• baştan aşağı bir kişisel sorgulama.

    _ ta doğum anıyla, hatta öncesinde anne karnında başlar (bkz: 9 28 am)
    _ aynı kerriganın belirttiği gibi bir reenkarnasyon mevzubahistir. daha ismi olmayan bu insan benliğini vurgular (bkz: i am i)
    _ yaşadığı olaylar hep benliğinde iz bırakıri psikoanalizlerle kendindeki hasarları onarmak ister "herşeyi" anlamak ister (bkz: damaged)
    _ akıl hastanesindeki insanların arasına karışır, onların toplumdan tecrit edilmiş masum ve anlaşılmaz dünyalarına konuk olur, belki kendisi de onlardan biridir? (bkz: out of mind)
    _ ailesindeki kopukluğu bir kere daha hissetmiştir. hayatı boyunca onunla ilgilenmemiş yanında olmamış babası ona "geçmişi unutalım yavrum, bana bir şans daha ver" dediğinde. belki de babası da benzer bir kendini sorgulama süreci içindedir, şarkıyı söyleyen orta yaşlı, babası ölümüne yaklaşmışken (bkz: bridge)
    _ promised land, yani ölümün kutsal topraklarının çağrısını duyar belirli bir noktadan sonra hayatında. çevresindeki insanlar ölmeye başlamıştır artık. yalnızlık başlar. varlığının nedenini sorgular acı içinde (bkz: promised land)
    _ bir yandan kendisi gibi hayat, teknoloji ve dünya da ilerlemekte ve gelişmektedir. insanlar doğal olmayan yollardan ayakta kalmaya, giderek yalnızlaşmaya - kop maya başlamıştır (bkz: dis con nec ted)
    _ küçük sakat bir kız çocuğun dünyasına girer. belki de kendi çocuğudur? belki de daha önce bahsettiği ruh dünyasındaki hasarlı, damaged durumu fiziksel olarak yaşadığı için ona karşı duyarlıdır şarıyı söyleyen. belki de istemesek bile doğa kendi gücünü kullanarak bu hasarları açıyordur bünyemizde... siyah beyaz hayatlara mahkum ediyordur bizi. (bkz: lady jane)
    _ yine de gelişen teknoloji ve değişen dünya koşulları sayesindedir ki insanlar birbinin dünyasını daha çok anlamaya başlar. yeni şeyler öğrenir. olaylara başka açılardan da bakabilirler artık daha açıktırlar ve bu yeni yorumlar getirebilmelerine vesile olur. (bkz: my global mind)
    _ zaman çizgisinde ilerledikçe geride kalan yol önünde kalan yoldan daha uzun gözükmeye başladıkça sorgulamalara "keşke"ler karışmaya başlar. bir şans daha ister (ironik biçimde, aynı babası gibi. belki zaman bizi aynı yollara itiyordur?) (bkz: one more time)
    _ ve sonunda kaçınılmaz olan gelir. yolun sonuna dayanmıştır ve o noktadan geriye bakınca kendisni bambaşka bir insan olarak görür. dün hatırladığım ben, ben değilim der. belki de kendi naaşına bakmaktadır ruhu ve farklılıkları görmektedir. belki kendi kendini hatırlayamayacak kadar bir zihinsel bozukluk içindedir, bunama başlamıştır. şaşkın şaşkın, neyden bahsettiini unutmuşçasına someone else.... me? diye sorar şarkının sonunda. veya belki sadece hayat onu değiştirmiştir ve doymamıştır yürüdüğü yola. (bkz: someone else)
  • operation mindcrime ve empire ile birlikte queensryche'ın en köpek albümüdür diyebilirim. albümün üretiminde düşünülmemiş detay yok gibidir: aranjelerden tonlamalara, mixing ve mastering'den albümün mental derinliğine kadar herşey gerçekten özene bezene yapılmış gibi. sadece kick ile bir araya gelen o köpek oğlu köpek bas gitar tonunu (ki overdrive/distortion bass tonlarını hiç sevmem normalde) dinlemek bile hayvanat bahçesi gibi keyif verir insana.

    benim diyen progresif sever herkesin dinlemesi gereken bir başyapıt olduğunu düşünüyorum.
  • dreamtone'un çok güzel klavye partileri barındıran harika şarkısı. myspace'lerinden dinleyebilirsiniz.
  • queensryche'ın son güzel albümüdür. tarz olarak önceki albümlerinin hiçbirine benzemez, hatta başka bir grubun da herhangi bir albümüne benzemez. bu albümü çok orjinal olması sebebiyle empire'dan daha çok severim; operation mindcrime'a, rage for order'a ve ep'ye kıyasla daha sık dinlerim. grubun en güzel söz yazdığı albümdür.

    bu albümden daha yenilikçi olduğunu düşündüğüm tek queensryche albümü için:
    (bkz: the warning)
  • dinlemekten bıkmadığım muhteşem dreamtone parçası. saygıyla önlerinde eğiliyoruz.
  • elvis presley'in coşturan şarkılarından sadece biri.men in black
    filmindeki tünel sahnesinde bu şarkı çalarken tommy lee jones ile will smith arasında şöyle bir diyalog geçer;

    -w: you do know elvis is dead right?
    -t: no, elvis is not dead. he just went home.

    http://www.youtube.com/watch?v=5unknlcj8p8
  • gus van sant o kadar yetkin bir sinemacı ve matt damon öylesini işinde gücünde ki, bir klişeler yumağından neredeyse falsosuz bir sinema filmi çıkarabilmişlerdir..
  • bir matt damon filmi... ben izledim beğendim... oscar moscar bilmem... öyle aşırı bir film eleştirmeni ayağım da yoktur... ama çocukluğum bir köyde geçtiği ve az buçuk country music seven bir adam olduğumdan film beni yakaladı... seyir zevki veren güzel bir film olduğunu söyleyebilirim...
  • megadeth'in in my darkest hour adlı depresif parçasında da geçer promised land, öteki dünya iması ile:

    ...
    i walk, i walk alone
    into the promised land
    there's a better place for me
    but it's far, far away
    everlasting life for me
    in a perfect world
    but i gotta die first
    please god, send me on my way
    ...
  • tek parçalık s4a sürümünün türkçe altyazısı şuradan indirilebilen güzel film
hesabın var mı? giriş yap