• etki tepki teorisini bilen insanların uygulayabildiği düşünce tarzı.
    sadece bunu bilenler değil, hayat görüşü ve felsefik açıdan düşünce tarzını dünyadan soyutlamış ve belli bir kemale ermiş insanlarda da bulunabilir bu düşünce yapısı.

    etki tepki teorisi, canlı cansız, hareketli hareketsiz herşey için geçerli olan bir teoridir.
    neyle beslenir bu teori? bu teori bize der ki, eğer sen bir şeye etki ediyorsan, o da sana tepki vermektedir. işte bunun farkında olanlar, pozitif düşünce yapısına sahip olanlardır.
    yani sen düşünce yapınla, yaptığın eylemle, attığın adımla, gösterdiğin mimikle, sergilediğin tutumla nasıl bir etki bırakıyorsan, buna karşılık her zaman bir tepki vardır.
    sen balonu şişirmek için üflersen, balon da şişmemek için o havayı geri üfler.
    sen duvara kafa atarsan, duvar da senin kafana tuğla atar.
    sen sandalyeye oturursan, sandalye de seni kaldırmak için baskı uygular.
    sen dünyayı ayaklarınla iteklersen, dünya da seni itekler. bunu adımlarınla yaparsan yürümüş olursun, hızlı adımlarla yaparsan koşmuş olursun, dik adımlarla yaparsan zıplamış olursun. yani senin etki gücün ne ise tepkinin gücü de aynı orandadır.
    newton abimiz böyle uygun görmüş, yapcak bişey yok.
    şimdi hareket ile ilgili olan kısmı bu, hatta hareketsizlik de aynı. sen boşluğa bir devinim bırakmazsan boşlukta seni etkisiz görüp sana tepkisiz davranır.
    düşünce yapısıyla ne alakası var yeaaa?
    düşünce yapısı, beyin, bilinçaltı, bunların yönetimi bir etkidir. etkinin vücut dili, mimik, hal-tutum sergisi karşıdan alınacak tepki ile aynı güce ve orana sahiptir.
    seversin,sevilirsin: "ben onu seviyorum ama o beni sevmiyor" yalan söylüyorsun ve bu pozitif düşüncenin önüne geçmiş aslında, bilinçaltın seni onu suçlamak ile, kendi eksikliklerini kapatmak ile yormuş kendini.
    kötü bir insan: insanlar doğdukları an, ne kötüdür, ne zalimdir, ne de hain. onlar hayattan ve çevreden aldıkları etkilere tepkiler verdikçe kazandıkları alışkanlık ve huyları, bunları korumak adına sergiledikleri tutumları neticesinde, kötü,hain,zalim olurlar. olayın temelinde bilinçaltı vardır yani. sen nasıl ki onu kötü olarak algılıyorsan o da seni kötü olarak algılıyor. o kendince yaptığı bu kötülükleri aslında iyi olarak görüp, senin ona olan tavırlarını kötü olarak görüyor. sen ona göre kötüsün, o da sana göre kötü yani.
    bugün armut çıksa ve dese ki ben elmayım, kim nasıl ispat edebilir onun armut olduğunu?"armutluk yapma lan işte bu senin başka bir türevin yaban armudu, senin ailenden!" deseniz yaban armudu demeyecek mi ben yaban değilim asıl o armut değil diye. bilinçaltımıza kırmızı nasıl kırmızı olarak etki ediyorsa, aslında beyazın dünyada olmayan birşey olduğunu nasıl düşünemiyorsak, siyah aslında renk bil değilse, ama en sevdiğin renkler sorulduğunda, siyah-beyaz diyebiliyorsak, işte bunlar hep düşünce yapımızın öğretilmiş çaresizlikle olan bağlantısı ve pozitif düşüncenin değil de ezberlenmiş düşüncenin bir ürünü olması.
    düşünmek beyin organında gerçekleşen bir elektrik ürünü. vücudumuzun en çok enerji harcayan birimi. bu düşüncelerin binlercesi eyleme dönüşmezken, sadece onlarcası eylem gösterebiliyor. dünyaya etki eden bu onlarcası tepkilerle hayatına devam ediyor.
    binlercesi, eylemsizlik olarak kalıyor, sen düşündüğünün bile farkında değilsin bazen ama o durmuyor ve sürekli düşünüyor. geceleri rüyanda görüyorsun bazılarını. bazıları günlük hayatta karşına geliyor "anaaaa lan valla dejavu gibi" diyorsun daha önce beyninde yaşadıklarına.
    şimdi bu binlerce düşünce, enerjiyi de yaktı. bitti mi? hayır bitmez, çünkü enerjinin korunumu kanunu diye bir kanun var doğa ananın ve evren babanın kabul ettiği. şimdi beyin bu enerjiyi düşünce olarak yaktı, ısı mı çıktı? beyin hararet mi yaptı? nereye gitti lan bu enerji?
    evrene gitti sevgili dostlar.
    iyi düşündüysen iyi tepki gelecek, belki sen göremeyeceksin, evrene yansıması belki yıldız yılı sürecek ama gelecek bir gün. kötü düşündüysen, hainliği planladıysan da kötü tepki gelecek. evren de birikecek ve öyle bir gelecek ki bu kötülükler belki kıyametin kendisi olacak. artık yeterince iyi insan kalmayınca, belki kötü düşünceler evreni doldurunca kıyamet kopacaktır bir tepki olarak.
    iyi düşünün, iyiyi düşünün.
    pozitif olun.
    pozitif yaşayın.
    dellendirmeyin lan beni.
  • mideniz ağrıyorsa; olan her şeyin bizim hayrımıza olduğunu bilip sevgiyle hazmedin.

    boynunuz ağrıyorsa; olaylara farklı açılardan bakıp pozitif taraflarını görmeye çalışın, inadı bırakın.

    beliniz ağrıyorsa; paraya tu, kaka demekten vazgeçin.

    ayak ve bacaklar ağrıyorsa: sol taraf için; geçmişle bağlarınızı koparıp geçmişte yaşamaktan vazgeçin.
    sağ taraf için; gelecekten korkmayın, kendi geleceğinize güvenin.

    başınız ağrıyorsa; değersizlik duygusundan vazgeçin, kendinizi önemseyin.

    geceleri uykunuzda dişlerinizi gıcırdatıyorsanız; öfkelerinizden kurtulun.

    göz bozukluğu ve ağrıları varsa; görmeniz gereken bir şeyi inatla görmek istemiyorsunuzdur, görmeyi seçin.

    kulak ağrıları ve duyma bozukluğu için; inatla kendinizi etrafın seslerine kapatmayın, duymayı seçin, o seslerden size mesaj var.

    regl ağrılarınız varsa; dişiliğinizi ve size sunduğu avantajları sevgi ile kabul edin.

    sırtınız ağrıyorsa; suçluluk duygusundan vazgeçin.

    omuzlarınız ağrıyorsa; başkalarının yüklerini, sorumluluklarını taşımaktan vazgeçin.

    boğazınız ağrıyorsa; kendinizi sevgiyle ifade etmeyi seçin, çekingenlikten vazgeçin.

    alerjiniz varsa; kendi gücünüzü reddetmeyi bırakın. kime alerjiniz olduğunu düşünün.

    diş ağrılarınız varsa; kararsızlığınızı bırakın.

    bağırsaklarda problem varsa; ihtiyaç duymadığınız şeyleri atmanın zamanı geldi de geçiyor.

    kalbiniz ağrıyorsa; sevin
  • çiftçinin bir köpeği ve evcil bir tavşanı varmış. bir gün arkadaşıyla sohbet ederken köpeklerin mi yoksa tavşanların mı saklanan şeyleri bulmak konusunda daha yetenekli olup olmadıklarını tartışmaya başlamışlar. arkadaşı köpeklerin üst düzey gelişmiş koklama duyuları ve içgüdüleriyle bu konuda doğuştan yetenekli olduklarını bu sebeple saklanan her şeyi bulmakla ün yaptıklarını savunmuş. çiftçiyse kendi tecrübesine göre doğal yeteneğin yanı sıra başka özelliklerin de önemli olduğunu bu sebeple tavşanların bazı durumlarda köpeklerden çok daha avantajlı olabileceğini iddia etmiş.

    saatlerce birbirlerine türlü deliller getiren iki adam en sonunda durumu açıklığa kavuşturmak için bir yarışma düzenlemeye karar vermişler. çiftçi eline kazma küreğini alarak tarlasına gitmiş ve bir çukur açmış daha sonra da bu çukurun içine tavşanın bayılacağı kocaman bir havuçla, tam da köpeklerin ağzına layık irice bir kemiği yerleştirerek deliği kapatmış.

    daha sonrada köpeğini ve tavşanını tarlasına götürerek onlardan sakladığı şeyleri bulmalarını istemiş.

    tavşan koca kulaklarını dikerek tarlanın bir köşesine kocaman bir havuç gizlendiğini duyar duymaz çok fazla düşünmeden hemen büyük bir neşe ve heyecanla tarlada delikler açmaya girişmiş. köpek gibi koku alma yetenekleri olmadığı için onu geçmesinin tek çaresinin mümkün olan en hızlı şekilde tarlaya açabildiği kadar delik açmak olduğunu düşünüyormuş.

    köpekse biraz önce keyiflice uyuduğu köşesinden tarlaya götürülüp kendinden isteneni öğrendiği zaman önce olduğu yerde uzun uzun gerinmiş, bir süre kaşınmış ve sonra dilini şaplatarak yavaş hareketlerle tarlanın büyüklüğünü hesaplamaya başlamış.

    çiftçinin durup dururken keyfini kaçırmasına biraz bozulduysa da güzel bir kemik bulabilme ihtimali hoşuna gitmiş. önce isteksizce birkaç kere etrafını koklamasına rağmen kemiğin kokusunun çok uzaklardan geldiğini ve onu bulmanın hiç de düşündüğü kadar kolay olmayacağını anlamış. gözlerini tarlanın üzerinde çevirdikçe tarla gözüne gittikçe daha büyük ve bulması istenen kemikte gittikçe daha küçük hale geliyormuş.

    köpek olduğu yerde düşünüp kaşınırken tavşan büyük bir hırs ve inatla tarlada çukur üstüne çukur kazmaya devam ediyor ve bir çukuru kan ter içinde kazmayı bitirip içinde havuç olmadığını anlar anlamaz hemen diğer bir çukuru açmaya başlıyormuş. tavşanın köpek gibi havucu koklayarak ve içgüdüleriyle bulma imkânı yokmuş. bunu bildiği için aslında çiftçinin onları eşit bir yarışmaya sokmadığının da farkındaymış ancak buna üzülüp kızmak yerine kazanmak için tek şansının açabildiği kadar çukur açmak olduğunu biliyormuş çünkü onun da güçlü tarafı hızı ve çukur açma yeteneğiymiş.

    bu sırada köpek kendi kendine öfkeli bir şekilde havlayıp söylenerek tarlada gezinmeye devam ediyormuş. isteksizce birkaç tane fazla derin olmayan çukur eşeledikten sonra bu kocaman tarlada kendinden istenilen kemiği bulmanın imkânsız olduğuna karar vererek dinlenecek bir gölge aramaya başlamış. çiftçinin böylesi bir görevi sırf onlara acı çektirip zevk almak için verdiğini düşünüyor ve belki tarlada aslında bir havuçla kemiğin olmadığını köpek beyniyle analiz ediyormuş.

    bir süre dolaştıktan sonra tarlanın bir yeri ona oldukça güzel gelmiş ve oraya boylu boyunca yatarak, nefes nefese kazma sesleri gelen tavşanın “boşuna” çabalarını gülümseyerek izlemeye başlamış. içinden “tavşanların aptal olduğunu duymuştum ama bu kadar da aptal olabileceklerini düşünmemiştim, şuna bak kendini nasıl da boşu boşuna paralıyor halbuki ben akıllı olduğum için bu görevin bir oyun olduğunu hemen anladım” diyerek keyifle kulağının ardını kaşımaya başlamış.

    tavşan köpeğin söylenmelerine ve bir köşede yan gelip yatmasına aldırmadan var gücüyle tarlada çukurlar açmaya devam etmiş. her açtığı çukurdan bir şey çıkmadığını gördükçe “açmam gereken çukurlardan bir tanesini daha açtım ve giderek hedefime yaklaşıyorum” diye seviniyor ve hemen bir sonraki çukuru açmaya girişiyormuş. köpeğin yarışmadan çekildiğini görmesi de neşesini ve azmini bir kat daha arttırmış çünkü artık tek yapması gereken açabildiği kadar çukur açmakmış.

    tavşanın çabasını uzaktan acıyarak izleyen köpek kendilerine verilen görevin çok adaletsiz olduğunu, tavşanın bu çabalarının hiçbir sonuç vermeyeceğini söylenmeye devam ediyor ve aralarda da çiftlik sahibinin hayvan düşmanlığı üzerine sunturlu küfürler havlıyormuş.

    tüm gün boyunca bir dakika bile durmadan çalışan tavşan sonunda tüm tarlanın her yerinde çukur açmayı başarmış. ancak ortada havuç ve kemik yokmuş. köpek tavşanın açtığı son çukura bakışını uzaktan gözleyip “hah işte şimdi aklı başına gelmiştir, tam da düşündüğüm gibi bu tarlaya gömülmüş bir havuç veya kemik yok, çiftçi bunu tamamen bize eziyet etmek için uydurdu, köpek kafamı seveyim ne kadar akıllılık etmişim” diye içinden gülmüş.

    ancak tavşan o durumda bile olumsuz düşünmeyi reddetmiş ve havucu bulacağına dair olumlu inancını korumuş, tek düşündüğü her yeri kazmasına rağmen bulamadığı havucun nerede olabileceğiymiş.

    köpek uzaktan izlediği tavşanın bir anda ortadan kaybolmasına önce bir anlam verememiş. tam tavşanın çok üzüldüğünü ve koşarak kaçtığını düşünürken hemen altından gelen şiddetli tırmalama seslerinden korkarak kendini yan tarafa atmış. gördüğü manzara şaşırtıcıymış. biraz önce yattığı yerde artık bir çukur bulunmakta ve tavşan ağzında kocaman bir havuçla dışarı tırmanmaktaymış.

    meğerse tavşan bir süre düşündükten sonra koca tarlada kazmadığı tek yerin köpeğin üzerinde yattığı toprak parçası olduğunu anlamış ve ona haber vermeden oraya ulaşabilmek için bulunduğu yerden köpeğin altına kadar uzun bir tünel kazmış. havuç ve kemik en başından beri köpeğin yattığı yerin altındaymış ve köpek ne kadar isteksiz olursa olsun aslında içgüdüleriyle onları bulmuş. ancak kendisine inanmadığı ve sürekli negatif düşündüğü için bunun farkına varamamış.

    tavşan kendisine olan güvenini ve havucu bulacağına dair inancını hiç kaybetmediği için yarışmanın sonunda kocaman bir havuç yemekle kalmamış sahibi çiftçi tarafından el üstünde tutulmaya başlanmış. çiftçi diğer taraftan da köpeğinin hemen altındaki kemiği bile bulamayacak kadar beceriksiz olduğunu düşünerek onu daha zor şartlarda yaşayacağı madenci arkadaşına vermekte hiç tereddüt etmemiş.

    kıssadan hisse: olumlu düşünen ve kendine güvenip harekete geçenler ellerinde büyük avantajlar olmasa bile başarılı olabilirken,olumsuz düşünüp harekete geçmemek için sürekli bahaneler uyduranlar en büyük avantajlara bile sahip olsalar kaybederler.
  • kisisel gelisim kitabi okuya okuya beyni yanmis, pozitif dusunmenin bokunu cikaran manyaklar icin bir hastalik tanimlamasi lazim psikiyatri dernegi'nin.

    farkinda misiniz, etraf herseyin olumlu yanini gorucez pozitif dusunucez diye diye, onca kaos ve aci ortasinda sirinler koyunde yasiyormuscasina mutlu insanlarla dolu.
  • hiçbir işe yaramaz. oysaki negatif düşünce öyle mi! kendinizi en kötüsüne hazırlayınca bakın dünya ne kadar pozitif, ne kadar tatlı geliyor.
  • hangi durumda olursa olsun alternatif üretebilen, çözüme yönelik, gerçekçi, hızlı karar verebilmeyi sağlayan düşünce sistemidir.

    pozitif düşüncenin tersi olan negatif düşünce, duyguların da negatif oluşmasını beraberinde getirir. duygu negatif ise, düşünce, davranışlar doğal olarak kilitlenir. öfke, acı, iğrenme gibi duygusal zorlanmalar yaşanır. stres olarak ifade edilebilecek bu olumsuzluklar, insanın ruhsal ve bedensel zorlanmasını da beraberinde getirir. sonuç, gerçekçi olmayan, uzlaşma sağlamayan, çözüme yönelik olmayan olumsuzluklara doğru gidiştir.

    "pozitif düşünce", her koşulda pozitif enerjiyi sağlayarak insanı her zaman aktif ve sağlıklı kılar. duyguları pozitif olarak besler. içgüdüsel olarak da, insanın içindeki olumlu enerjiyi harekete geçirerek "motivasyon" sağlar. bunun sonucunda, her şeyde bir olumlu yan olduğunu kabul edip, "motivasyon" katkısı ile olumlu olanı arayıp bulmaya doğru yönelinir.
  • ömrüm boyunca her şeyin en kötü ihtimalleri üzerinde dururum. hatta en kötü ihtimalleri öyle seçenekli ve detaylı bir şekilde kafamda hazırlarım ki karşılaştığım zorluklar karşısında mücadeleci bir tutum sergilerim. ama başka insanlar benim kadar negatif düşüncelere açık olmadığı için bunu hep kendi içimde ve kendime karşı yaparım. dolayısı ile çevremde negatif biri olarak bilinmem.

    şimdi bu pozitif düşünce denilen illet benim annemin son günlerini dipsiz bir karanlıkta geçirmesine sebep oldu. annem de tipik her anne gibi; olumlu düşün, inanırsan başarırsın, moral her şeydir gibi aptallıklara inanan ve kendini kötüye hiç hazırlamayan bir kadındı. kanser olduktan sonra da aynı düşünme tarzına hep bir umut besleyerek devam etti. haberi ilk aldığında da kötü haberler aralıksız geldiğinde de aralıksız pozitif düşündü, umut besledi, moralini bozmadı, planlar yaptı. ya yemin ederim kanser beyin ve beyinciğine metastaz yapıp artık yardımsız ayağa bile kalkamayacak durumdayken benim ekim ayındaki 40. yaş doğumgünüm için 2-3 gün bir yerlere kaçma planları yaptı. çünkü pozitif düşünmenin ve hayata planlar yaparak bakmanın olumlu etkileri üzerine aşırı derece hikayeler dinledi.

    kendisini realizmden uzaklaştıran bu öğretiler yüzünden, şu an yeniden yardımsız sağdan sola dönemeyecek durumda olan annem dipsiz bir depresyonun içinde. 1,5 aydır diyabet ilacı ve ağrı kesici dahil her türlü tedaviyi reddederek ölme ümidi taşıyor, yani yine aslında ümit taşıyor.

    bu sabah uyandım ve anneme dedim ki bugün önemli bir toplantım var bana pozitif enerji gönder. bana cevabı şu oldu “boşmuş onların hepsi. öyle olmasaydı ben bu hale düşer miydim? kendi halimde bir insandım neden geldi bunca şey başıma.” ardından da ağladı. bütün olumsuzluklara hazır olan ben, annemin hayalkırıklığı ile mücadele edemiyorum. şu kadının içinde olan ümidin yok olması ve yaşadığı hayalkırıklığı beni yemin ederim ki psikolojik olarak yıkıma uğrattı.

    yani şu hayatta başıma gelen ve gelecek olan her türlü zorlukla mücadele ederim de annemin yaşadığı derin acı ile başa çıkamıyorum. şu dünyaya geldiğime de yaşadığıma da lanet olsun.

    hayata kesinlikle yalnızca pozitif bir açıdan bakmamak lazım ki zaten hayat nasıl yalnızca pozitif olabilir? ya da düşüncelerimiz, planlarımız ve umutlarımız hayata yön verebilir? çünkü hayatta kalabilmek bir mücadele, nihilist değilseniz şayet ekonomik olarak pastadan pay kapabilmek ciddi bir mücadele, yani her anlamda realizm gereken bir durum bu. işin özeti (bkz: inside out)

  • bir rahatsızlık sonucu gittiğin doktorun, ilaçları yazdıktan sonra "ağrınız devam edebilir, sıcak su torbası iyi gelecektir" dediği anda akla ilk gelenin "ohh ne güzel, sıcacık keyif yaparım" olmasıdır pozitif düşünce.
    polyannacılık oynamıyorum, ciddi ciddi ilk aklıma gelen bu!
  • mizah duygunuzu yitirmeyin
    mizah duygusu çok önemlidir. onu yanınıza almadan sakın evden çıkmayın. kendinize gülmeyi bilin. yoksa kendinizi çok ciddiye alır ve bu kadar yükseklerde dolaştığınız için alay konusu olursunuz.

    cesur olun
    eğer doğru olduğuna inandığınız şeyi yaparsanız , ödülünüzü alırsınız. o da öz saygıdır. bir ev satın alabilirsiniz, ama yuva satın alamazsınız. insanları satın alabilirsiniz , ama dostlar satılık değildir. hatta kendinize bir ün bile alabilirsiniz. ama karakter ? işte doğru olduğuna inandığınız şeyi yapmanız bu yüzden önemlidir. bir zorlukla karşılaştığınızda onunla dost olmak çok etkili bir yaşam gücüdür. mark twain.” olumsuzluklar insanın kendisini tanımasını sağlar “ demiştir.

    idealist olun
    biz dünyaya yalnızca yaşamak için değil , bir fark yaratmak için geliyoruz. diyelim ki vurmak istediğiniz hedef “ay” ama isabet ettiremediniz. yinede yıldızlardan birini vurabilirsiniz. eğer bir hayaliniz yoksa , hayalinizi gerçekleştirme şansınız olabilir mi ? daha çok düşünün , daha çok risk alın ve daha çok eylemde bulunun. isminizi başkalarının kalplerine kazıyın, böylece sonsuza kadar yaşarsınız.
  • smile or die diye bir yazı vardı sanırsam..bu iş insanın kendisini bulmasından çok kendisinden kaçmasına sebep olmuştur.. pozitif ol faşizmi vardır diyebiliriz...içinde kötü bir ses varsa vardır..onu böyle bastırıp herşey çok güzel demenin kimseyi daha bütün yapmayacağı kesin..belki narsist yapabilir ama...etrafta histeri krizleri geçirip sonra dur dur iyi düşüneyim diyip herşey güzel olacak diyen kendinden iyice kopmuş tahmin edilemez insanlar türemesine sebep olmuş akımdır.. kendini bütünlemek isteyenlere tavsiyeler neyse de ne..kötü hissediyorsanız hissedin sonuna kadar yaşayın geçin gidin...her duyguyu yaşamak keyiflidir kim demiş arzu öfkeden üstündür yada hüzün sevinçten aşağıdadır..bütün duygular eşittir..seçici olmak için oldukça saçma bir alan
hesabın var mı? giriş yap