• bu muhtesem türe söyle bir baktigimizda, türün orta yerinde ebediyen dream theater'in oturacagini söyleyebiliriz.. ms*'de de dendigi gibi bir albüm ne kadar images and words'e benzerse o kadar progressivedir.. her ne kadar dt artik kendine garip bir yol seçmis olsada yaptiklariyla türün her zaman mihenktasi olacaktir..

    düne kadar progressive; heavy, power, death ve black gibi temel metal kategorilerinin dinleyicileri tarafindan üvey evlat olarak görülürdü.. ancak bugün dünya metal müziginin tek kurtulusu bence progressivelesmektir.. yillardir sert kaliplar içinde müzik yapan metal ahalisi artik biraz liberallesmek istiyor herhalde.. her türden saglam gruplarin yeni açilimlar içinde oldugunu, kategorizasyonun kaliplarindan kurtulmaya çalistigini görüyoruz.. bence çok hayirli bir haber.. ne demisler progress içinde olan metal isildar..

    bu liberallesmenin ilk kurtaracagi tür herhalde power olacak.. çok genis bir dinleyici kitlesine hitap eden power metal temelini olusturan bazi gruplarin düsüste olmasindan dolayi zor durumda.. stratovarius, iced earth, hammerfall, sonata arctica, rhapsody gibi türün lokomotifi gruplara baktigimizda tek bir ortak özellik görüyoruz.. tekrar.. artik bu gruplarin yeni albüm haberleri beni heyecanlandirmiyor çünkü ne dinleyecegimi zaten biliyorum.. bunlardan bir tek blind guardian ayri tutulabilir çünkü onlar zaten bir progress içinde.. hansi gibi bir dahi sayesinde belli kaliplari çoktan asmis durumdalar..

    power metal'in heavy metal'den ibret almasi gerekir aslinda.. bugün heavy metal denilen müzigi 50 yasin üzerinde adamlar yapiyorsa bu durum türün dinleyicisinin liberallesmeye yillarca karsi koyup bu gruplarin belli kaliplarin disina çikmasini engellemesiyle olmustur.. bugün heavy metal bitmistir.. ölmemis bitmistir.. yapilmistir ve daha da yapilacak bir sey yoktur.. power metal için hala umut vardir..

    death ve black için fazla bir sey söyleyemem aslinda.. hem dinledigim türler degiller.. hem de gelisme gibi bir kaygilari yok.. müzik türünden çok yasam tarzi gibiler.. suanki konumlarini yüzyillar boyunca aynen devam ettirecekler gibi geliyor bana.. tek istisnasi opeth bence.. mikael åkerfeldt denilen adamin cesareti ve dehasi sayesinde hiç bir kaliba sokulamayan türler üstü bir müzik yapiyolar.. ama bu noktaya progressivelesmeye cesaret edebildikleri için geldiler.. dünyada progressive death diye bir tür varsa.. opeth'ten baska temsilcisi yoktur heralde..

    basa dönersek.. türün ortasina dream theater'i koyarsak burdan power'a dogru gittigimizde ilk olarak symphony x'i görecegiz.. iyi de edecegiz.. power metalin kurtulusu bu grubun müziginde yatiyor aslinda.. tam olarak yaptiklari seye symphonic power progressive deniyor.. ama ben kisaca "süper" diyorum.. bunun 2 türdasi daha var saglamindan adagio ve elegy.. eger yok ben symphonic istemem derseniz.. pure power prog yapan evergrey verelim size.. onlar da çok basarililar.. bir de türdas angra var.. genç ve yetenekli bir grup.. made in brasil hemide..

    dt'den powera dogru gitmeyi birakir daha da progressivelesirsek.. öncelikle ayreonun adini anmaliyiz.. özellikle the human equation yapilmis en iyi progressive albümlerden birisidir kanimca.. konsept süperdir.. konsept demisken queensryche'i atlamak olmaz.. prog dinleyecek birisi bu grubun adini okumayi ögrenerek baslamalidir.. ha benim bir türlü alisabildigim bir grup degildir.. operation mindcrime dinlemisimdir.. fazla yorum yapmayim.. aslinda buraya çok grup yazabiliriz.. benim aklima gelenler fates warning, porcupine tree, dead soul tribe gibi kalburüstü gruplar..

    tabi son olarak.. "bence" bu türün zirvesindeki grup pain of salvation'dur.. daniel gildenlow gibi bir dünyadisi varligin önderliginde bu grup su ana kadar oldugu gibi daha uzun yillar bizi orgazmdan orgazma kosturacaktir.. fazla bir sey söylemeye gerek yok.. hala dinlemeyen varsa kossun dinlesin..**

    not: bu yazi tamamen subjektifdir..
    notanot: bu not takim tutar gibi grup tutar bir kaç adamdan kurtulmak için düsülmüstür..
  • orgazm'ın müzikal karşılığı olan tür.
  • dream theater'in 2000'lerin ba$inda allahligini yaptigi ama o gunlerden beri, allahliktan once peygamberlige, sonra da hasan mezarci kademesine kadar indigi muzik turudur..

    gunumuze bakarsak, bu turun lokomotifligini opeth ve mastodon'un yaptigini goruruz.. bu iki grup benzer bir rota izleyip ustuste cok sert albumler yaptiktan sonra, son albumlerinde deneysellige kacmi$lar ve ozellikle mastodon, the hunter ile bana gore son 10 yilin en iyi progresif albumune imza atmi$tir.. bana gore, $u anda prog metal turunun benchmarki bu albumdur..

    bu nispeten daha populer ikilinin di$inda, populerlikleri yeni yeni artmaya ba$lami$ meshuggah ve gojira'nin prog metalin geleceginde onemli yer oynayabilme potansiyeli oldugunu da belirtmek gerekir.. meshuggah, $u an belki de turun teknik anlamda en kaliteli i$lerine imza atmakta ve gojira da son albumuyle resmen mainstream progmetale girisini ilan etti..

    bu tespitleri yaparken, icerisinde kalmaya cali$tigim kalibin "metal" muzik oldugunu da belirtmem gerekir.. hani prog rock, post prog, new prog gibi kutulari acarsak o zaman kar$imiza bamba$ka bir tablo cikabilir..
  • bir yerde okudum* :
    "metal that went to music college and maybe listens to too much jazz. "

    yani* : müzik okuluna gitmş ve belki de çok fazla caz dinlemiş olan metal; severim.
  • düşünen adamların müziğidir...
  • (bkz: symphony x) derim, ceker giderim.
  • seksenlerin ortasına doğru queensryche ve fates warning ile doğum sancıları patlamış ve doksanlı yıllarda dream theater ile birlikte altın dönemini görmüş olan, progressive rock ve heavy metal'i buluşturan metal müzik alt tarzıdır.

    metal müzik içerisinde yapısal olarak en karmaşık alt türlerden birisidir. progressive rock'tan miras olan uzun şarkı süreleri, kompleks müzikal yapı, farklı enstrümanların kullanımı ve yer yer deneysel fikirlerin işlenmesi gibi etmenleri heavy metal altyapısıyla birleştirir.

    seksenli yılların başında piyasaya giren ve o dönemin çoğu grubu gibi yoğun nwobhm (ya da iron maiden) etkisi ile bezeli heavy metal icra eden queensryche ve fates warning'in müziklerini zamanla daha progresif bir anlayışa taşımaları türün oluşumunu hızlandırmıştır. queensryche'in 1986 tarihinde yayınlanan ve büyük başarı getiren operation mindcrime albümü ile oldukça dikkat çekmiştir. fates warning ise heavy metal ile power metal arasındaki çizgisini, yine 1986'da yayınlanan awaken the guardian albümünde progresif öğeler ile zenginleştirmiş ve 1988 yılında yayınlanan no exit ile progressive metal tarzını tamamen benimsemiştir. progressive metal'in tam anlamıyla ön plana çıkması, 1991 yılında dream theater'ın images and words albümünü yayınlaması ile sağlanmıştır. albümden çıkan ve mtv tarafından da şaşırtıcı derece ilgi gösterilen pull me under, en bilinen progressive metal şarkılarından olmuştur.

    progressive metal'in oluşumu, bu tarz altında değerlendirilmeyen grupların yaptığı ilerici işler tarafından da desteklenmiş ve kritikler tarafından progressive metal ürünleri olarak kabul görmüştür. metallica'nın ...and justice for all albümü ya da iron maiden'ın seventh son of a seventh son albümleri bu şekilde kabul edilmiş önemli eserlerdir.

    amerika çıkışlı üç grubun önderlik ettiği tür, zamanla farklı ülkelerden çıkan önemli isimlerle iyice dallanıp budaklanmış ve değişik müzikal yaklaşımlara sahne olmuştur. isveç'ten çıkan pain of salvation, türün geleneksel yapısını alternatif etkileşimler, karmaşık ritm kullanımları ve konsept albüm anlayışları ile etkilemiştir. opeth death metal'i progressive rock ve folk etkileşimleri ile buluşturarak radikal bir birleşim sunmuş ve bunu progresif bir anlayışla birleştirmiştir. symphony x, türü power metal/neo-classical metal ekseninde zenginleştiren bir müzikal yapı benimsemiştir. progressive metal'e paralel olarak, death metal, thrash metal (#24751600), black metal gibi tarzların içinde de "progresif" bir anlayışı temsil eden gruplar türemiştir. klasik müzik, jazz, blues ve etnik müzik gibi farklı müzik dalları, progressive metal'in beslendiği ve etkilendiği tarzlar olmuşlardır.

    dream theater'ın doksanlı yıllardaki istikrarı ve yakaladığı önem seviyesi, o dönemler kendilerinin açtığı yoldan giden birçok grubun kurulmasını sağlamıştı. shadow gallery, dali's dilemma, lemur voice, empty tremor, sun caged gibi çeşitli gruplar bu duruma örnek verilebilir. dream theater, six degrees of inner turbulence albümünden beri tartışmalı bir grafik çizse de hala türün en önde gelen grubu olma ünvanını koruyor. queensryche, yaşadığı magazinsel vakalar kadar, doksanlar ortasından beri operation mindcrime ya da empire ayarında albüm çıkaramamasından dolayı eski görkeminden uzaktaydı. fates warning ise bilen için her zaman orada, biryerlerde, sessiz ve derinden işini yapmaya, bizlere güzel albümler sunmaya devam ediyor. zaman içerisinde yaşanan bu genişleme beraberinde bir çok farklı grubu ve müzikal anlayışı getirmiş, hatta avant-garde metal (kimi yerlerde experimental metal olarak da geçer) (ayrıca #25625109) gibi daha deneysel bir yapıda, metal müzik dışı etkileşimlere cüretkar bir şekilde içerisinde yer veren ayrı bir alt tarzı doğurmuştur. şu an baktığımızda jazz fusion etkisiyle ya da enstrümental tekniği ön planda tutarak progressive death metal yapan grupları, black metal'i daha estetik ve ilerici bir anlayışla harmanlayan progressive black metal gruplarını görebiliyoruz. türü sludge metal/alternative metal/stoner rock gibi türlerle karıştırarak sunan mastodon gibi bir örnek bulunuyor. poliritm kullanımını bambaşka alanlara çeken; meshuggah'ın başını çektiği ve periphery, tesseract, animals as leaders'ın sürdürdüğü djent tarzını bile progressive metal'den çıkışlı bir tarz olarak görenler var. dolayısıyla progressive metal'in "heavy metal + progressive rock" formülünden artık uzaklaştığını ve genişlediğini söyleyebiliriz.

    kısacası, metal müziğin daha "sanatsal" yönü olarak yola çıkan bu tarz, zaman içerisinde taşıdığı potansiyeli farklı tarz ve anlayışlara yayarak zenginleşmiş, kulaklara bayram ettirmiştir ve ettirmeye devam etmektedir. severim. siz de dinleyin, sevin. ilk seferde sevmezseniz de biraz zaman verin. kaç şarkıyı bilmem kaçıncı dinlememde sevdim, hatırlayamıyorum bile...

    son olarak benden size az bilinen ama çok şey veren bazı gruplar:
    (bkz: wolverine) (bkz: #66945200)
    (bkz: redemption)
    (bkz: zero hour)
    (bkz: dead soul tribe)
    (bkz: dysrhythmia)
    (bkz: frameshift)
    (bkz: leprous)
    (bkz: cea serin)
    (bkz: eternity x)
    (bkz: degree absolute)
    (bkz: garden wall)
    (bkz: spiral architect)
    (bkz: sieges even)
    (bkz: vauxdvihl)
    (bkz: vox tempus)
    (bkz: pantommind)
    (bkz: the quiet room)
    (bkz: thought chamber)

    not: sentenced hiçbir zaman progressive metal yapmamıştır! ama mourn çok güzel şarkıdır. üzer.
  • müzikleri, esnek bir vücuda sahip dans eden bir bayan üstünde görselleştirmeye kalkalım. kalça davullara uyum sağlasın, göğüs ve omuzlar gitara göre hareket etsin, el bilekleri ve parmaklar klavyeyi takip etsin ve bunun gibi devam etsin.. kanımca en büyüleyici dans, progressive metal'e eşlik eden kadınınki olacaktır.
  • aksayan ritimlerin ve senkopasyonların yüksek bir perküsyon anlayışı içinde çalındığı (poliritmik), çok tonlu, yani tek bir müzikal tona ve armoniye bağlı kalmadan bol bol tonalite değiştiren, modülasyon yapan (politonal), deneysel armoniler içeren, gitar, klavye, bas ve bateri virtüözitesi gerektiren, yüksek oktavlı melodik vokallerin bulunduğu, söz olarak spiritüel, epik, siyasi içeriğe sahip olabilen yenilikçi tür.
  • (bkz: tool)
hesabın var mı? giriş yap