• 200 yıllık bir yanlışı geri çevirmektir. tarih boyunca askerlik profesyonellerce gerçekleştirilmiştir. napolyon denen hırs küpü ezik herif hırsını prusya'dan alıp bir de anlaşma (bkz: diretme) imzalatmıştır. prusya devleti 3000 askerden fazla asker edinemeyecektir. prusya devleti bunun bir kolayını bulur: sıradan insanları askere alır, eğitir, serbest bırakır. bu şekilde sabit bir subay kadrosuyla çok sayıda harcanabilecek askeri güç elde eder.

    şehir devletlerinden beri insanlar para için askerlik yapar. en eski iki meslekten birisi orospuluk, diğeri paralı askerliktir diye bahsedilmesi bu yüzdendir. günümüzde her ikisi de evlilik ve askerlik kurumları tarafından düzenli ve parasız hale getirilmiştir.
  • silah tutmayı iki ay önce öğrenmiş 20 yaşında gençlerin dağlarda bilgisizlik ve tecrübesizlikten pisi pisine ölmesini engelleyecektir.
  • sanılıyor ki, türk ordusu ezelden beri zorunlu askerlik üzerine kurulmuştu, her türk askerlik yapardı vs vs...

    yok böyle bir şey arkadaşım. osmanlı'da zorunlu askerlik, 1850'lı yılların ortasında kabul edilmiştir. ondan öncesinde, selçuklular dahil, ordunun tümü ama tümü maaşlı profesyonel askerlerden oluşuyordu. yani, cihana hakim olan, bastığı yeri titreten osmanlı ordusunda erler, gönüllü (ya da devşirme) olarak orduya katılmış olan maaşlı askerlerdi. ordu da profesyonel orduydu. (bkz: tımarlı sipahi)

    ne zaman ki, osmanlı fazla sayıda cephede savaşmaya başladı, o zaman paralı askerlerin sayısı yetersiz geldiği için zorunlu askerlik kanunu çıkarıldı. türkiye cumhuriyeti de bildiğiniz gibi "savaşarak" kurulduğu ve ilk yıllarda kendini korumak zorunda olduğu için zorunlu askerlik uygulanmak durumundaydı. fakat ikinci dünya savaşı sona erdikten sonra zorunlu askerliğin hiçbir anlamı ve gereği kalmadı.
  • sadece iki nedenden ötürü kesinlikle gelmesi gereken sistem:

    1) hayatını dağlarda geçirip çatışma için yıllar boyu eğitim alan bir terörist örgüte karşı, kısacık bir eğitimle askerlikle alakası olmayan (ve olmaması gereken) kişileri savaştıramazsın.
    2) evlenmeyi, işe başlamayı, okumayı, okutmayı vs planlayan gencecik insanları, daha yaşamlarının başında pausea aldırıp sırf sen zorunlu kıldın diye silah altına alamazsın, seçme şansı tanımadan onları ölüme yollayamazsın.

    30 senedir bitmeyen bu illet bitirilmek isteniyorsa artık bazı şeyler değişmeli.
  • geç kalınmış uygulama.tsk nin profesyonel ordu kurmasi kesinlikle gerekir. (bkz: #11185773) ama göstermelik değil gerçekten "profesyonel","donanımlı","mesleki" ve "tecrübeli" anlamında.

    "neden" sorusuna cevap vermeden önce su soruyu sormak gerekir: bugün yaşar büyükanıt 'ın "profesyonel ordu" ile ilgili görüşlerini biliyor musunuz? ya da örneğin gül'ün türbanlı eşini görüp protokolden çıkan askeri yetkilinin "profesyonel ordu" ile ilgili ne düşündüğünü biliyor musunuz? yani "türban" ile ilgili ne düşündüklerini biliyoruz, ama "pkk ile nasıl savaşılır" bağlamındaki bu görüşlerini biliyor muyuz? neden? bana saçma geliyor. askerin türbanla ilgili ve hatta siyasi pek çok düşüncelerini,tavırlarını biliyoruz,protokol adabını biliyoruz vs. ama profesyonel ordu ile ilgili görüşlerini bilmiyoruz. ne kadar da bilinçsisiz. (bkz: yasar büyükanıt/@ ebucan)

    "neden profesyonel ordu?" sorusuna nacizane cevap arayalım şimdi de.

    bir kere olaya haliyle öncelikle pkk ile mücadele açısından bakılmalı. ve soralım. bir kaç aylık eğitimden sonra, tecrübesiz,hazırlıksız bir askerin (erin) pkk ile savaştırılması ne kadar verimli ol(muşt)ur? bunun yerine "ben bu mesleği tercih ediyorum" diyen ve gönülle çalışan,artık mesleği bu olan -uzun yıllarca haliyle tecrübeli olacak- kişilerin yüksek ücretle (ve elbette askeri disiplinle) bu işte çalışmaları daha mantıklı olmaz mı(idi)?

    normal askerlik açısından bakalım. örneğin üniversite mezunu bir erkeğin, işini gücünü ailesini bırakıp 8 ay (veya 15 ay) askerlik yapması durumunda "askerlik" adına öğrenecekleri nelerdir? savaş anında "savaşabilcek konumda" olacak mıdır mesela? yoksa orada birilerinin egosunu giderme görevi mi vardır? hem burada iş hayatına girecek iken, iş gücünden ekonomik bir kayıp da söz konusudur.(+ psikolojik yıpranma) ve devletin üstüne üstlük bu adama harcadığı ekonomik maliyeti de ekleyelim. gerekirse maaştır,yemektir vs.

    hem olayın vicdani yönü de var şüphesiz. kimse, "yapmak istemediği bir iş"i yapmayacaktır. "vatani görev" derseniz ben bunun bir inandırıcılığı olmadığını bir "teselli" olabileceğini de sorgulamanızı isterim. kimse "lütfennn bir ay daha kalayım" demiyor, herkes "hım izin kullanmasam,tamam,bir ay erken gelirim" derdinde..

    not: bu entry'i yakında askere gidecek dostum gamli baykus'a adıyorum.. orada bir "sevdicek" bulması ümidiyle.. *
  • "osmanlı'nın kadrolu temel askeri gücü neydi? yenicerlerdi. yükseliş dönemi dahil yeniçerilerin bazı dönemler dışında mevcudu 20,000'i geçmemiştir. sonraki nizamı cedid'in mevcutları 48 ila 70 bin arasında değişmiştir. m.o 1540'larda bugünkü anlamdaki ordu nizamı ilk kez mısır'lılarda görülür. ve bugüne kadar dünyadaki sistemik bir şekilde altı askere alma usulü uygulanmıştır. en pahalı sistem de şu an bizim uyguladığımızdır. yani bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanan sistem. bu sistemde paranın yarısından fazlası da yeme içme, yatma kalkma, ayakkabı ve çoraba gider. bu eski ve zamanı geçmiş bir düzendir. genişleme, kalabalıklaşma, bu devrin ve geleceğin teşkilat yapısı değildir. "
    -- tümgeneral osman pamukoğlu
  • canı sıkılan olmuş galiba bu habere. bence geç bile kalındı. hani zaten şu savaşın zerre anlamı yok, da bari zorla oralara gönderilen gencecik çocuklar ölmesin. en azından her iki tarafın da gönüllü olduğunu bilince insan daha az üzülür. sanırım.
  • artık geçilmesi gereken ve askerlerin, askerlikten başka işlerle uğraşmaması gereken sistem.

    şu anki sistemde askerlerin pek çok noktada hizmetçiden farkı yok biliyorsunuz. bu durum eski düzenin büyük ölçüde korunmasından kaynaklanıyor. kemalist vesayet döneminde generaller tanrıdan bir alt kademede, yarı-tanrı konumunda idiler hatırlarsanız.

    zorunlu ve genel askerlik, ileri seviye tarım toplumlarında görülen bir uygulamadır. evet o yapı için oldukça uygundur. subaylar eğitimli ve yönetici elitten gelirken, askerler köylülerden oluşur.

    köylü bir gencin askere gitmesi iktisadi açıdan pek bir kayıp sayılmaz. zaten çoğunlukla yaz aylarında faal olan köylüler için askere giden gencin yerini kolayca doldurmak mümkün olur. üstelik köyünden başka hiçbir yer görmemiş genç, askerde yurdun dört bir yanından gelenlerle etkileşime girer, farklı adet, dil(lehçe) ve kültürlerle muhatap olur, ufku açılır. buna ilaveten, prusya tarzı askeri uygulamalar ile kişisel disiplin kazanır. kısacası dünyadan habersiz bir köylü genç, askerden oldukça olgunlaşmış olarak dönme şansına sahiptir. şüphesiz bu durum büyük bir kazanımdır. o köylü gencin yetiştireceği çcuğun seviyesi bile farklı olacaktır.

    ancak bu görüşü bir sanayi toplumunda savunmamız mümkün değildir. kendi alanında eğitim görmüş ve o alanda yetişmesi gereken bir genci askere almak ve onu araziye sürmek büyük bir israf ve gereksizliktir. ekonomik açıdan da büyük kayıptır. ilk bakışta zorunlu askerlik sistemi ile maaş ödemekten kurtulan devlet, kârdaymış gibi gözükür ama meseleyi daha derinlemesine ele aldığımızda durumun hiç de öyle olmadığı ve sistemin büyük ekonomik kayıplara yol açtığı görülür. zira o genci kendi alanında uzmanlaşmaktan alıkoymanın, tabii gelişimine sekte vurmanın ülkeye bir maliyeti vardır. maalesef ilgililer sığ bir görüşte çakılı kalmış durumdalar ve mevzuyu tüm boyutlarıyla ele alamıyorlar.

    ve son olarak, kendilerine hizmet edilmesine alışmış tsk mensuplarına bir çözüm yolu sunayım: hafif suçlulara "kamu hizmeti" cezası verilebilir ve bunlar kamuda bilhassa askeriyede cezalarını çekebilirler. ayrıca diğer adli suçlulardan cezasının büyük kısmını doldurup, son 2 yılı kalanlar da aynı şekilde istihdam edilebilirler. hatta tsk güvenliği garanti edebiliyorsa diğer hükümlüleri de alabilir. hem de onlar cezaevinde boş boş yatmaktan kurtulmuş olurlar.
  • biz de bu eski usullere dayalı disiplin ve motive araçları olduğu sürece, "profesyonellik" sözcüğü bile hep bir tedirginlik unsuru olacaktır. hizmet sektöründe askerlikten farksız bir çalışma hayatında bulununca daha iyi anlıyor bunu insan. disiplin ve motive arayışları konusunda ısrarla direten bir yönetici kesim var. ve genelde türkiye'de ordu dahil, hizmet sektörü dahil bu kafa yapısının elinde.

    ve bu kafa yapısı adamı profesyonelleştirmiyor. hizmet sektöründesin mesela; kendi düzenini kurmuşsun, her şeyi diğer personel arkadaşlarınla hızlıca bitiriyorsun, bitiriyorsun ki geri kalan saatlerde rahatlayım diyosun. bi bakıyosun şefin ya da amirin her neyse gelmiş, hadi şu arabaları bi temizleyin, boş durmayın. nolmuş oluyor? kendi görevin dahilinde yaptığın bütün profesyonelce hamleler ve zaman arttırmalar mükafaatını bulmadan baltalanmış oluyor.

    e bi daha süre arttırır mıyım ben de diyorsun. küfür etseler daha az koyar çünkü adama.
    halbuki "profesyonel düşünce" çok net bu konuda; ben her şeyi hızlıca hallederim. sürem artarsa ya dinlenirim, ya da eve gitmek isterim. sen araba mı yıkatmak istiyorsun işyerine kurarsın bi tane otomatik oto yıkama aleti bu benzinliktekiler gibi, bütün amirlerin arabaları yıkanır belli periyotlarla. kendi personelini de sırf "para verdim boş durma" diyerek bu garip şeylerle uğraştırmazsın.

    aynı şey bizdeki ordu için de geçerli. sırf asker boş durmasın diye, ordan oraya tuğla, burdan şuraya taş taşı dediğin adamdan hadi şimdi de savaş deyince verim filan alamazsın. profesyonelliğin p'siyle bile alakası yoktur. sendeki eski amatör ruh. çalışan demir paslanmaz mantığı iyi hoş ama, profesyonel motivasyonun içinde "her işi yaparım" abi gibisinden bir ilkellik yoktur. bir işi yaparsın, bir hedefe yönelik yaparsın ve en iyisini arzulayarak yaparsın, karşılığında da üstünün iki dudağının arasından çıkan sonuca bakmazsın.
  • bedelli askerligi 30bin lira yapmak yerine herkes icin yas siniri olmadan 5bin lira yapsalar, 10 yillik da odeme plani falan olsa keske. yillik 500 lira veremeyecek insan azdir heralde. boylece her vatandas askeri gazinoda tuvalet temizlemek yerine orduya gercek anlamda katki saglasa, askerlik muessesesi de ciddi anlamda icra edilen profesyonel bir meslek olsa daha guzel olmaz mi? he recep, olmaz mi kocum? ben kendim icin demiyorum, coktan yirttim ama 5 senedir amerikada yasiyorum. amerikan askerlerine bakiyorum, hepsi profesyonel egitim goren, surekli vucut gelistiren, silah egitimi alan izbandut gibi adamlar. bir savas olsa, silah kullanmayalim yumruk yumruga girellim deseler bile o dana gibi amerikanlar bizim kebap gobekli ince kollu turk insanini domino tasi gibi yuvarlar lan. bir tane ufak tefek asker gormedim. silah desen onlarda, ucak, tank desen onlarda, insan gucu onlarda. ne anladim ben zorunlu askerlik yapip bi halt ogrenmeden hayatimin 6 ayini harcamaktan.

    terorle mucadele icin de profesyonel ordu daha iyi. bir suru comez adam kisacik egitimden sonra keklik gibi avlanmaya gidecegine, adam gibi senelerce egitim almis, donanimi yerinde bir ordu birligi daha etkin olmaz mi dag basinda? ah be recep olmaz mi?
hesabın var mı? giriş yap