• tam hali "polislerin gözaltına aldıktan sonra veya arama sırasında aldıkları dijital cihazları vermemeleri rezaleti"

    bir hukuk devletinde olmaması gereken rezalettir.
    bir hukuk devletinde yaşamak isteyenlerin de kulak kabartıp eleştirmesi gereken rezalettir.

    evimizde yapılan arama sırasında 1 hardisk, 1 akıllı telefon ve 1 tane de dizüstü bilgisayar alındı polisler tarafından. arama sonrası olayı öğrenen tanıdıklarımız siz o bilgisayarı filan unutun, gitti onlar, belki birkaç sene sonra verilirse verilir dedi. insanlarda bu konuda oluşan algı bu şekilde ve gerçekten de telefonunu, bilgisayarını vb. "özel mallarının" tekrar iadesini alamayanların sayısı da bir hayli fazlaymış. bu normal karşılanıyor ve normal karşılanmasını aklım almıyor. polis evinize geliyor, eşyalarınızı alıyor ve gerisi yok. dedim ki bu böyle değildir. çünkü çok saçma. bu alınan malların tekrar iadesiyle ilgili mutlaka yasalar vardır dedim ve araştırmaya başladım. öncelikle intenette dijital eşyaları(bilgisayar, telefon, hardisk vs.) alındıktan sonra tekrar iadesini alamayanların yakınmalarıyla karşılaştım. savcıya dilekçe yazarak bu isteğimizi, şikayetimizi dile getirebilirmişiz, bunu da öğrendim. daha sonra bununla ilgili yasaları araştırdım ve alınan dijital eşyaların tekrar iadesiyle ilgili insanın içini rahatlatıcı şu yasaların olduğunu öğrendim:

    konu hakkındaki temel taş olan 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunu’nun 134. maddesi aynen şu şekildedir:

    “madde 134 - (1) bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir.

    (2) bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. `şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.`

    (3) bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.

    (4) istemesi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.

    (5) bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır.”

    cmk 134. maddesinin 2. ve 3. fıkraları önemli bizim için ama yine de hepsini attım.
    2. fıkrada bilgisayar, bilgisayar programlarının içinde çözülememiş bir şifre varsa bunlara el konulabilir ancak şifre çözüldükten sonra geçikme olmaksızın kopyaların alınıp cihazın iade edilmesini söylüyor. 3. fıkrada ise herhangi bir şifre yoksa kopyalamanın elkoyma işlemi sırasında yapılmasını söylüyor. yani 2. fıkrayla birleştirince bu anlam çıkıyor. ancak bence de haklı olarak yargıtay 16. ceza dairesi, cmk’ nın 134. maddesi ile ilgili olarak, kamuoyunda “ergenekon” ismi ile bilinen dava dosyası bozma kararında cmk 134. maddesinin 3. fıkrasında el koyma işlemi sırasında kopya(imaj) alınmasının her zaman mümkün olmayacağını düşünerekten bilgisayar imajının alınması konusunda bazı kriterler getirmiştir.

    bu kararın amacını aynen şöyle belirtmişlerdir(okumak istemeyen geçsin zaten yukarıda anlattım): "cmk’nın 134. maddesi, dijital medyaların önce mahallinde incelenmesini, bilgisayar programlarına veya kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde ise bilgisayarlara el konulmasını öngörmektedir. bu hüküm uygulamada bazı sıkıntılara yol açmaktadır. zira, bilgisayarda yerinde inceleme yapılması çoğu kez mümkün ve sıhhatli olmayıp, teknik yetersizliklerden dolayı imaj da alınamamaktadır. dijital delillerin hukuka uygun yöntemlerle elde edildiğinin kabul edilebilmesi bakımından bu nokta önemlidir. ceza muhakemesinde deliller kanuna uygun olmalı ve kanuna uygun yöntemlerle elde edilmelidir."

    bilgisayar imajının alınmasıyla ilgili kriterler aynen şöyle:

    "özetlemek gerekirse, bilgisayar imajının alınmasına ilişkin yargıtay 16. ceza dairesi şu kriterleri getirmiştir;

    1-elkoyma işlemine geçildiğinde sistemdeki verilerin yedeklenmesi (imaj-adli kopya alınması) gerekir.

    2-yedekten bir kopya alınıp şüpheli veya vekiline verilmesi gerekir.

    3-mahallinde yedekleme ve yedekten kopya verme olanağının bulunmuyor ise objektif olarak bunun açıklanması gerekir.

    4-mahallinde imaj alma mümkün değilse, dijital delillere müdahaleyi önleyecek şekilde, seri numaraları tutanağa yazılmak suretiyle dijital verilerin usulüne uygun olarak zapt edilip mühürlenmesi gerekir.

    5-şüpheli veya müdafinin istemesi halinde, nezaret etme ve denetleme imkânı için inceleme mahalline kadar eşlik etmesi sağlanmalıdır.

    6-inceleme yerinde şüpheli veya müdafinin hazır bulunmasına imkân verildikten sonra, `mümkün olan en kısa süre içinde mühür açılıp, dijital medyanın derhal imajının alınması gerekir.`

    7- imaj alındıktan hemen sonra, imajlardan bir kopya ve orijinal medyanın ilgilisine derhal teslim edilmesi gerekir.

    8-sanık veya müdafinin mühür açma işlemi sırasında hazır bulunmasının mümkün olmadığı hallerde, mühür açma işleminin arama ve el koyma kararını veren hâkimin huzurunda açılarak, imaj alma işleminin bu sırada hakim huzurunda yapılması gerekir."

    yani görüldüğü üzere insanın içini rahatlatan yasalar ama kimse uygulamıyor, kimsenin umrunda değil ve uygulanmadığında da hiçbir yaptırımda bulunulmuyor. bizim eve gelen polisler de yukarıda belirtilen kriterlerden 4.'sü hariç yani cihazı alıp gitme hariç hiçbirini yerine getirmedi. (1)ne el koyma işlemi sırasında yedekleme yapıldı (2)ne alınan yedekten tarafımıza verildi(çünkü zaten yedek alınmadı) (3)ne arama sırasında yedekleme yapılma imkanının olmadığı açıklandı (5)ne nezaret etme ve denetim imkanı için inceleme bölgesine kadar eşlik etmemiz sağlandı (6)ne mümkün olan en kısa sürede dijital medyanın imajı alındı (7)ne de imajı alınan cihazın iadesi gerçekleştirildi. eve girdiler, tık tık tık aldılar ve gittiler.

    ben eminim ki bu durumu yaşayan sadece biz değiliz. binlerce kişiye daha bu hukuksuzluğun yapıldığından eminim.

    neyse efendim ben bunları öğrendikten sonra dilekçemi hazırlayıp savcıya vermek için adliye sarayına gittim. savcıyla görüşemedim katibiyle görüştüm ve ona verdim. katip bana cihazlarımın hala emniyette olduğunu ve oraya başvurmamı, bakmamı söyledi. tamam dedim çıktım emniyete gittim ve cihazlarımın iadesi için geldiğimi söyledim danışma bölümünde oturan üç polise. zaten bu süreç içinde atarlı, her an dövecekmiş gibi konuşan bir polisle karşılaşmadım ama bunlar daha bir beterdi. aramızda şöyle konuşmalar geçti:

    polis: sizi kimse aradı mı gelin cihazlarınızı alın diye ?
    ben: hayır aramadı.
    polis: o zaman ne diye geldin kardeşim. demek ki daha inceleme sürüyor, bitmemiş.
    ben: yasalara göre sizin aynı gün içinde alınan cihazın imajını alıp iade etmeniz gerek. nasıl inceleme bitmez daha ?
    polis: arkadaşım binlerce cihaz var sırada. herkes bekliyor sen de bekleyeceksin. 'biz sizi ararız' iade yapacağımız zaman. hadi işine git. akşama kadar senle muhatap olamayız biz. (daha en fazla 2 dakika geçmiştir konuşmanın başlaması üzerinden.)
    ben: ben sizin aramanızı beklersem 2 yıl geçer ama. zaten de yasaya göre vermeniz lazım...
    polis: öyle bi yasa varsa git savcıya dilekçe ver, şikayet et. hadi yürü.

    ne kadar dil dökmeye, derdimi anlatmaya çalıştıysam da adamlar resmen bakışlarıyla, sözleriyle kovdular beni ve alamadım cihazlarımı.

    yani arkadaşlar yasalarda filan bir sorun yok. bunların hepsi düşünülmüş yasası da çıkarılmış fakat kimse uygulamıyor, kimsenin umrunda değil. kimse de peşine düşmüyor. belki peşine düşenler de benim gibi bir sonuca ulaşamıyor.

    öncelikle sizden istediğim bu alışkanlık haline gelen hukuksuzluğu duyurmanız ve ikinci isteğim daha özel olacak: bu süreçten sonra ne yapabilirim, el koyulan eşyalarıma nasıl tekrar ulaşabilirim, yazarsanız sevinirim.

    tamamını okuyanlara da çok teşekkür ediyorum.

    edit: (bkz: 24 nisan 2018 ismail saymaz'ın haberi) bazı şeyler aydınlanıyor.
  • yazdıklarından anladığım kadarıyla büyükşehirdesin. dolayısıyla inceleme sırası bekleyen materyal sırası da oldukça fazladır. fetö zaten dosya sayısını şişirmişken ışid de buna baya eklenmişti son zamanda. yani fetö atıyorum 12 bin bekleyense ışid 5 bin pkk 2bin vsdir. adi konular cinayet vs de bunların ardından gelir. normalde her gelen materyal sıraya alınır sırası gelince imajı alınıp incelenir. her gelen cihazın direkt imajının alınarak bekletilmesi mümkün değil. genelde fetö öne alınır ve senin konu gibi basit konular daha çok bekletilir. mantıklı olan da budur. yerinde imaj alma meselesine gelirsek: genelde operasyonlara siber katılır, özellikle fetö aramasına ama yine seninki gibi basit bir konu olduğu için asayiş, ekipler vs el koyar sibere götürüp teslim eder. seninki gibi her sanal alem suçlusuna siber eleman gönderse, yerinde imaj aldırmaya kalksa inceleme yapacak adam kalmaz şubelerde. ayrıca oldukça pahalı olan imaj alma cihazı sınırlı sayıda ve imajların aktarılacağı harddiskleri temin etmek de büyük zaman kaybı. sadece senin evinde arama yapıldığını sanma, aynı anda 20 adrese gidiliyor. her adrese 1 siberci verseler ki o kadar personel sanmıyorum olduğunu şubeye kilit vurulur. ayrıca cep telefonu imajı almak basit değil bazen 2-3 gün bile sürebiliyor. mecburen el konuluyor. başka sorun varsa sor
hesabın var mı? giriş yap