• hastasıyım. benim kadar buna tav olanı var mıdır bilmiyorum ama şöyle söyliyim, aldığım şeyin yanında para vermeden bişey veriyorlar ya, gözümde kral oluyorlar. zaten verdiğin paranın içinde onun da maliyeti var deme, hor görme, kim bilir ne derdim vardır? misal mont mu aldım, yanında yedek düğme varsa nasıl mutlu oluyorum nasıl ama nasıl. hemen oracıkta bir moonwalk tatbik ediyorum sevinçten. çünkü birileri beni düşünmüş, düğmem koparsa peşinden divane olurum, aynından bulamazsam annem bütün düğmeleri söker bir örnek yeni düğme diker diye düşünüp beni tüm bu zahmetten kurtaran birileri var. o yüzden bence yedek düğme promosyondur.
  • kapitalizmin en kötü tarafı. insan kandırmacalık, aldanma.

    evde 3 erkek yaşıyoruz ve günlük hayatımızda promosyon takip eden insanlar da değiliz. bilinçli olarak promosyon takip edip satın alma yaptığımız tek dönem yılbaşı içki sepetleri. ama her nasılsa eve şampuan alınacağı zaman migrosa girildiğinde raftan değil, sepetlerdeki promosyonlu ürünlerden alıyoruz. ve işbu promosyon saç kremi oluyor hep. ve biz saç kremi kullanmamanın yanında saç kreminin ne olduğunu bile bilmiyoruz. ve ben dün gece saydım evde tam 9 tane kapağı açılmamış promosyon saç kremi var.
  • akıllıca yapılırsa yıllar süren etkisi oluyor.

    akşam otururken dondurma yiyelim dedik, getirdim dolaptan hadi adını saklamayayım minik magnumları, yalanıyoruz. kayınvalidem seneler önce (muhtemelen 90larda) yazlıkta bir kere kornetto aldıklarını ve bedava çıktığını, bedava çıkanları götürdüklerinde yine bedava çıktığını, bunun böyle 5 gün sürdüğünü, bakkalın çakkalın da bu işe şaşırdığını anlattı. üzerinden on seneden fazla geçmiş kadıncağız hala anlam verememiş neden bu kadar çok dondurma dağıttıklarına. "annecim" dedim "bak kaç sene sonra bir aile meclisinde sana bu hikayeyi anlattırmak için o kadar çok bedava dağıttılar, promosyon yaptılar" dedim. anneme bi feng şui geldi, aydınlandı hatun. hep beraber promosyonun yıllar süren etkisini düşünmek için kendi dünyamıza çekildik. sonra reklam bitti de fatmagül başladı, normal (!) hayata döndük.
  • bugun birinin "promosyon mu aldin?" seklinde bir cumle kurduguna sahit oldum. yani sahit oldum derken facebook'ta bir yorumdu. belki arkadas ingiliz'di ve turk arkadasina jest olsun diye turkce yorumda bulunmak icin google translate'e "did you get a promotion?" yazdi diyecegim ama o da "eğer bir terfi aldın mı?" seklinde ceviriyor ki bozuk olmasina ragmen en azindan terfi sozcugunu kullaniyor.

    dogru durust konusup yazmanin insandan beklenen temel ozelliklerden biri oldugu bir jenerasyona ait (bkz: yasli) biri olarak genclerin bilgisine sunuyorum: promosyon, terfi manasina gelmez. promotion, fransizca'da, ingilizce'de veya baska bilmedigim dillerde bu manaya gelebilir ama turkce'de gelmez.
  • kamuda sizinle aynı dönemde işe başlayanları ifade etmekte kullanılır. devre anlamındadır.

    alışık olmayan kulaklara biraz garip gelir.
  • reklam "bu urunu alin" derken,promosyon "bu urunu simdi alin" cumlesi uzerine kuruludur..
  • temel ile dursun promosyonlu mesrubat alirlar.mesrubati açan temel hemen kapaga bakar:
    -tekrar deneyin.
    kapagi kapayip yeniden açar ve okur:
    -tekrar deneyin.
    ..
    ..
    ..
    en sonunda sinirlenen temel:
    -ula tursun! hapunlar pizi kandiriy! iki saattir deneyrum hala pisey çikmadi.
  • indirimli yerine kullanılan kelime. keşke indirimli kelimesi kullanılsa tükanlarda. niye diyeceksiniz. buyurun izah edeyim. geçenlerde marketin tekinden indirimli kitap aldım. aradan bir müddet geçtikten sonra elimdeki kasa fişlerini incelerken "promo kitap" kelimeler bütününü "porno kitap" şeklinde okudum. sonra "allah allah ben ne zaman porno kitap almıştım" diye unutkan kafamı sorguya suale çektim. sonra bir baktım ki porno diil promo yazıyor kâğıtta. sonra sonra şey diye düşündüm "iyi ki film almamışım". ya da alsaymışım veya almasaymışım ne farkeder. böyle bir halisünasyona neden oldu işte bu kelime. ısrarla (bkz: halisüne okuyuş teknikleri)
  • insanoğlu bedavadan, promosyondan aldığı zevki hiçbir şeyden almıyor.
hesabın var mı? giriş yap