protestanlık
-
hristiyanlığın bir mezhebidir. ülkemizdede protestanlar mevcuttur. türkiye" dekiler dualarını tamamen türkçe yapmaktadırlar. arapça dua edip hiçbir şey anlamamaktan mantıklıdır.
-
kapitalizmin önünü açmış, burjuva'ya yaramış hristiyanlık mezhebidir. inananlarına protestan denir.
-
not-fundamental christ
anglo-sakson hristiyanlık
ılımlı hristiyanlık,
modern hristiyanlık
güncellenmiş hristiyanlık...
terimleriyle basitçe açıklanabilir bence...
sonuçta bu noktaya gelmesini istemese de fikir babası martin luther king'dir... -
-
"hristiyanlığın ve aklın bir yanına inen inme..." nietzsche
-
kılıcı görünce hristiyan olanların atadan dededen hristiyan olanlara hristiyanlık satması durumu.
-
kiliseleri katoliklerinkine göre oldukça sade olan mezhep.
-
ilerlemeci, özgürlükçü, çok ponçik olduğu iddaları genelde amerikan tarih yazımından bize geçmiş birer şehir efsanesidir
1400-1500 lerde ronesansın merkezi italyadır, yine bu dönemde yunan tanrılarının pek çok heykeli yapılmıştır italyada. pek çok büyük rönesans sanatçısı ya doğrudan kiliseden destek almış yahut işlerine karışılmamıştır.
kilise uzun süredir çeşitli sebeplerden dolayı yıpranmaktaydı. rönesansta katoliklerin bu sanat ve bilim hareketlerine destek vermesi yeni bir başlangıç , avrupaya yeni bir soluk getireceği düşünülüyordu.
kapitalizmi desteklediği palavradır. kapitalizmin öncüsü olan merkantalizm daha ortada protestanlık bile yokken kuzey italya, alçak ülkeler ve ingilterede ortaya çıkmıştır.
protestanlık bir püritanist hareket olarak başlamış ve tüm bu ilerlemeyi yozlaşma ve dezenformasyon olarak yorumlamıştır. selefiliğin hristiyanlık versiyonudur.
marthin luther tüm bu sanat hareketlerinin hristiyanlığın özünü bozduğunu, katolik kilisesinin dünyevi işlere fazla sardığını söyleyerek eleştirir. "bir hristiyanın tüm hayatı boyunca incil dışı bir kitap okumasına gerek yoktur" diyen marthin luther ı özgürlükçü ve ilerlemeci sanan arkadaşların hiç oturup luther ın manifestosunu baştan sona okuduklarını sanmıyorum. . bugün bakınca imrendiğimiz kiliselerdeki heykel ikona ve resimlerin incilde yazmıyor diye yok edilmeleri çağrısında bulunan bir adamdan bahsediyoruz. direkt tüm müslüman yahudi eşcinsel hatta engellilerin itlaf edilmesi gerektiğini söyleyen fetvaları vardır bu çok seküler progresif arkadaşımızın.
protestanlık avrupaya ne özgürlük ne barış getirdi.
avrupa protestan hareketiyle birlikte tarihinde görülmedik bir dini çılgınlığa sürüklendi. katolik ve protestanların kilisenin kadrosunu sidik yarışı için eksponansiyonel olarak artırması, farklı kıtalara kendi mezhebini yaymak için misyoner gönderme faaliyetleri bu dönemde başlamıştır. yine ünlü cadı mahkemelerinin kurulması doğrudan bu mezhep çatışmasıyla alakalıdır. yine burada en abartılan ve katoliklere bok atılmak için kullanılan olaylardan biri engizisyondur. katolik engizisyonunda toplamda sadece 12 kişi idam edilmişken binlerce başkası protestanlar tarafından doğrudan bir mahkeme bile görmeden idam edilmiştir.
protestan katolik çekişmesi avrupa tarihinin en kanlı din savaşlarına sebebp oldu. 30 yıl savaşları yüzünden alman nüfusunun %50 si yok oldu. ingilterede iç savaş çıkmasına sebep olan ve kralcıları kovduktan sonra başa geçen oliver cromwell ingiltereye cehennemi yaşattı. bu ruh hastası püritanist protestan arkadaşımız tam bir diktatörlük kurdu ve sırf protestan değiller diye irlanda ve iskoçyaya uyguladığı ambargolar yüzünden binlerce insanın kıtlıktan ölmesine sebep oldu. sadece 9 yıllık iktidarı bile ingilizler ibezdirmeye yetmişti ki adam öldükten hemen sonra aristokratları ve kralı ülkeye davet edip monarşiyi restore ettiler. -
1370 ile 1520 yılları arasında -yani uzun on beşinci yüzyıl boyunca- batı ve orta avrupa'nın dînî, siyâsî, sosyal ve kültür hayatında ne olup bittiğine dair yeterli bir altyapıya sahip olmadan; o dönemi yaşamış aristokrat, din adamı ve ayaktakımının gözünden her gün deneyimlenen dünyayı görebilecek denli kaynak okumadan hakkında fikir yürütmenin uzmanları için bile (bkz: william cavanaugh - barbara diefendorf çekişmesi) epey güç olacağı reform mezhebidir. öyle ki bu çelişkiler ve çekişmelerle dolu yüzyıl ve sosyal hayat göz önüne alındığında luther bile dikkatleri üzerinde toplamakta zorluk çekebilir.
sözlükle saatler sürecek başka bir teşrîk-i mesâi yapmak istemediğim için meraklılarına okullardan ya da okunulanlardan yarım yamalak öğrenilmiş "protestanlık" ve aslında tüm reform hareketinin daha iyi anlaşılabilmesi adına luther'in 95 tezinden önce hakkında okuma yapılması gereken belli başlı kişi ve olayları mümkün olduğunca kısa tutarak sıralayabilirim.
(bkz: magnum schisma occidentale), (great occidental schism of 1378)
(bkz: price revolution)
(bkz: john wycliffe)
(bkz: lollardcılık)
(bkz: geert grote)
(bkz: devotio moderna)
(bkz: john hus)
(bkz: birgittines)
(bkz: confessionalization)
(bkz: catherine of siena'nın papalara yazdığı mektuplar)
(bkz: revelations of divine love)*
(bkz: visio willelmi de petro ploughman)
(bkz: konstanz konsili)
(bkz: floransa konsili)
(bkz: hussitler)
(bkz: hussit savaşları)
(bkz: thomas müntzer)
(bkz: zwickau prophets)
(bkz: alman köylü savaşı)
ve tabii luther'den sonra da olsa ulus devletler için protestan özgürlüğünün gerçekte nerede başlayıp nerede bittiğini görebilmek için:
(bkz: cuius regio, eius religio) -
ön bilgi: yorumdan ziyade hap bilgilerin olduğu protestanlık 101 temalı bir yazıdır.
hepimiz malum avrupa'daki mezhep savaşlarını biliyoruzdur. kısaca değinmek gerekirse; avrupa, roma imparatorluğu tarih sahnesinden çekildikten sonra bir otorite boşluğuna girmişti. roma, her şeyden öte hüküm sürdüğü topraklarda doğal olarak bir karar mercii idi. bu karar mercii yok olmadan hemen öncesinde roma, hristiyanlığı kabul etmiş ve bazı düzenlemelere gitmişti. aziz pavlus'un etkisiyle yayılmayan başlayan hristiyanlık artık bir süper gücün resmi diniydi fakat bu gücün ömrü uzun olmayacaktı. süper gücün kendisi roma imparatorluğu'ndan sonra hristiyanlık daha doğrusu katoliklik ve papalık olacaktı. onun tahtını ise asırlar sonra aydınlanmanın başlangıcı diyebileceğimiz ''protest'' isimlerin öncülüğünde farklı bir mezhep yıkacaktı. aşamalarına geçelim o zaman.
papalık ise bu otorite boşluğundan ortaya çıkmıştı. elbette tarihsel gelişimi olarak aziz petrus referans alınsa da buradaki konumuz roma başkentli avrupa'yı asırlarca yönetecek bir güç odağı olan papalıktır. roma'nın ı. constantinus dönemi ile artık hristiyanlığa geçişiyle birlikte roma'daki pontifex maximus papalık kurumunun öncüsü niteliğinde olacaktı. bu vakitten sonra roma çökmüş olsa dahi artık papalık roma'yı başkent kılıp avrupa kıtası'nda din menşeili bir otorite oluyordu. 1054 yılındaki schisma(doğu ve batı kiliselerinin birbirlerini aforoz etmeleri, nam-ı diğer büyük ayrılık) ile de katolik kilisesi doğuda kaybettiği hükmünü batıda iyice pekiştirmiş ve arttırmış oldu.
katolik kilisesi roma'dan kalan dini sakramentleri, gelenekleri, ibadet kurallarını değiştirmişti. konumuzdaki en önemli unsur ise bu uygulamalardan biri olan endüljanstı. aslında din reformunu tetikleyen elbette tonlarca unsur vardı fakat endüljans deyim yerindeyse zurnanın zırt dediği yere tekabül ediyordu. ahiretten toprak satma(ağam senin partin boku yemiştir) olayı desek kabaca yanılıyor olmayız sanırım. işte bu ve benzeri uygulamalar aslında reform hareketinin çok öncesinde bazı isimlerce gün yüzüne çıktı. bunlardan biri lyonlu pierre valdo idi. . valdo, 1175 senesinde tüm mal varlığından vazgeçerek onları ihtiyaç sahiplerine bağışlamış ve kendini dine adamıştır. fakirliği ve mütevazı bir yaşamı amaç edinen bir öğreti ortaya koymuş, ruhban sınıfının ve ona bağlı görevlilerin, papanın mevcut yetkilere sahip olmaması gerektiğini ifade etmiştir. araf'ın olmadığını söylemiş, ekmek-şarap ayinindeki ekmeğin isa'nın eti, şarabın da kanı olmadığını ileri sürmüştür. tüm söylemlerinden sonra kendisi ve öğretisi heretik ilan edilmiştir.
yine bu geleneği öncülerinden biri john wycliffe'dir. tüm bu şartlarda oxfordlu teoloji hocası john wycliffe (1320-1384), düşünce ve hareketleriyle büyük bir sesmeydana getirmiştir. wycliffe, kilise'nin mevcudunu sadece papalık ve din görevlilerinin oluşturmadığını, aslında kilise'nin tanrı tarafından yüceltilmişlerden müteşekkil olan bir topluluk olduğunu bundan dolayı da mevcut kilise unsurlarının deccal'e biat eden kilise karşıtı bir öğreti olduğunu savunmuştur. wycliffe'e göre tanrı'yı anlayabilmek ve onunla karşılaşabilmenin tek doğrudan yolu kutsal kitaplar'dır. bu yüzden kitab-ı mukaddes'i latince'den ingilizce'ye çevirmiştir. bu olay luther'in başlatacağı reform hareketine önemli bir aşama olarak tarihe geçmiştir.
yine diğer bir reform hareketi jan hus tarafından gerçekleştirilmiştir. çek bir ilahiyatçı olan hus, wycliffe'in görüşlerin etkilenmiştir. din adamlarının ahlaksızlıklarından ve yozlaşmışlıklarından yakınan hus, şiddetli bir biçimde bunlara karşı durmuş ve sonunda kilise tarafından aforoz edilmiştir. constance konsili'nde yapılan yargılamalarda düşüncelerinde inat edince suçlu bulunmuş, sapkınlık ve heretiklik suçlamalarından hüküm giyerek öldürülmüştür. bu örneklerden de anlaşıldığı üzere reform hareketi bir günde çıkmamış, bunun altyapısını oluşturan birçok isim ve olay cereyan etmiştir. jan hus ise aslında bu olaydaki en önemli isimdir diyebiliriz. çünkü çekya'da bıraktığı izler ve gelenek ile ilerleyen asırdaki thomas münzer'in hareketinin de bir asır önceden destekçisi ve köylüler savaşı'nda toplanan büyük köylü güruhunu ateşleyen düşünce adamı olacaktı. münzer konusunun devamını imkanım olursa başka bir başlıkta coğrafyamızdan bir isim olan şeyh maşuki ile thomas münzer'in karşılaştırmasında devam edeceğim.
xvı. yüzyılda verdiği mücadele ile protestan ayaklanmasını başlatan papaz luther, tarihteki roma katolik kilisesi'ne karşı çıkan en büyük ve başlattığı devrimsel hareketle de en tanındık isim ve simadır. yayınladığı doksan beş tez ile protestanlık hareketinin doktrinini yazmış, papa'ya, katoliklik mezhebi'ne ve dahi ruhban sınıfına bağlı bulunan tüm şahısları bu tez ile amansız bir sorguya çekmiştir. bu eleştirilerinden sonra luther yaptığı bu vaazı halka da indirgemek ister ve deyim yerindeyse çarşıda pazarda bu söylevlerini anlatır, halka ilan eder. o dönemin adetlerine göre münakaşa isteyen birisi yaptığı eleştiriyi bir metin halinde önemli bir yere asar, böylece herkesin görmesini sağlardı. luther bu kurala uyarak 31 ekim 1517'de metnini wittenberg sarayı kilisesi'nin kapısına asmıştı. endüljanslara eleştiri ve doksan beş tez başlıklı bu metinin muhtevası ruhban ve yönetici sınıfına ağır eleştiriler içeriyordu. luther'i halkın önüne getiren ve popüler yapan da aslında bu metindi elbette.
15 haziran 1520'de papa x. leo, martin luther'i aforoz etti. bunun üzerine görev
yaptığı erfurt üniversitesi'ne bu aforoz bildirisi gelmesiyle luther'in öğrencileri bu bildiriyi yırtıp suya attılar. üniversite yönetimi de bu olaya müdahale etmeyince artık bir devrimin ayak seslerini cılız değil güçlü atmaya başladığı bir sürece girildi. papalık bu durumdan oldukça rahatsız olmuştu fakat verdikleri her tepki luther'in lehine sonuçlanıyordu. tüm bunlar yaşanırken luther yeni kitabını yayınlamıştı. von der freiheit des christenmenschen yani hristiyan kişinin özgürlüğü üzerine isimli bu kitap özgürlük tohumlarını da avrupa'ya saçmaya başlamıştı. artık yeni bir kelime girmiştir avrupa halklarının lügatına: özgürlük.
işte bu kavramın ortaya çıkması ile özgür düşünce de gelişmeye başlamıştı. luther ateşi yakmış ve avrupa'yı avrupa yapacak, skolastik ve gerici düşünceden kurtaracak, aydınlanma çağı'nın ve modern dünya dinamiklerinin(komünizm, kapitalizm, liberalizm, ulusçuluk , seküler düşünce, laiklik vs.) öncüsü olacaktı. bir gün bu topraklar da kendi reform ve rönesansını(umarım kansız bir şekilde bir nevi beyaz devrim) yapabilir...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap