• bu sayısında annelik dosyası yapmışlar ve çok güzel olmuş. tarihten mitlere, edebiyattan sinemaya, annelik algısının birçok alana yansıyışı üzerinde durmuşlar. hakkında hâlâ inanılmaz derecede fazla tabu ve kutsallık üretilen, kapalı kutu haline getirilen, doğru düzgün tartışılmayan, "içgüdü" denip geçilen fakat içgüdü değil toplumsal bir fenomen olduğundan kelli anlamı ve içeriği aslında hep değişen annelik hakkında düşünmek için oldukça iyi bir fırsat sunmuşlar, yapanların ellerine sağlık.
  • son çıkan kasım-aralık ayısında tembellik temasını birbirinden ilginç ve güzel yazılarla işleyen dergi. bilimi felsefeyi sanatı birleştirip balta girmemiş ormanları andıran bir takım modern insan sorunlarına dalıyorlar, çok da iyi ediyorlar.

    "dünyanın bütün tembelleri birleşin!! ve bu sayıyı okuyun" demek istiyorum.

    ayrıca eş-dost ve arkadaşlarımıza "tembellikle ilgili dergi aldım ama okumaya üşendim" diye espri de yapabiliriz..
  • mayıs sayısında erteleme konusunu ele almışlardı. şu son 1 ayda dergiyi okumayı bile erteleyerek konuyla ne kadar ilgili olduğumu gösterdim tabii ki.
  • psikeart dergisini öncelikle hande koçak'ın 'bir şairin yalnızlığı' başlıklı yazıyı merak ettiğim için almıştım. ama "yalnızlık" üzerine özel bir sayı olan bu dergide merak ettiğim yazı dışında çok güzel yazılar da buldum ve bu sayı başucu dergilerimden biri oldu şimdi.

    derginin kapağında ertuğrul özkök ve ahmet ümit (her yerde o var) isimlerini görünce normal şartlarda o dergiyi satın almam ve hemen yerine bırakırım, (aynı şekilde sinir olduğum bir isim daha var) ama dediğim gibi bu sayıdaki 'bir şairin yalnızlığı'nı okumam gerekliydi, iyi ki almışım dergiyi ama biraz önce adını zikrettiğim şahısların yazıları okumadım, okumayı da düşünmüyorum. keşke kapakta bu isimler olmasaydı, son aylarda hemen her derginin kapağında aynı isimleri görmekten rahatsız oluyorum, ama dergiciler sadece kendi dergilerinin okuru olduklarından olsa gerek sanki o yazarı ilk gören, onunla ilk konuşan onlarmış gibi en basit röportajı bile (en kolay işlerden biri söyleşi yapmak, soru sormak için araştırma bile yapmayanlar var, artık o sırada akıllarına ne gelirse sorup durmalarından belli oluyor) büyütüp kapağa taşıyorlar, ben artık bu isimleri görmekten bıktım, kusma noktasındayım.

    fotoğraf üzerinde olduğundan okunması biraz zor olsa da talat parman'ın yazısı "bir ergenlik serencamı" hoş bir yazıydı. ardından erol göka'nın "ömür dalında açan çiçekler" ve irem anlı'nın (yine aynı okunma sorunu!) "kadın olma sürecinin yalnızlığı" yazılarını ilgiyle okudum (gözlerim ağrıyor ama olsun).

    ahmet inam'ın yazısı da ilginçti ancak en çok beğendiğim yazılardan biri meltem yakın üldes'in "tanrı belki gerçekten ölmüştür" başlıklı olan 'yalnızlığın ve deliliğin sanatı: art brut/ham sanat' üzerine olan ve bu sanatın ilginç örneklerinin yer aldığı yazı oldu.

    esmahan aykol'un yalnızlık ve mastürbasyon üzerine olan yazısı da çok iyi.

    (...)

    http://dergiokuyorum.blogspot.com/…09/psikeart.html
  • kocaeli üniversitesi öğretim üyesi emin önder tarafından kurulan psikeart psikiyatri merkezi'nin, psike ve memlekent adındaki diğer dergilerle birlikte bünyesindeki üçüncü dergi.ansızın haydar ergülen,ece temelkuran,lale müldürgibi isimlerin yazılarını da bulabileceğiniz,anladığım kadarıyla dergi çıkmazdan önce merhumulus baker'in de katkılarının olduğu bi dergi.sanırım izmit merkezli bi dergi olmasından ötürü istanbul'da öyle her bayii de bulamıyorsunuz.http://www.psikeart.com/ da satış noktaları da mevcut.
  • sinirbilimi konu aldığı sayısında sinan canan 'ın yazısını görünce ağzımın tadı burulmadı değil. önyargılı olmayayım diyerek kendisinin de yazısını baştan sona okudum, açıkçası ne şiş yansın (bilim), ne kebap (din) tadındaki yazısı ömrümden bir-iki dakikanın kopup gitmesine neden oldu diyebilirim. umarım kaybım, kul hakkı kapsamında değerlendirilerek, kendisinin günah hanesine güzelce işlenir. *
    velhasıl, sinirbilim sayısı, alana başlangıç seviyesinde ilgi duyan herkes için oldukça kapsamlı ve ilgi çekici olmuş, alın aldırın derim.
  • atmaya kıyamadığım dergidir. her sayısında o kadar değerli yazılar var ki bana göre, atarsam üzülürüm diye düşünüyorum. isterse bir kenarda bir süreliğine tozlansınlar yine de saklamaktan vazgeçemem.
  • eski sayılarına pdf olarak ulaşıp ulaşamayacağımızı merak ettiğim pek şahane dergi.
  • ''yalan'' temalı son sayısı okunmaya değer olan dergi.
  • 74.sayisinda taciz konusunu ele alan süreli yayin. ılk akla gelenin fiziksel-cinsel siddet bicimi olmasi yaninda gunumuz iliskilerinde çokca gorulen, aslinda taciz olan, ancak degilmis sanilan; gaslighting, ghosting, love bombing, mansplaining gibi biçimleri de aciklayarak, aslinda ne kadar manyak oldugumuzu*gösteren güzel bir sayi olmus.
    son olarak 'mitolojik tacizciler' yazisinin okunmasini siddetle tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap