hukuki kısmı üzerine beş yıldır bir çok kişi bir çok şey söylemiş, buna girmeyeceğim, başka bir şey diyeceğim, yayıncılık dünyasını az çok biliyorum ve gönül rahatlığı ile şunu diyorum, bu tür "kıymeti kendinden menkul" eser sahipleri arada bir çıkıyor, hak etmeyen kişileri kastıra kastıra üç otuz bir para kazanıyorlar bir iki kerelik ama o adamları sektör mimliyor, kimse onlarla çalışmak istemiyor ya da çalışacak ise ona, son derece minimal yaklaşıyor.

    bu olayda bir kaybeden olduğunu düşündüğüm bu kişi için de durum bu; belki kısa vadede kazandı gibi duruyor ama edebiyat dünyasında çok uzun vadeli olarak büyük kaybetti, zamanla kendi de görecektir; ne demişler, kim ne eder, kendine eder.
  • aslında tarantino ve de niro manyağı bir sinefil olup ta sonradan yazarlığa atılan ama eserlerinde sinema unsurlarına da yer veren yazar.meslek olarak ilkokul öğretmenidir.iyi de bir öğretmendir.sinemaya el atacağını zaten bekliyordum ama bu şekilde olacağını muhtemelen kendi de tahmin etmemiştir.
  • ağlat ağacı filminde, mektubundan yapılan alıntı yüzünden nuri bilge ceylan ile mahkemelik olan/olacak yazar. süreci merakla takip ediyoruz.

    yazarın açıklaması şurada
  • nuri bilge ceylan'ın, cannes film festivalinde yarışacak yeni filmi "ahlat ağacı"nın, alıntı yapılan edebi kaynakların yazarları arasında gösterilen yazar...
  • taşralılığı göğsünde bir madalya gibi taşıyan sınıf öğretmeni ve fakat oldukça sağlam da bir şairdir. işin ilginç yanı son dönemde düzyazıyla ön plana çıkmasıdır. "intihar etmiş bir taşra berberinin şiir kitabı ve önsözü" adlı kitabı biz değeri çok sonra anlaşılacak derken nuri bilge ceylan'ın ödüle doymayan ahlat ağacı filmine ilham kaynağı olmuştur. sosyal medyadan elini eteğini çekmiş, kendi isteğiyle sessizliğe bürünmüştür. bu arada boş durmamış tuhaf bir yolculuk adlı kitabını yayımlamıştır.
  • bir ahmet ümit metni söz konusu olsa yapımcılar hemen izin alacaklardı, fakat beni neden görmezden geliyorsunuz demiş anladığım kadarıyla. normalde şahsen "telif", "izin" işlerini komünal emeğe ait olduklarından içinde yaşadığımız dünyada ayıklanması gereken şeyler olarak görürüm de, şimdilik bu sistemde yaşadığımıza göre, ulusal sanat camiamızda bir ikiyüzlülüğe işaret etmesi bakımından kendisini haklı bulmak eğilimindeyim.

    konuya dair yaptığı kısa çıklamayı yaptığı video için tıklayınız.
  • ahlat ağacı filmi için nuri bilge ceylan 'a açtığı telif davasını kazanmıştır.
  • az önce uzayın keşfi efsanesi kitabını bitirmiş bulunmaktayım. fikirler gerçekten çok iyi ama daha iyi yazılabilirdi.
    mesela çok yöresel unsur var. eğer sen alternatif bir gelecekten bahsediyorsan ve bu geleceğin daha kozmopolit bir ortamda yaşandığını iddia ediyorsan yöresel benzetmeler ve ağız kullanamazsın. konuşmalar çok düzgün, türk dili ve edebiyatı dersi almış ve deyimleri çuk oturtan bir yazı biçimine sahip. ama anlattığın dünyada bunlar çok eğrelti duruyor. kitaba editör olarak adını yazdıran şahısların gerçeklik algısı bizden biraz farklı olduğu kesin. çoğu yerde aşırı verilen ayrıntılar yüzünden dikkatimi yitirdim ki bunları dizginlemesi gereken editördür yazar değil.
    dediğim gibi fikirler gerçekten çok iyi ama iyi bir editörün yönlendirmesiyle iyi hikayeler çıkabilirdi.
    daha yeni (bkz: love death & robots) bitiren biri olarak fikirlerden eşit koşullarda etkilendim.
    şahsım dil bilgisi kurallarından anlamayabilir ama bir hikaye nasıl anlatılır veya anlatılmaz bunu iyi bilirim.
    edit :bkz düzeltildi
hesabın var mı? giriş yap