• 3,5 saatlik uykudan sonra, sabahın 7'sinde yanına para almadan yola çıkmak. minibüse bindikten sonra cüzdanda 40 kuruş kaldığını görüp şaşırmak. olmadığını bildiğin her delikte (çanta, cüzdan, pantolon cebi, mont cebi) para aramak. doğal olarak bulamayınca, minibüsçüye gidip "yanıma para almadan çıkmışım, şimdi inersem servisi kaçırıcam. bağcılar'da çalışıyorum ben" şeklinde açıklama yapmak. servisin alacağı yerde inip, bir sigara içmek için çakmak ararken, çantanın ön gözünde dünkü sigara parasının üstünü bulmak. paraya boş bakıp, pakette tek kalmış sigarayı yakmak.

    işyerinde "selam, beni özlediniz mi?" diye soran öğretim görevlisine "sigaran varsa en çok seni özledim" diye cevap vermek.

    saatin daha 12.00 olması ve günün geri kalanı konusunda herhangi bir garanti verememek.

    şu aralar adımı sorsan, vereceğim cevap konusunda tereddütlerim var sevgili günlük... dümbük... sözlük!
  • bazı insanlar moralleri bozukken iki tane prozac çakıp bulduklarını sanıyorlar bundan.
    oysa buldukları sadece plasebo kafası.
    prozac insanda kafa yapan bir ilaç değildir.

    yaklaşık 5 yıldır kullandığım bu ilacı bırakınca mesala bana şunlar oluyor:

    çocukluktan bir taciz anım ve ona bağlı bir takım saplantılı düşüncelerim var. bu düşünceler ve saplantılar ilaç almadığımda beynimde kontrol edemediğim bir boyuta ulaşıyor. genel olarak depresif bir insanım. fakat prozac kullanırken bu depresifliğe rağmen yaşayabiliyorum. çünkü çalışabiliyorum, anti sosyal olsa da hayatımı idame ettirebiliyorum. kendimi işe verip zamanı unutabiliyorum vb.
    prozac vb ilaçları "artık iyiyim bırakayım" dediğimde ise her zaman önce klasik, sonra major depresyon geri geliyor. ardından saplantılar, kontrol edilemeyen düşünceler, suçluluk duyguları, korkular ve sonuç ''kendimi nerede, nasıl öldürsem''le devam eden bir olaylar silsilesi. yani bu ilacı bıraktığımda yaşayamayacak halde geliyorum.

    depresyon, anksiyete, saplantı (obsesyon) bunlar ciddi hastalıklar ve prozac bunların kısmi tedavisi için doktorlar tarafından verilen bir ilaç. iki prozac çakıp kafayı bulmak, bir kafa olayına girmek diye bir şey yok.
    prozac kafası denilen şey hayatında ciddi anlamda psikolojik rahatsızlık geçirmemiş insanların götlerinden uydurdukları şeyler. tenezzül etmeyiniz, özenmeyiniz.
    ilaçsız yaşayabilmek, sağlıklı olmak her türlü kafadan güzel unutmayınız.
  • plasebo kafasıdır, başka da bir şey değil. prozac'ın klinik depresyonda etkisini göstermesi 4 ila 6 hafta sürerken, depresyonda olmayan bireylerde ise aşırı dozlarda serotonin sendromu haricinde hiç bir etki göstermez. öyle "iki tane prozac atayım kafa olayım yea" diyenler bunu anksiyolitik ya da opiyatlarla falan karıştırıyor herhalde.
  • almamak için direnmeme rağmen bugün yeniden eriştiğim kafadır.
    en hafif antidepresanlardan biri olduğuna inanmak güç. ağırı nasıl acaba?!

    başlıca etkileri şunlardır:

    - düşünmemek
    - odaklanamamak
    - umursamamak
    - sakinlik
    - tahammüldeki gözle görünür artma
    - rüyada gibi hissetmek
    - geçmiş ve gelecek kaygısının yok olması
    - ara ara gelen neşe
    - bir nevi eternal sunshine of the spotless mind durumu
  • kabul et ya da etme, insanın da bir tür makina olduğunun ayan beyan kanıtıdır aslında.

    belirli bir maddeyi organizmanın sistemine düzenli olarak dahil edince o pek değerli, pek gizemli ruhu, kişiliği, ve hatta bütünüyle hayata bakışı bir anda değişiveriyor, "nedense". halbuki daha 15 gün önce farklı düşünüyordu, farklı hissediyordu bu kişi. mutsuzdu, umutsuzdu, ve bu hisler gerçekti, anlamlıydı, emindi bundan. yalan mı?

    her şey görece, hiçbir şey mutlak değil bu hayatta. inançlar da, değerler de, anlamlar da görece. o anki çevresel koşullara, senin o anki biyolojik durumuna, ve biraz da geçmiş tecrübelerine ve toplumun sana hangi rolü uygun gördüğüne bağlı değişkenlerdir hepsi. bütün bu hengame içinde bu basit gerçeği fazla kolay unutuyoruz, o yüzden de fazla ciddiye alıyoruz hem kendimizi, hem etrafımızdakileri, hem de bütün olan biteni.

    yani aslında bu kabul edilmesi zor gerçeği kanıtlayan mükemmel bir metafordur prozac kafası; hislerin ne kadar güçlü olursa olsun, hayatta hiçbir şeyi çok ciddiye almayacaksın. hele ki kendini.

    hepsi bir kimyasal reaksiyona bakar şerefsizim...
  • robot haline gelmek.
    depresyonlu zamanlarınızın kıymetini anlamanızı sağlar.

    cipralex kullananlar ilaca taparken siz küntleşmiş duygularınızlaanorgazmi impotans olaylara en basit tepkilerle yaklaşmak gibi sorunlar eşliğinde moodum yükselecek die beklersiniz. gelip geçen güzel şeyleri de hissedemezsiniz, olup biten şeyleri çabuk unuttuğunuz yada tam farkına varmadığnız için oryantasyonunuz biraz bozuktur.

    en fazla 6 ay sonra "kendini, gerçek halini özlemek" bahanesiyle bırakırsınz.
    bir daha da depresyona girmemeye yemiin edersinizz.
  • bazen başkalarının sinirini bozacak derecede pozitif olabilen kişinin kafasıdır. kafası gözü dağılmadan ortamdan sıyrılabilirse mutlu mesud bir hayat yaşar. *
  • bir iş görüşmesi öncesi, bir tane içmiştim. işverene " beni alıyor musunuz ? almıyor musunuz ? " diye sorduğumu hatırlıyorum. prozac kafası mı ? yoksa plasebo etkisi mi ? bilemedim !
  • ağlamayı engeller.
    gülmeyi engeller.
    üzülmeyi engeller.
    sevinmeyi engeller.
    amannn bana ne yaaa diye özetlenebilir kafası.
    ha bir de anorgazmi var ki, tadından yenmez.

    başka da bir numarası yoktur zira çok hafif ve "cold turkey" yöntemiyle dahi bırakılsa bir bok yapmayan bir ilaçtır.
  • mutluluğun kafasıdır. fluoksetin bir serotonin geri alım inhibitörüdür. abartılacak bişey yoktur. asıl kafa olanzapin+zuklopentiksol+biperidin kokteyli ile olur.
hesabın var mı? giriş yap