• en guzel yani cevresinin guzel olmasi olarak nitelendirilebilecek bir sehir. avrupa'nin tartismasiz en estetikten uzak baskenti olabilir (belki kisinev falan zorlar, orayi gormedim ama oyle bir imaji olusmus nedense).
    hakikaten pristine'nin tek artisi, balkanlarin tam merkezinde bir konumda bulunuyor olmasi ve dolayisiyla gunubirlik gidilebilecek mesafelerdeki guzel lokasyonlara yakin olmasi olabilir.
    karayoluyla, uskup 1.5 saat, prizren (kosova'daki en guzel sehir) 1 saat, peja (ipek) 1 saat, tiran 3 saat, ohrid 3 saat, selanik 4-4.5 saat, kotor-budva 5-5.5 saat vb. bunlar yakin mesafelerde gidilebilecek guzel sehirler. bunlarin disinda shar daglari, brezovica, makedonya'daki matka kanyonu, mavrovo, rugova kanyonu gibi underrated cennetler de 1-2 saatlik seyahat limitleri icerisinde mevcut.
    eger pristina'da yasiyorsaniz tatil gunlerinde yapacaginiz seyler buralara kacmak olur. eger 2 gununuz varsa, bu range'in icine 7-8 saatlik mesafelerde bulunan belgrad, sarande (arnavutluk guney sahilleri) gibi daha genis bir yelpazedeki lokasyonlar da girer.
    eger balkanlari gezmek istiyorsaniz, bu vesilelerle pristine guzel bir baslangic noktasi olur.
  • oralarda yaşayan arkadaşlar varsa yeşillendirebilirler mi acaba.
  • bu kente dair bir anınız bir maziniz yoksa görmeseniz de olur. özellikle 1999'daki savaştan sonra istanbul'da yapılan hataya benzer bir şekilde evleri yıkıp tipsiz apartmanlar inşa edip kent içi trafiği mahvettiler. nerede o eski priştine...
  • tozkoparan, davutpaşa ve bayrampaşa mimarisini sevenler burayı da sever. ama gelin görün ki her ne kadar şehir planlaması sağmalcılar’dan hallice olsa da insanı sıcak, samimidir. yabancılık hissettirmezler. yemesi, içmesi keyiflidir. ha bir de uyarayım havası leş gibidir. biraz dışarıda dolansanız (zaten birazdan fazla dolaşacak yer bulamazsınız) üstünüz ganyan bayisinde 3 koşu üstüste izlemişsiniz gibi filtresi yanmış izmarit kokar.
  • bbc'ye göre avrupa 'nın en genç ama çirkin başkenti!

    http://www.bbc.com/…ital-city-the-ugliest-in-europe
  • çirkin bir başkent. avrupa'nın en çirkin başkentidir. ülkede turist olarak bulunuyorsanız, bu şehirde 2 saatten fazla zaman kaybetmeden prizren'e gidin.
  • gittiğime pişman olduğum şehir. buraya gidecek arkadaşlara tek önerim gitmemeleri olurdu. ha diyelim ki mecbursunuz, o zaman kesinlikle arabayla gitmeyin. arabayı park edecek yer bulmak çok ciddi bir sorun. hele bir de yabancı plakalı arabanız varsa çok büyük ihtimalle arabanızı çekmek için türlü bahaneler bulacaklardır. yabancılara saygı yok, bir tek amerikalıyım falan derseniz kurturabilirsiniz. gezilecek yerleri de yok denebilir. taksicileri bir arkadaş yazmış, ona katılıyorum. sürekli tartışmak isteyen problem yaratmaya çalışan insanlarla karşılaştım. genellemekten de nefret ederim ama bu şehrin turistik olmasının imkanı yok diye düşünüyorum. prizren ve mitroviça'ya gittiğimde ise hiçbir sorun yaşamadım. bu sıkıntılar tamamen priştine'ye özgü.
  • o kadar çok gitmeyin denmiş ki. bileti de ucuz bulunca atladım geldim.

    ama sadece bi gece kalıcam. bakalım ağlaştığınız kadar kötü bi şehir miymiş burası.

    edit: evet ekşiciler yine bokladığınızla kaldınız. abarttığınız kadar korkunç bi yer değil. 2008de zar zor kurulan bi yerden ne beklemişsiniz bilmiyorum ama zaten bundan daha fazlası da olmazdı.

    neyse onları boşverin siz şimdi, gelecek varsa 2 kafenin wifi şeyini yazayım da önünden geçerseniz internetiniz olsun.

    nene tereza caddesi üzerinde metropolian kafe mi ne vardı. onun şifresi 626626626

    bir de şu anda bill clinton bulvarının paralelinde bi sokaktayım. kafenin adı snooks. şifresi 3 (8 tane 3 ama).

    katedrale çıkış 1 euroymuş. çıkın bence baya yüksekti. korkanlar çıkmasın.

    amerikan hayranlıkları beni şoke etti. biliyodum zaten ama 4 temmuzu kutlayan afiş asmışlar lan. i was like "vay beee" patriotic for a sec.
  • 15 gün ve 6 ülke süren balkan turumun son rotası, daha doğrusu istanbul dönüşümü sağlayacak olan havalimanının bulunduğu kosova'nın başkenti. benim için görmeden önce anlamı; savaşta acı çekmiş ve sırbistan'dan bağımsızlığını zor bela koparmış kosova ve onun küçük 'new born' şehri.

    üsküp'e olan yakınlığı ve buralara gelmişken ve hazır oradan dönüş uçağı daha ucuzken günü birlik göreyim de öyle döneyim düşüncesi ile rotama dail ettiğim ve iyi ki de ettiğim şehir. üsküp'ten 2 saatte ve 6 euro karşılığında minibüs tarzı bir ulaşım aracı ile sınırdan geçerek rahatlıkla ulaşılabilinir bu kente.

    öncelikle şehre girmeden önce sayısız ucube avm ve oto tamircisinin sağlı sollu kovuşlandığı nispeten kötü bir yoldan geçiyorsunuz. sonra otobüs terminalinde inip 15 dakika yürüyerek kosova bağımsızlığı için çok emek veren bill clinton'a adını veren bulvara ulaşıyorsunuz. bulvarın bir köşesinde bill clinton'ın küçük bir anıtı var. bulvarın hemen bitiminde solda kalacak şekilde yeni yapılmış ve ihtişamlı bir kiliseden sola dönerek biraz yürüdüğünüzde şehrin istiklal caddesi ile karşılaşıyosunuz. bu caddeye gelmeden önce sağdaki parkta brutal mimarinin başyapıtı olan o meşhur kütüphaneyi ve arkasında bitirilememiş ve yarım kalmış kocaman kiliseyi de görmemezlik etmeyin derim.

    caddenin sağı ve solunda bir sürü kafe ve restoran var. fiyatlar bedavadan hallice. biraz aşağıya indiğinizde sizi şehrin new born yazılı anıtı karşılayacak. tam arkasinda da kosova'nın ulusal maçlarının yapıldığı stadyum var. neyse, ana caddesine dönüp biraz daha yürüdüğünüzde içinde fatih sultan mehmet'in yaptırdığı ve kendi adını taşıyan da dahil olmak üzere 3 camiinin olduğu osmanlı eski kent bölgesine ulaşıyorsunuz. eski kent bölgesinin hemen önündeki meydanda ise iskender bey heykeli sizi karşılayacak. biraz daha ilerde bulunan eski saat kulesi de ayrıca görülebilir.

    şehirde görülecek yerler bu kadar :) gece dönüş uçağı için otobüse 3 euro vererek havalimanının yolunu tuttum. havalimanı küçük ama işlevsel.

    sonuç olarak bu şehrin insanları gururlu ve gayet yardımsever. pek ingilizce bilen görmedim. abd'ye inanılmaz hayranlık duyuyorlar. bir gün tekrar uğrar mıyım? belki zor... ama benim için 4 - 5 saatlik tatlı, iddiasız ama bir o kadar da keyifli bir balkan şehri olarak hafızamdaki yerini alacak.

    ne demişler; 'gezmek yaşamaktır.'
  • görsel olarak avrupa'nın kırşehiri demek yanlış olmaz. kara kuru, betonarme bir şehir. çok etkileyici diyebileceğim birkaç yapı var, bunlardan biri national library of kosovo. çok şirin bir bina. merkezin etrafında osmanlı döneminde yapılmış camiler ve 1995 yılında yapımına başlanmış fakat halen tamamlanamamış olan church of christ the saviour kilisesi var. bu kilisenin mülkiyetine ilişkin olarak sırp ortodoks kilisesi ile priştina üniversitesi arasında bir uyuşmazlık varmış. tamamlanmamış hali ile çok dikkat çekici duruyor. bir de merkeze nispeten uzak cathedral of saint mother teresa var. bu katedral ibrahim rugova zamanında tamamlanmış ve faaliyete girmiş. en üst katındaki terastan priştina manzarasını izleyebilirsiniz. bu küçücük kilise, şehrin en yüksek binalarından biriymiş.

    kosova, nam-ı diğer newborn avrupa'nın en genç devleti. kara yolu ile kosova'yı boydan boya geçerken gelişmiş bir ülke gördüm. arnavutluk'tan (tiran hariç) çok daha zengin görünüyordu. insanların hal ve tavırları itibariyle de son derece medeni buldum. sırf bu nedenle görmeye değer.

    bir de çok fazla kosovalı ünlü var, sizin de hiç dikkatinizi çekmedi mi? özellikle ilk sıradakine bayılıyorum. instagram'ında kaçamak yiyip ince belli bardakla çay içtiği fotoğrafları bile vardı.

    (bkz: dua lipa)
    (bkz: rita ora)
    (bkz: era istrefi)
    (bkz: bebe rexha)
hesabın var mı? giriş yap