• bazı* sevgililerin başvurduğu bir yöntemdir. "aa hayatım ben sana karışır mıyım? ne istersen yap, senin de kendine ait bir hayatın var." diyip onsuz attığınız ilk adımda asık suratlı bir buz kalıbı kılığına girerler.
  • bir$eye ikna olan ki$inin i$ i$ten gectikten sonra sigindigi mazeret. her zaman mazeret olmayabilir gerci...
  • ebeyenlerin özellikle kız çocuklarına, küçük yaşlardan itibaren
    uyguladığı baskıdır. benim kızım annesini,babasını üzmez,kötü şeyler yapmaz cici kızdır o gibisinden söylemlerle uyguladığı baskıdır.zira gün gelir, bu kız çocuğu erkek arkadaşıyla öpüşemez bile.
    erkek çocukları için durum bu şekilde olmasa da onlar içinde ebeyenler tarafından uygulanan psikolojik baskılar mevcuttur.ufak irdelemeler ve dokundurmalar gibi gözüken sözlerle psikolojik baskı uygulamak günümüzde oldukça yaygındır.
    özetle;
    aile içinde,arkadaşlar arasında,eşler arasında,sevgililer arasında...kısaca toplum içerisinde bir psikolojik baskı her zaman mevcuttur ve olacaktır...
  • alışveriş merkezinde play station 3 oynarken yanına yabancı birinin gelip oturmasıdır.
  • psikolojik baskının hiyerarşik döngüsü.
  • bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin.

    1 ) öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. yaptıklarında da bir mantık filan arama. neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin.

    2) sana saldıranlar genelde sosyopat, narsist, kronik yalancı ve psikolojik vampir diyebileceğimiz tipte insanlardır. bu tiplerin davranış şekilleri psikoloji bilimi tarafından sınıflandırılmıştır böylece yaptıklarını iyi analiz edersen onları hemen fark edebilirsin.

    3) psikolojik saldırganın ilk amacı senin irade gücünü ve direncini kırmaktır. çünkü direncin kırılıp kendini zayıf hissetikçe ona teslim olma ihtimalin artar. sen teslim olma sinyalleri verdikçe üzerindeki baskı daha da artar çünkü saldırganın temel amacı seni zihinsel olarak teslim almaktır. zihnini bir kere ona teslim edersen tüm bedenin,malın,mülkün de onun olur zaten.

    4) ikinci saldırı alanı kendine güvenindir. geçmişteki başarıların ve gelecekte yapmak istediğin her şey saldırgan tarafından hedef alınır. bunun için açık veya örtülü eleştiri silahını kullanırlar. eleştirilerin dozu giderek artar, kendini tamamen başarısız ve beceriksiz hissetmen istenir. bir süre sonra bu hayatta hiç bir şey beceremediğini ve beceremeyeceğini düşündüğün anda,saldırgan seni koruyabileceğini ama bunun için ona bağımlı olman gerektiği telkinini yapmaya başlar. bir kere ona biat edersen işin biter.

    5) saldırgan önce irade gücünü sonrasında kendine güvenini yok ettikten sonra seni kendine biat ettirir. ama iş burada bitmez. seni daha da köleleştirmesi lazımdır. sen ona sarılmak ve tamamen teslim olmak istesen bile seni itmeye başlar. ilgilenmez hatta konuşmaz bile. tüm irade gücün ve kendine güvenin yok edildiği için artık o saldırganın ilgisi ve korumasına muhtaçsındır. işte ona en ihtiyacın olduğunu düşündüğün anda seni iterek daha da ezip bağımlı hale getirir.

    6) tüm bunları yaptıktan sonra iş senin toplum içindeki yerini sarsmaktır. seni sürekli yanlış bilgilerle yanıltır, tüm dünyanın sana düşman olduğunu ve ondan başka kimseye güvenemeyeceğini söyler. etrafındaki insanların en masum hareketlerini bile düşmanlık göstergesi olarak sana sunar. örneğin doğum gününde bir arkadaşın sana kitap aldı diyelim. normalde çok sevineceğin bu durumu bile senin farklı yorumlamanı sağlar. "sana bula bula üç kuruşluk kitap mı almış" veya "bu kitabın ismi bile seni aşağılamak için özel olarak seçilmiş" gibisinden yalanlarla kafanı bulandırır. böylece onun dışındaki herkesi düşman görmeni sağlar.

    7) bu kadar baskı altında isyan eder ve haklı olarak yaptıklarından dolayı onu suçlarsan sana hemen "hayal gördüğünü" "psikolojinin bozuk olduğunu" ve "hayatta onu seven tek kişiyi bile suçlayacak kadar nefret dolu olduğunu" söyler. böylece kendini savunmak istediğin zaman bile suçluluk duygusu yaşamaya başlarsın.

    8) psikolojik saldırganlar bu kadar yaptıkları kötülüklerden sonra bile kendilerini kesinlikle "kötü bir insan" olarak görmezler çünkü narsist yapıları onları körleştirmiştir. örneğin sana hakaret eder ama "görüyor musun beni delirtip yaptırdığın işleri" der. yani sana hakaret etmesine bile sebep gene olan sensindir.

    9) eğer eğitim durumları senden yüksekse sana sürekli "ben senden eğitimliyim cahil cahil konuşma, ne diyorsam doğrudur" şeklinde yaklaşır.eğer eğitim durumu senden aşağıdaysa "sen sadece okuldan kitaptan anlarsın,hayatı bilmezsin ve hayatında ben olmasam mahvolursun" şeklinde yaklaşır. kısacası her durumda amaç seni ezmek ve güvensizleştirmektir.

    10 ) saldırgan psikopat, zihninin içindekileri okuyabildiğine seni inandırmak ister. kendisinde müthiş gözlem yetenekleri veya olağanüstü bir gücün olduğuna dair seni kandırır. ona karşı koymayı aklından bile geçirsen hemen anlayacağını ve seni cezalandıracağını ima eder. en masum hareketini bile "hadi ordan ben senin ciğerini bilirim, sen aslında bana zarar vermek istiyorsun" gibisinden yeniden yorumlar ve kafanın içindeki düşüncelerden bile şüphelenmeni sağlar.

    evet sevgili dostum, seni psikolojik baskı altına almak isteyen manyakların kullandığı tekniklerden bir kısmını paylaştım.

    eğer hayatında seni baskılayan bu tür bir insan bulunuyorsa ve sana anlattıklarım çok tanıdık gelmişse kim olursa olsun ve bedeli ne olursa olsun bu insandan kaçabileceğin kadar kaç.

    güvendiğin dostlarından (eğer hala kalmışlarsa) yardım iste.

    gerekirse yasal süreçler konusunda bilgi edin.

    kim olduğunu hatırla. kendini çok başarılı ve güvenli hissetiğin geçmiş anılarını gözünde canlandır ve onlardan güç al.

    çok daha önemlisi sadece allaha inan ve güven.

    her şeyin onun kontrolü altında olduğunu, bu tür şeytanların aslında gerçek bir güçleri olmadığını bil.

    psikolojik numaralarını eğer aklını kullanırsan ve allaha güvenirsen boşa çıkarabilirsin.

    bu tiplerin büyük kısmının da korkak olduğunu unutma.

    eğer onların oyununu oynamazsan, sakin kalabilirsen ve tüm hamlelerini cesaretle karşılarsan bir süre sonra sana artık acı çektiremediklerini fark edip kendilerine beslenebilecekleri daha kolay başka bir kurban arayacaklardır.

    inan ve aklını kullan.
  • istismardır.

    literatüren, psikolojik istismar başlığı altında ilişkisel saldırganlık içinde incelenir. baskı kullanılarak, kişinin fiziksel ve mental sınırlandırılması süreci olarak kısaca tanımlanabilir.

    herhangi durumlarda; istismarın tekrarlanması, bir sürece yayılması maruz kalan kimsede depresif ya da kendine zarar verme şeklinde etkilere sebep olabilmektedir.

    bkz. kaynağa gider.

    ilişkisel saldırganlık içinde incelendiğini belirtmiştim. bu saldırganlık türü, kişilere ve onların ilişkilerine karşı suçlamak, utandırmak, sakınmak gibi duyguları ön plana çıkaran söylemlerle ifa edilmektedir.

    bkz. kaynağa gider

    saldırılan kişinin giyim tarzı, ten rengi, sosyal iletişim becerileri, yaşam geçmişi gibi pek çok alanda sakınmak, utandırmak ve suçlamak üzerine geliştirilen söylemlerin bir sürece yayılması durumunda kişinin mental, fiziksel sağlığına önemli ölçüde zarar verebilir.

    tüm bunları genel anlamda 'psikolojik baskı' adı altında etraflıca inceleyecek olursak, psikolojik baskının kişilerde en yıpratıcı olduğu durumlar, genellikle sevdiği, bir arada yaşadığı, kendisine psikolojik baskı yaptığının farkında olmadığı kimselerce yapılanlardır.

    bu psikolojik baskı şeklinde baskıya bir süre maruz kalan kimseler, öncelikle zihinsel akabinde fiziksel olarak etkilenmeye başladıkları bu süreçte, kendilerine söz konusu baskının olmadığı alanlar oluşturma, baskı uygulayana karşı yalan söyleme alışkanlığı kazanma, ikili ilişkilerde duygusal ve fiziksel monogamik olmayan ilişkiler kurma eğilimleri gözlemlenebilir.

    söz konusu baskının olmadığı alanlar oluşturan kimselerde, aşina olmadıkları ve güvenli alanlarının dışında olma hissi, duygu/durum bozuklukları, duygusal zafiyet gösterme ve bir otorite (güvenli alan) arayışı şeklinde görülebilir. ayrıca bu kişilerde; bu gibi alanların içinde yoğun olarak olmama isteği, olmak zorunda hissetme durumuyla çatışması ile kendisine uygulanan psikolojik baskının bir sonucu olarak yoğun depresyon görülebilir.

    bu ve sair baskıların görüldüğü bilhassa ikili ilişkilerde, baskıyı uygulayan kimsenin, ilk etapta baskı uygulamasının altındaki sadistik kişilik özellikleri olduğu pekala varsayılabilir. fakat kişi ancak incelendiğinde, bu kişinin yoğun ve geçmişinden gelen üstü örtülü bir 'güven' problemi olduğu gözlemlenebilir.

    çocukluk yıllarında arzu ve istekleri sürekli belli-belirsiz dış yardımlarla karşılanarak, öz güven eksikliği oluşmaya başlayan kimselerin, erişkin kimseler olduklarında, istek ve arzularına karşılık yeterince destek bulamamaları durumunda ortaya çıkan kaygı ve şüphe duyguları, farkında olmadıkları bir savunma şekli olarak psikolojik baskı uygulamaya başlamalarına, üstü örtülü saldırgan bir yapıya bürünmelerine sebep olabilir.

    üstü örtülü saldırgan yapıları, istek ve arzularının karşılanmadığı her durumda ortaya çıkan bu kimselerin psikolojik baskı oluşturduğu kimseler, genellikle en yakınları ve ikili ilişki içerisinde oldukları kimselerdir. kişinin bu yapısından haberdar olmayan ve baskı sonucu kendilerine baskının olmadığı alanlar oluşturarak, yalan söyleme alışkanlığı kazanan kimselerin bu alışkanlıkları zamanla fark edilebilir ve söz konusu baskı oluşturan kimsenin daha fazla baskı oluşturmasını sağlayarak, ikili ilişkiyi ve taraflarını duygusal bir çöküşe götürebilir.

    bu kimseler, yapacakları her türden psikolojik istismar durumlarına karşı sert ve aynı ölçüde tepkiler verilmesi durumunda kendilerini tepki gösterene karşı tümüyle soyutlayabilir, söz konusu baskı oluşturdukları, oluşturdukları baskının sonuçları hususunda bir farkındalığa erişmeden üstü örtülü daha agresif bir yapıya bürünmelerine sebep olunarak, kişi kaybedilebilir.

    bu noktada baskı uygulanan kişilere düşen görevler oldukça elzemdir. ciddi bir psikolojik ve fiziksel mücadele gerektirir. yıllara yayılarak, oluşmuş, kanıksanmış ve varlığından bile haberdar olunmayan bir yapının varlığı söz konusudur. ve ne yazık ki, milyonlarca insanımıza sirayet etmiştir. (bkz: devlet planlama teşkilatı, türk aile yapısı araştırması, nisan 1992.)

    kaynağı detaylı incelemek için

    zayıf ve bu sürecin gözleminden uzak bireylerde bu istismarın bir sonucu olarak ilk patlama noktası şiddet, ikinci patlama noktası intihardır. ülkemizde de sıkça görülen kadın cinayetleri, eşlerin birbirine fiziksel zararlar vermesi, evliliklerini bitirmesi, intihar gibi vakıalar bu noktada gözlemlenmektedir.

    bu süreçte öncelikle baskıya maruz kalan kimselerin yapması gereken, psikolojik destek ve psikiyatr desteği almaktır. akabinde baskıya maruz kaldığı kimseye karşı yapıcı bir ilişki oluşturma eğilimi süregeliyor ise, bu kimseye karşı baskı sonucu oluşturduğu güvenli alanları erişilebilir kılmalı, yalan söyleme alışkanlığı sonucu ortaya çıkanları izah etmeli ve tüm bu baskı sürecini birlikte incelemeye zamana yayarak devam etmelidir.

    bilinmeli ki, bu süreç karşılıklı olmalıdır. baskıya maruz kalanın söz konusu süreçle ilgili gözlem ve tespitlerinin önemli olduğu kadar, baskıyı uygulayanın farkındalığı da önemlidir. bu baskı, baskılanma her ikili ilişkide bir ölçüde gerçekleşmektedir. gelecek kuşakları oluşturacak toplumumuzun sağlığını; ancak ve ancak yine aynı toplumumuzun yıllara yayılarak oluşturduğu bu ilişkilerdeki medeni farkındalıklarla bir araya gelebilmiş müreffeh kimseler oluşturabileceklerdir.

    edit: şimdilik gözlemlerim bu kadar. gözlem gelişmeleri oldukça güncelleyeceğim.
  • yalnizca icinde kotuluk olan insanlarin yapacagi eylem. bunu birine yapacaksaniz eger, o kisi sizi hayatinizin neresine koymus, once buna dikkat edin derim. size onemseyen biriyse, o zaman sizin bu siddetinizden etkilenebilir, belki amaciniza ulasabilirsiniz. ama sizden nefret eden, aptalin teki oldugunuzu dusunen, size bir bocege verdigi kadar deger vermeyen biriyse, iste o zaman cok komik duruma dusuyorsunuz ve bu siddeti kendinize yapmis oluyorsunuz.
    tabi bunu yapmayin, iyi biri oldugunuzu dusunuyorsaniz ve birine psikolojik baski/siddet uyguladiysaniz vicdaninizi gozden gecirmenizi oneririm. cunku herkes guzel duygularinin arkasina siginip, "ne yaptiysam hislerim icin yaptim" diyerek bu baskiyi uygulayabiliyor. isin ozu, birine buyuk kotuluk yapmis oluyorsunuz, gecin bu palavralari. oncelikle kendi ruh sagliginizi korumak icin bu eylemi hic kimseye yapmayin. bu eyleme maruz kalan kisi ise, deger verdigi biri tarafindan maruz kalirsa eger, ne olursa olsun onu hayatindan cikarmalidir. duygularini bir kenara birakip gereken her seyi yapmalidir.
  • bizim iş yerinde psikolojik baskı taktiklerinden biri kurbanın yanında konuşma şeklinde vuku buluyordu. sadece kurbanın yanına gelecek ve en az yarım saat yandaşınla muhabbet çevireceksin. muhabbet çevirirken kurbanı aklına bile getirmene gerek yok, sadece ilgili kişiyi unutup doğal şekilde konuşmaya odaklanmak yeterli. ilk başta kurban durumu farketmeyecek fakat gittikçe huzursuz olmaya başlayacak. hatta ilk gün çok rahatsız bile olmayabilir. fakat bunu diğer günler de yaptığınızda karşıda daha çabuk bir ansiyete oluşacaktır. mesela kişi daha 5. dakikada falan rahatsız hissetmeye başlayacaktır. hatta bu durumdan habersiz üçüncü bir kişiyi muhabbetinize dahil ederseniz karşıdaki kişi daha da rahatsız hissedecektir. fakat bu konuşma seanslarında sonuç alma hedefli olmamalısınız. saldırıyı sonuç almak için yaparsanız ve tepki gözlemlemeyemezseniz siz daha fazla sinirlenebilir ve sabrınızı yitirebilirsiniz.

    böyle bir saldırıya maruz kaldığınızda yapılacak en iyi savunma "ricat"tır. hiç pozisyonunuzu korumaya çalışmadan yapabiliyorsanız mekan değiştirin. kesinlikle rahatsız olmamış gibi davranmayın, rol yapmaya gerek yok. işinize odaklanmaya çalışmayın. yapılan muhabbeti duymadan ben işime odaklanırım diye düşünmeyin. bir gün odaklanırsınız, iki gün odaklanırsınız. içinizdeki öfke büyüdüğü için sonunda küçük bir saldırıda bile büyük tepkiler vermeye başlarsınız hoş olmaz. o yüzden bir saldırıda kızdıysanız tepkinizi biriktirmeden göstermeniz bence sizin için daha iyi. mesele içinizdeki öfkenin büyümesine engel olabilmek.

    ricatı bir yenilgi olarak görmeyin. durup direnmeye çalışmanın gerçekten bir anlamı yok. gidin çay almaya gidin. sigara içmeye gidin. normalde yerinizden kalkarsanız geri geldiğinizde saldırıyı unutup ruh halinizi nötre çevirmeniz çok daha hızlı olacaktır.
    tabi yerinizden kalkabildiğinizi varsayıyorum.

    psikolojik baskı bir yönetme taktiği olarak kullanılabilir. patron önce görevlendirdiği adamıyla size baskı uygulatır. böylece siz patrona yanaşırsınız. patron bunu talep etmeden size kendisi hakkında daha fazla sempati besletip, kazanım elde eder. insanları demir zincirler ile yönetmek kolay olandır. bazen demir zincirler yerine ipek halatlarla yönetmeniz gerekirse psikolojik oyunlar devreye girecektir.

    sabah laf atması çok önemlidir. sabah milletin konuşmaya pek enerjisi olmadığından sabah yapacağınız bir laf dokundurmanın etkisi çok daha büyük olacaktır. çünkü insanlar sabah pek fazla konuşmadıklarından, hareket etmediklerinden yapılan dokundurma kurbanın zihninde daha fazla yer edecek, kurbanı sinir edecektir. hele ki önceki gün hedef kişi yanında muhabbet çevirilmesinden rahatsız olduysa fakat bu olayın sinirini atamadan iş yerine geldiyse aldığı hasar daha fazla olacaktır.

    bu yüzden eğer sabah laf yediyseniz bu durumun etkisini geçirmek için üşenmeden sizin de bir şey demeniz gerekiyor. sabah enerjisizliği sebebiyle üşenmeyip gidip birisi ile 1-2 dakika konuşmanız belki de gelecek yarım saat veya bir saat kafanızın rahat olmasını sağlayacaktır.

    hedefe karşı hakaret etmemek, hakaret edici söz kullanmamak önemli. çünkü hedefteki kişi diz çöktürülüp devşirilmek isteniyorsa hafızasında hakaret kalmamalı. acı unutulur ve daha sonra hedefteki ile hedef alan aynı safta birlikte başka bir düşmana karşı birlikte savaş verebilir, ama hakaret veya ima edilen hakaretin kurbanın hafızasından silinip sizinle iş birliğine gitmesi daha zor olacaktır.

    belki daha sonra bu entryi daha geliştirebilirim. böyle ne çok oyunlar var. tabi ki ben böyle saldırılara maruz kaldığımda tamamen iş odaklı, insan ilişkilerine hiç dikkat etmeyen, yaptığı iş ile motive olan bir çalışandım, halen de öyleyim. fakat kısa zamanda öyle fırıldaklar gördüm ki başıma gelenleri çözümleme ve karşı saldırılarda bulunma zorunluluğu hissettim. bahtiyarım ki herkesin tek tek boyun eğdiği bir ortamda kibrim sayesinde bir tek ben boyun eğmedim. çalıştığımız iş de süreli bir işti ve iş bittiğinde çok dayak yememe rağmen sadece ben otoritenin piyonu olmamıştım. ilginçtir kendimle ilgili her zaman kibre sahip oldum ve diğer insanları genellikle untermensch olarak gördüm. fakat bu özelliklerim sayesindedir ki arkadaşlarıma, dostlarıma sadece ben ihanet etmeden ayakta kalabildim.
hesabın var mı? giriş yap