• kullanım alanları

    1) uydularda ısıelektriksel güçlerini sağlamak amacıyla hafif ısı kaynağı

    ve

    2) fotografik filmlerin tozlarının temizlenmesinde fırça olarak kullanılmak sıralanabilir.
  • bizmut elementinin nötron ışıması sonucunda ya da fraksiyonlu destilasyonu ile elde edilir.
    1898 yılnda marie curie ve pierre curie sevişirlerken böyle bir element olabilceğini düşünüp işe girişmişler ve o zamanki lehimyumu bulmuşlardır. lehistanın polonya olarak isimlendirilmesinden sonra bu elementin adı hariciye nazırlığı tarafından polonyum olarak değiştirilmiştir. bu yıllarda polonya hala osmanlı imparatorluğuna sahip olduğu metallerin belli bir yüzdesini haraç olarak verdiği için,istanbula da bol miktarda polonyum gelmiş,bunlardan ilk radyoaktif osmanlı sikkeleri bastırılmış ve bir türlü kökü kazınamayan yeniçerilere ulufe olarak dağıtılmıştır.
  • bunun 210 modeli yani polonyum 210 su siralar en moda cinayet aracı haline gelmiştir. ingiltere de öldürülen rus casusu nun bununla zehirlendiğinin anlaşılması üzerine olaylar gelişir...
    (bkz: alexander litvinenko)
    (bkz: londra istanbul ucagindan radyasyon cikmasi)
    (bkz: yegor gaidar)
  • 85 graminin 85 000 000 insani oldurmeye yetecek kadar gucu olan kokunc insan icadi. diliyoruz ki yanlis ellere dusmesin!!!
  • adını marie curie'nin memleketinden alan element.
  • 100. yılını kutlayan 6a grubuna ait hiç de şirin olmayan element.
  • geçmişte..
    osmanlı asıllı yahudi kimyagerin keşfi.

    az sonra alman asıllı polonyalının icadı.

    belki gelecekte.
    kürt asıllı türkün hikayesi bekeze.

    bir kaç satır üstte bekeze ..
    polonya asıllı da dediler ya.

    kısaca soktuğumun ırkları,milletleri. nokta.
  • uranyumdan 400 kat daha radyoaktif olan metaldir. curie çifti tarafından keşfedilmiş olan metalin adının polonyum olmasının nedeni marie curie'nin varşovalı olmasıdır. aslında rus kimyager dmitri mendeleyev, böyle bir elementin var olması gerektiğini teorik olarak öngörebilmiştir lakin varlığını ispat edememiştir.

    doğada çok nadir görülüp uranyum yataklarında bulunsa da günümüzde uranyum yataklarından polonyum çıkarmakla uğraşan insan yoktur. elementin üretimi nükleer reaktörlerde yapılmaktadır. bozunumundan çıkan enerji çok yüksek olduğundan güç kaynağı olarak kullanılması mümkündür fakat polonyumun insanlık tarihine öldürücü yönü ile de geçtiği söylenebilir.

    manhattan projesi kapsamında polonyum sentetik olarak bizmutun nötronlarla bombardımanından elde edilmiş ve fisyon reaksiyonlarını başlatmak için kullanılmıştır. hiroşima ve nagazaki'ye atılan bombaların tetikleyicisi polonyumdur.

    elementin suikastlarda kullanımı ise putin ile ilgili memelere konu olmuştur.

    putin ve polonyum esprilerinin nedeni alexander litvinenko suikastıdır. eski bir kgb ajanı olan litvinenko 2000 yılında ingiltere'ye kaçıp kremlin karşıtı söylemleri nedeniyle rusların hedefi haline gelmiştir. 6 yıl sonra grosvenor'daki suikast girişimleri başarısız olunca ruslar çareyi litvinenko'nun çayına polonyum katmakta bulmuşlardır. litvinenko'nun tadını beğenmeyip tamamını dahi içemediği çay, onu akut radyasyon sendromundan öldürmeye yetmiştir.

    semptomlar maruziyetten birkaç gün sonra ortaya çıkar ve sinsidir: ateş, kusma, ciltte kızarıklık, baş dönmesi şeklinde kendisi gösterir lakin daha sonra hasta kısa bir süreliğine iyileşmiş gibi görünebilir. bu etapta tam kan sayımı mühimdir zira hastalık granülosit yoğunluğunda ve akyuvar sayısında belirgin bir düşüş ile karakterizedir. radyasyon saç köklerine de zarar vereceğinden dökülmeler olacaktır.

    semptomatik tedaviye ek olarak; akyuvar sayısı düşeceğinden enfeksiyonların önlenmesi, var olanların da tedavi edilmesi gerekecektir. kan naklinin yanında kurşun, arsenik ve cıva zehirlenmeleri gibi durumlar için de kullanılan dimerkaprol uygulanabilir bir şelatördür.
  • marie curie ve pierre curie tarafında 1898'de keşfedilen radyoaktif bir element. uranyumdan kat kat daha radyoaktif ve tehlikelidir.

    netflix'de casusluk sanatı diye bir belgesel serisi var. geçen gün merak ettim izledim. ikinci bölümde bahsi geçiyordu bu elementin. detaylarını ve kim olduklarını tam hatırlamıyorum. birini bu elementle zehirlemişler. olayı anlatan kişi şöyle anlatıyor:

    öldürülecek kişi bir otelin lobisinde oturuyor ve bir fincan yeşil çay istiyor. yeşil çayına toz şeklinde bir paket tatlandırıcı ekliyor. işte polonyum elementi bu tatlandırıcının içinde. toz halinde bir paket tatlandırıcının içinde sadece tek bir tatlandırıcı tanesi büyüklüğünde polonyum var. bu kadar ufak, hatta zerre boyuntunda polonyum bu adamı öldürmeye yetiyor. o adamı radyoaktif bir madde hale getiriyor. adam dokunduğu her yerde radyoaktif izler bırakıyor. tuvalete gidiyor ve orada da bu izleri bırakıyor.

    üniversitedeyken bir hocam bütün maddelerin radyoaktif olabileceğini savunurdu. teoride haksız da sayılmazdı. bütün maddeler veya her şey radyoaktif olabilirdi.

    mesela kelimeler, duygular, davranışlar da radyoaktif olabilirler. onların da yarılanma ömürleri vardır.

    kelimeler. tek bir kelime, tek bir söz sarfedilen, tıpkı o koca paketin içindeki tek bir polonyum tanesi gibi etki yaratabilir. diğer her şey şeker olsa dahi. şeker olsa dahi dedim ama belki de o şekerin son kullanma tarihi geçmişdir kim bilir. o tek bir söz öldürür mü, polonyum gibi? bilemem.

    duygular. duyguların polonyum ile en büyük ortak noktası yarı ömürlerinin olmasıdır. duygular da radyoaktif maddeler gibi yarılanıp başka bir şeye dönüşürler. başka bir elemente dönüşürler.

    davranışlar ise bence en çok benzeyendir polonyuma. çünkü hem yarı ömürleri vardır, hem de tek bir tanesi onun kadar etkili. örnek vereyim, hata bir davranıştır. tek bir hata her şeyi silip atar, o tek polonyum zerresinin öldürmesi gibi.

    can sıkıntısından saçmalamış olabilirim, bilmiyorum. küçükken bir programda bir şey izlemiştim. diyordu ki zihninizi canlı tutabilmek için onu çalıştırmalısınız. çalıştırmak için de zorlamalısınız diyordu. mesela birbiriyle alakası olmayan iki şey arasında bağlantı kurmamızı istiyordu. bu bir plastik şişe kapağı ile ansiklopedi olabilir gibi bir şey diyordu. belki bu yazıda kendimi çok zorladım, bilmiyorum. ama o belgesel serisini izlerken aklımda canlanan düşünceler bunlardı.
  • 1898 yılında marie curie tarafından pitchblende adlı radyoaktif bir uranyum cevherinden izole edilen ve laboratuvar ortamında keşfedilen ilk kimyasal elementlerden biridir.marie curie'nin polonya'li olması nedeniyle bu ismi almıştır.sindirim,soluma ve açık yaraya temas yoluyla zararlı etkisini gösterir.deri ve giysiden vücuda geçemez.bir gram polonyum, 140 watt ısı enerjisi üretir. bunun yanı sıra türkiye'de ve dünyada meydana gelen bazı suikastlarda kullanıldığı düşünülmektedir.
    yapılan araştırmalara göre sigara içen kişilerin akciğerinde daha fazla polonyum bulunduğu tespit edilmiştir."2011 araştırmasına göre, tütün şirketlerinin sigara ve diğer tütün içeren ürünlerin düşük seviyede polonyum içerdiğini tespit etmişlerdir. bu çalışmanın yazarları, sigaradaki polonyumun radyoaktivitesinin, 25 yıllık bir süre boyunca her 1000 sigara içicisi için 138 ölümden sorumlu olduğunu hesaplanmıştır."
hesabın var mı? giriş yap