• http://bianet.org/…43034-polis-siddetine-15-ay-ceza

    özet : istanbulda bir polis aracı bir avukatın arabasına çarpıyor, aynayı kırıyor, sonra basıp gidiyor. arkadan avukat "selektör" yapıyor. buna polis "kıl" oluyor, yolunu kesiyorlar. adamı indiriyorlar. kelepçeliyorlar! 6 polis birden herifi bi güzel dövüyorlar. kolunu çıkarıyorlar ve öylece bırakıyorlar. üstüne de adamı dava ediyorlar "polise hakaret ve direnme suçları"ndan.

    kadıköy kaymakamı "polis görevini yapmıştır, yargılanamazlar" diyor, avukatın şikayetlerini sallamıyor.
    böyle olunca idare mahkemesine itiraz ediliyor. araya çağdaş hukukçular derneği ve istanbul barosu giriyor.

    sonunda mahkeme polislere 1 yıl 3 ay hapis cezası veriyor.

    evet, avukatsınız, polisler gelip canınıza okuyor, araya dernek ve baro sokup ancak hakkınızı savunabiliyorsunuz.

    bir de polisin çattığı avukat değil de, başbakana çatan öğrenci olduğunuzu düşünün.
  • abd'de bir sinema salonunda kavga çıkıyor. polisler gelir gelmez olayla alakası olmayan birisini gözlerine kestirip üzerine çullanıyorlar. kelepçelenmeye itiraz edince ağzına biber spreyi sıkıp yüzüstü yere deviriyorlar. soluk almakta zaten güçlük çeken adamın üzerine beş kişi birden binip kelepçelerken, karısının ve kızının gözü önünde ölümüne neden oluyorlar. http://www.liveleak.com/view?i=5dd_1393354370
  • bir çok şekilde tezahür edebilir.

    yer : fatih sultan mehmet koprusu, 129l numaralı otobüs
    tarih,saat : 5 aralık 2008,8:40

    daha sonraları polis olduğu öğrenilen şahıs kavacık durağından otobüse biner.köprüye gelindiğinde otobüsün ön tarafında bir arbede görülür.arbede sırasında birinin şöföre müdahale ettiği görülür. insanlar kavacıktan binen şahısı şöförden uzaklaştırır, şöför köprü çıkışında otobüsü sağa çeker ve polisi arar,durumu anlatır.bir kaç dakika sonrasında şahısın polis olduğu, şöföre kimliğini göstermediği,köprü üzerinde inmek istediğini, şöför durmak istemeyince de şöförün boğazına sarıldığı öğrenilir.

    şahıs insanlar üzerine yürüyünce eline kimliğini alıp sırıtarak insanlara gösterir ve "şikayet edin" der. otobüsteki insanların büyük bir kısmı işe geç kaldıklarını bahane ederek başka otobüslerle olay yerinden uzaklaşır.olay yerinde sadece 4-5 kişi ,şöför ve şahıs kalır. şahısla girilen dialoglarda şahıs sinirlenir. insanların(özellikle benim) üzerine yürür. şöför başına gelecekleri farkedip "ben şikayetci değilim" der. şahıs "şikayetci olmazsan seni şikayetci olacağın bir hale getiririm" diyerek şöförü tehdit eder. 10-15 dakika sonra ekip arabası gelir. şahıs polis arabasına binerken şahsıma "seni başka bir yerde yakalarsam ...." dercesine parmağını sallar. şahıs,şöför ve tanıklık edeceğini söyleyen bir vatandaş ekip arabasıyla olay yerinden uzaklaşır.

    aradan aylar geçer ve şöföre 129l de rastlanmaz. şöföre olabilecekler şöyle bir akıldan geçirilir. kara kara düşünülür.

    (bkz: ne olacak bu memleketin hali)
  • polisin halka şiddet uygulaması meşru ise, neden halkın polise şiddet uygulaması meşru değil diye sorduran problem.
  • bu da gavur milletten bir polis şiddeti örneği : http://www.surenews.com/…he-wont-stop-recording.htm

    polis cep telefonunun bir "silah" olduğunu iddia edip elemanı dövüyor ve içeri alıyor.
  • hindistan dolaylarından geliyor:

    bambalapitiya polisinin resmi açıklamasına göre, geçen tren ve arabalara taş atan akıl hastası bir genç, polislere de taş attıktan sonra denize atlayıp boğulmuş. aşağıdaysa olayın bir kameraman tarafından tesadüfen çekilen görüntüleri var.

    http://www.liveleak.com/view?i=6fe_1256906333

    (bkz: iki resim arasındaki x farkı bulunuz)
  • http://www.bianet.org/…tte-iskence-kameraya-yansidi

    sokakta dövülerek gözaltına alınan koca'nın, götürüldüğü karakolda da susuz bırakıldığı, nezarette kelepçeli bekletildiği ve defalarca kusmasına rağmen doktora çok geç götürüldüğü, mahkemeye sunulan kamera kayıtlarıyla ortaya çıktı.

    sokakta dövülerek gözaltına alınmadan önce doğum sancısı tutan yengesini hastaneye götürüyormuş, polisler yolunu kesmiş. neden gözaltına alındığını bilmiyorum, konumuz dışında tabii.
  • - demek alkol alıp, nizamı bozacak hal ve davranışlarda bulunursun öyle mi? çaat…
    - ahh… valla bir bira içtim memur bey.
    - ulan dümbük, bu mereti içtikten sonra ha bir, ha iki. çaatt…
    - aahh… yeminle kimseyi rahatsız edecek bir davranışta bulunmadım.
    - sus layn. yemin etme çarpılacan şerefsiz. çaaatt… çaaattt…
    - aaahhh… sayın komiserim, hani dayak yasaktı?
    - zibidiye bak, dövüyormuyuz lan seni, ha? çaaaatttt… söyle bakalım, dövüyormuyuz? çaaattttt…
    - aaaahhhh… yok valla. aaaaahhhh. dur bokunu yiyim.
    - kalk lan ayağa it oğlu it. kendini tekmeletip de iz mi bıraktıracan? kaçın kurasıyız biz, biliyon mu sen?
    - emredersin baş komiserim. şerefsizim bir daha değil içmek lafını bile etmem.
    - ibneye bak. şamarı yedikçe rütbemi artırıyor. siktir git gözüm görmesin. çaaatttt…
    - aaaahhhh… sağ ol müdürüm, allah razı olsun. allah sizi başımızdan eksik etmesin.
    - battaaaall... korkuuttt... şimdi getirin bakıyım sıradaki o orospuyu...
  • olmaması gerekendir ama olağanlaşmıştır.

    son dönemde türkiye'de polis bir kurumdan çok edilgen bir kolluk kuvveti olarak görüldüğü ve düzeni korumak için devlet ne derse onu yapan emir kulu olarak değerlendirildiği için bazı şeyler gözardı edilmektedir.

    yakın dönemde birçok kişi polis şiddetinin nedenini hükümet olarak görmektedir, bu bir derece doğru olmakla birlikte polisin sorumluluğunun gözden kaçmasına neden olmaktadır. bu algı polise de sirayet etmekte, sorumluluklarını düşünmeden, duruma emir kuluyuz şeklinde bakmaktadırlar. böyle olmakla birlikte kendilerinden beklenenin ötesinde sert ve aşırı davranmaktadırlar.
    (bkz: milgram deneyi)

    bence gezi olaylarının nedeni ne tek başına çevredir ne siyasidir. bence en büyük nedeni polis şiddetine tepkidir. ama polis bunu değerlendirmek yerine vandalların suçu demektedir, ya da hükümete karşı eylem diyerek ders çıkarmaktan kaçmaktadır. 1 mayıs ve yine birçok toplumsal olay çokça buna tepki içermektedir.

    googleda araştırınca görülüyor ki türkiye'de halk doğrudan polis şiddetine yönelik eylem yapmamaktadır. basit düşünerek direkt duruma dikkat çekmek yerine karmaşık düşünerek arkasındaki sebeple ilişkilendirmiştir. bu da polisin yine kendi sorumluluğunu göz ardı etmesine neden olmuştur. siyasi bir konuda tepki gösterilince şiddete olan tepki gözden kaçmış, zaman zaman da haksız bulunmuştur. gerçekten merak ediyorum, toplum polis şiddetine yönelik eylem yapsa, elinde pankartlarla polisi sağduyuya davet etse polis yine toma ve biber gazıyla müdahale edebilir miydi? kendisini sorgular mıydı? müdahale olması halinde kamuoyu yalnız şiddete karşı gösteriye müdahaleyi nasıl görürdü?

    bir dönem polisin imajını düzeltmek için reklam yapacak olgunlukta olan bu kurum geldiği noktadan rahatsız değil midir?
hesabın var mı? giriş yap