• dinleyicilerinin cogunun metalci olmasının sebebi iki muzik turunde de muzikal anlamda muthiş bir doluluk olmasıdır..in flames ustune hallucinogen pek gitmese de ayrı ayrı dinlendiginde aslında temelde aynı sanat duygusu vardır..
  • heavy metal ile yanlis yere iliskilendirilen tamamen baska/üst bir müzik türü..
  • (bkz: silent sphere)
  • vücudumdaki serotonin hormonu miktarı ile doğru orantılı olarak dinlediğim müzik.
  • (bkz: filteria)
  • trance tarzının insanda uyandırdığı mekanikleşme hissiyatına son vermesi en önemli özelliğidir. ( benim için)
    bir yere takılı kalmazsınız; müziği dinlerken de dans ederken de gezinti halindesinizdir! şu an olduğu gibi...
  • geç tanışıldığında bunca zaman aklım nerdeymiş dedirten, yarmış örneklerinden biri olarak converting vegetarians verilebilecek apayrı muhteşem bir müzik türü.
  • elektronik musiki alemi icerisinde en nev-i $ahsina munhasir akim.

    temellerini, 70'li yillarin ba$inda batidan doguya goc eden gezginlerin $ekillendirmeye ba$ladigi goa trance'den alan, 80'lerin sonu ve 90'larin ba$i gibi ilk orneklerinin uretilmeye ba$landigi ve gunumuze kadar gelinen surec icerisinde e$siz bir devinimle bunyesine bamba$ka perspektifler katmi$ bir stil psytrance... trance zaten kendi hissiyati itibariyle -ve isminin de cok $ık bir bicimde hakkini vererekten- oldukca mistik ve rituelvari bir muzik iken, bu lezzetin psychedelic anlayi$ ile zenginle$tirilmesi kanimca $u anda yeryuzunde uretilen en transandantal muzigin vucud bulmasina vesile oldu: yeni cag'in davullari inlemeye ba$liyor!

    psychedelic trance her ne kadar sentetik bir muzik olarak gorunse de aslinda özünü tamamen dogadan aliyor. muzigin deviniminin bpm -beat per minute- anlaminda gezindigi yerler ortalama bir insanin bir dakikada sahip oldugu kalp vuru$ sayisi kadar ornegin... ya da icerisinde barindirdigi ve "acid-friendly" olarak da adlandirilan o cok tanidik synth numaralari aslinda bir steteskop yardimiyla insan bedeninin duyumsanmasiyla da algilanabilmekte... psytrance, koken olarak algi duzeyinde ve iceriginde degi$im/yukseli$e sebep olan psikoaktiflerin hukum surdugu bir bilinc dunyasini baz alsa da, aslinda bu tarz katalizasyon sureclerine gerek duyulmadan da icerisinde barindirdigi ritm ve duyguyla dinleyeni kisa bir sure sonunda farkli duzeylere ta$imayi cok iyi beceriyor. cunku bu muzik tipki bir ayin gibi. insanligin, en kadim zamanlarindan itibaren varolu$la butunle$mek, vecd ya$amak ve $amanik inisiyasyonlari gercekle$tirmek gibi mistik deneyimlerine arka plan yaptigi muzikal tabandan besleniyor, hatta cogu anlamda bu tabanin birebir aynisi ve modern bir yorumu oldugu bile soylenebilir. bunu gorebilmek icin muzik kadar bu muzigin dinleyici kitlesine, bu kitlenin sosyal/kulturel meziyetlerine, parti ve "gathering" kavramina ve bu toplanmalardaki atmosfer, dekor, kostum vb destek unsurlarina da goz atmak oldukca tamamlayici oluyor. cogu zaman toplumdan ve bu kulture uzak kitlelerden izole edilmi$ bir bicimde, tamamen underground olarak organize edilen psychedelic trance partileri genellikle dogayla maksimum butunle$menin ya$anabilecegi yerlerde ve ortamlarda gercekle$tiriliyor. tum deneyim aslinda evreni anlamak, ona dokunmak ve az da olsa tadina bakabilmek icin e$siz bir firsat. esriyen bedenler ruhlarini di$ariya fi$kirtiyor, oradaki muzikal varolu$ ve kollektif bilinc heyecanli oldugu kadar urkutucu olsa gerek.

    gelelim muzigin teknik kisimlarina dair birkac nota, ve bitirelim evet. psychedelic trance'in besledigi bircok alt kol da mevcut elbette; progressive trance, dark-psy ve psy-chill gibi. hatta trance'den uzakla$ip ambient, minimal techno, idm ve downtempo gibi stillerle bile kolkola girilen bircok cali$maya artik daha sık rastliyoruz. psytrance'in o e$siz surati ve co$kusu bu yeni sentezlerde bir nebze sonumlense de psychedelic deneyim adina kaybedilen hicbir $ey olmadigini du$unmekteyim. ezcumle, fitili 60'larda ate$lenen "psychedelic devrim"in oldukca co$kulu bir doneminden gectigimizi soyleyebilirim. hele hele bu devrimin -kanimca- en onemli ayagi olan "muzik", resmen bayraktarlik gorevini sirtlami$, goturuyor. bunun icin bile kendimizi $ansli saymamiz gerekiyor... aydinlanmaya goturen yoldaki herkese ve her$eye selam olsun!
  • bu mevzu icin soyleyeceklerimiz bitmez... en son devrim mi diyorduk?

    evet, psychedelic (d)evrimin en onemli kilometre ta$larindan birisinin, 1970’lerin ba$inda amerika ve avrupa topraklarinda kitleler halinde ya$ayan hippie topluluklarinin asya kitasini ke$fe cikma guduleri oldugunu soylemek mumkun. bu hem ruhani hem de ki$isel yolculuklarin ara duragi olan goa e$siz dogasi, ozellikle lsd gibi psikoaktiflere taninan ozgur ortami ve mistik atmosferiyle bu topluluklarin en gozde mekanlarindan birisi haline gelmekte gecikmedi. ve bu insanlarin ya$amlarinin en onemli dinamiklerinden birisi olan "muzik", burada oylesine gorkemli bir fuzyon gecirdi ki, bunu sanirim kendileri bile beklemiyordu. donemin ba$at muzigi olan psychedelic rock, 80’li yillara gelindikce elektronik elementlerin boy gostermeye ba$ladigi donemlerde kendine yepyeni anlamlar buldu. bu, ebm altyapisindan beslenen, hizli, bol tekrarli ve yogun katmanlara sahip synth soslu muzik, elbette ki ilk kez ortaya ciktigi yerin ismini alacakti: goa trance. burada esasli bir ahkam kesmeden duramam: $ahsi fikrimce goa trance, ortaya ciki$i ve geli$imine baktigimizda en dogal bicimde evrilmi$ muziklerden birisi. icerisinde ne ticari bir oyun, ne bir plak $irketi stratejisi ne de ba$ka bir materyal oge barindiriyor. tamamen hissiyat ve ya$amin aki$i neticesinde $ekillenmi$ olmasi onu ozel kiliyor. gelelim i$in piyasa uzamina... 90’lara gelindiginde, goa trance avrupa listelerinde, ozellikle ingiltere’de adeta bir saman alevi gibi bir anda parladi; gel gor ki fazla zaman gecmeden de du$u$e gecti. belki de insanlar henuz onu anlamami$lardi, ya da avrupa elektronik musiki sahnesi boyle bir stile hazir degildi. sonra ilginc bir $ey oldu, israil’li gezginler 90’li yillarin ortalarinda yaptiklari hindistan seyahatlerinden edindikleri tecrubeleri kendi ulkelerine ta$irken goa’nin muziklerini de yanlarinda getirdiler. boylece "psychedelic trance" dogdu. israil’li muzisyenler bu muzigin ozunu, etnik ve mistik tarafini korudular ama tamamen farkli bir $ekilde algilayip yorumladilar. goa trance’in o karma$ik ve cok katmanli melodik yapisindan ziyade daha sek, daha ritme dayali ve daha groovy tabir edilecek i$ler yaptilar. boylece, o me$hur dolunay partilerinde ortaya cikan nitzhonot'u ve onun halefi sayilabilecek "full-on" (full-moon) stilini yarattilar. ve psytrance israil’den avrupa’ya, oradan da tum kitalara yayildi, tum dunyada tecrube edilmeye ba$landi. ve kendi alt dallari da bulunan, diger elektronik muzik tarzlariyla pasla$an ve neredeyse –ve maalesef ki- bir sektore donu$mek uzere olan; devasa bir agaca evrildi.

    ve bunun otesinde, gunumuzde bir elektronik muzik tarzi ve belki de bir kultur ikonu da olmasinin otesinde, psychedelic trance’in ba$ka olgulara yaptigi atiflar, onu seven ve dinleyen kitlenin en buyuk tutkularindan birisi. bir psytrance partisiyle $amanik bir rituelin arasinda, oz itibariyle hicbir fark bulunmadigini soylemek bir iddia degil, bir realite. bu muzikte, muzisyenin yonettigi kollektif bir ayin, butunle$me ve varolu$ katmanlari arasinda bir gezinti var. bu muzikte insana dogadan, hatta kendi bedeninden tanidik gelen sesler ve melodik yapilar var. ve bu muzikte insanoglunun kendini bildiginden beri, her deneyimlediginde e$lik etmekten geri durmadigi bir $ey var: "ritm". doganin ve ya$amin, canliligin ritmi. bedenleri esriten bir ritm, ruhu kabugundan ayiran, hic gidilmemi$ yerlere goturen ve tekrar yuvasina geri birakan. bu muzigin icinde tutku var, varolan ama bilinmeyen, gorulmeyen ve duyulmayani ke$fetmek, gormek ve dokunmak adina alevlenen o sonsuz tutku... bu muzigin icinde iki gozun goremedigi bir motif, ve hatta o algiya vakif ol(a)mayan kulaklarin bile duy(a)madigi bir melodi var: evrenin melodisi. ve bu muzikte titresim var, ilk varolu$ aninda ba$layan ve kuant kopuklerinin evrenin sonsuz $elalelerinden gurul gurul aktigi yerlere kadar devam edecek olan o titre$im... ve bu muzikte safkan bir aki$ var, sifirdan sonsuzluga, ezelden ebede, siyahtan beyaza ve hiclikten varolu$a dogru vah$ice, ozgurce ilerleyen...
    ______

    aslinda $u kaliyor kelimeleri suzgecten gecirince: bu muzikte sozcuklere dokmenin aslinda cok da mana ifade etmeyecegi bir doku var. belki de hicbir psikoaktif ilacin, rituelin, ibadetin, meditasyon tekniginin ve manevi inisiyasyonun yerini alamayacagi, ula$amayacagi bir doku. ve o dokunun tadini bir kez "gercekten" duyumsayanlar icin, ne gecmi$, ne de gelecek; ne de "an" ayni kalabiliyor.
  • dıbırıdıbırıdıbırı şeklinde icra edilen, düz kafayla dinlendiğinde o kafayı sikip atan müzik türü.
    marjinalliğe gerek yok. müzik değil sanat hiç değil. anlamıyorum işte. eksiği de kendimde görmüyorum ulan bundan sonra. dıbırıdıbırıdıbırı. ayık kafayla dinlenmiyosa, müzik değildir o.
hesabın var mı? giriş yap