• her yonden "ilginc" bir sehirdir. bu sehri nasil anlatayim bilemedim. hani abd'deki sehirleri anlatirken genelde turkiye'deki sehirlerle karsilastirilir ve o sehrin turkiye'deki karsiligi bulunur ya (mesela san francisco abd'nin istanbul'u denir), uzun sure portland'in turkiye'deki karsiligini dusundum ve sonunda karar kildim. kulturel olarak portland'in karsiligi 1992-2002 arasindaki donemin kadikoy'udur. portland abd'nin en genc, dinamik, liberal ve ozgurlukcu sehirlerinden biridir. bu entry'de iyisiyle kotusuyle portland'i anlatmaya calisacagim.

    ayni zamanda "abd'deki anarsizmin baskenti" olarak bilinen portland'i anlatirken amerikalilar 2 ifadeye basvururlar: 1) "portland 1990'li yillarin hic bitmedigi ve hala devam ettigi sehir", 2) "portland genclerin emekli olmak icin tasindigi sehir". ikinci ifadeden kasit genclerin isi gucu birakip portland'a tasinmasindan ziyade baska sehirlerdeki plazalarda aylik 6-7 bin dolara calisirken bu isten istifa edip portland'da asgari ucretle calisan insanlar kastediliyor. gercekten de plaza hayatindan bikip portland'a gelen ve part-time bir iste calisarak hayatina "relaks" olarak devam eden cok sayida insan mevcut. bu da sehrin kulturunu ayni sekilde etkiliyor.

    portland'a "abd'de anarsizmin baskenti" deniyor cunku sehirde surekli bir seyler protesto ediliyor. donald trump baskan secildiginde en guclu protestolar burada olmustu ve normalde abd'de kutlanmayan 1 mayis burada yine protestolarla kutlandi. sehirdeki en ilginc protestolardan biri kisa sure once yasandi. sehirde kar yagisi sonrasi yollarda cukurlar olustu ve belediye yollari zamaninda tamir edemeyince sokaga dokulen gencler acilan cukurlara cicek ekerek protesto eyleminde bulundu.

    http://image.mlive.com/…05/15/-2c6b1d8d51ede271.jpg

    https://lintvkoin.files.wordpress.com/…es.jpg?w=650

    https://i.ytimg.com/vi/aepjosuhfbo/sddefault.jpg

    bir baska ilginc protesto eyleminden daha bahsedeyim. 1970'lerden itibaren portland'daki havaalaninin sembolu haline gelen yesil haliyi bilen bilir. 2 sene once portland bu yesil halinin dizaynini degistirmeye karar verdi ve bundan sonra sehirde mizahi yonu agir basan cesitli protestolar basladi. once halinin desenini tasiyan coraplar giyen protestocular daha sonra ayni deseni pijamalara tasidilar ve desenin ayakkabisi cikti.

    bunu oje desenleri takip etti. daha sonra atkilar ve telefon kiliflari geldi. sonunda halinin deseni degisti ama eski dizayna cok benzeyen bir dizayn secildi. havaalani yonetimi "insanlarin halimizi bu kadar sevdigini bilmiyorduk" aciklamasi yapmak zorunda kalmisti.

    dedigim gibi sehirde yil boyunca surekli bir seyler protesto ediliyor. sehrin kulturu sehrin futbol takimi olan portland timbers'a da yansimis durumda. abd'de "tribun kulturu" denen kulture sahip topu topu birkac takim varsa bunlardan biri de portland timbers. takimin maclarinda tribun liderleri tarafindan bestelenen marslar soyleniyor, mesaleler yakiliyor, pankartlar ve koreografiler hazirlaniyor ve sehirdeki futbol taraftari turk taraftarlar kadar olmasa da bir ingiliz veya alman taraftar kadar atesli. 2015 yilinda taraftarin da gaziyla lig sampiyonu olan portland timbers'in mac biletleri cogu zaman haftalar onceden tukeniyor.

    http://media.oregonlive.com/…/09/11572236-essay.jpg

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…vxszpcg8xxhb33g

    ayrica sehirde bir adet brezilyali ronaldo heykeli bulunuyor: http://pbs.twimg.com/media/cg_amddwuaatfqo.jpg

    sehrin evsizleri bile "ilginc" tiplemelerden olusuyor. 2 hafta kadar once sehirde takilirken tamami sarisin renkli gozlu ve eli yuzu duzgun olmak uzere kizli erkekli 17-18 yaslarinda bir grup gence denk geldim. bunlar kaldirimda oturmus para icin dileniyordu. oturup iclerinden birine ne yaptiklarini sordum. soyledigine gore babasi doktormus ve iyi bir aileden geliyormus ama babasinin kuralciligina dayanamayip evden kacmis ve sokakta yasamaya karar vermis. yanindaki bir baska eleman da "fuck the system" diyordu. sirt cantalarinda cadir tasiyan bu gencler geceleri belediyenin kendilerine ayirdigi bir bolgede cadir kurup uyuyormus. gencler kendilerini "sistem karsiti" olarak goruyordu. portland'da bu tur tiplemeler gayet normal olarak goruluyor.

    portland'in lakaplarindan biri de "america's whitest city" yani "amerika'nin en beyaz sehri." abd'de new york, san francisco, los angeles gibi bir cok sehirde beyaz amerikalilar'in nufusa orani %30-40 civariyken bu sehirde bu oran %75'in uzerinde. buyuk sehirler icinde beyaz amerikalilar'in oraninin en yuksek, gocmenlerin ve azinliklarin oraninin en dusuk oldugu yer burasiymis. yine sehrin yakinlarindaki seattle da benzer istatistiklere sahip. diger buyuk amerikan sehirlerinin aksine burada fazlaca siyahi, meksikali, hindistanli ve cinli goremiyorsunuz ve etnik cesitlilik olarak portland diger amerikan sehirlerinin gerisinde kaliyor ve iskandinav sehirlerini andiriyor. bu sehrin anarsist ve protesto seven yapisiyla birlesince "portland bir suru simarik ve rahat batmis beyaz amerikali'nin yasadigi sehir" algisi olusuyor.

    sehrin protest kulturu politikaya da yansiyor. gecen seneki secimlerde bu sehirde oy kullanma orani %80'e dayanmisti. abd'de ortalama oy kullanim oraninin %50'nin cok az uzerinde oldugunu dusunursek bu oldukca yuksek bir rakam. sehir demokratlarin on elemelerinde bernie sanders'in hillary clinton'u gectigi nadir yerlerden biriydi ama bu bernie'nin demokrat partiyi kazanmasina yetmedi.

    biraz da sehirdeki toplu tasimadan bahsedeyim. 1970'lerde federal hukumet abd'deki buyuk sehirlere yol yapmalari icin epeyce para vermis ve portland bu parayla karayolu yapmak yerine parayi toplu tasima ve bisiklet yolu yapmaya harcamis. sehir bugun bunun meyvesini yiyor cunku abd'deki en iyi toplu tasima sistemlerinden birine sahip. komforlu otobus ve rayli sistem her zaman vaktinde geliyor ve hemen hemen her zaman oturarak yolculuk yapiyorsunuz. is cikis saatlerinde ayakta bazen yolculuk yapilsa da sikis tepis bir ortam yok ve rahatca takiliyorsunuz. mesela 50 koltuklu otobuste ayakta giden 5-6 kisi oluyor. sehrin tamamini cevreleyen bir bisiklet yol agi oldugu icin istediginiz yere bisikletle gidip istediginiz yerde toplu tasima kullanabiliyorsunuz. bir de portland'daki rayli sistemlerde hic bilet kontrolu yapildigini gormedim ama yine de biletli olmanizda fayda var cunku biletsiz yakalananlara epeyce yuksek ceza veriliyor.

    portland oldukca gelismis bir bisiklet kulturune sahip. sehirdeki hemen hemen tum ana ve ara yollarin bisikletlere ayrilmis ozel bir seridi var ve portland'i oregon'un diger sehirlerine baglayan sehirlerarasi bisiklet yollari da mevcut. ayrica burada bisiklet sehir kulturunun o kadar buyuk bir parcasi haline gelmis ki her yerde bisiklet tamircileri, bisiklet saticilari, bisiklet parcalari satan dukkanlar ve bisiklet kiralama sirketleri goruyorsunuz. bu konuda ilginc bir anektod anlatayim. almanya'nin munih sehrinde yasayan karoline beisel isminde bir gazeteci avrupalilar'la amerikalilar'in sehirde bisiklet kullanma kulturlerini karsilastirmak icin bir arastirma yapmaya karar veriyor. bayan beisel abd'de kendisine sehir olarak portland'i seciyor ve sehirde birkac gun bisiklet kullaniyor. daha sonra "vay be, amerikalilar bu bisiklet konusunda avrupalilar'dan bile ilerideymis" diyerek evine donuyor ve makalesini yaziyor. daha sonra kendisine portland'in diger amerikan sehirlerinden cok farkli oldugu ve portland'in tam anlamiyla olcut olamayacagi anlatiliyor.

    bahsi gecen alman gazeteci: http://image.oregonlive.com/…g-8add0ca6423374f5.jpg

    portland cevresinden bisiklet manzaralari: http://www.oregongravelgrinder.com/…thoodslide2.jpg

    bu arada sehirde yilda bir kere ciplak bisiklet kullanma festivali yapiliyor ve o tarihte herkes dogdugu gibi bisiklet kullaniyor.

    izninizle bir seye daha degineyim. portland willamette nehri tarafindan ikiye ayriliyor ve nehir boyunca 10'dan fazla irili ufakli kopru var. gecen sene yapimi biten tilikum koprusu bunlar icinde ayri bir yere sahip. bu kopruye sadece yayalar, bisikletler ve toplu tasima giriyor ve hususi araclarin girisi yasak. bu yuzden bu kopru portland'in en onemli turistik mekanlarindan biri haline geldi. bu kopruyu yuruyerek veya bisikletle gecmek gercekten cok eglenceli.

    http://www.hntb.com/…m_crossing_051web.jpg?ext=.jpg

    sehirdeki havaalani 2016 itibariyle 4 sene ust uste abd'nin en iyi havaalani secilmis durumda. onumuzdeki 10 sene boyunca yine portland havaalani secilse sasirmam. bunun bir cok sebebi var. ornegin portland belediyesinin aldigi bir karara gore havaalaninda satilan yiyeceklerin havaalani disindaki fiyatlari asmasi yasak. ornegin bir restorantin hem havaalaninda hem de havaalani disinda bir subesi varsa havaalanindaki subede fiyat artisi yapilamiyor. bu sayede bu havaalaninda sanki disaridaymis gibi 7-8 dolara karninizi doyurabiliyorsunuz. ayrica havaalanindaki guvenlik kontrolleri de cok seri ve memurlar cok kibar. bu havaalanindan defalarca ucmus biri olarak su ana kadar en uzun bekledigim guvenlik kontrolu 15 dakika surdu. bununla birlikte gecen hafta gittigim orlando havaalaninda 45 dakika suren guvenlik kontrolu sirasindan sonra suriyeli multeci gibi hissetmistim. su ana kadar gordugum kadariyla ucus deneyiminin en rahat ve komforlu oldugu havaalanlarinin biri kesinlikle bu sehirdeki havaalani. bu sehre ust uste 4 yil bu odulu veren abiler ve ablalar da benimle ayni fikirde olmali.

    sehrin park kulturu de oldukca ilginc. abd'de nasil buyuk sehirlerin kendisiyle ozdeslesmis parklari varsa portland'in da kendine ait bir parki var. ornegin san francisco'nun golden gate parki ve new york'un central parki var ve ayni sekilde portland'in da forest parki var. yalniz bu parklar arasinda bazi farklar mevcut. portland'in forest park'i tamamen dogal bir park ve tamami ormandan olusuyor. forest park boyut olarak da central park veya golden gate park'in 3 kati buyuklugunde. ornegin new york ve san francisco'nun parklarinda dolasirken buyuk bir sehrin parkinda dolastiginizi hissedebiliyorsunuz ama portland'in forest park'inda dolasirken sanki medeniyetten yuzlerce km uzakta balta girmemis yagmur ormanlarinda geziyormussunuz gibi bir his olusuyor. forest park'taki yuruyus parkuru 25 mil yani 40 km uzunlukta ve bu parkurun tamami ormanlik alan.

    portland deyince akla ilk gelen seylerden biri doga sporlari. zaten nike, columbia ve adidas (abd) gibi sirketlerin merkezlerinin burada olma sebebi de bu. portland'dan 45 dakika doguya gidince karsiniza her turlu kis sporunu yapabileceginiz ucsuz bucaksiz karli daglar cikiyor. sehirden 1 saat batiya gittiginizde de her turlu su sporunu yapabileceginiz pasifik okyanusu var. bunun disinda sehirde ve cevresinde doga yuruyusu yapabileceginiz yuzlerce km'lik parkurlar ve bisiklet yollari mevcut. soylenene gore portland ve cevresinde 200'den fazla doga sporu gerceklestirilebiliyormus.

    portland'in havasi oldukca yumusak ve sehre "ne cok sicak ne de cok soguk" diyebiliriz. sehrin sicakligi yil boyunca 15 ile 25 derece arasi gidip geliyor. hava sicakliginin 30 dereceye ulastigi nadir yaz gunlerinde bazi restorant ve kafeteryalar camlarina "klimamiz mevcuttur" yaziyor ve musteriler buralara akin ediyor zira hava sicakligi pek degismedigi icin bircok isletmede klima bulunmuyor. bununla beraber portland'in havasi daima kasvetlidir. yilda 60-70 gun havanin gunesli oldugu sehirde cogu gunler hava bulutlu ve yagmurlu oluyor. bu yuzden sehri yaz kis ince bir ceketle gezebilirsiniz. portland'in yagmuru oldukca yumusak bir sekilde yagiyor. ornegin bazen 3-4 gun araliksiz yagan yagmur sirasinda bir defa bile gok gurultusu duyulmuyor ve yagmur sessiz ve usulca devam ediyor. sehrin insani yagmurlu havayi benimsemis olacak ki en yagmurlu gunde bile kimseyi ne semsiye ne de yagmurlukla gorebiliyoruz. otobus duraklarinda bile yagmurlu havalarda siper alinacak bir cati mevcut degil. herkes sanki yagmur yokmus gibi davraniyor ve bir sure sonra buna siz de alisiyorsunuz.

    abd'de "bira" denince akla gelen ilk sehirlerden biri portland. oturdugunuz her restorantta daha ne yiyeceginizi sormadan "hangi biramizi alirdiniz?" diye soruyorlar. sehir ve cevresinde "ev yapimi" bira ureten 300'den fazla yer var ve her restorant ve barin kendine ait birasi var. bu yuzden bir mekana gidip oranin ev yapimi birasi yerine marka bira isterseniz size garip garip bakiyorlar. sehirde esrar satisi da yasal oldugu icin her sokak basinda starbucks gibi yesil binalardan esrar alabiliyorsunuz. bu yil itibariyle esrarli kek ve kurabiyelerin de satisi baslamis durumda. sehirde yasal olarak esrar veya alkol tuketebilmek icin 21 yasinin uzerinde olmaniz gerekiyor. bu da bizi portland'in bir baska takma ismi olan pot-land'a getiriyor.

    portland'i abd'nin diger buyuk sehirlerinden ayiran en onemli ozelliklerden biri butik dukkan kulturudur. sehirde cok az sayida zincir restorant ve zincir magaza var ve buyuk bir amerikan sehrinden beklenmeyecek kadar az sayida alisveris merkezi var. sehirdeki hemen hemen tum yerel isletmeler butik seklinde ve sehrin kulturuyle butunlesen bazi mekanlar mevcut. ornegin zincir dondurmacilarin dukkanlari sinek avliyorken salt and straw adli yerel dondurmacinin onunde cogu zaman 1 blok boyunca uzanan kuyruklar gorebiliyorsunuz. mesela sehirde dolasirken surekli elinde buyuk pembe kutular tasiyan insanlar goreceksiniz. en basta bunun bir tarikat veya cemaat oldugunu dusunebilirsiniz ama bunlar "voodo donut" isminde sehrin en unlu donut dukkanindan gelen musteriler. abd'de yiyebileceginiz belki de en farkli donut'lari satan bu yerin onunde cogu zaman 100 metreden uzun kuyruklar oluyor. normalde donut sevmememe ragmen buranin donutlarini begendigimi soyleyebilirim.

    https://www.travelportland.com/…doo.etc4684-web.jpg

    portland'in icinde ve cevresinde minibus seklinde yiyecek bufeleri goreceksiniz. bu bufeleri genelde cesitli ulkelerden gelen gocmenler isletiyor ve burada cesitli ulkelerin yiyeceklerini 5-6 dolar gibi ucuz fiyatlara tadabiliyorsunuz. mesela misirli bufenin yaninda polonyali bufe, onun yaninda taylandli bufe, onun yaninda fransiz bufe, onun yaninda hindistanli bufe seklinde onlarca bufe bulabilirsiniz. sehir ve cevresinde bu sekilde hizmet veren bufelerde 100'den fazla ulkenin yemeklerini oldukca ucuz fiyatlara tadabilirsiniz. henuz turk bufesine denk gelmediysem de irak, lubnan ve misir bufelerinde satilan yiyecekler tat olarak bizimkilere benziyor. genelde buradan yiyecek alinca en buyuk sorun oturup yemeginizi tuketecek bir mekan bulmak oluyor ama en yakindaki starbucks'a veya parka giderek bu sorunu halledebilirsiniz.

    http://www.trazeetravel.com/…240764985-1000x399.jpg

    portland'in en buyuk sembollerinden biri powell isimli devasa kitapci dukkani. bir blogu bastan basa saran ve 3 kattan olusan bu kitapci sehirde ziyaret etmeyi en cok sevdigim mekanlardan biri. zaman zaman bernie sanders, stephen king gibi unlulerin imza gunu yaptigi bu kitapcinin bodrum katinda cocuk kitaplari satiliyor. sirf cocuk kitaplarinin satildigi bu bodrum kati bile ortalama bir d&r magazasinin 3 kati buyuklugunde. magaza labirent gibi oldugu icin surekli kayboluyorsunuz ve bir girdiginizde cikmaniz saatlerinizi aliyor ama bundan hic sikayetci olmuyorsunuz. bir keresinde burada "sizde oregon'la ilgili cocuk kitabi var mi?" diye cok spesifik bir konuda kitap ariyordum ve calisan eleman bana bir duvari gosterip "su bolum boydan boya" dedi ve gercekten orada oregon hakkinda onlarca cocuk kitabi vardi. devasa buyuklukte ve labirent gibi oldugu icin cogu zaman icinde kaybolacaginiz bu kitapcinin en guzel yanlarindan biri ayni zamanda kullanilmis kitap satmasi. cogu zaman 20 dolara satilan bir kitabin fiyatini pahali buldugunuzda ayni kitabin az kullanilmis versiyonunu 4-5 dolara sattiklarini gorebilirsiniz.

    https://insatiableculturalite.files.wordpress.com/…

    bu arada portland'dan bahsedip son yillarin en iyi stand up'cisi louis ck'den bahsetmemek olmaz. bu adam portland'i cok seviyor olmali ki surekli bu sehirde takiliyor. zaten portlandia'da oynamisligi da var. gecen gun portland'da takilirken ufak butik bir bara girmis ve eline mikrofon alip durup dururken stand up yapmaya baslamis. iceride tas catlasa 10 musteri varmis ama sonradan disaridan adamin sesini duyanlar iceri girmis. birazdan bar dolup tasmis ve adamin gosterisini onlarca insan bedavaya izlemisler. sonra da hicbir sey olmamis gibi millete selam verip kalkip gitmis. adam alcak gonullu de.

    bu da olay yerinden bir resim: https://goo.gl/3c9mcv

    portland son yillarda inanilmaz bir popularite kazandigi icin eskisine gore cok daha pahali bir hale geldi. son 5 yilda portland'daki ev fiyatlari neredeyse 2'ye katlanirken son 3 yildir ust uste portland ev fiyatlarinin en cok arttigi sehir olma ozelligini tasiyor. sehirdeki kiralik evlerin doluluk orani %98 ve satilik evlerin cogu 2-3 gun icinde satilmis oluyor. butun bunlara ragmen portland abd'nin bati yakasindaki buyuk ve populer sehirler icinde (san diego, los angeles, san francisco, seattle, portland) en ucuzu olmayi surduruyor. bu yuzden sehir bir sure daha goc almaya devam edecek gibi.
  • chuck palahniuk ugruna gidip gordugum, amerikan sehri gibi olmayan bir amerikan sehri.
    klasik downtown/gokdelen mantigindan cok uzak merkezi, kahverengi nehri, birbirinden cirkin kopruleri ve amerikan mimarisinden cok uzak binalariyla guzel vatan oregon'un kiymetlisi. buranin insani san franciscoluya hadi len siz de hippi misiniz diyor, oyle degisik oyle guzel bir nufusu var.
    nereler gezilir neler yapilir derseniz soyle kisa bir liste yapmak gerekirse;
    -powell's bookstore'a bir ugrayin adamlarin bu kadar buyuk bir kitapevini nasil acik tutabildigini icerideki kalabaligi gorup anlayin, ozenin bu sehrin insanina
    -old downtown'da chinatown var orada bir cin bahcesi bulunuyor ki ben hayatimda bu kadar huzur doldugum bir baska yer hatirlamiyorum tabi noel uzeri gittigim icin normalden daha bir sakin de olabilir onu bilemem, oraya bir ugramakta fayda var.
    -hemen chinatown'in disinda voodoo doughnuts'ta bacon doughnut ile kahvalti yapmak lazim, ilginc bir ikili olmus ama lezzetliydi bence
    -gittiginiz mevsime gore degisir ancak yakalarsaniz nehir kiyisina kurulan bitpazarini da es gecmeyin derim.
    -guzel bir aksam yemegi icin en az bir gun oncesinden rezervasyon yaptirmakta fayda var yoksa bildigin yiyecek yer bulamiyorsun bu sehirde.
    -kendi birasini imal eden bir suru guzel pubdan birine ugrayin ama benim gibi sarhos irlandali bulup da tartismayin, gotu zor kurtardim benim kadar sansli olmayabilirsiniz sonucta.
    -sadece portland'da degil tum oregon'da kdv yok, bildigin vergisiz alisveris yapiyorsunuz bir de outlet buldunuz mu cok komik rakamlara bastan asagi yenileyebilirsiniz kiyafetlerinizi.
  • eylul 2013'te geldıgım ve aralık ayına kadar ıkamet edecegım sehır..
    amacım meslekı egıtım..

    sehir hakkında 15 gunde elde ettığım izlenimler ise sehır rehberı kıvamında soyle;

    oncelıkle sımdıye kadar sehır merkezınde (downtown) ve merkezden cok dısarıda ( northeast 82nd avenue) iki otelde kaldım.
    tum sehır merkezını ve kuzeydogusunu sımdıden yuruyerek gezdım.

    dıger amerıkan sehırlerıne gıtmedım ama burası tam bır avrupa sehrı gıbı, gokdelen mantıgı az bınalar az katlı klasik ve tarıhı..

    sehır merkezınde toplu tasıma (max line, streetcar, otobus) ınanılmaz
    14 gun ıcın 51$'a (haftalık 27$, aylık 100$ ) alacagınız bır kart ıle ıstedıgınız aractan sınırsızca faydalanabılıyorsunuz.
    sehır ıcınde yurumeyı sevmıyorsanız toplam 10 metre yurumeden sehırde heryere ulaşabılırsınız..
    sehır dısına ıse otobuslerle ısınızı gorecek sekılde ulasabılıyorsunuz.

    merkezde ucuz otel olarak downtown value inn ve travelodge inn tavsiye edebılırım. 5 er gun kaldım temel otel gereksınımlerını kusurusuz karsılıyorlar sehırdekı en ucuz alternatıflerden bırıler, ben sorun yasamadım. asagı yukarı gecelık 80$ cıvarı tutuyor ıkı kısılık oda.. ( sehır vergısı ve dıger vergıler dahıl)

    ben craigslist kullanarak 2 aylık ev kıraladım su an .. kıralar aylık turkıye'ye gore oldukca pahalı ve 1000-1500$ arası degısıyor. ( elektrık,su vb. dahıl) ( 1 oda 1 salon beyaz esya dahıl esyalı)

    sehır guvenlı bır yer. evet cok fazla homeless var sokaklarda fakat ınanın onlar bıle bızım alısık oldugumuz bazı yurdum ınsanından bıle kıbar.. dıger ınsanlar ıse ayrı bır kıbar ve yardımsever.. ben avrupada bıle toplu tasıma aracından, otobusten ınerken kımsenın "en arka kapıdan ınse bıle" bagırarak sofore "thank you" dedıgını gormedım.

    akıllı telefonunuz ve ozellıkle google mapsı olan cıhazınız varsa otobuslerın kac dk sonra kalkacagından, kac dk yolculuk surecegıne ve hangı numaralı otobuse aktarma yapmanız gerektıgıne kadar detaylı bılgı
    sahıbı olabılırsınız. boylece sehre cok kolay alısabılırsınız..

    ayrıca her otobus ozurlu ınsanlar ve bısıkletlı ınsanlar ıcın ozel tasarlanmıs.. otobus ozurlu ınsanlar ıcın alcalıyor, platform ortaya cıkıyor ve normalde normal koltuk olan alanlar katlanarak ozurlu yerı halını alıyor.. bısıkletlıler ıse bısıkletlerını otobusun onunde dısarıda yer alan bısıklet koyma demırıne baglayıp ıstedıgı yere ulasabılıyor..

    yerel bıralar ılk basta garıp gelsede sanırım turkıye'ye donunce bızım bıralar garıp ve basıt gelecek.. zaten sehır yerel bıra uretıcılerı ıle unlu. buradakı arkadasın dedıgıne gore sayıları 150 yı buluyomus..her uretıcının 20 ye yakın cesıt kendı uretım bıra cesıdı var. yuksek alkolluden 8.5% dusuk alkolluye %2, dark bıradan red bıraya her cesıt bıra var. deschuset ve widmer brothers unlu yerel bıracılardan..

    kahvaltılarda yumurta ve omletler gercekten lezız ve mutlaka denenmesi gereken lezzetler.. mother's bistro ve bijou cafe favorileri kahvaltı mekanlarımdan..

    sehırde onlarca food truck mevcut.. cok degısık ulke mutfaklarından (polonya,arjantın,tayland, lubnan,surıye,kolombıya) ornekler burada ucuz fıyatlara satılmakta. "greek food" olarak doner,baklava,zeytınyaglı yaprak sarma,yogurt yemek mumkun.. hatta adamlar 2 hafta once "greek food festıval" bıle yaptı.. turk olarak 1 adet gordum (downtownın guneyınde) lakın ekım ayı ortasına kadar kapalıymıs..

    cumartesi gunleri burnside street koprusu yakınlarında kurulan pazar (daha cok sergi) gorulmeye deger.. degısık yıyecekler ve urunler bulmak mumkun.

    yıne aynı bolgede bulunan onunde 2 sıra kuyruk olan voodoo dougnouts'tan denemek uzere 6 farklı cesıt donut aldım lakın oyle pekte onunde sıra olmasına degecek gıbı degıl..

    powells book store'da bulunan kıtaplar buyuk ıhtımalle turkıyedekı unıversıte kutuphanelerınden %10 unda vardır. ayrıca bu kıtapcıda 1 gunde kıtap okuyan ınsanlar kadar 1 ayda bazı sehırlerımızde kıtap okunmuyordur..

    buradakı bazı starbuckslarda belırlı gunler canlı muzık olabılıyor..

    bırcok alısverıs merkezınde "ıstanbul gıft center" adında bır magaza gormek mumkun.. ıcerısınde hayatımda gormedıgım ve herhalde goremeyecegım yoresel kıyafetler var.. pek turk kulturu gıbı gelmedı bana..

    sımdılık son olarak sehır aslında ucuz ama bıze pahalı.. doların 2 tl oldugu su gunlerde mcdonaldsta 7 $ menu bıle sıze pahalı gelebılır.. ya da 1400$ kıra vermek.. kahvaltıda omlete 10$ vermek .. bıraya 5$ vermek.. ama adamların kazanclarıda ona gore oldugu ıcın dedıgım gıbı sehır bıze pahalı.. onlara normal hatta ucuz..
  • ismine 1845 yılında yazı tura atılarak karar verilmiştir.
  • toplu taşımayı tamamen bedava hale getirmeyi tartışan yağmurlu ve bulutlu amerikan şehri.

    https://www.oregonlive.com/…rd-members-say-yes.html

    edit: öğrencilere zaten bedavaymış.
  • haluk bilginer gibi bir şehir. her sene bir hollywood dizisi veya filminde bu şehire mutlaka bir yan rol veriyorlar.

    (bkz: twilight)
    (bkz: wild)
    (bkz: stumptown)
    (bkz: you me her)
    (bkz: everything sucks)
    (bkz: grimm)
    (bkz: here and now)
  • oregon eyaletinde bulunani, abd'nin austin ile beraber en guzel sehri. klasik amerikan hayatindan uzaklasip renkli, eglenceli, dogayla icice, sokaklarda yuruyerek, ilginc insanlar ve anitlar gorerek, genc nufusun bol oldugu, herkesin bisiklet surdugu bir sehir istiyorsaniz bicilmis kaftan.

    austin'in bu sehre gore avantaji; havasinin cok daha yaz havasi olmasi ve 6th street, bu sehrin austin'e gore avantaji; akarsu uzerindeki prag'i andiran kopruleri ve sokak pazarlari.
  • eger yolunuz duserse ugramadan donmeyin:

    https://www.yelp.com/…thers-cafe-and-grill-portland

    (bkz: cevapi)
  • eger cok buyuk bir terslik cikmazsaa tasinmaya planladigim sehirdir. alternatif nufusunun yanisira sehrin yapisi da ilgimi cekti. nasil desem boyle cok kohne olmayan ama herkesin de bilmedigi cafe gibi portland. insanin yerlesesi geliyor.
  • san francisco ve seattle ile benzer sehir ruhuna sahiptir, abd'nin bati yakasinin acik goruslu olmasindaki temel etmenlerdendir. sf ve seattle gibi turistik olmadigi icin bu ozgur ruhu daha cok sahiplenir. genclerin emekli oldugu sehir diye bilinir. sehir ile ozdeslesen vegan cafeleri/barlari, hippieleri, her kosebasinda bulunan yerel bira breweryleri, yemek arabalari (food truck), sokak festivalleri, evsizleri, agac evleri ile baska bir dunyadir.
hesabın var mı? giriş yap